1 Nisan 1953 Ankara: Reisicumhurumuz Celâl Bayar ile Yunan Kralı I. Paul arasında, Yunanistan'ın millî bayramı münasebetiyle tebrik ve teşekkür telgrafları teati olunmuştur. Ankara: Türkiye Millî Talebe Federasyonu 9'uncu Kongresi çalışmalarına bu sabah devam edilmiştir. Turizm Komisyonu raporunun okunmasından sonra müzakerelere geçilmiş, bu sırada Federasyonun davetlisi olarak bu sabah şehrimize gelmiş bulunan Yugoslav Mebusu ve Gençlik Teşkilâtı Başkanı Danilo Eilano-vlç ile Yugoslav Mîllî Talebe Federasyonu ve Millî Gençlik Teşkilâtı üyelerinden iki ümveirsiteai toplantıya iştirak etmişlerdir. Kısa bir hitabede bulunan Yugoslav Mebusu Bianoviç, memleketimizi' ziyaret etmekten duydukları memnuniyeti 'belirterek, Yugoslav gençlerinin selâmlarını bildirdikten sonra şunları söylemiştir: Eurıdan evvel temas edememiş ol- Ankara: Üç günden beri gelirimizin misafiri bulunan Avrupa Birliği Umumî Kâtibi ve eski Belçika Başvekili M. Spaak bugün de tetkik ve temaslarına devam etmiştir. Sabah saat 10 da Ankara Doğum evin ezerek, ilgilerden izahat alan M. spaak «lafta sonra "Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezine gitmiş ve Genel-Başkan Adalet Vekili Osman Şevki çiçek dağı ziyaret etmiştir. Atina Vekili Osman Şevki Çigeköağ bu arada M.Spaakı gocuk kreşine ve Süt Tevzi Merkezine götürerek bu müesseselerin çalışmaları halikında iz ah a t vermiştir. M. Spaak ve beraberindekiler daha sonra Ankara kalesine giderek 'buradaki Hitit Müzesini gezmişler ve öğle yemeğini "Avrupa Parlâmentolar arası Türk Grubu" azalarının davetlisi olarak Ankara Palas'la yemişlerdir. Ankara: iki günden beri şehrimizde bulunan Avrupa Birliği Umumî Kâtibi eski Belçika Başvekili M. Spaak bugün saat 17.15 te Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi konferans salonunda "Birleşmiş Milletler" mevzulu bir konferans vermiştir. Dışişleri Vekili Prof. Köprülü Sağlık ve Sosyal Yardım Vekili Dr. Ekrem Hayri Ustündağ, Mebuslar, kordiplomatik mensupları, profesörler ve kalabalık bir dinleyici kitlesinin hazır bulunduğu konferansta M. Spaak B:r!eşmiş Milletlerin istenildiği şekilde muvaffak olamamasının sebeplerini izah ederek bilhassa bu dünyada moral ve politik birliğin esasen tahakkuk ettiğinin zannedilmesinden, veto baklandan ve a-çık diplomasının mevcut olmamasından ileri geldiğini söylemiştir. Küçük devletlerin endişelerini mucip olan veto hakkının büyük devletler tarafımdan garanti edilmesine rağmen istenilen şekilde cereyan etmediğini, Rusya'nın şimdiye kadar 55 veto kullanmasının bunun bariz bir misali olduğunu, diğer taraftan dünya birliğinin gerçekleşmesinde çok lüzumlu olan zihniyet beraberliğinin gerçekleşmediğinin her fırsatta zuhur ettiğini, bunun en iyi misalinin Panmunjomda görüldüğünü belirtmiştir. Bu şartlar altında birliğin gerçekleşmemesinin harpten çıkan Avrupa'nın karşılaştığı çetin güçlüklerden ileri geldiğini ve yeni bir Avrupa Birliği kurulmasının çok lüzumlu olduğunu söyleyen M. Spaak, vaziyetin Avrupa için arz ettiği bütün ve hamete ve Birleşmiş Miletletlere olan inananca rağmen Avrupa Birliğinin tahakkul bütün Avrupa'yı uyan- ı anlatmıştır. M. Spaak, daha sonra karşılaşılan, durumun Avrupa için büyük vehamet arz ettiğini, bunun Üzerine ilgili devielierin iştirakiyle kurulan. Avrupa Birliğinin iki organından Strasbourg Meclisinin istişarî mahiyetle olmasından vp Bakanlar Meclisinde de veto hakkının mevcudiyetinden dolayısıyla bulunduğunu, belirtmiş ve fakat Avrupa Birliğinin, tahakkukunun Avrupa'nın mukadderatı için mutlaka süre lâzım olduğunu söylemiştir. Avrupa Birliği Umumî Kâtibi Çelik ve Kömür Birliğinin büyük bir merhale olduğunu, bir birlik anayasasının hazırlanmakta bulunduğunu, gelecek yazın bir ordular birliğinin kurulmasına muhakkak nazarı ile bakılmayacağını sözlerine ilâve etmiştir. Ankara: Birkaç günden beri şehrimizde bulunan Avrupa Birliği Umumî Kâtibi ve eski Belçika Başvekili M. Spaak bu akşamki Ankara ekspresiyle saat 21.05 t& İstanbul'a hareket etmiştir. M Spaak garda Dışişleri Vekili Prof. Köprülü, Sağlık ve Sosyal Yardim Vekili Dr. Ekrem Hayri Ustündağ, Adalet Vekili Osman Şevki Çiçek dağ ile Avrupa Parlâmentolar arası Türk Grubu âzası bulunan mebuslar, Çocuk Esirgeme Kurumu birinci Reisi Ahmet Muhip Dranas ve Belçika Sefiri tarafından uğurlanmıştır. Büyük Millet Meclisi Reisi Refik Köraltan adına. Hususî Kalem Müdürü Bedri Ak yüz M. Spaak'a hayırlı yolcu tuk dilemiştir. Ayni zamanda Keçi ören Çocuk Yuvasından üç kişilik bir hemşire heyeti de M. Spaak'ı uğurlamış ve kendisine bîr buket takdim etmiştir. Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15te Reig Vekillerinden Ağrı Mebusu Celâl Yarıcının başkanlığında toplandı. Tütün Ekicileri Ortakları ve Birlikleri hakkındaki kanun lâyihasının gayri verilmesine dair Başvekâlet tezkeresi kabul edildikten sonra, Trafik Kanununun müzakeresine devam edildi. birici maddenin suç işleyen şoförler hakkında cezai müeyyideleri görüşülürken söz alan mebuslar, .şoför 'vatandaşların âmme hizmeti gördüklerini ileri sürerek ahlâk mevzularına taallûk eden hususlarda Meclisin hareket etmesine dikkat nazarı çektiler. Kemal öz çoban, yolcuların ırzına tecavüz,, sarkıntılık ve hırsızlık edenlerin ve ahlâkî redaatle melûf şoförlerin ehliyetnamelerinin derhal,. Pertev at, dikkatsizlikle ölüme sebep .olan Günlerin ehliyetnamelerinin geri , alınmasını istediler. , İstanbul:. Bu sabah Ankara'dan şehrimize gelen Avrupa Birliği.Umumî.Kâtibi v.e eski Belçika Başvekili M. Spaak yarın saat 17 de İstanbul Gazeteciler Cemiyetinde bir basın konferansı yapacaktır. İstanbul: Avrupa Birliği Umumi Kâtibi ve eski Etlelka Başvekili M. Spaak yarım İstanbul Üniversitesinde Avrupa Birliği ve Türkiye mevzuunda bir konferans. verecektir. İstanbul: Bu sabah Ankara'dan şehrimize gelen Avrupa Birliği Umumî Kâtibi, eski Belçika Başvekili Paul Henry Spaak saat 11 de vilâyette Vali ve Belediye Başkanını makamında ziyaret etmiş ve kendisinden istanbul şehri hakkında malûmat almıştır. Ankara: İngiltere Büyük Ana Kraliçesinin vefatı münasebetiyle Başvekil Adnan Menderes ile1 İngiltere Başvekili ara-, sıpâa taziye ve.teşekkür telgrafları teati olunmuştur. Ankara: Zelzele felâketi münasebetiyle İran Başvekili Dr. Musaddık, Başvekilimiz Adnan Menderes'e gönderdiği bir telgrafla teessürlerini bildirmiştir. Ankara: Yunanistan millî baymamı' münasebetiyle Başvekil Adnan Menderes ile Yunanistan Başvekili Ekselans Papâ-gos arasında tebrik ve teşekkür telgrafları teati olunmuştur. Ankara: Türkiye Millî Talebe Federasyonu 9cıı büyük kongresi çalışmalarına bugün de devam edilmiş tir.'. Kongrenin sabahki celsesinde, söz alan. Ankara Yüksek Tahsil ve İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birlik sözcüleri faaliyet raporunu tenkid etmişlerdir. Bundan sonra söz alan' Federasyon Başkam Ali İhsan Celiköy tenkidlere cevap vermiş ve idare heyeti faaliyetini izah etmiştir. İstanbul: İstanbul'un fethinin 500'üncü yılı münasebetiyle Mayıs ayının son haftasında Açık Hava Tiyatrosunda yapılacak-festival için Öğretmenleri yetiştirmek maksadıyla Millî Eğitim Müdürlüğü tavafından açılan kurslar sona ermişti. En iyi kurslarda yetiştirilen Öğretmenler okullarda öğrenciler için milli oyun kursları açacaklardır.' Aynı maksatla yetiştirilen yavru kurlarda Çatale ada ve Fenerbahçe île Mıtathat paşa Stadyomlarında gösteriler yapacaklardır. îstanbul: Şehrimizde misafir bulunan Avrupa Birliği Umumi Kâtibi Paul Henry Spaak, bugün Dolma bahçe ve Top kapı Saraylarını ve şehrin tarihî yerlerini gezmiş, alâkadarlar tarafından verilen izahatı dinlemiştir. 3 Nisan 1953 İstanbul: Şehrimizde misafir bulunan Avrupa Birliği Umumi Kâtibi Spaak bugün 15.10 da istanbul Üniversitesi Fen Fakültesi salonunda "Avrupa Birliği fikri' 'ne dair bir konferans vermiştir. Konferansta Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay, üniversite Rektörü Ord. Prof. Kâzım İsmail Gürkan, Fakülte dekan ve profesörleri, üniversite öğrencileri ile seçkin bir davetli grubu hazır bulunmuştur. Kürsüye ilk önce Üniversite Rektörü çıkarak, Spaak'ı davetlilere takdim ettiği ve beynelmilel gahsiyetini belirtmiştir. Müteakiben Spaak Avrupa'nın siyasî, iktisadî ve içtimaî bakımlardan daha iyi bir çehre arz etmesi için yüzlerce katlan ve erkek Avrupalının gayretlerine temas ederek ezcümle şunları söylemiştir: Bugün Avrupa'nın karşısında öyle güçlükler vardır ki, bunlar siyasi ve iktisadî çarelerle zail edilemez. Bu güçlüklerin ortadan kaldırılması ancak birbirlerine kalben muti bulunan insanların müşterek gayretleriyle mümkün olabilir. Bugün maalesef Avrupa'da gerileme olduğu bir vakıadır. Avrupa 15 seneden beri malûldür, Avrupa milletleri fakirdir. Amerika'nın harp sonrası iktisadi müzahereti olmasaydı, bugün Avrupa'da komünizmin yer etmesi mümkündü. Hiçbir Avrupa devleti şarktan gelecek tehlikeyi tek basma karşılamaya muktedir değildir." Spaak, Avrupa'nın bugünkü tablosunu çizdikten sonra, müşterek savunma ve Avrupa Birliği fikri etrafında toplanma gayretlerinin lüzumunu belirterek fikirlerini izah etmiştir. Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15'te Eciş Vekillerinden Ağrı Mebusu Celâl Yardımcının başkanlığında toplandı. Kastamonu Mebusu îtifat Taşkın ve Ordu Mebusu Feyzi Boz tepenin, Askeri yarğıtay üyeleriyle Savcısının yas. hadlerinin tefsir yoluyla tesbiti hakkındaki önergenin geri verilmesine da- ir talepleri kabul edildikten sonra kanunların sorular ve gensorulardan evvel görüşülmesi Karar laftırlar ak Trafik Kanununun Komisyona verilen bazı maddelerinin müzakeresine geçildi. 60cı maddenin değiştirilmesi için ihtifiayet Aydınerin. umumî heyetçe dikkat nazara alınması kabul edilen teklifi Komisyon tarafından ayrı bir metin halinde hazırlanmış olduğundan bu mevzuda takrir sahipleriyle sözcü söz alarak fikirlerini müdahale ettiler. Ankara: Ttukiye Millî Talebe Federasyonu 9 urcu kongresi çalışmalarına bugün de devam etmiştir. Bu sabah faaliyet raporunun müzakeresine devam olunmuştur, Tenkidlerin Federasyon Başkanı ve İdare Heyeti üyeleri tarafından cevaplandırılma sırasından: sonra idare heyetinin ibrasına karar verilmiştir. Bundan sonra müzakereye devam edilerek Millî Türk Talebe Birliğinin faaliyetleri tenkid edilmiştir. Komisyonlar çalışmalarına yarın öğleye kadar devam edeceklerdir. Öğleden sonra 'bu komisyonların raporları kongrede müzakere edilecektir Rektör Vekili İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Suut Kemal Yetkin delegeler şerefine yarın saat 16 da Ziraat Fakültesi lokalinde bir şay verecektir. 1953 Ankara: Millî Savunma Vekâleti Temsil Bürosundan bildirilmiştir: NATO deniz tatbikatından ayet eden Dumlupınar denizaltı gemimiz Çanakkale Boğazı içinde Nara burnu açıklarında su üstünde seyrederken Naboland Guate ismindeki isveç yük gemisinin çarpması neticesi batmıştır. h Bir gümrük motörü tarafından denizaltının köprü üstü personelini teşkil eden gemi komutanı dahil .mürettebattan beş kişi kurtarılmıştır. Dumlupınar bıraktığı mevki şamandırası ile Kıyıya ve Eceabat arasında bulunduğu yer tesbit edilmiş ve yapılan telefon temasında mürettebattan mühim bir kısmının denizaltı içinde hayatta olduğu anlaşılmıştır. maktan çok müteessiriz. Şimdi beraber çalışırsak kaybedilen zamanı telafi etmek lüzumuna kanaat getirmiş bulunuyoruz.Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya anlaşması, milletlerimiz arasında derin ve geniş bir işbirliği kurulmasının esaslarını vazetmektedir. Yugoslav gençliği ve Yugoslav talebeleri bu anlaşmayı, samimiyetle ve hararetle tasvip eder ve selâmlar.İki memleketin talebe teşekkülleri halen işbirliğine başlamış bulunuyorlar. Bu işbirliğinin çok mesut neticeler vereceğine inanıyoruz. Bu dostluk, Türkiye Millî Talebe Federasyonunun Yugoslavya ziyaretiyle bir kat daha kuvvetlenmiş, perçinlenmiştir. Yaşa-sn birlik, beraberlik ve Türk - Yugoslav gençlik teşekküllerinin ve milletlerinin sarsılmaz dostluğu.. Ankara: Reisicumhur Celâl Bayar bugün Çan: kaya'da saat 16 30 da, şehrimizde bulunan Avrupa Birliği Genel Sekreteri ve Belçika eski Başvekili M.Spaaki kabul etmemişlerdir. Bu kabulde Dışişleri Vekâleti Umumî Kâtibi Büyükelçi Cevat Açık halın da hazır bulunmuştur. Denizaltı kurtarma gemisi Kurtaran vaka mahalline gönderilmiş, olup mütemmim malûmat ayrıca bildirilecektir. Deniz Kuvvetleri Kumandanlığı. Donanma Kumandanlığı, Çanakkale Valisî ve askerî makamlar vaka ile yakından alâkadar olmaktadırlar. Ankara: Bir müddetten berî Aydın'da bulunan Başvekil Adnan Menderes beraberinde îçişleri Vekili Ethem Menderes olduğu halâ bugün saat 16.18 da atla şehrimize gelmiştir.Başvekil Adnan Menderes hava alanında Büyük Millet Meclisi Reisi Rafî Koraltan, Vekiller, Mebuslar, Erkan Harbiye Umumiye Reisi, Generaller, Ankara Valisi, Belediye ile Garnizon ve Merkez Kumandanları tarafından karşılanmıştır. Ankara: Millî Savunma Vekâleti Temsil Bürosundan, bildirilmiştir : İkinci Tebliğ :
Çanak kalede isveç
gemisinin çarpması neticesinde batmış olan Dumlupınar denizaltı gemimizin
kurtarılması için, denizaltı kurtarma gemimiz Kurtaran vaka mahalline
gelmiş ve kurtarma ameliyesi için hazırlıklara başlamıştır Birinci
tebliğde kurtarıldığı bildirilen personelden maada denizaltı gemisiyle
yapılan, son telefon irti NATO Randevu manevralarına iştirak etmiş olan Amerikan 6'mcı filosuna mensııp 12 harp gemisinden mürekkep bîr Amerikan filosu bu sabah limanımıza gelmiştir. Amiral G. L. Russe&l'in komutasındaki filo bir kruvazör, 6 muhrip, 2 denizaltı, 2 arama-tarama ve ikmal gemisinden müteşekkil bulunmaktadır. Ziyaret programı gereğince Gemi Komutanı sabah saat 10 dan itibaren karaya çıkarak resmî ziyaretlerde bulunmuştur. Kumandan, öğleden sonra da Sancak gemisinde ihtiraz ziyaretleri kabul etmiştir. Ankara; Nizamnamelerinin ihtiva eylediği ırk ve din esasları itibariyle Cemiyetler Kanununa aykırı bir mahiyet arz ettği için idarecilerinin tecziyesi ve feshi hakkında dâva açılan Türk Milliyetçiler Derneğinin ve idarecilerinin devam etmekte olan duruşmaları bugün Ankara 2nci Asliye Ceza Mahkemesinde nihayetlendirmiş ve sanıklar ile vekilleri Avukat Bekir Berk, Gültekîn Sonsuz oftlu, Sadık Erdem, Sait Bilgiç ve îsmet Tümtürk uzun müdafaalarını yapmışlar ve duruşmanın hitamını te.fhhn eden mahkeme kısa bir ara vermeden sonra nihaî kararını bildir-mistir. . Buna göre Türk Milliyetçiler Derneğinin takip ettiği amaçlar itibariyle kanıma aykırı bir mahiyet taşıdığı, vatandaşlar arasında huzursuzluk ve dolayısıyla intizamı ammeye aykırı bir mahiyet taşıdığı, netice ve kanaatine varılarak Derneğin feshine ve idareci- si bulunan sanıkların 10 ar lira para çetesiyle mahkûmiyetlerine ve cezalarının teciline, Derneğin merkez ve şubelerinin kapatılmasına karar verilmiştir. Çanakkale : Çanakkale'de İsveç gemisinin çarpması neticesinde batmış bulunan Dumlu pınar denizaltı gemisinde hayatta kalını? ulan personelin kurtarılmasına çalışmalar ise de akıntının çok kuvvetli ve havanın sert olusu ve geminin çatışma neticesi almış olduğu hasar dolayısıyla 15 dereceye meyil jle 38 kulaç derinlikte bulunuşu çalışma imkanları güçleştirmektedir. Buna raf men çalışmalara devam edilir} ektedir. Ankara: Dün başlayan Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsaları Genel Kurul toplantılarına busun ile devam edilmiştir. Delegeler şerefine verilen öğle yemeğine, Reisicumhurumu/. Celâl Bayar da teşrif etmişlerdir. Devlet Vekili Muammer Alakant, Çalışma Vekili Samet Ağa oğlu ile Vali Kemal Aygün, Belediye Reisi Atıf Enderli oğlu, Vekâletler müsteşarları ve memleket tüccar ve sanayiciler temsilcilerinin bir arada bulundukları iki saatlik müddet zarfında muhtelif .ticaret ve sanayi meseleleri konuşulmuş ve Reisicumhuru m uza Birlik Başkanı İJzeyir Avunduk ve diğer delegeler tarafından izahat verilmişti!'. Öğleden sonra saat 15'te Sait Etenin riyasetinde toplanan Genel Kurul akşam, geç vakfe kadar çalışmalarına devam etmiştir: Söz alan delegeler Gelir Vergisi, kredili ithalât rejimi. Muamele Vergisi üzerinde durmuşlar ve alâkalı mercilerin bu mevzularda Birliğin mütalâasını almasını istemişlerdir. Daha sonra yeni yönetim kurulunun seçimi-ile geçilmiş ve kurula sırasıyla zevat girmiştir: üzeyir Avunduk, Vehbi Koç, Şükrü Kwimzade, Osman Kibar, Fevzi Duran, Selâhattin Sanver, İzzet Akoenan, Aziz Zeytin oğlu, Haydar Dündar, Seçimlerden sonra ilk toplantısını yapan idare heyeti reisliğe yeniden M başkan Üzeyir Avunduk'u seçmiştir Çanakkale : Çanakkale'de kalmış olan Dumlupınar denizaltı gemisinin kurtarılması işinde havanın muhalefeti ve akıntının' şiddeti çok müşkülât çıkarmaktadır. en mutehassaslarımız ve Amerikan Yardım Kurulu Deniz Grubu Başkanı Amiral Hughes ve Altıncı Amerikan Filosunun bir muhribi ile gönderilmiş o!an bütün mütehassıslarca yapılan kırlanma işine azimle devam edilmektedir. Personelin kurtarılması ümidi gîttikçe azalmaktadır. Ankara: Millî Savunma Vekâleti Temsil Bürosundan bildirilmiştir: 5'mei tebliğ, sabah saat 8: Çanakkale'de Nara Feneri önünde batmış olan Dumlupınar denizaltı gemisinde sağ kalmış olan personelin kurtarılması için müşkül hava şartları altında bütün gece mütehassıs ekiplerle derin su dalgıçları 110 metre derinlikte helyum oksijen cihazlarıyla çalışmışlardır. Mesaiye devam olun-ıraktadır. - Ankara: Yıllık toplantısını yapmış olan Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, son zelzele felâketi - dolayısıyla duyduğu derin teessürü ifade ve felâketzede vatandaşlara taziyetlerini tekrar ederken aşağıdaki kararı almıştır: Bu hazin vazifeyi ifade ederken yegâne tesellimiz, ev vermek milletimizin felâkete uğrayanların ızdırapların azaltmak için giriştiği geniş yardım seferberliğini görmek olmuştur. Bu ulvî harekette hamiyetli ve elvan mert tüccarlarımızın her zaman oldu- ğu gibi bu defa da kendilerine has müstesna mevkii muhafaza edeçeklerinden emin bulunuyoruz. Teşekküllerimizde kayıt tüccar ve sanayicilerimizi bu millî dâvada, kendi asî! hislerine tercüman olarak, vazifeye davet ederken yardımların plânlı ve verimli olmasını teanihen, bütün. Ticaret ve Sanayi Odalarıyla Ticaret Borsalarının bu mevzuu lâyık olduğu ehemmiyetle ele alarak gerekli seklide tertipleneceklerine dair olan kanaatin Birliğimizde tam olduğunu bir defa daha belirtmeyi bir memleket borcu biliriz. - Ankara: Dışişleri Vekâletinden bildirilmiştir: İngiltere Büyük Elçisi Sir Knox Helm, bugün Dışişleri Vekili Prof. Fuat Köprülüyü ziyaret ederek âcil bir amelîyati icap ettirecek rahatsızlığımdan dolayı İngiltere Hariciye Nâzın JVIr. Edenin Türkiye, Yunanistan ve İtalya'ya yapacağı seyahati iptal etmek mecburiyetinde kaldığını ifade ettikten sonra bugün Türkiye saati ile İTde Londra'da neşredilecek olan tıbbî raporla İngiltere Hariciye Nezaretinin tebliğini tevdi etmigür. Bunların metni aşağıdadır: Mr. Edenin müşavir doktorlarının raporu: Mr. Eden'in geçenlerde geçirdiği bir mide Cholecystitıs hali müşahede olunmuştur. Bu itibarla, önümüzdeki birkaç gün içinde ameliyat almasını Mr. Edene tavsiye ettik. - G. Maîher Oordiner Horace Evans -. . Basü Hııme Geofğe Rossdale 2) İngiltere Hariciye Nezaretinin ayni zamanda neşredeceği tebliğ: Mr. Eden'in Müşavir doktorları tarafından neşredilen raporda da görüle-.ct-fl veçhile Mr. Eden pek yakında bir ameliyat geçirmek mecburiyetindedir. Bu ameliyatın önümüzdeki üç-dört gün içinde yapılması beklenmektedir. Bu itibarla Mr. Eden, tamamen arzusu hilâfına olarak, Türkiye, Yunanistan ve İtalya ziyaretlerini iptal etmek zorunda kalmıştır. Ankara: Millî Savunma Vekâleti Temsil Bürosundan bildirilmiştir; Dumlupınar denizaltı gemimizin feci âkibeti münasebetiyle dost memleket elçi, vekil ve komutanlarından aşağıdaki taziyet tel ve mesajları alınmıştır: İsveç Sefiri Ekselans Croneborg, hükümeti ve kendi adına Deniz Kuvvetleri Komutanına telefonla taziyelerini bildirmiştir.Amerikan Atlantik Filosu Başkomutanı Amiral McCormik, .Amerika Anka-. ra Beniz Ataşeliği yasıtasıyla Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığına taziyelerini bildirmiş, kurtarma işinde çalışmak üzere iki mütehassıs Amerikan subaynin Northfolk'tan uçakla yola çıkarıldığını ve Türk ^eniz kuvvetlerince talep edilecek dalgıç ve malzemenin her an Northiolk'tan gönderilebileceğini beyan etmiştir.
Amiral Carney, Millî
Savunma Vekili Seyfi Kurtbek, Orgeneral Yamuf ve Amiral Altmcan'a
aşağıdaki mesajı Amiral Mountbatten, Amiral Altmcan'a aşağıdaki mesajı göndermiştir: dumlu pınar'ın uğradığı müessif kaza dolayısıyla size ve Türk bahriyesine teessürlerimi bildiririm." Deniz Yardım Grubu Başkanı Amiral Hugghes hâdise mahalline hareket etmeden önce Amiral Altmcan'a aşağıdaki mesajı yollamıştır: Dumlu pınarın .başına gelen bedbaht hâdiseden dolayı fevkalâde mükeddeHm. Hâdise mahalline gitmek üzere yoldayım. Deniz Yardım Grubu bütün İmkânları ile Amiral Altmcanın emrine tahsis edilmiştir. Ankara ve Gölcük'teki bütün deniz grubu yardım i^in emrinizdedir. Amiral Cassady ile temastayım." İtalya Deniz Kuvvetleri Komutanı amiral Ferrari Amiral Altıncana aşağıdaki mesajı göndermiştir: "Dumlu pınar denizaltı gemisinin başına gelen fecî kazadan dolayı İtalyan bahriyesi adına en derin taziyelerimi suiar, kurtarma işinin muvaffakiyetle neticelenmesini candan dilerim." İstanbul: Birleşik Amerika'nın, Washington, New York, Filedeîfia, Dallas, Los Ancelos şehirleri belediyelerinin davetlisi olan Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay bugün saat 16.10 da uçakla Amerika'ya müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır. Vali ve Belediye Reisi Yeşilköy hava alanında Vali ve Belediye Reis Vekili Faal Ubaydın, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Şükrü Kanatlı, İstanbul Şehir .Meclisi üyeleri. Amerikan Başkonsolosu, Rum ve Ermeni Pp.trik Vekilleri, postları ve basın mensupları tarafından uğurlanmıştır. Aynî uçakta Basın Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğü îstanbul Temsilcisi Vekili Nafiz Bölük başı da Vali ile cert.ber Amerika'ya gitmiştir. Bu seyahat bir ay sürecek ve Prof. Gökay CUiforniya'da toplanacak Akıl Hıfzısıhhası Kongresine de iştirak edecektir. İstanbul: İZ - 28 Temmuz tarihleri arasında avusturya'da Bad Aussee Ue Satazburg'da toplanacak olan Müzisyenin irkişaİ durumu hakkında Avrupa Müzik Akademileri Konservatuvar Müdürleri Milletlerarası Kongresine îstanbul Belediyesi Konservatuvar Müdürü Eşref Antikacı, Kongre Reisi Prof. Dr. Preussner tarafından resmen davet edilmiştir. İstanbul: Londra ile İstanbul arasında üç tecrübe uçuşu yapacak olan İngiliz Viscoıit uçağı bugün ilk seferini yapmış va saat 15.15 te Yeşilköy hava alanına inmiştir Vıscont uçağının bu tecrübe uçuşunda İngiliz Avam Kamarasında Gosporc'u temsil eden Muhafazakâr üyelerden Dr. Reginald Bennet ve eşi ile yine Muhafazakâr üyelerden Güney Wernb-ley'ı temsil eden Ronald Russeî ve eşi şehrimize gelmişlerdir. 8 Nisanda ikinci tecrübe uçuşunu yapacak olan uçak İngiltere Baş müdüresi Dumisi Sir Lionel Head'ı ve bir Muhalazakâr üyeyi şehrimize getirecektir. Ankara: îstişarî Enerji Kongresi, bu sabah sa at 10 da Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi konferans salonunda çalışmalarına başlamıştır. Kongrenin açılışında, Reisicumhur Celâl Rayar, Büyük Millet Meclisi Refik Koraltan, Başvekil Adnan Menderes. Dışişleri Vekili Prof. Fuat Köprülü, il müdürlük Vekili Kemal Zeytin oğİu, Maliye Vekili Hasan Polatikan, Tarım Vekili Nedim Ökrnen. Mebuslar. Ankara Valisi ve Belediye Reisi, Vekâletler alâkadar daireleri ileri gelenleri, yüksek mühendisler. ilim ve meslek müesseleri ile bankalar mümessilleri, basın mensupları hazır bulunmuşlardır. Korsgre ruznamesi gereğince, ilk defa Bayındırlık Vekili Kemal Zeytin-oğlu söz almış, bu kongrenin ehemmiyeti üzerinde durmuş ve memleketimizin elektrik istihsali meselesine temasla, bugün Türkiye'de senede 800 ftıjIyoH kilovat saat elektrik istihsal olunduğunu, £akat bunun sadece yüzde 4 ünün su -kuvvetinden istifade ile-elde edildiğini, yüzde doksan altısı için istihlâk edilen kömür yüzünden her sene büyük bir döviz kaybına uğradığımızı, bugün 13 hidrolik santralin inşasına devam edildiğini, ileride yapılan hidrolik santralle 1957 senesinde memleketimizde elektrik istihsalinin üç milyar kilovat saati bulacağını söylemiştir. Bayındırlık Vekilinin konuşmasını
Bir hafta kadar sürecek olan kongrede muhtelif bölgelerden gelen mütehassıslar, Türkiye'de elektrik enerjisi durumu, muhtelif bölgelerdeki ihtiyatlarımız, enerji işlerinin yeniden düzenlenmesi, köylerimizin elektriklendir ilmesi, yabancı memleketlerde enerji üzerindeki çalışmalar ve daha birçok meseleler hususunda konuşmalar yapacaklar, komisyonların hazırladıkları raporlar okunacak ve bu mevzularda kararlar alınacaktır. Ankara: Reisicumhurumuzun Dumlu pınar denizaltı gemisinin batmasından mütevellit teessüri ve taziyeleri aşağıdaki telgrafla Millî Savunma Vekilliğine bildirilmiştir:milli Savunma Vekili Seyfİ Kurtbek Dumlupınar denizaltı gemisi faciasından büyük teessür duyan Reisicumhurumuzun, felâketzedelerin ailelerine ve denizcilerimizi temsil eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığına taziyelerinin iblâğına delâletinizi saygılarımla rica ederim Riyaseti Cumhur Umumî KâbiNurullah İhsan Toton izmir : Donanma Kumandanlığından şehrimizdeki ilgili makamlara bildirildiğine göre, Dumlupınar deniz altısı faciası dolayısıyla deniz işleri ile alâkalı resmî ve gayri resmî bütün teşkilâtta bir günlük matem tutulacak ve buralardaki bayraklar yarın sabahtan akşama kadar yarıya kadar çekilmiş bir halde bulundurulacaktır. Limanımızda misafir bulunan 6cı Amerikan filosu da bu matemeitirâ.k edeceğini bildirmiştir. Ankara: Kûmların serbest bırakılmasına müdair olan Millî Korunma Kanununun 30'uncu maddesinin müzakeresine Feridun Fikri'nin konuşması ile başlandı. Düşünsel bu mevzuu hukuk ve teşkilatı esasiye bakımlarından ele alarak tahliller yaptı. İçtimaî hayatımızda büyük tesirler bırakacak olan Millî Kuruma Kanununun kiralara taallûk eden maddesine hüküm koymanın ve firarları serbest bırakmanın mahzurlarını anlattı. Ev sahipleriyle kiracılar arasında bir muvazene bulunmasının uygun olacağım müdafaa ederek bu meselenin esaslı halli için gerekecek tedbirleri ve düşünceleri izah etti. Mesken kiralarının tedrici olarak serbest bırakılması keyfiyetinin kabul edilebileceğini, fakat ticarethane kiralarının serbest bırakılmasının çok şiddetli akisler yaratacağını belirtti. Ticarî mülkiyete de temas ederek: "Ticarethaneleri mal .sahipleriyle .karşı karsıya getirmek zararlı sonuçlar verecektir. Komisyon teklifini bazı kayıtlarla kabul etmek icap eder' dedi. Hüseyin Ortakçı oğlu, 30'uncu maddenin meriyetten kaldırılmasının mûsbet neticeler vermeyeceğini, Meclis ileride tekrar böyle bir kanun çıkarmak zorunda kalırsa derin bir boşlukla karşılaşacağını beyan etti. Serbest bırakmanın 1955 senesine bırakılmasını da tenkiti ederek, yeni gelecek Meclisin bu kanunu tatbik edip etmeyeceğinin şüpheli olduğunu sözlerine ilâve etti. Ali Fahri îşer, Ali Kemal Varınca, Meclisin evvelce aldığı kiraların serbest bırakılması kararının kati olduğunu ifade ederek mevzuun uzatılmasına talep ettiler. Halil öz yörük de, uzun bir konuşma yaptı. Bu büyük sosyal mesele hakkında karar verirken büyük temenni ve esaslı düşünce ile hareket istedi. Sözcü Halil İmre konuşmalara cevap verdi. Komisyonun fikri müdürünün kiracılarla ev sahipleri arasındaki münasebetlerin kanunla tesbiti yoluna gittiğini, hâkimin huzurunda hallinin vatandaşları müşkülâta götüreceğini söyledi. Buhranın bugün filhal bittiğini ve hükümetin de aynı fikirde olduğumu Millî Korunma Kanununun 30 uncu maddesinin ayakta durmasının içtimaî ve iktisadı huzursuzluklar yarattığını, artık "bu rüsubun tasfiyesi zamanı geldiğini beyan etti. Halil İmre, Millî Korunma Kanununun bu kanunla tamamen tasfiye olduğunu ve fevkalâde bir hal vukunuda o günün vaziyetlerine ve icaplarına uyacak yeni bir kanunun hazırlanması gerekeceğini, zaten eski kanunun ihtiyaçları karşılayamadığım tasrih etti. Kîayeti müzakere takriri kabul edildikten sonra takrirlerin okunmasına geçildi. Mecliste kiraların serbest bırakılmasının şekli ve müddeti hakkında birçok. fikirler belirmişti. Bu fikirler söyle hülâsa edilebilir:
D Kiraların
meskenlerden gayri yerlerde 1-1-1955, meskenler de 1-6-1955"testlerbest
bırakılması Mesken ve meskenlerden gayri yerlerin kiralarının aynı
zamanda serbest bırakılması,Gayrimenkul kiralarının 1-1-1954'te , İstanbul Bugün saat 15 te Yunan Erkânı Harbiyeyi Umumiye Reisinin başkanlığında 5 kişilik bir Yunan askerî heyeti Atina'dan şehrimize gelmiştir. Yunan Erkânı Harbiye Reisi Korgeneral Kıtrilakis, Erkânı Harbiyei Umumiye Reis Vekili Korgeneral Dovas, Tümgeneral Papatalasıdıs, Albay De-vgs ve Binbaşı Papateodoros'tan müteşekkil Yunan askerî heyeti, Yeşilköy hava meydanında Birinci Ordu Komutan Vekili Korgeneral İsmail Hakkı Tuna boylu, Birinci Ordu Erkânı Harbiye Reisi Tümgeneral Enver Aka, istanbul Garnizon Komutam Tümgeneral Suad Kuyaş, Merkez Komutam Tuğgeneral Reşit Sekmen ve Tuğgeneral Namık Argüç tarafından karşılanmıştır. Misafirlerimiz Perapalas oteline misafir edilmişlerdir. Ankara: Millî Savunma Vekâleti temsil Bürosundan alman malûmata göre, şanlı dolanmamız ve deniz ordumuz mensupları bugün Çanakkale'de Dumlupınar denizaltı gemisi kazasında şehit olan arkadaşlarını hazin fakat vakur bir merasimle anmışlar ve onların hâtıralarım taziz etmişlerdir. Merasim saat 15'te elim kazanın vuku bulduğu Kara burnu açıklarında Başaran harp gemisinde yapılmıştır. Mei asimde Gemlik muhribi ile Birinci İnönü denizaltı gemisi ve Alanya.. Antalya, Kozlu, Kuşadası, Kerempe arama tarama gemileri ve donanmamıza mensup diğer gemiler bulunmuştur. İhtifal törenine deniz kuvvetleri ve kolordu komutanlarıyla Denizaltı Filosu Komutanı, Çanakkale Valisi, Deniz Kuvvetleri mensupları ve Çanakkale Lisesi izcileri, basın mensupları iştirak etmişlerdir. Bugün Ankara'dan Çanakkale'ye giden İsveç Elçisi de merasimde hazır bulunmuştur. Merasimi bir deniz astsubayı kısa bir konuşma ile açmış, bundan sonra bir deniz üstteğmeni şehit arkadaşlarının hâtıralarını anmış ve Türkçe olarak konuşan İsveç Elçisi de bu müessif kaza dolayısıyla İsveç Milletinin Türk Milletine taziyelerini bildirmiştir. Mütakiben söz alan Denizaltı Filosu Komutam Tümamiral Fahri Korutürk bir hitabede .bulunmuş, burada Dumlupınar şehitlerine hitaben şöyle demiştir: "Komutanlık sıfatıyla size birçok emirler vermiştim. Birçok mesajlar yollamıştım. Bu size son mesajımdır. Hâtıralarınız kal Merimizde ede biyen yaşayacaktır. Aziz isimlerinizi bütün denizciler .kainlerimize gömdük." Komünist Çin halen teşkilâttaki faaliyetlerini terketmiş durumdadırlar. Teşkilâtın merkezi İsviçre'nin Cenevre gelirindeki milletler sarayında dır. Bir genel müdürün idaresinde bine yakın memuru vardır. Bütçesi 1953 yılı için 8.485.095 dolar olarak tesbit edilmiştir. Her âza devlet bütçeye muayyen bir iştirak hissesi vermek suretiyle katılır. 1953 yılı için teşkilâtça memleketimize yapılacak olan yardım miktarı 400 000 dolar civarındadır. Aziz dinleyicilerim, insanlığın huzur ve selâmeti uğrundaki ulvî gayelerini sensizce tahakkuk ettirmeğe çalışan ve yer yüzünde sulhun, emniyetin, felahın temel direklerinden biri olan Dünya Sağlık Teşkilâtını tanıyalım, ve tıaa talim." İstanbul : Et; ^muharrirler Milletlerarası Federasyonu ile Fransız Başmuharrirle1-"! Cemiyeti tarafından 20 ilâ 23 Nisanda. Nîs şehrinde tertip edilen Başmuharrirler Milletlerarası Büyük Kongresine Türk gazete ve dergilerinin başmuharrirleri de davet olunmuş ve bu karar Kongre Umumi Komisyoncu al Tıkalılara bildirilmiştir. Ayrıca Kongre Umumi Komiseri tarafından gönderilen mufassal program Gazeteciler Cemiyetine gelmiş bulunmaktadır. İstanbul: NATO Güney Avrupa Kuvvetleri Başkomutanı Amiral Roberto arney refakatinde, zevcesi, Gen. C. E. Byers, ve £§ı, Güney Avrupa Hava Kuvvetleri Komutam Shlatter ve maiyeti erkâm okluğu halde bugün saat 17.10 da özel askerî uçağı ile Yeşilköy'e gelmiştir. Kava meydanında kendisini, izmirden daha evvel gelmiş bulunan Güney Doğu Avrupa Kuvvetleri Komutan Gen. avman, Birinci Ordu Komutan Vekili Korgeneral H. Tuna boylu, istanbul Garnizon Komutanı Tümgeneral Suat Kuyaş, Merkez Komutam Gen. Reşit Frkmen, Boğazlar ve Marmara Bölgesi Komutanı Koramiral Rıdvan Koral, 00. Tümen Komutanı General Namık Arf;üç, İzmir'deki NATO karargâhı için dedeki Türk temsilcisi General Behçet Türkmen ve Amerikan Yardım Kurulu Başkanı General Shephard ve yüksek rütbeH Türk, Amerikan ve Yunan subayları tarafından karşılanmıştır ÜMütebessim bir çehre ile uçaktan inen Amiral Carney, kendisini karşılamaca gelenlerin teker teker ellerini sıkmış ve müteakiben muhafız kıtasını teftiş ederek askerleri Sağol asker diye selâmlamıştır. Bu arada, General Wvman Amiral Carney'e yaklaşarak "Size kahraman Türk Kore Birliğinin eski komutanını takdim edeyim diye General Namık Argülü takdim etmiş tir. General Ar güçün hararetle elini sıkan Amiral Carney. kendisiyle tanışmaktan son derece memnun olduğunu ifade etmiştir. Gölcük : Donanma Komutanlığının tertip et ti ği Dumlupınar şehitleri ihtifali bugün saat 15 te yapılmıştır. ihtilalde Donanma Komutanı Amiral Kemalettin Bozkurt, Kocaeli Valisi Ethem Yetkiner, Vali Muavini, Emniyet Müdürü, İzmit Millî Eğitim m^n-sup]an, gazeteciler, deniz tesisleri, personeli, ^onanma subay ve erleriyle şehitlerin aileleri binlerce Gölcüklü hazır bulunmuştur. ihtifal Yavuz zırhlısının bandosu taralından çalman matem marşı ile başlamıştır. Bu arada hüma yanaşmış bulunan Gür ve Sakarya denizaltları cirnavira yapmış bulunuyorlardı. Bandonun çaldığı matem marşından sonra genç ,bir denizaltı teğmeni kısa ve veciz bir konuşma yapmıştır. Müteakiben konuşan Donanma Komutam Amiral Kemalettin Bozkurt ezcümle sunan söylemiştir: ''Bizce çok kıymetli olan 81 evlâdımızın hayatlarım kurtarmak için insan gücünün ve azminin üstüne çıkılarak-yapılan çalışmalarımız karşısında denizin azgın suları ve karanlık derin uykularında gür sesiyle "vatanımız sağolsun" diye haykırdılar. Daima -onlarla birlikte olan gönlümüzün naçiz bir nişanesini suya atıyor ve a/iz şehitlerimizin yattıkları yerin milletimizin kadirbilir kalbi olduğunu tekrarlarken aziz ruhları huzurunda sizleri iki dakika ihtiram sükûtuna davet ederim. Amiral bizzat çelengi denize atmıştır. Bando matem marşım çalarken derin sessizlik içinde hıçkırık sesleri duyuluyordu, İstanbul: Mebuslarımızın Federal Alman Cumhuriyetinin daveti üzerine Almanya'ya yapmış oldukları ziyareti iade etmek üzere Türkiye B.M.M. nin davetlisi olarak memleketimizi ziyaret edecek olan Federal Almanya Cumhuriyeti Mebuslarından Prof. Fritz Bade ile Dr. Eıİch Mende bugün saat 1530 da Batı Akdeniz seferinden dönen İskenderun vapuru ile şehrimize gelmiştir. A iman mebusları Galata rıhtımında Erzurum Mebusu Emrullah Nutku, Balı Kesir Mebusu Ahmet Koca bıyık, Siirt Mebusu Baki Erden, Büyük Millet Meclisi Umumî Kâtibi Refet Sezar, Dışişleri Vekâletinde Daire Reis Muavini Orhan Tahsin Giden, Alman Federal Cumhuriyeti Türkiye Büyük Elçisi, vilâyet temsilcisi, konsolosluk mensupları ile gazeteciler tarafından karşılanmıştır. Gazetecilerle konuşan Dr. Fritz Baack demiştir ki: 'Memleketinize Celâl Bayarın İktisat Vekilliği zamanında gelmiştim. İktisat ve Ziraat Vekâletlerinde dört buçuk seno vazife görmüştüm. Geçen sene ikinci defa Türkiye'ye gelişimde büyük iktisadî inkişaflar gördüm. Bu seter de yeni inkişaflar göreceğimi ümit ediyorum. Alman Parlâmento Heyetine dahil diğer mebuslardan Herakatrt Krİedeman ile Hans Ewers 9 Nisan Perşembe akşamı Dr. Günther Serres, Wilhelm Nıegel ve Dr. Anton Besolt da 10 Nisan Cuma akşam uçakla şehrimize geleceklerdir. 11 Nisan Cumartesi günü vilâyeti ziyaret edecek olan Alman mebusları o akşam Ankara'ya hareket edecekler ve bilâhare Kayseri. Ürgüp, İzmir ve Bergama'yı gezdikten sor>a memleketlerine dönmek üzere 17 Nisanda şehrimize geleceklerdir. Heyet üyeleri aynı gün saat 17 de Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yapacaklardır. İstanbul: Bir haftadan beri memleketimizde misafir bulunan eski Belçika Başvekili ve Avrupa Birliği Umumî Kâtibi M. Paul Henry Spaak hareketinden evvel Anadolu Ajansı muhabirinin kendisine sorduğu suallere aşağıdaki cevapları vermiştir: Suat Salada ölümünden sonra Kremlinin yeni idarecilerinin beynelmilel sallada takip edecekleri siyaset hakkındaki fikriniz nedir? Cevap Bütün Batılılar, Rus siyasetinde bir değişiklik olmasını samimi surette ümit etmektedirler. Bununla beraber bu arzu, muhakememizi yanlış yola ve bizleri hayalâta istinaden bir siyaset tatbikine sevk etmemelîdir Halen, havayı islâh edecek ve berrak lerüracak tezahürat karşısında bulunmuyoruz. Fakat şüphesiz ki bu da faydadan hâli değildir. Dikkatli, anlayışlı olmalıyız. Zevahire aldanmamalıyız. Sual Birleşik Amerika Formoza hükümetini desteklemektedir. Bu hâdise törede yeniden bağlayacak müzakereler üzerinde menfi bir tesir icra etmeyecek midir? Cevap Birleşik Amerika'nın Formaza meselesi hakkındaki hareket hattının sulhe dair cereyan edecek müzakereler üzerinde bir akis uyandıracağı muhakkaktır. Fakat hiçbir mesele ayrı olarak müzakere edilemez. Bir kül halinde ele alınmalıdır. Birbirine bağlı muazzam bir mesele karşısındayız. Bunu parça parça olarak halle çalışmamalıyız. Sual Hindicini meselesi Kore meselesi gibi beynelmilel bir harp mahiyetini aldığı takdirde bunun Asya'da ve batı devletleri nezdindeki tepkileri r.e olacaktır?. Cevap Hindicini muhasematı şimdiden beynelmilel bîr mahiyet iktisap etmemişmidir? Birleşik Amerika'nın yahut diğer batılı devletlerin daha fazla müdahaleleri bu harbin esas mahiyetinde hiçbir değişiklik husule getîrmeyecektir. Asya'da cereyan eden. hâdiseler komünist baskısı altında icra edilin ektedir. Ankara : Büyük Millet Meclisinin bugün yaptığı toplantıda Konya Mebusu Hidayet Aj diner Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi lâzım, gelen çok miktarda kanun tasarıları ve sözlü sorular bulunduğunu bu iğlerin ikmali için Meclisin Perşembe günleri de toplanmasını talep eden bir önerge vermiş ve oya sunulan bu. önerge kabul edilmiştir. Bundan böyle Büyük Millet Meclisi Perşembe günleri de toplanacaktır. İstanbul: Millî Savunma Vekâleti İstanbul Temsil Bürosundan bildirilmiştir: İstanbul'da bulunan Güney Avrupa NATO Kuvvetleri Komutanı Amiral Carrey bugün Birinci Orduya gelerek Erkânı Harbiye! Umumiye İkinci Reisi Orgeneral Zekâi Okan, Birinci Ordu Müfettiş Vekili Korgeneral İsmail Hakkı Tuna boylu, Güney Avrupa Kuvvetleri Komutanı Korgeneral VYyman, Yunan askerî heyeti, Erkânı' Harbiyei Umumiyemize mensup yüksek rütbeli subaylarla Güney Cephesi savunma ve eğitim meseleleri mevzuunda uzun suren bir konuşma yapmıştır. İstanbul: Tanınmış İngiliz siyaset adamlarından e&ki Dışişleri Vekili ve Washington Büyük Elçisi Lord Halifax, refakatinde kızı Kontes Feversham, torunu Lad Clarissa Dunconbe ve İngiltere'nin Atina Büyük Elçisinin refikası Lady Peake olduğu halde bugün saat 13.50 de Atina'dan İstanbul'a gelmişte Tsmamen hususi mahiyette şehrimizi ziyaret etmekte olan Lord Halifa:, birkaç günlük istirahati müteakip Atina'ya dönecektir. Kendisiyle görüşen Anadolu Ajansı muhabirine siyasetten tamamen çekildiğini, artık emekliye ayrıldığını ve dolayısıyla siyasî beyanatta bulunamayacağını söylemiş ve güzel İstanbul'da birkaç gün istirahat etmek arzusunda olduğunu ilâve etmiştir. Ankara: Reisicumhur Celâl Bayar bugün Çan-Kaya'da ü, Kızılay Genel Sekreteri Kütahya Mebusu Dr. Ahmet Gür-' soy, Kızılay İdare Kurulu .üyelerinden Ankara Mebusu şehrimizde bulunan L. Francisco Fernandez Rozas başkanlığındaki Arjantin Kızılhaç Cemiyeti ile Eva Peron müessesesi mümessillerini ve Arjantin hava 'kuvvetlerine .mensup, subayları kabul etmişler, çaya .alakoviruslardır. Bu kabulde Sağlık çe .Sosyal Yardım Vekili Dr. Ekrem" Hayri Üstün dağ, Ekonomi ve Ticaret Vekili Enver Güreli, Arjantin Elçisi Ekselans M. Joze Manuel Moneta, Kızılay İkinci Başkam, İstanbul Mebusu Bedri Nedim Gökan Hamdi Bulgurlu,'Dışişleri Vekâleti Müsteşarı Büyük Elçi Nuri Birgi, Kızılay -Umum Müdürü Fikri Akrukal, Kızılay Milletlerarası tgieri Müdürü Nedim Abut ve Hava Kuvvetlerinden Albay Nuri Teser hazır bulunmuşlardır. Ankara : Devlet Vekilliklerine Burdur Mebusu Fethi Çelik baş. ile Ağrı Mebusu Celâl Yantoncının ve Millî Eğitim Vekilliği-no: de Erzurum Mebusu Rılkı Salim Burçak, gümrük ve Tekel Vekilliğine Çanakkale Mebusu Emin Kalafat, Çalışma Vekilliğine Giresun Mebusu Hayrettin Erkmenin tayinleri yüksek tasdike iktiran etmiştir. 9 Nisan 1953 Çanakkale :
Çanakkale'de Nara
burnu önlerinde müessif bir kaza neticesinde 81 kah Selfihiyetli çevrelerden Öğrenildiğine güre Amiral Fahri Korutürk'ün riyasetinde, modern Vasıta ye igreplerle yapılan derin su taramaları netice-, sinde denizaltımızın 3 ilâ 4 mil akıntılı ve 46 kulaç derinlikte bir noktada bulunduğu kesin olarak anlaşılmıştır. atık gemi ile temas tecrübelerine başlanmıştı:. Henüz bu temas sağlanamamıştır. Tecrübelere, yarın da, akşam karanlığı bastırmaya kadar ve büyük bir hızla devam edilecektir. Bu ameliyeden maksat, denizaltı gemisinin deniz dibindeki yatış vaziyetini ve yarasını tesbit ve çan kulesi vasıtası ile temas imkânlarım aramaktır. ı Askerî makamlar ve Çanakkale Valisi Saffettin Karanakçı araştırmalarla yakından ilgilenmektedirler Zonguldak : Göçen yıl Ağustos ayında, faaliyetini tatil etmiş olan kok fabrikasının Ereğli Kömürleri İşletmesinin teknik elemanları tarafından tamirine ve işletmeye açılmasına karar verilmiştir. Tamir işine başlanmak üzeredir. Tamir için gerekli mekanik malzemenin bir kısmı İşletme atölyelerinde, bir kıralıda Kırıkkale fabrikalarında yapılacaktır. Yabancı firmaların karşılığında mühim para istedikleri bu tamirin mahallen yapılması Külliyetli bir döviz tasarrufunu da sağlayacaktır. başka, briket fabrikasının tevsii ameliyesine de başlanmıştır. Halen günlük 200 ton kapasitesi olan bu fabrikanın tevsi ameliyesinin hitamından sonra 350 tan istihsal yapabilecektir. Tevsi ameliyesinin Ağustos ayma kadar ikmal edileceği tahmin olunmaktadır. Memnuniyetle müşahedp edilen bir keyfiyet de Ereğli Kömürleri İşletmesi istihsalinin günden güne artmakta oluşudur. Mart ayı sonunda tamamlanan birinci üç aylık istihsal devresi programına nazaran 116 bin 635 ton fazlalık elde edilmiştir. Satılık kömür programı 728 bin 800 ton idi. işletme bu devre zarfında satılık 845.435 ton kömür istihsal etmiş ve dolayısıyla programı fazlasıyla tahakkuk ettirmiştir. Diğer taraftan Azdavay kömür yataklarında da faaliyete geçilmek üzeredir. Ereğli Kömürleri İşletmesi Umum Müdürü ve teknik elemanlarından bazıları bu İş için gelecek hafta Azdavay'a giderek durumu yerinde tesb.it edeceklerdir. Şantiyenin kurulması, bu tetkiklerden sonra tahakkuk edecektir. Çok zengin bir kaynak olduğu bilinen madende arama işletmesine Mayıs ayında başlanacaktır. Çanakkale: Çanakkale Valisi Şefaattin Karana bundan bir müddet evvel Çanakkale - Balıkesir bölgesinde vukua gelmiş olan. deprem, felâketinden sonra bu bölgede yapılan işler ve bugünkü durum hakkında. Anadolu. Ajansı muhabirine bir beyanat vererek ezcümle şunları söylemiştir: Çan ve Yenice'de normal hayat tamamen teessüs etmiş ve bu bölgede zelzeleden müteessir olan vatandaşlar çadırlara yerleştirilmişlerdir. Askerî birliklerle Kızılaydan alman 1750 adedi portatif, 7 adedi Bvgman olmak üzere 5790 çadırdan 600 ü tatil, ikisi Bvgman ve 996 sı mahruti olmak üzere 1618 çadır Çan kazası ve köylerine 2210 çadır Yenice kazası köylerine, 3 Bvgman ve 593 mahrutî çadır Vilâyet merkezi ile merkeze bağlı köylere dağıtılmış, geriye kalan çadırlar da hasarları nisbetinde diğer kazalarla bunların köylerine tevzi olunmuştur.Kızılaydan Vilâyet merkezine gönde 1800 teıli Çan kazası ve köylerine ve 1496 adedi Yenice kazası ve köylerine dağıtılmıştır. Bir kısmı tamir olunan eski dükkânlarında, mühim bir kısmı da yeniden-re Çan'da 43 Yenice'de 30 manifaturacı, berber, nalbant, fırıncı, arzuhalci, kahveci ve tekel bayii faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Haftanın muayyen günlerinde kurulan pazarlar normal halini almış, alış veriş miktarı artmıştır. Çan ve Yenice kazalarına ait bütün köyler sağlık bakımından taranmıştır. 25.3.1953 tarihinden beri faaliyette bulunan Çan ve Yenice muvakkat bakım merkezlerinde 600 poliklinik tedavisi yapılmış, 20 bine yakın vatan- şa tifo, tifüs ve çiçek aşısı tatbik olunmuş, bütün köylerin detayı yapılmıştır. Bayındırlık ekiplerinin zelzele bölgesindeki tetkikleri bitmiştir. Çanakkale, çan, eiice, imroz, Eceabat, Gelîbolu. Ayvacık, Lapseki, Biga merkez ve köylerinin taranması neticesinde 710 yıkık, 1170 ağır, 2561 orta bina hasarı tesbit edilmiştir. Binaları fazla hasar gördüğünden Çan ve ı emce merkezlerinde orta okulla? ile ilk okullarda ve tehlikeli vaziyette o!an köy okullarında tedrisata son verilmiş, öğrencilerin sene kaybetmemeleri için gereken tedbirler alınmıştır. Vilâyet merkezi ile diğer kazalarımızda ilk orta ve teknik Öğretime ait okullarımızda çadırlarda kısmen de sağlam binalarda çifte tedrisat yapılmak suretle normal mesaiye devam olunmaktadır. Felâketzedelere karşı devletin ve ona muvazi olarak milletin göstermiş olduğu yardım ve alâka bilhassa şayanı şükrandır. Vilâyet emrine şimdiye kadar muhtelif şahıs ve müesseselerden 206.460 lira teberru edilmiştir. 11 Nisan 1953 İstanbul: Mebuslarımızın Almanya Federdukları ziyareti iade etmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinin davetlisi Batı Almanya mebuslarından Prof. Fritz Baade, Dr. Erich Mende,olarak memleketimize gelmiş bulunan Herbert Kriedemann, Hans Ewrs, Dr. Gr. Unther Serres, Wilhelm Naegel ve Dr. Anton Besold'dan ibaret heyet beraberinde memleketimizdeki ikametleri sırasında kendilerine mihman darlık edecek olan Balıkesir Mebusu Ahmet Koca bıyık, Siirt Mebusu Baki Erden, Erzurum Mebusu Emrullah Nutku, Büyük Millet Meclisi Umumi Kâtibi Refet Sezen ve Dışişleri .Vekâletinden Daire Reis Muavini Orhan Tpîiçilan Mupıı halde bu sabah Vilâyette Vali Vekili Fazıl TJy badın'ı makamında ziyaret etmişlerdir. . Parlâmento heyeti başkanı Prof. Fritz Baade kısa bir konuşma yaparak Türkiye'de bulunmaktan duydukları memnuniyeti ifade etmiştir. İstanbul : Memleketimizde misafir bulunan Almanya Federal Cumhuriyeti mebusları mihmandarları Büyük Millet Meclisi üyeleri ile birlikte bu sabah saat 10,50 de Sultanahmet Camiini, saat 11,15 de Ayasofya Camiini ve müteakiben de Topkapı Sarayındaki hazine dairesini gezmişlerdir. Misafir mebuslar öğle yemeğini İstanbul Sanayi Odasının davetlisi olarak Mısır Çarşısı lokantasında yiyeceklerdir. Ankara: Dumlupınar denizaltısı faciası dolayısıyla, Belçika Kralı ile Fransa, İtalya ve Federal Almanya Reisicumhurları tarafından Reisicumhur Celâl Bayar'a aşağıdaki taziye telgrafları gönderilmiştir : Dumlupınar denizaltısnıın kaybı münasebetiyle Türk milletinin kaderine bütün kalbimle iştirak ediyorum. Baudouin Dumlupınar denizaltısının acı akıbetini teessürle öğrendim. Ekselansınıza Fransız milleti ve şahsım namına en derin taziyelerimi sunar bu deniz faciası kurbanları ailelerinin matemine samimiyetle iştirak ettiğimi teyid eylerim. Vincent Auriol Dumlupınar danizaltısının fecî şart milleti ve şahsım namına dost Türk milletine ve bilhassa sevdiklerinden mahrum kalan ailelere en derin teessürlerimi bildirmek isterim . Luigi Einaudi Dumlupınar denizaltı gemisi ile batan Türk bahriyesinin kahraman men suplarının bu fecî akıbeti dolayısıyla ekselansınıza en samimî teessürlerimi teyid eylerim. Theodor Heuss Ankara: Dumlupınar denizaltı faciası dolayısıyla Yeni Zelanda Başvekili Sidney Holand, Başvekil Adnan Menderes'e Paşa Eiij a e ceiraûm göndermiştir: "Birçok can kaybına sebebiyet veren Dumlupınar denizaltısının uğradığı bu fecî akıbetten dolayı Yeni Zelanda hükümeti, milleti ve şahsım namına derin taziyelerimi sunarım. Ankara: Amerikadaki göçmen ve hayır işleriyle alâkalı Amerikalılardan müteşekkil 11 kişilik bir heyet bugün uçakla istanbul'a gelmiştir. Heyet îstanbulda kaldığı müddetçe muhtelif temaslarda bulunacak ve Pazartesî sabahı trenle şehrimize gelecektir. Heyet üyeleri şehrimizde bir gün kalarak göçmen işleri etrafında karşılıklı güvenlik teşkilâtı ile görüşmeler de bulunacaklar ve ayni gün akşamı trenle İstanbul'a hareket edeceklerdir. Heyet İstanbul'da Eyüp'deki göçmen köyünü de ziyaret edecek ve ayın 15 inde uçakla Beyrut'a gidecektir. Ankara: Bir hafta müddetle îstanbul'u ziyaret etmiş olan ve dün İstanbul'dan ayrılan Amerikan Altıncı filosuna mensup gemiler Çanakkale boğazında Dumlupınar denizaltısının battığı yerden geçerken şehitleri selâmlamışlardır. Altıncı filo Amirlik gemisi de dahil olarak bütün gemiler kaza yerinden ağır bir şekilde seyretmiş ve mürettebat güverte üzerinde selâm resmini ifa etmişlerdir. Bu sırada gemilerin bandoları Türk millî marşını çalmıştır. Ankara:
Son iki yıl içinde
büyük hamlelerle gerçekleşmekte olan memleket kalkınmasını sağlıyan ve
mesut bir şekilde endüstri ve enerji işlerimiz arasında memleketin ekonomik bünyesinde hususî bir ehemmiyeti haiz olan enerji işlerimizi yeni ihtiyaçlar karşısında plânlaştırmak ve koordine etmek üzere gerekli tavsiyelerde bulunulması için Bayındırlık Vekâletinin teşebbüsü ile toplanmış olan Türkiye Birinci îstişarî Enerji Kongresi çalışmalarını bitirmiş bulunmaktadır. Vekâletler, iktisadî devlet teşekkülleri, büyük elektrik işletmeleri, üniversiteler ve teknik okul mümessillerinden ve serbest meslek ve ilim adamlarından teşekkül, eden birinci istışarî enerji kongresi 6 Nisan 1953 tarihinden 10 Nisan 1953 tarihine kadar umu mî celse ve ayrılmış komisyonlar halinde çalışmıştır ve kongre ruzriâmesine alınmış bulunan mevzuları inceliyerek karara varmıştır. İstanbul: Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak memleketimizde bulunan Alman ya Federal Cumhuriyeti mebusları bugün ölen s^ı-a beraberlerinde mihmandarları olduğu halde Trabyadaki askerî Alman mezarlığını ziyaret etmişlerdir. Heyet daha sonra Dolma-bahçe Sarayını gezmiştir. Heyet günün son ziyaretini Alman hastahanesine yapmıştır. Ankara: İstanbul'da bulunan Yunanistan Büyük Elçisi Ekselans Contumas, Millî Savunma Vekili Seyfİ Kurtbek'e Yunan Ümumîve Reisi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Sadık Altıncan'a birer telgraf göndererek, Dumlupmar denizaltımızm kaybından mütevellit teessür ve şehit denizcilerimiz için taziyelerim bildirmişlerdir. 12 Nısan 1953 İstanbul: Türkiye Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak memleketimizde bulunan Almanya Federal Cumhuriyeti partisi ne mensup 7 kişilik, mebuslar heyeti ve yurdumuzdaki seyahatleri esnasında kendisine mihmandarlık edecek olan zevatla birlikte bu akşamki 20,10 eksperesile Ankaraya hareket etmişlerdir. Alman Parlâmento heyeti yarin Ankarada Büyük Millet Meclisi Başkan Ve killeri, İdare Amirleri, B. M. M. Divân Riyaset Katioleri, B. M. M. Hususî Kalem Müdürü, Dış İşleri Vekâleti Protokol Umum Müdürlüğü temsilcisi usara VV.uyet ve Belediye mümessilleri ile Alman Sefaret erkânı tarafından karşılanacaktır. 13 Nisan 1953 Ankara: Şehrimizde misafir bulunan Alman Parlâmento heyetinin bugün saat 16 da Büyük Millet Meclisini ziyaretleri esnasında Reis Refik Koraltan kısa bir hitabede bulunmuştur : Koraltan ezcümle şunları söylemiştir : "Muhterem arkadaşlar, Yüksek heyetiniz namına yapılan davet üzerine Batı Almanya Federal devleti meclisinden güzide bir heyet üç gündenberi memleketimizin ve milletimizin aziz misafiri olarak yurdumuz da bulunuyor. Bu güzide heyetin sizleri ziyaret etmek üzere şimdi de yüksek huzurunuzda olduklarını söylemekle bahtiyarım. Bilindiği gibi bir müddet evvel Batı Almanya Federal meclisinin vaki daveti üzerine yüksek meclisinizden seçilen bir heyet Almanya'ya gitmiş, orada bulundukları müddet içinde gerek Federal Meclis Başkanı, gerek muhterem Alman mebusları ve bilhassa muhterem Alman milleti tarafından gösterilen en geniş ölçüdeki hüsnü kabul ve alâkayı memlekete dönüşlerinde hepinize memnuniyetlenle beraber arz etmişlerdi. Derhal arzedeyim ki, şimdi sizin ve milletimizin aziz misafiri olan bu muhterem heyet de aramızda kaldığı gün ler İçin de, her yerde ve her tarafta zaten çok yakından tanıdığımız ve sevdiğimiz Büyük Alman milletinin şerefli mümessilleri olarak her an büyük sempati ile karşılanacaklardır." Bu 3O/,..e_ u :e ı.u Abları Parlâmento heyeti ayağa kalkarak, meclis umumî heyetini selâmlamış ve alkışlanmışlardır. Büyük Millet Meclisi Reisi Refik Koraltan konuşmasını şöyle bitirmiştir: "Bu duygularınızı şimdi izhar buyu-rulan tezahürleriyle bir defa daha belirtmiş bulunuyorsunuz. Yüksek heyetiniz namına misafirlerimizi hürmetle selâmlar ve onlara "Hoş geldiniz . . derim." İstanbul : Mfcm1eketimiz ile Avustralya arasında ticarî münasebetleri geliştirmek üzere resmî bir temsilcinin yakında şehrimize geleceği haber verilmektedir. Memleketimizde bir müddet kalacak Avustralva temsilcisi Ankara'ya gidecek bu hususta ilgili makamlarla temasta bulunacaktır. İstanbul: Pazar günü sabaha karsı Karadeniz Boğazının Rumeli sahilinde Kısırkayı mevkiinde Taşlığa bindiren Bulgar B.andıralı Christo Semizneski şilebinin kurtarılması işine bu sabah, da devam edilmiştir. Gemi fırtınanın şiddetinden batıya doğru 300 metreye kadar sürüklenmiş bulunmaktadır. Gemiyi kurtarmak üzere gönderilen Alemör tahlisiye gemisi bu sabah saat İle kadar faaliyet göstermek imkânım bulamamış ve geri dürtmek mecburiyetinde kalmıştır. Saat 11 den sonra kıyı emniyet işletmesi 4 canturtaran ekipini yeniden faaliyete geçirmiş ve tehlikeli bir durumda bulunan gemiden yedi kişinin daha kurtarılmasını sağlamıştır. Gemide kalan süvari ve mürettebattan 11 kişi çıkmaktan imtina etmişlerdir. Kazazede vapurun fazla sallanıl neticesinde sular tarafından sökülüp parçalanmasına mani olmak üzere safra sarnıçlarına su doldurulması tel si-L: gemi süvarisine tavsiye edilmiştir. Gemi halen sahilden 200 metre mesafede çakıllık bir yerde dalgalar tarafından dövülmekte olup süvari ile ancak telsiz vasıtasiyle temas temin edil mektedir. Fırtına durduğu takdirde kurtarma işine yeniden başlanacaktır. Ankara: Millî Savunma Vekâleti temsil bürosundan bildirilmiştir : Dumlupınar denizaltı gemisinin Çanakkale yakınlarında batışı münasebetiyle gerek gazetelerde ve gerekse halk arasında çeşitli ve hakikate uymayan haber ve şayiaların neşredildiği ve şüyu bulduğu görülmekte ve işitilmektedİr. Ezcümle geminin mevkii-n. ;aa bu unraaıi','i. abanmakta olduğu, yardımın geç kaldığı, kurtarma işinde gevşeklik bulunduğu gibi asıl ve esassız haberler, efkârı umu-miyeyi şüpheye düşürmektedir. Bu haberlerin daima kayıt ve ihtiyatla telâkki edilmesi lâzımdır. Hakikatin iyice anlaşılabilmesi için şu hususların açıklanması faydalı görülmüştür : Kaza çok kısa bir zamanda haber alınmış ve kurtarma ekibi mümkün olan en kısa zamanda vak'a mahalline ulaşarak çalışmalarına başlamıştır. - OaHpma insan takarının üstündebir gayretle 72 saat devam etmiş ve vazife şinasi dalgıçlar hayatları pahasına da olsa nıeslekdaşlarını kurtarırtehlıkelî olan bu sularda dalış yapmak cesaret ve azmini göstermişlerdir. Kaza mahallinin kuvvetli akıntılı ve çok derin olması elde mevcut en modern cihazların dahi çalışmasınaimkân vermediği cihetle kurtarma ameliyesinden inüsbet netice almamamıştır. Kj^vma ameliyesine, Türkiye'deki Amerikan yardım uzmanlarından ayrı olarak müttefik Atlantik Filosu Baş kumandanı Amiral Maccormik tarafından sureti mahsusada Amerikadan gönderilmiş olan iki denizaltı kurtar ma 'm-^st sı r'" i-fi^âk etini - ve bu imkânsızlığı müşahade ederek mevcut şartlar altında insan takatinin iis i'n-fe mesıi sa Gedilmesine rağmen bir netice alınmasına imkân olmadığı hakkındaki Türk uzmanlarının kanaatine tamamen iştirak etmiş lerdir. Mevcut şartlar altında kurtarma ameliyesine devamda herhangi bir fayda kalmamış olduğundan ame üyeye nihayet verilmiştir. Geminin mevkiinin bilinmemesi mevzuu bahis değildir. Geminin mevşii kaza anından itibaren bahriyece bilinmektedir. Tarama ameliyesi dalgıçların tekneye kadar iniş yapamamaları dolayısiyle lüzumlu tel halatları gemiye başlayamadıkları İçin yapılmıştır. Halen kazaya sebebiyet verdiği iddiasıvle İsveç bandıralı Nabo'and gemisi kaptanı Oskarîerentson hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik neticesi deniz kazasına ve dolayısiyle birden fazla şahısların ölümüne sebebiyet vermek suçundan dolayı Çanakkale sorgu hakimliğince ilk tahkikat açılmış ve kaptan tevkif edilmiş olup tahkikata devam edilmektedir. Ayrıca bir harp gemisi ziyaı dolayısiyleselâhlyetli adlî âmir sıfatiyle hadise,denizaltı filosu komutanlığınca da tahkik edilmektedir. Bunun neticesi de ayrıca bildirilecektir. İstanbul: Türkiye ile Irak arasında İmzalanmış bulunan dostluk ve iyi komşuluk muahedesine bağlı protokol gereğince kurulmuş olan "Irak - Türk Eğitim İşbirliği Komisvonu" ikinci toplantısında Millî Eğitim Vekâletini tem-silen Millî Eğitim Müdürü ile yüksek. Öğretim Genel Müdürü hazır bulunmuşadır. Toplantıda iki memleket Terasındaki kültür bağlarını takviye edecek kararlar verildiği gibi, daha evvel verilmiş olan kararların sür'atle tatbiki imkânları da araştırılmıştır. Evvelce karar verilmiş olup, bu defa teyid edilen hususlar şunlardır : Her iki memleket öğretim müesseselerinden mezun olanların diplomaları mütekabilen tanınacak ve Bağdat Edebiyat Fakültesinde gelecek ders yılı başından itibaren bir Türk dili ve edebiyatı kürsüsü kurulacaktır. Her iki memleket karşılıklı olarak beş yüksek tahsil talebesine burs verecek bugünkü burs miktarını arttıracak, Irak gençlerinden erkek ve kız sar.at enstitülerine, öğretmen yetiştiren müesseselerimize, konservatuvara, eğitim -enstitülerine birer talebe alınacaktır. c) Her iki memlekette birer kültür ataşeliği ihdası imkânları araştırılacak, karşılıklı öğretmen ve öğrenci ziyaretleri teşvik edilecek, müteakiben kültür haftaları tertip edilecek, Bağdatta Türk ressamları ile, güzel sanatlar erbabının eserlerini teşhir maksadiyle bir sergi açılacaktır. Bunlardan başka, iki memleket sporcuları arasında temasların arttırılması, iki tarafın türlü ilim ve ihtisas kollarında, Öğretmen mübadelesi yapmaları gibi kararlar da tatbik mevkiine konmak üzere teyit edilmiştir. İstanbul: Veîa Lisesinin tertip ettiği kahramanlık günü, 15 Nisan Çarşamba günü Eminönü Öğrenci lokalinde yapılacaktır. Kahramanlık günü saat 15 te îstiklâl marşı ile başlıyacak ve müteakiben Bir Yolcuya, Dumlupmar deniz-Şehitleri, Yaralı Bozkurt, Üç Kardeştiler ve Şehitlere Şehitlikte Ağıt isimli canlı tablolar tertiplenerek şiirler okunacaktır. 14 Nisan 1353 Ankara: Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığından bildirilmiştir : Ankara'daki Fransız Basın Ataşesinden alman bir mektupta, Başmuharrirler Milletlerarası Federasyonu ile Fransız Başmuharrirler Cemiyetinin, 20 ilâ 23 Nisan'da Nice şehrinde tertip edilecek Başmuharrirler Milletlerarası Büyük Kongresine mühim Türk gazete ve dergi'e_l Başmuharrirlerinin de iştirakini arzu etmekte olduğu bildirilmektedir. Kongrenin, Fransız Cum hurreîsinin yüksek himayesinde akdolunacağı ve Kongrenin şeref komitesinde ezcümle Fransız Başvekili Rene Mayer ile Dışişleri Vekili Georges Bi-daultnun bulunduğu anlaşılmaktadır. Kongreye iştirak edecek Türk Başmuharrirleri, Fransa'daki ikametleri esnasında Fransız Başmuharrirler Cemiyetinin misafiri olacaklardır. Kongre müzakerelerinin esas mevzuunu "Devletler basını ve basın hürriyeti" teşkil edecektir. Kongre hakkında her türlü mütemmim malumat ve izahat için 1953 Nice Başyazarlar Milletlerarası Kongresi Umumî Komiseri Bay Henri Sacquet'ye müracaat edilebilir. İstanbul: Dünya memleketlerindeki kültürel ve sosyal çalışma ve gelişmeleri mahallinde incelemek üzere seyahate çıkmış olan ve birkaç günden beri memleketimizde bulunan, Birleşik Amerika'nın muhtelif Üniversitelerine mensup 15 profesörden mürekkep heyet İstanbul îskân Müdürlüğünün Sİrkeci'deki göçmen misafirhanesini gezmeler ve burada bulunan Şarkı Türkistan muhacirleri İle uzun bir görüşme yapmışlardır. Müteakiben Rami'deki göçmen evlerini gezen profesörler, Türkiye'de muhacir işinin cok iyi organize edilmiş olduğunu söylemişler ve bu muazzam ve müşahhas işler karşısında duydukları takdirleri ifade etmişlerdir. Memleketlerine döndükleri zaman gör dükleri bu güzel şeyleri muhtelif vasıtalarla neşredeceklerini söyliyen profesörler idari makamlardan gördükleri hüsnü kabule teşekkür etmişlerdir. Ankara: Et - Balık Kurumu Genel Müdürlüğünün Erzurum'daki Et Kombinasının satış, ticaret, mubayaa ve hesap işlerini tedvir etmekte olan Türk ve Amerikan mütehassısları ile . işbirliği yapmak üzere Amerika'dan celbedi-len ve dün memleketimize gelmiş bulunan soğuk hava deposu mütehassısları, bugün Erzurum'a hareket etmişlerdir. İstanbul: İtalyan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Amiral Emİlio Ferreri, beraberinde eşi ve yaveri olduğu halde, Türk Deniz Kuvvetlerinin davetlisi olarak bugün saat 15.10 da uçakla memleketimize gelmiştir. İstanbul: Hindistan'ın eski Moskova ve Amerika Sefiresi, Birleşmiş Milletlerde Hint Delegasyonu Başkanı, Hindistan Başbakanı Pandit Nehru'nun kız kardeşi Bayan Nehru bu akşam saat 23.30 da uçakla Hindistan'a müteveccihen şehrimizden geçmiştir. Hava alanında kendisi ile görüşen gazetecilere gayri resmî seyahat ettiğini, memleketine dönmekte olduğunu söyliyen bayan Nehru, Moskova'daki son siyasî değişiklik hakkında ne düşündüğü sorusuna, 1945 ten beri Moskova'da bulunmadığını bu sebeple husule gelen değişiklikler hakkında kat'î birşey söyliyemiyeceğini, son hâdiseler üzerinde herkesin kendine göre bir tahmini olduğunu söylemiş ve t Ümid ediyorum ki benim de tahminlerim tahakkuk eder ve dünya sulha kavuşur" demiştir. Gözlerinden rahatsız bulunan Bayan Pandit Nehru Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine namzet gösterildiğini fakat niçin seçilmediği hakkında fikri olmadığını, Hind delegasyonu başkanı sıfatı ile tekrar Birleşmiş Milletlere dönüp dönmiyeceğini bilmediğini sözlerine ilâve etmiştir. Ankara: İlgililerden aldığımız malûmata göre. Aşkale'de kurulması takarrür eden Seker Fabrikası Şirketine ortak yapımı için Kaymakam Yakup Yücel'in başkanlığında, Hilmi Eyüboğlu, Mithat Kuşculu, Ziraat Bankası Müdürü, Tarım İşleri Müdürü ve Tarım Muallimlerinden müteşekkil bir komite kurulmuş ve bu iş için şimdiye kadar 80.000 liralık taahhüt alınmıştır. Bu taahhütlerin dörtte biri Ziraat Bankası nezdinde açılan câri hesaba yatırılmıştır. Ankara: Bayındırlık Vekâleti Samsun liman inşaatının 27.4.1953 günü ihalesini yapmak üzere firmalardan teklif beklemektedir. îzmir : Şehrimizde ve civar ilçelerde bugün saat 17.17 de şiddetle hissedilen yeni bir zelzele daha olmuştur, iki gün-denberi hissedilen bu sarsıntıların bugün de vuku bulması îzmir şehri halkı arasında korku ve heyecan yaratmıştır. Halk yine telâş içinde dışarıya fırlamıştır. Zelzele dolayısiyle halen açık yerlerde vakit geçirmekte olan İzmirliler yeni bir sarsıntının vukuundan korkmaktadır. Zelzele dün gece yarısından sonra saat 01.17 de çok şiddetli olarak hissedilmiştir. Resmî makamlardan alman malûmata göre, şimdiye kadar vukubulan sarsıntılar şehrimizde bazı binaların hafif bir şekilde hasarına sebep olmuştur. İnsanca kayıp yoktur. 15 Nisan 1953 Ankara: Reisicumhur Celâl Bayar, beraberlerinde Bayındırlık Vekili Kemal Zeyti-noğlu, Ankara Mebusu Mümtaz Faik Fenik, îlk Öğretim Umum Müdürü Ferruh Savur, Başyaver Kurmay Yarbay Nureddin Alpkartal olduğu halde bu sabah saat 8 de Kayseri'ye müteveccihen trenle şehrimizden ayrılmışlardır. Reisicumhurumuz Kayag istasyonunda Büyük Millet Meclisi Reisi Şefik Koraltan, Vekiller ve Mebuslar tarafından uğurlanmışlardır. Ankara: Burdur. İsparta ve Dinar bölgesinde kurulacak olan seker fabrikalarının yerlerini tetkik için Tarım Vekâleti Ticaret ve Sanayi Bitkileri Şubesi Müdürü Hadi Mutkan'ın ve İşletmeler Vekaletinden bir mütehassısın iştirak ettikleri bir heyet bu bölgelere gönderilmiştir. Heyet, bölgenin pancar yetiştirme ve elverişliliğinin derecesiyle pancar taşıma vasıta ve imkânlarını, su, kömür ve işçi tedariki ve şekillerini inceliye-çektir. İstanbul; Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi Orgeneral Nuri Yamut, Erkânı Harbiyei Umumiye Hareket Dairesi Reisi Korgeneral Necati Tacan, Erkânı Harbiyei Umumiye Harekât Dairesi Reis Muavini Tümgeneral Tekin Arıburnu beraberlerinde Erkânı Harbiyei Umumiyeye mensup Yüksek rütbeli yedi subay olduğu halde bu sabah, saat 11.30 da İstanbul'dan Paris'e müteveccihen hareket etmişlerdir. Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi Orgeneral Nuri Yamut Yeşilköy hava alanında Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Şükrü Kanatlı, Birinci Ordu Müfettiş Vekili Orgeneral İsmail Hakkı Tunaboylu, Akademiler Komutanları, Boğazlar ve Marmara Komutanı Koramiral Rıdvan Koral, Merkez Komutam Tuğgeneral Reşit Erkmen ve birçok generaller ve yüksek rütbeli subaylar tarafından uğurlanmıştır. Hava alanında başta bando olan bir birlik selâm resmini ifa etmiştir. Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi ve beraberindekiler Paris'te Nata Kurmay Başkanları toplantısına iştirak edeceklerdir. İzmir: Şehrimiz bugün de muhtelif defalar sarkmıştır. Saat 1150 de vine gürültü ile gelen şiddetli zelzele bugün daha ziyade Torbalı İlçesi ile civarındaki köylerde hissedilmiştir. Torbalı'dan bildirildiğine göre, bazı binaların duvarları çatlamıştır. Zelzele İzmir şehrinde de yeniden ufak tefek hasar yapmıştır. Bu şiddetli sarsıntıyı müteakip saat 15 ile 17 arasında da hafif şekilde muhtelif sarsıntılar hissedilmiştir. 4 günden beri ardı arkasına sarsılan İzmir şehri halkı halen korku ve heyecan içindedir. İstanbul: "Royal Dutch Shell Group" Petrol Şirreti Umum Müdürü G. M. Mathiesen, Ajansımız muhabirine aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: "Royal Dutch Shell Group" İdare meclisi murahhas âzası, Mr. F. A. C. Gupein, ahiren Türkiye'ye vaki ziyareti esnasında matbuata vermiş olduğu beyanatta, Türkiye'de petrol arama teşebbüslerinin yabancı hususî teşekküllere de açık bulundurulacağı hakkındaki hükümetin son kararından sitayiş ve memnuniyetle bahsetmişti. Simdi müesseseye mensup iki mütehassıs, Dr. Kundig ve Dr. Staeger toprak sathında jeolojik istikşaflar yapmak maksadiyle geçen hafta Türkiye'ye gelmiş bulunmaktadırlar. Dr. Kundig Shell müessesesine mensup olup dünyanın hemen her yerinde ve bilhassa Güney Amerika ve Orta Doğu'da 27 sene hizmette bulunmuş uzun tecrübe sahibi bir jeologdur. SheH'in, bu iki mütehassısı yakında İstanbul'dan hareketle petrol bakımından en ümid verici mmtakalara gidecekler, açıkta bulunan kayalar ve satıhta görülen petrol birikintileri ü-zerinde tetkikat yapacaklardır. Bu mıntakaların bazılarında Türk jeologları tarafından vasi mikyasta saha araştırmaları ve sondaj ameliyeleri yapılmak suretiyle petrol emarelerinin mevcudiyeti tesbit edilmiş bulunmaktadır. Ancak, Raman Dağı ve Garzan müstesna, bu mmtakalarda şayanı ehemmiyet miktarda petrole henüz rastlanmamıstır. Shell müessesesince yapılacak olan bu jeolojik tedkikat, mûtad ihzarû mahiyette bir etüdden ibaret olup gayesi jeolojik etüdler, havaî istikşaflar, toprak sathında daha şümullü tedkikatı ihtiva etmesi muhtemel daha masraflı ve daha etraflı bir araştırma programının tatbikatına geçilmesinin yerinde olup olmadığı hususunu tesbit etmektir. Halen yapılacak olan jeolojik tetkiklar, sondaj veya jeofizik araştırma İşleri gibi teknik faaliyetleri İhtiva etmiyecektir. Tam bir araştırma programı ikmal edilmedikçe, ilk sondajlardan tatmin edici neticeler alınmadıkça, ticari mik darlarda petrolün istihsal edilip edile-miyeceği anlaşılmış olmaz. Dünya çapında tecrübelerimize dayanarak emniyetle söyliyebüiriz ki, tahsis edilecek sermaye miktarı ehemmiyetlidir. Hayal sukutuna meydan verebilece tahminlere yol açmanın memlekete .hizmet değil, zarar vermek olacağını nazarı itibare alarak meseleyi daha realist bir tavır ve görüşle mütalâa etmenin daha doğru olacağım belirtmek isteriz." - Ankara: Bu sabah şehrimize gelmiş bulunan İtalyan Deniz Kuvvetleri Kurmaybaş-kanı Amiral Enilie Ferrari saat 11 de Atatürk'ün geçici kabrini ziyaret ederek Kabire bir çelenk koymuş ve saat 11.25 te Çankaya köşküne giderek, Riyaseticumhur hususî defterini imzalamıştır. Amiral Ferrari Öğleden sonra Millî Savunma Vekilimiz, Deniz Kuvvetleri Kumandanını, Erkânı Harbiye! Umumiye İkinci Reisini makamlarında ziyaret etmiştir. Ankara: Memleketimizde misafir olarak bulunan Federal Almanya Cumhuriyeti Parlâmento heyeti üyeleri bugün beraberlerinde Vali adına Vali Muavini Adil Ciğeroğlu ve Millî Eğitim Müdü-tü Hasan özbey olduğu halde Hasan-oğlan Köy Enstitüsünü ziyaret etmişlerdir. Kayseri : Bu sabah, saat 8 de Samsun trenine bağlanan özel bir vagonla Ankara'dan ayrılmış olan Reisicumhur Celâl Sayar, refakatindeki zevatla birlikte akşam saat 19.40 ta Kayseri'ye muvasalat etmişlerdir. .Reisicumhur Celâl Bayar yol boyunca her istasyonda halk tarafından sevgi ve saygı ile karşılanmıştır. Reisicumhur, trenin tevakkufu müddetince her yerde halkla konuşmuş ve dileklerini dinlemişlerdir. Köylüler mahsulün çok iyi olduğunu ve hallerinden çok memnun bulunduk larmı belirtmişlerdir. Bazı yerlerde köyüler su meseleleri üzerinde durmuşlar ve Reisicumhurumuzun refakatinde bulunan Bayındırlık Vekili Konl Zeytinoğlu bu dilekleri not etmiştir. Reisicumhurumuz bu arada Hasanoğlan'da kendilerini selâmlıyan Köy Enstitüsü talebeleriyle de samimî hasbıhallerde bulunmuşlardır. Talebenin durumu hakkında Enstitü Müdüründen izahat alan Celâl Bayar, memleketimizin genç münevvere karşı olan ihtiyacından bahsetmiş ve "Kültürlü gençler memleketin mü-beşşirleridirler, alemdarlarıdırlar" demek suretiyle tahassüs! arini ifade etmişlerdir. Reisicumhurumuz, Elmadağ ve Kırıkkale'de kendilerini sevgi ve saygı île karşılayan halkla konuşmuş ve bilhassa buralarda asayişin iyileştiğine dair söylenen sözlerden dolayı memnunluklarını izhar etmişlerdir. Reisicumhurumuzu Kayseri Vilâyetinin hudut kasabası olan Himmetdede'de Kayseri Valisi Kâzım Arat, Kolordu Komutanı Korgeneral Vedat Garan, Yurdiçi Bölge Komutanı Tümgeneral Galip Ulaş ile Belediye Reisi Osman Kavuncu ve Basın mümessilleri karşıliyarak kendilerine Kayserililer adına "Hoş geldiniz" demişlerdir. Saat 19.40 ta Reisicumhur Celâl Ba-yar'ı hâmil trenin Kayseri garına girişi, ziyaretin çok geç haber alınmış olmasına rağmen, binlerce Kayserilinin muazzam tezahüratına vesile olmuştur. Kalabalığın arasında güçlükle geçebilen Celâl Bayar, doğruca Vali konağına gitmiştir. Yine yol boyunda toplanan binlerce Kayserili Reisicumhurumuzu heyecanla alkışlamış ve selâmlamıştır. Reisicumhur Celâl Bayar, Vali Konağına geldiği sırada caddede toplanan büyük bir halk kitlesi devamlı alkışlarla kendilerini selâmlamış ve Sayın Bayar Vali Konağının önüne çıkarak kısa bir hitabede bulunmuş ve bu konuşmasında Orta - Anadolu'nun büyük merkezlerinden biri olmaya namzet bulunan bu şehirde Kayserililerin kendisine gösterdikleri muhabbete kar şı teşekkürlerini bildirmiştir. Reisicumhurumuz yarın burada tetkiklerde bulunduktan sonra gece saat 21 de Hatay'a müteveccihen Kayseri'-den ayrılacaklardır.
Umumî efkârı bulandırmak veya spekülatif hareketlerle menfaat temin etmek maksadiyle çıkarılan bu haber ve şayiaların hakikatle hiçbir alâkan bulunmadığım ve paramızın kıymetinde herhangi bir değişildik yapılmasının asla bahis mevzuu olmadığnı bildirmeğe Anadolu Ajansı mezundur. - Boğazlıya : Reisicumhurumuz Celâl Bayar kasabamızın istasyonu olan Fakık'da Yozgat Mebuslarından Kasan Üçüz ve Kaymakam tarafından karşılanmış-rır. Trenin tevakkufu esnasında binlerce vatandaş Reisicumhura tezahüratta bulunmuşlardır. 16 Nisan 1953 Ankara: Şehrimizde bulunan Alman Parlâmento Heyeti bu sabah hususi uçakla İzmir'e müteveccihen hareket etmiştir. Ankara: İş hacmi büyük mikyasta genişlemiş olan Kara Yolları Umura Müdürlüğünde şevki idar&ye sür'at kazandıracak mahiyette muhabere vasıtalarını tessi zarureti hasıl olmuştur. Bunların ara&ında bilhassa telsiz üzerinde hassssiyeüe durulmakta olup Kara Yollan İdaresinin kendi hususiyeti eriyle memleketimizin tabiî şartlarına göre bir sistemin kurulması için tetkikler yapılmaktadır. Yel makinelerinin daha verimli kullanılmalarını, fevkalâde hallerde ve kar mücadelesi çalışmalarında daha süratle iş görülmesini, yol ile ilgilenen halkın suallerine derhal cevap verilmesini, para tasarrufunu ve trafik emniyet faaliyetinin verimli o'-iij asını temin edecek olan Karayolları telsiz şebekesi etüdünün Amerikalılarla müştereken yaptırılması İçin a>nca teşebbüslere geçilmiş bulunmaktadır. Karayolları telsiz şebekesinin yol dâvamızın gerçekleşmesini büyük mikyasta teshil edeceği umulmaktadır. Ankara: Bakanlıklar arası çimento toplantısı çalışmalarına hızla devam edilmektedir. Yurdumuzun çimento ihtiyacını, yeni kurulacak fabrikaların tesis yerleri VO tağdiye bölge ve sahaların, bu fabrikaların finansman ve organizasyona ait ilk umumî prensipleri müzakere eden 1 inci Su Komisyonu mesaisini tamamlamış ve yurdumuzun çimento ihtiyacı ile yeni kurulması lâzım gelen fabrikaların yer ve tağdiye sahalarını tesbit etmiştir. 'He yandan bu komisyon fabrikaların hangi finansman met adlarıyla kurulması mümkün olacağı vs bütün bu tgîerin nasıl ve hangi karakterde bir oı-jran marifetiyle tahakkuk ettirilmesi, lâzımgeldiği hakkında görüş ve mütalâalarını ihtiva eden raporunu umumî heyete vermiştir. îstihsalâtm kontrolü ve maliyet hesaplan prensipleri ile resmî ve hususi sektöre tevziat esaslarım inceliyen İkinci Su Komisyon da çalşmalannî tamamlamıştır. Bu çok önemli mevzular komisyonda, geniş tartışmalara yol açmış vs üzerinde durulan çeşitli formüller ve bu formüllere ait mucip sebepler bir raporda toplanmış, ve keza umumi heyetin tetkik ve tasvibine arzedilmistir. Tüik çimento normunun yeniden tetkik ve tâdilinde gözönünde bulundurulacak esaslarla yerli ve ithal malı çimentonun norma mutabakatını kontrol edecek usulleri tesbit ile görevlendirilmiş olan üçüncü Su Komisyon da uzun bir mesaiden sonra vazifesini tamamlamış, ve Türk çimento normunun esaslarîyle yerli ve ithal malı çimento-nur merkezde kurulacak bir analiz ve araştırma lâboratuvarmda incelenmesi hususunda görüş ve mütalâalarım bir raporla bildirmiştir. Çimento Kongresi Umumî Heyeti yarın saat 14.30 da Bayındırlık Vekâletinde toplanarak komisyonların meşalterini tetkik ederek icabeden kararlan verecektir. Kayseri : Reisicumhur Celâl Bayar beraberlerindeki zevatla birlikte bu sabah saat 9.30 da vilâyeti ziyaret etmişlerdir. Vilâyette bir saat kadar kalan Reisicumhurumuz müikî erkânla tanışmışlar ve Vilâyet müdürlerinin iştirakiyle bir toplantı yaparak Vilâyet işleri etrafında izahat almışlardır. Reisicumhurumuz daha sonra Kolorduyu ziyaret etmişler ve bir müddet burada kaldıktan sonra saat 11.05 te Belediyeye teşrif etmişlerdir. Belediye Reisi Osman Kavuncu Reisicumhur Celal Bayar'a belediye faaliyetleri etrafında izahat vererek Kayseri'nin elektrik işinin tamamen halledilmiş olduğunu ve su projesinin birinci kısmının ihalesinin yapılmış bulunduğunu söylemiş ve istimlâk işlerinin de hızla ilerlemekte olduğunu bildirmiştir. Verilen bu izahattan sonra Celâl Bayar memnuniyetlerini izhar etmişler ve istimlâk konusunda tarihî eserlerin muhafazası lüzumuna işaret ederek "Tarihî harabeler ayakta duran en büyük manevi varlığımrzdır" demişlerdir. Reisicumhurumuzun bütün bu ziyaretlerinde halk tarafından sevgi ve saygı ile alkışlanmışlar ve selâmlanmışlardır. Celâl Bayar müteakiben Kayseri'de bir hususî teşebbüs tarafından inşasına karar verilen İplik ve Dokuma fabrikasının temel atma töreninde hazır bulunmuşlardır. Reisicumhurumuz Celâl Bayar ortaklardan birisinin yaptığı konuşmadan sonra "İktisadiyatımız ve memleketimiz için hayırlı olan bu teşebbüsten dolayı sizleri tebrik ederim, iftihar ettim" diyerek fabrika plânlan üzerinde verilen izahatı alâkayla takib etmişler ve "uğurlu ve hayırlı olsun'' temennisiyle ve alkışlar arasında temele ilk harcı koymuşlardır. Toplanan halkın sevgi ve saygı gösterileri arasında oradan ayrılan Reisicumhurumuz daha sonra Ana Tamir Fabrikası ile Karayolları Altıncı Bölge Müdürlüğünü gezmişler ve müteakiben Belediyenin Sümerbank Be^ Fabrikasında şereflerine verdiği öğlen yemeğinde hazır bulunmuşlardır. Yumeğin sonuna doğru Vali Kâzım Arat kısa bir hitabe irad ederek Reisicumhurun Kayseri'ye teşrifleri do-layisiyle Kayserililerin duyduğu derin sevinç ve heyecanı arzetmiştir. Müteakiben Kayserili müteşebbisler Kayseri Ticarî, Sınaî, Ziraî Türk Anonim Ortaklığı hakkında Reisicumhur O?IâI Bayar'a malûmat vermişlerdi1". Daha şimdiden 1.500 kadar ortağın taahhüt ettikleri paranın yüzde 25 i-rii ödediklerini, ödenen miktarın bir milyon lira olduğunu, mütebakisiniu de derhal ödenebileceğini söylemişlerdir. Bu ortaklığın sermayesi 6 milyon lira olacaktır. Şirket evvelâ bir şeker fabrikası kuracak dahc sonra, çimento fabrikası İçin faaliyete geçe-cektîi1. OrİKkhk müteşebbislerinden Arif Holü bu izahatı verdikken sonra ortaklığın bir üçüncü çalışma sahası hakkında da malûmat vermiştir. Buna göre, Hükümetin hususî teşebbüse verdiği ehemmiyetten cesaret alan Kayserili müteşebbisler, Kayseri bez ve dokuma fabrikasını devir almak üzere haretele geçeceklerdir. Bunun için sayın Eayar'dan müzaheret rica etmektedirler. Reisicumhur Celâl Bayar, bunun üzerine Hükümet Reisinin bu teşebbüsten haberdar olduğunu, kendileri bu-rays gelirken Başvekilin Kayseri'de böyle mühim bir meselenin mevcudiyetinden bahsettiğini, hususî teşebbüs. erbabına müzahereti e bulunacağnı söylediğini bildirmişlerdir. Reisicumhur daha sonra sözlerine devam ederek demişlerdir ki: "Bana gelince, ben memlekette ziraate dayanan sanayiin süratle kurulmasını bir medeniyet merhalesi telâkki ederim. Memleketimizde böyle bir sanayiin, refahın ve saadetin esas kaynağı olduğuna inanırım. Her teşebbüsünüzde, yani müteşebbislerin menfaatine olduğu kadar memleketimizin umumî menfaatine ve bilmukabele memleketin umumî menfaatine olduğu kadar hususî teşebbüsüne ine taallûk eden her meselede sizinle yüzde yüz beraberim. Muvaffakiyetler temenni ederim." Kayserililer Reisicumhurumuzun bu sollerini büyük bir sevinçle karşılamışlardır. Daha sonra Bayar hasbıhalleri esnasında sanayiin ehemmiyeti üzerimle ısrarla durmuşlar ve Kayseri'nin bu gu^el çalışmalarla memleketin medenî, iktisadî ve içtimaî hayatına nur neşredecek yüksek merkezlerden biri -olmaya namzet bulunduğunu söyle-misler ve şunu ilâve etmişlerdir: 'Benim gördüğüm budur." Bundan sonra Fabrika Müdürü Muammer Özsoy Reisicumhurumuza çok güze) bir teşebbüsten daha bahsetmiştir. O da işçi Bankasıdır. Fabrika işçileri yardım sandığında şimdiye kadar bir, milyon lira birikmiştir. İşçiler derhal bir buçuk milyon lira ile banlamak üzere bir îşçi Bankası kurmak iCİn teşebbüse geçmişlerdir. Böylece üç bine yakın ortaktan mürekkep bir İ«çi Bankası Türkiye'de ilk defa kurulmaktadır. Reisicumhurumuz Celâl Bayar bu haberden dolayı memnunluklarını izhar tu nişlerdir. Reisicumhurumuz Celâl Bayar saat 15 te işçilerin sürekli alkışlan arasında bez fabrikasından ayrılarak Sümerbank Yapı Kooperatifleri evlerinin bulunduğu .mahalde kısa bir gezintide bulunmuşlar ve verilen izahatı dikkatle dinlemişlerdir. Bu izahata göre şimdiye kadar 150 işçi evi yapılmıştır. 100 evin de ihalesi tamamlanmıştır. Bu evler en kısa bir zamanda SÛO e iblağ edilecektir. Reisicumhur Celâl Bayar, müteakiben sehiv içinde yaya olarak halkın sevgi ve saygı gösterileri arasında dolaşmışlar ve bu arada Kayseri'nin en büyük bakır imalâthanesine Yapı. Kredi, Akbank ve tş Bankasına uğramışlar ve yine yaya olarak Kayseri Lisesine gelmişlerdir. Orta birinci sınıfın müzik dersini bir müddet takip eden Reisicumhurumuz mektep müdüründen çalışmalar hakkında izahat aldıktan sonra talebelerin muhabbet ve hürmet gösterileri arasında mektepten ayrılarak Erkek Sanat Enstitüsünü, Tayyare Fabrikasın) ve Kız Enstitüsünü ziyaret etmişlerdir. Reisicumhur Celâl Bayar, ziyaret ettiği her yerde müesseselerin faaliyeti hakkında gerekli izahatı almışlar ve hemen bina medhallerine toplanan Kayserililer tarafından muhabbetle selâmlanmış! ardır. Reisicumhurumuz Celâl Bayar daha sonra vali konağında Niğde ve civardan gelen heyetleri kabul etmişlerdir. -Ankara: Çeçen yıl Atina'da genel toplantısını yapan Uluslararası Askerî Spor Konseyi 1953 yılı faaliyet programında Dünya Ordulararası Güreş Şampiyonasının memleketimizde yapılmasına karar vermiş, fakat o zaman bu şampiyonaya Yunanistan ve Lübnan ile Türkiye'den başka milletlerden cevap gelmediği için Cısm'nin uygulanan talimatına göre de dünya ordulararası karşılaşmalarına en az dört milletin iştirâk etmesi gerektiği İçin de, beklenilmesi uygun görülmüştü. Bu defa Meırlıların da güreş şampiyonasına katılma kararları üzerinde, istanbul'da yapılacak Dünya Ordulararası Güreş karşılaşmalarının hazırlıklarına başlanmıştır. Türk Ordu Spor Şubesi, bütün milletlere şampiyonanın yapılacağını ve tarihini bildirerek bir taraftan şampiyonanın teferruatım tesbit etmeğe, diğer taraftan karşılaşmalara katılacak Türk Ordu Takımım hazırlamağa başlamıştır. Mayısın ikinci ve üçüncü günleri İstanbul'da Spor ve Sergi Sarayında yapılacak Türk silâhlı kuvvetleri güreş şampiyonasına katılacak kara, deniz, hava ve jandarma kuvvetleri takımları içinde birçok millî güreşçilerimizin ve yeni kıymetlerin bulunduğu bildirilmektedir. Ordu Takımımızı. Güreş Federasyonunun tavsiye edeceği bir antrenör çalıştıracaktır. İstanbul: Bîr müddettenberi memleketimizde misafir; bulunan Almanya Federal Cumhuriyeti Parlâmentosuna mensun 7 mobus yarın öğleden sonra .İzmir'den uçakla gelirimize gelecektir. Heyet mensupları İstanbul'a muvasalalarından sonra saat 18 de Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantısı yaparak Türk gazetecileri ile tanışacaklardır. Gece saat 21 de de Alman Başkonsolos Vekili tarafından şereflerine bir resmi kabul verilecektir. Kayseri : «Hususi muhabirimiz Erdoğan Uiuii b i İd iriyor): KciSİcumhurumuz Celâl Bayar, beraberindeki zevatla birlikte bu akşam saat 21 de, yolcu katarına bağlanan hususi bir vagonla İskenderun'a müteveccihen şehrimizden ayrılmışlardır. Reisicumhurumuz garda askerî ve rt'ülkî erkân ve kalabalık bir halk topluluğu tarafından sevgi ve hararetle uğurlamışlardır. - - İzmir : Türkiye Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak bir müddettenberi memleketimizde bulunan Federal Almanya Cumhuriyeti Parlâmento Heyeti bugün saat 12.30 da hususi bir uçakla Ankara'dan şehrimize gelmişler ve bava alanında Vilâyet, Belediye, tüccar dernekleri temsilcileriyle basın mensupları tarafından karşılanmışlardır. Misafir mebuslar hava alanında doğruca Kale gazinosuna gitmişler ve burada şereflerine verilen öğle yemeğinde hazır bulunmuşlardır. Bu ziyafetin sonunda heyet başkam F. Bade Belediye Reisinin kendilerine hitaben söylemiş olduğu sözlere cevap vermiş ve demiştir ki: "Aziz ev sahipleri, Memleketlerimiz .arasındaki münasebetleri Ankara'da sizin büyüklerinizle müzakere ettik ve bittabi iktisadî münasebetlerden başka hususlarda da görüşmeler yaptık. Kanaatimce dünyada birbirlerini tamamlayacak kadar müşterek karakter taşıyan başka iki millet yoktur. Burada bir Türkiye gördük ki hummalı bir çalışma içinde bulunmaktadır. Memleketinizdeki çalışmaya hayran olduk," Yemeği müteakip Alman Heyeti E-fes'e gitmiş ve gece de Ticaret Odası tarafından şereflerine verilen yemekte- hazır bulunmuştur. Yarın sabah Bergama'yı ziyaret edecek olan Alman mebuslarının akşama doğru İstanbul'a gitmeleri mukarrerdir. 11 Nisan 1953 Adana : Reisicumhurumuz Celâl Bayar, bu sabah saat 9.55 te, beraberlerindeki zevatla birlikte trenle Kayseri'den şehrimize gelmişlerdir. Reisicumhurumuzu garda, mülkî ve askerî erkânla çok kalabalık bir halk kütlesi tezahüratla karşılamış ve-bir kıta asker selâm resmini ifa etmiştir. Trenin garda tevakkufu esnasında Mücahitler Cemiyeti mensupları ve halk İş görüşmelerde bulunan Reisicumhurumuz, saat 10.20 de halkın coşkun sevgi tezahürleri arasında İskenderun'a müteveccihen şehrimizden ayrılmışlardır. - - İzmir : Evvelce piyasamızdan kendilerine teklif edilen partiler hakkında bir kara-ı-i varmış oldukları bildirilen Çekoslovakya tütün mubayaa heyetinin 5-nümüzdeki hafta içerisinde partilerinin tesellümü için tekrar şehrimize gireceği Öğrenilmiştir. • İskenderun : Hususî muhabirimiz Erdoğan Ulus bildiriyor : Dün gece Kayseri'den ayrılan Reisicumhurumuz Celâl Bayar, beraberindeki zevatla birlikte bugün saat 14.,45 te İskenderun'a teşrif etmişlerdir. Reisicumhurumuz, yol boyunca her istasyonda biriken halk tarafından sevgi ve muhabbetle sel âmlanmışlardır. Celâl Bayar, istasyonlarda halkla samimî hasbıhallerde bulunmuş ve dileklerini dinlemişlerdir. Bu arada Bayındırlık Vekili Kemal Zeytinoğlu, yol, su, elektrik ve baraj mevzularındaki dilekleri not etmiş ve bu hususta gerekli izahatı vermiştir. Reisicumhurumuz sabah saat 10 u 5 dakika geçe Adana'ya vasıl olmuşlar dır. Garda toplanan Adanalılar Celâl Bayar'ı sıcak sevgi ve heyecanla karşılamışlardır. Bu arada başta bandonun bulunduğu, ihtiram kıtasını "Merhaba asker" demek suretiyle teftiş eden Reisicumhurumuz Kuvaî Milliye Mücahitleri ve Gazileri Cemiyeti azaları, mektepliler ve halk arasında trenin garda bulunduğu müddet içinde ve yine alkışlar arasında yaya olarak dolaşmışlar ve yaptıkları hasbihal esnasında Adana'-lı müteşebbislerle de konuşmuşlardır. Müteşebbislerin Adana'da yeniden birkaç fabrikanın kurulacağı müjdesini haber vermesi üzerine Celâl Ba-yar "Fabrikalar çoğalıyor ama, birbirleriyle rekabet etmezler. Hepsi için memlekette iş vardır. Muvaffakiyetler temenni ederim." demişler ve şunu ilâve etmişlerdir : "Öyle bir jş yapıyorsunuz ki, faydası yalnız bize değil, aynı zamanda memleketedir." Reisicumhurumuza Pozantı'da mülâki olan Adana Vali Vekili, Garnizon Kumandanı, Belediye Reisi ve Demokrat Parti Başkanı, kendilerini Hatay ili hududuna kadar teşyi etmişlerdir. Adana'dan halkın sevgi ve muhabbetleri arasında ayrılan Reisicumhurumuz Celâl Bayar, Ceyhan, Toprakkale ve Erzin'de de hararetle karşılanmışlar ve halkla hasbıhal ettikten sonra saat 14.45 te İskenderun'u şereflendirmişlerüir. Reisicumhurumuz Celâl Bayar'a, Hatay Valisi Rebii Karatekin, Tümen Ku mandanı Tuğgeneral Daniş Yurdata-pan ve Belediye Reisi Şemsettin Mursaloğlu ile Demokrat Parti Reisi Toprakkale'de mülâki olmuşlar ve Reisicumhurumuza vilâyetleri namına "hoş geldiniz" demişlerdir. Garda toplanan İskenderunlular Reisicumhurlarını muazzam bîr hüsnükabulle karşılamışlardır. İstasyondan Kaymakamlığa kadar yol ve meydanları dolduran halkın sürekli alkış ve muhabbet tezahürlerine kendilerini selâmlamak, yollara durmadan çiçekler serpen mektepli talebeler ve izcilerin hatırlarını sormak suretiyle mukabele eden Reisicumhurumuz, Kay- makamlık binasına kadar yaya olarak yürümüş ve burada kısa bir müddet istirahat ettikten sonra Hatay ilçelerinden gelen heyetlerle Gaziantep heyetini kabul etmişlerdir. İskenderun : Reisicumhurumuzun seyahatini takip eden hususî muhabirimiz bildiriyor ; Dün bazı gazeteler, Reisicumhurumuzun Kayseri bez fabrikasını ziyaretleri esnasında Kayserili müteşebbislerin. Ticarî, Ziraî, Sınaî Türk Anonim Ortaklığı hakkında Bayar'a malûmat vererek 6 milyon lira kadar bir para temin ve Sürnerbank bez fabrikasının hususî teşebbüse devri hakkında kendilerinden yardım rica ettiklerini yazmışlardır. Halbuki teşekkül eden ortaklık evvelâ Kayseri'de bir şeker fabrikası kuracak, sonra da bir çimento fabrikası tesis edecektir. Müteşebbisler umumiyetle hususî teşebbüsün bu çalışmasında yardımda bulunulmasını rica etmişlerdir. Keyfiyet tavzih olunur. îzmir : Dün Ankara'dan şehrimize gelmiş olan Federal Almanya Cumhuriyeti Parlâmento heyeti bu sabah Bergama'yı ziyaret ederek tetkiklerini müteakip öğleyin tekrar şehrimize avdet etmiş ve bazı ziyaretlerde bulunduktan sonra saat 16 da özel bir uçakla istanbul'a gitmiştir. İstanbul: Türkiye Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak memleketimizde bulunmakta olan Alman Federal Cumhuriyeti parlâmentosuna mensup mebuslardan altı kişilik bir heyet bugün saat 18.15 de Gazeteciler Cemiyetini ziyaret ederek gazetecilerle bir basın toplantısı yapmıştır. Gazeteciler ilk olarak, Türk - Alman ticaret münasebeti erindeki duraklama hakkında heyetin fikrini sormuşlar Ve bu suale heyet sözcüsü Prof. Baadn ezcümle şu cevabı vermiştir : Türk -Alman münasebetlerinde son zamanlardaki duraklama, hakikî mânasiyîe bir inkıta addedilmemelidir. Bu olsa olsa bazı yeni tekliflerin hazırlanması için bir zaman tahsis etmekten ibaretru. Bu vaziyet katiyen bedbinliğe sebep olacak mahiyette değildir. Biz kaniiz ki, Türk - Alman mal mübadelesi kısa bîr zamanda büyük bir gelişme kaydedecektir. Bilhassa bizzat müşahede ettiğimiz veçhile, Türkiye'nin tarım sahasında elde etmiş olduğu büyük istihsal kabiliyeti, ticarî münasebetlerimizin yeniden kuvvet bulmasında büyük rol oynıyacak tır. Türkiye bize şimdiye kadar zarurî olmayan maddeler satıyor, biz de kendisine lokomotif, makina, âlat ve edevat gibi bazı şeyler veriyorduk. Halbuki Türkiye bugün elde etmiş 'olduğu büyük ziraî reform dolayısiyle bize en zarurî maddeleri dahi verebilecek duruma girmiştir. Meselâ, 1950 senesinde tütünün yerini pamuk almış bulunuyordu. 1952 ise hububat en başta rağbet gösterdiğimiz madde haline geçti. îşte Türkiye'nin ziraî durumdaki bu inkişaf, aramızdaki ticarî münasebetlerin takviyesi bakımından çok ehemmiyetli ve manalıdır. Sunu da ilâve edelim ki, Türk - Alman iktisadî münasebetleri organik olarak birbirini tamamlıyacak mahiyettedir." Prof. Beaden'in bu izahatından sonra, Dr. Mende söz alarak memleketimiz hakkında şunları söylemiştir : "Memleketinizi ziyaret dolayısiyle fevkalade intibalar edindik. Mebuslarınızla bilhassa, talebe, turist ve öğretmen mübadelesi hususunda birçok meselelere temas ettik. Şunu en önde i-iade etmek isterim ki, Hasanoğlan Köy Enstitüsünde gördüklerimiz bizi çok mütehassis etti. Hattâ diyebilirim ki, öğretmen yetiştirme hususundaki sisteminizden birçok faydalı fikirler elde ettik. Ankara' da ziyaret ettiğimiz Harp Okulu da üzerimizde fevkalâde bir intiba bıraktı. Bu büyük müesseseyi gezdikten sonra, askerlikte ordu teşkil etmenin sadece bir kitle toplamak değil, fakat ordunun ruhunu meydana getirmek olduğunu anladık." Bundan sonra misafir mebuslara, Almanya'nın yeniden silâhlanması hak- kında bugünkü iktidar ile muhalefetin görüşlerinin neler olduğu sorulmuş ve bu suale, iktidar adına Dr. Mendel ve muhalefet adına da, Prof. Baaden cevap vermiştir. İktidar adına yaptığı konuşmada Dr. Mende, fikirlerini şu şekilde formüle etmiştir : "Batı müdafaa ordusunu teşkil etmek, hiç şüphe yoktur kî, bir Alman ordusu kurmaktan daha kolay ve çabuk ba-şarılacak bir iştir. Biz Avrupa kontenjanı içerisinde bir Alman ordusu teşkil etmek istiyoruz. Halen Nato'ya dahil olmuş değiliz fakat bir gün muhakkak ki biz de, tıpkı Türkiye gibi Nato'ya dahil olacak ve bu manzume içerisinde bizi bekliyen vecibelere hazır bulunacağız." Muhalefet adına konuşan Prof. Beaden. Alman ordusunun müstakil bir mahiyet kazanması üzerinde durmuş ve Alman kuvvetlerinin komutasının Nato'ya bağlanmasını mahzurlu gördüğünü ifade ederek böyle hayatî bir meselede karar vermenin Alman Parlâmentosuna değil Alman halkına düştüğünü ve yeni seçimlerin bu hususta en son sözü söyliyeceğini bildirmiştir. Basın toplantısından sonra misafirler Gazeteciler Cemiyetinin defteri mahsusunu imzalıyarak, ikametlerine tahsis edilen Parkotele inmişlerdir. 18 Nisan 1353 İskenderun : (Reisicumhurumuza refakat eden muhabirimiz Erdoğan Ulus bildiriyor) : Dün şehrimize gelmiş elan Reisicumhur Celâl Bayar beraberlerindeki zevatla birlikte bu sabah muhtelif ziyaretlerde bulunmuşlardır. Saat 9.15 te Tümen Karargâhını ziyaretle başta Korgeneral Vedat Garan ile Tuğgeneral Danyal Yurdatapân olduğu halde Tümen ve Garnizon Komutanları tarafından selâmlanan Reisicumhurumuz Tümen ve Alay çalışmaları hakkında geniş izahat almışlar, daha sonra deniz üs komutanlığını ziyaret etmişlerdir. Müteakiben kız enstitüsüne gelen Celâl Bayar, talebelerin sevgi ve muhabbet gösterileri arasında enstitüde bir müddet kalarak sınıfları gezmişler ve öğretmen ve talebelerle hasbihallerde bulumuşlardır. Reisicumhurumuz daha sonra Mithat-paşa ve İnönü ilk okulları ile Belediyeyi, Belediye evlerinin bulunduğu mahalli, Akala Ticaret ve Sanayi İşletmesini, Cumhuriyet Un Fabrikasını ve Ersoy îplik ve Çırçır Fabrikasını da gezmişler ve çalışmalar hakkında izahat almışlardır. Celâl Bayar'ın bütün bu yerleri ziyaretleri esnasında methallerde toplanan halk samimî ve sıcak sevgi gösterisinde bulunmuştur. Bu arada Mithatpaşa ilk okulunun öğrencileri Reisicumhurumuzu büyük saygı ve heyecanla karşılamışlar ve Dağbaşını duman almış marşını okumuşlardır. . Okul müdüründen çalışmalar hakkında izahat alan Celâl Bayar, okulun aziz Atatürk'ün muhtelif resimlerinden meydana getirilmiş bir sergisinin bulunduğu "Atatürk odasını" gezmişler ve buraya konulmak üzere Ankara'dan bir Atatürk büstü göndereceklerini bildirmişlerdir. Daha sonra Belediyeye gelen Reisicumhurumuz burada Belediye Meclisi üyeleriyle şehrin ihtiyaçları üzerinde hasbihallerde bulunmuşlardır. Bu arada mesken meselesine temas edilerek şehrin nüfusunun son iki sene zarfında 15000 kişi arttığı söylenmiş ve ihtiyacı karşılıyacak arsa temin e-dildiği takdirde belediyenin buna bir çare bulacağı bildirilmiştir. Reisicumhurumuz mesken meselesinin hükümetin en başta gelen sosyal dâvalarından biri olduğunu belirtmişler ve "Biz, bize vaki olan yardım taleplerine elimizden geldiği kadar yardım, ederiz" demişlerdir. Antakya : Reisicumhur Celâl Bayar beraberlerindeki zevatla birlikte İskenderun'dan ayrıldıktan sonra bütün yol boyunca Belen, Bedirge nahiyelerindeki halkla hasbihallerde bulunmuşlar, köylü vatandaşların dileklerini dinlemişler ve sevgi gösterileri arasında ayrılarak saat 17.55 te Antakya'yı şereflendirmişlerdir. §ehir methalinde başta bando bulunan ve selâm resmini ifa eden ihtiram kıtasını "Merhaba asker" diyerek teftiş eden Reisicumhur Celâl Bayar'ı, mülkî erkân, öğrenciler ve büyük bir halk kitlesi istikbal etmiştir. Şehir methalinden Belediyeye kadar olan yol boyunun her iki tarafını dolduran halkın ve Öğrencilerin muazzam sevgi gösterileri ve atılan çiçekler arasında güçlükle yürüyebilen Celâl Bayar, Belediye meydanında toplanan binlerce Antakyalının sevgi gösterileri ve şiddetli alkışları arasında bir hitabede bulunarak demişlerdir ki: "Çok sevgili vatandaşlarım, Bana bu defa da en hararetli ve en müstesna bir hüsnükabul gösterdiniz. Muhabbetinize minnettarım. Her zaman olduğu gibi bugünü de daima tahassüsle anacağım. Sevgili vatandaşlarım, Hatay Türk vatanının ayrılmaz çok kıymetli bir parçasıdır. Yalnız Türk vatanının kıymetli bir parçasıdır demek, bu kıymeti kâfi bir kuvvet ile tebarüz ettirmez. Hatay, Türk vatanının kalbidir. Çünkü asırlar ve asular-dan beri Hatay Türktür. Türklüğün bütün mezaya ve şehametini göstermiş insanların üzerinde yaşadığı bir vatan parçasıdır. Jşte bu görüş ve inanışla size hitap ediyorum ve diyorum ki, sevgili Hataylılar klabimizin içinde yaşayan en kıymetli vatandaşlarımızdır. Sizlerle müşterek refah ve saadetimizde işbirliği yapmak kadar mesut bir hadise olamaz. Bunun içindir ki, bana ve şahsımda temsil ettiklerime karşı göstermiş olduğunuz sevgi ve itimadın büyük bir kıymeti vardır. Ben o kıymeti takdir ederek hepinize candan teşekkür ediyorum. Gün geçtikçe refahı ve saadeti daha da. artacak olan Hatay'ın sevgili evlâtları, kıymetli çocukları, varolunuz, bahtiyar olunuz." Sık sık alkışlarla kesilen ve sevgi gösterisine vesile teşkil eden bu hitabe- lerini müteakip Belediyede bir müddet istirahat eden Reisicumhurumuz Celâl Bayar, meydanda toplanmış olan halkın heyecanı ve şiddetli alkışları arasında yürüyerek Vali konağına gitmişlerdir. ^- İstanbul: Bu sabah Ankara'dan şehrimize gelen Dışişleri Vekili Prof. Fuat Köprülü, beraberinde Türk delegasyonu olduğu halde, Nato Dışişleri Vekilleri kongresine iştirak etmek üzere yarın sabah saat 10.50 de uçakla Paris'e hareket edecektir. 19 Nisan 1953 İstanbul: Dışişleri Vekili Fuad Köprülü, Nato daimî delegemiz Büyükelçi Fatin Rüştü Zorlu, beraberlerinde Dışişleri Vekâleti Nato İşleri Kâtibi Umumî Muavini Sadi Kavur, Nato Türk Delegasyonu Kâtibi Coşkun Kırca ve Hususî Kalem Müdürü Sadi Eldem olduğu halde, 23 Nisan'da Paris'te toplanacak olan Nato Devletleri Dışişleri Vekilleri toplantısında hazır bulunmak üzere bugün saat 12.30 da uçakla Paris'e hareket etmişlerdir. Antakya: Cumhurreisi Celâl Bayar bugün saat 16 da beraberlerindeki zevatla birlikte Akis, P. İp. Dokuma ve Yağ Sanayii işletmeleri Türk Anonim Ortaklığının yeni tesis ettiği iplik fabrikasının açılış töreninde hazır bulunmuşlardır. Fabrikanın kurucusu ve İşçiler Cumhurreisimizi Fabrikada hararetle karşılamışlar ve geniş izahat vermişlerdir. Bu fabrika Hatay'da hususî teşebbüsün çok kıymetli bir eseridir. Fabrika kurucularından Nuri Has, Sayın Bayar'a hitap ederek bu fabrika ile kendisine karşı bir borcu eda ettiğini, bir fabrika açmak için söz verdiğini, bu hususta büyük müzaheret gördüğünü söyliyerek teşekkür etmiştir. Nuri Has bu fabrika sayesinde bir çok vatandaşların iş bulacaklarını ve refaha kavuşacaklarını bildirmiştir. Nuri Has, bundan sonra fabrika hakkında geniş izahat vermiştir. Verilen bu izahata göre üç milyon liralık sermayesi mevcut olan fabrikada beş bin adet iğ mevcut olup ayrıca. 5 bin adet de sipariş edilmiş bulunmaktadır. Bu fabrikada günde 500 işçi çalışacak ve memleketimizin bu sahadaki büyük bir ihtiyacına cevap verilmiş olacaktır. Ayrıca fabrikanın Amerikan bez dokuma kısmının inşaatı da tamamlanmış olup ısmarlanan dokuma makinaları gelir gelmez istihsale geçebilecektir. Keza önümüzdeki sene yağ sanayii kısmı da faaliyete geçecektir. İzahatı müteakip Cumhurreisimiz Celâl Bayar bu önemli iktisadî eserin faaliyete geçmesinden dolayı duydukları memnuniyeti belirtmişler ve bu fabrikayı kurmak suretiyle memleketin büyük bir ihtiyacını karşılamış, bulunuyorsunuz, biz memleketin hayrına yapılan her işi kendimiz yapmış ve menfaati bize aitmiş gibi seviniyoruz. Müteşebbisleri takdir ve tebrik etmeyi bir vazife bilirim" demişlerdir. Celâl Bayar bütün fabrikayı gezmişler ve verilen geniş izahatı yakından takip etmişlerdir. Alkışlar arasında fabrikadan ayrılan Cumhurreisimiz saat 17 de Hatay öğretmenler Derneğinin tertiplediği toplantıda hazır bulunmak üzere Kız Enstitüsü binasına gelmişlerdir. Burada Cumhurreisimizin refakatinde bulunan İlk Öğretim Genel iviüdürü Ferdun Sanır ba ta o'du ğu halde öğretmenler ve öğrenciler tarafından hararet ve muhabbetle karşılanan Celâl Bayar, öğretmenlerle çak samimî hasbihallerde bulunmuşlar ve demişlerdir ki: "Muhterem öğretmenler; gezdiğim, her yerde fırsat buldukça eğitim men-supları arasında bulunmayı ve eğitim pıes'uliyetini üzerine almış vatandaş-ietis. konuşmayı her zaman manevî, bir zevk saymışımdır. Sözlerime başlarken şunu" tebarüz ettirmek isterim; vazifenizi müdrik olduğunuzu biliyorum. Sizlerle zaten görüşmek istiyordum. Fakat bu fırsatı sizler daha evvel bana verdiniz. Sizleri vazifeniz başında görmek ve bu yolda gayret sarf ettiğinizi yakından bilmekle memleket hesabına bahtiyarlık duymaktayım. Şahsî noktai nazarıma göre, bir memlekette kültür hayatının yüksekliği ve kültürün mil-
Bizim için maarifin ehemmiyeti başka memleketi eri nkind en daha büyüktür. Bunun içindir ki maarifte vazife alan münevverlerinin rolü de o nisbette büyük olmak gerekir. Başka memleketlerde dedim, çünkü başka ileri memleketlerden çoğu millî an'aneleri ile, içtimaî tekâmülleri ile eğitimlerini ve maarif sistemlerini çok daha evvel tanzim etmişlerdir. Bize gelince, maarif hayatının tanzi-matla başladığını hepiniz çok iyi bilirsiniz. Tanzimatla beraber o ana kadar devam eden hayat geride bırakılmak istenmiş, yeni bir safha yeni bir hayat tarzına doğru ilk adımlar atılmıştır. Öyle ise, Tanzimat bir devrin intihası ve yepyeni bir devrin başlamasıdır. Eğer Tanzimattan evvelki devir maarifi, eğitimi ile bu memleketi huzura kavuşturmuş olsa idi, eğer bu memleket muasır medeniyet hayatında kendisine lâyık olan mevkii almış olsa idi yeni bir devrin açılmasına elbette lüzum görülmezdi. Demek ki eski sistem bu milletin ihtiyaçlarını tatmin etmiyordu. Onun için yeni bir devre girmek lâzımdı, bence mekteplerimizle öğretmenlerimiz bu vazifeyi yerine getirmekle mükelleftirler, ve hâlâ da bu .mükellefiyet devam etmektedir. Şu halde Tanzimatla beraber başlayan millî hayatın bugün dahi alemdarlığını kimler yapıyor? Mektep ve bu mekteplerde vazife alan öğretmenlerimiz. Tanzimattan beri mazi ile mücadele eden öğretmenlerimizin vazifeleri bitmiş midir? Bitmemiş midir? Bunu bir lâhza düşünmemiz lâzımdır. Şunu hemen söyliyeyim ki, bizim ve öğretmenlerimiz nasıl mazide fedakârlıkla ortaya atılmışlarsa, çalışmışlarsa şimdi de eskisine göre daha büyük bir cehit ve azimle vazifelerine devam etmek mecburiyetindedirler. Geçen zaman zarfında ve garp memleketlerine nazaran gene arada öyle boşluklar olmuştur ki, bunları doldurmak lâzımdır. Vaziyeti başka ileri memleketlerle mukayese ettiğimiz zaman manzara bunu gösterir. Geri ile de mücadelede devam edilecektir. Memlekette geriye doğru yapılan bazı hareketlerin bir tesiri var mıdır, yoksa yok mudur? Derhal söyliyeyim ki, bu hareketlerin münevverlerimizde ve millî bünyemizde hiçbir tesiri yoktur. Fakat gerilik hareketleri de ölmemîştir. îleri bir cemiyette bunu gözönünde bulundurmak lâzımdır. Biliyorsunuz, zaman zaman şurada bazı irticaî hareketler baş göstermiştir. Bunlar hiçbir zaman milletimizin temiz ruhunda yer bulacak değildir, bulmasına imkân yoktur, bundan e-minim. Fakat bir yara, bir apse, nasıl bütün vücudu rahatsız ederse onun gibi memleketimizde de bu nevi hareketler millî şuuru ve millî vicdanı rahatsız etmektedir. Bunları defetmek için, geriliği müdafaa e-den bir lakım zayıf sesleri kısmak için Türk Milletinin sağlam ve zinde olması lâzımdır. Temiz yavrularınızın masura ruhlarında bunun en ufak bir zerresi dahi ma'kes bularm-yacaktır. Bunu siz yapacaksınız. Ben bunları sizden bekliyorum. Bunun içindir ki ben bir tehlike görmüyorum, sizden eminim. Zaten bir tehlike gursem büyük Atatürk'ün eserlerine ve inkılâplarına daima sadık bîr insan olarak derhal milletin huzuruna atılmayı ifası zarurî bir vazife sayarım. Ve bundan heyecan duyarım. Muhterem öğretmenler, gerilik dediğim zaman ne mâna k a sel ettiğimi cihette biliyorsunuz. Ona göre mücehhez olacaksınız. Şu halde medeniyet" yolunda eskisine nazaran şiddetle yürüyeceğiz. Vazifelerimiz nihayet bûl-rriamiÇtır. Daima daha basiretli, azirnü olmak ve millete hizmet etmek mecburiyetindeyiz. Mesuliyetimiz vardır. Bu mesuliyette hepimizin de müşterek hissemiz mevcuttur. Hiç şüphe etmiyorum ki, her azimli hareketimizde olduğu gibi bunda da muvaffak olacağız. Burada bir müddet meşgul olan Cumhurreisimiz geliş ve ayrılışlarında başta bando bulunan bir ihtiram kıtası tarafından selâmlanmış!ardır. Müteakiben Fevzipaşa ile Gazi ilkokullarını ziyaret eden Cemhurreisimiz Celâl Bayar buralarda öğretmen ve öğrenciler tarafından sevgi ve heyecanla istikbal edilmişler, ders esnasında sınıflara girerek öğrencilere muhtelif sualler sormuşlar ve okullar ile tahsil vaziyeti hakkında geniş izahat almışlardır. îlkokul öğrencileri bu ziyaret esnasında muhtelif millî oyunlar oynamak, şiirler okumak ve marşlar söylemek suretiyle Celâl Bayar'ı saygı ve sevgi ile selâmlamışlardır. Müteakiben Antakya Lisesine şeref veren Sayın Bayar öğretmen ve öğrenciler tarafından büyük sevgi gösterisiyle karşılanmışlar ve okul müdüründen çalışmalar hakkında izahat alarak Lise onuncu sınıfın edebiyat dersinde bulunmuşlardır. Cumhurreisimiz öğrencilere Onuncu sınıf müfredatına dair büyük Türk şairi Fuzulî ve Bakî'ye ait muhtelif sualler tevcih etmişler ve dîvan ve halk edebiyatı antolojilerinden muhtelif parçalar okutarak öğrencilere demişlerdir ki: "Fuzulî Türk âleminin iftihar edeceği bir sairdir." Sayın Bayar daha sonra Erkek Sanat Enstitüsünü ve Hatay Arkeoloji müzesini ziyaret ederek geniş izahat almışlardır. Bu arada Erkek Sanat Enstitüsünde öğrenci durumu ile yakından alâkadar olan ve yıllık mezun adedinin 40 olduğunu öğrenen Reisicumhurumuz bu miktarın artırılması lüzumuna işaret etmişlerdir. Celâl Bayar arkeoloji müzesini ziyaretleri esnasında da müzedeki milâddan sonra ikinci ve beşinci asırlara ait eserler üzerinde geniş izahat almışlar ve ayrılmadan evvel müze defterine ihtisaslarını aşağıdaki cümle ile ifade etmişlerdir: "Çok değerli ve faydalı buldum." Cum hur reisimizin bütün bu ziyaretlerinde halk kendilerini şiddetle alkışlamış ve muhabbet gösterisinde bulunmuştur. Samandağ : Reisicumhurumuz Celâl Bayar bugün saat 15 te beraberlerindeki zevatla birlikte Antakya'dan hareketle saat 16.10 da. ilcemizi teşrif etmişlerdir. Reisicumhurumuz yol boyundaki bucak ve köylerde saygı ve hürmetle karşılanmışlar ve köylerin yol, su ve kredi meseleleri hakkındaki izahatı dinlemişler, alâkadarlara lâzımgelen emirleri vermişlerdir. Cumhurreisimiz ayrıca bucak ve köylerdeki ilkokulları da ziyaret ederek dershanelerde bulunmak ve talebelere sual sormak suretiyle ilkokul dâvaları île yakından alâkadar olmuşlardır. Samandağlılar Celâl Bayar'ı büyük bir sevgi ve muhabbetle karşılamışlardır. Halkın şiddetli alkışları ve heyecanı arasında kaymakamlık binasına kadar halkı selâmlıyarak yürüyen Cumhurreisimiz Samandağlılara hitap ederek kendilerine ve refaketindeki-lere karşı gösterilen yakın alâkaya ve sıcak hüsnükabule teşekkür etmişler ve Samandağlılara saadetler temennisinde bulunmuşlardır. Daha sonra Bayındırlık Vekili Kemâl Zeytinoğlu da Samandağlılara hitap etmiş ve asil Türk Milletinin menfaatlerinin koruyucusu olan hükümetin bir rüknü sıfatiyle Samandağlılan hürmetle selâmlıyarak bugün hükümetin gayesinin memleketin hür havası içinde vatandaşın refah ve saadete ulaşmasını temin etmek bulunduğunu bildirmiştir. Kemâl Zeytinoğlu devamla köy yolu, suyu ve kredi meselelerinde yol boyunca görüştükleri köylülerin hükümete şükranlarını bildirdiklerini ifade etmiş ve 952 yılında başarılan yol ve su meselelerine ait geniş izahlarda bulunmuştur. Bayram münasebetiyle şehrin her tarafı bayraklarla donatılmıştır. Dün gece olduğu gibi bu gece de resmi bina ve müessesler ışıklarla aydınlatılacaktır. İzmir: 23 Nisan Millî Hâkimiyet Bayramı bugün şehrimizde parlak bir merasimle kutlanmaktadır. Sabah saat 9 da Cumhuriyet alanında Atatürk'ün heykeline resmî daireler adına çelenkler konmuş, daha sonra aynı alanda toplanmış olan çocukların ve mektep talebelerinin bayramları, Vali Osman Sabri Adal, Belediye Reisi Rauf Onursal ve Millî Eğitim Müdürü tarafından tebrik edilmiştir. Saat 10 da Alsancak Stadyomunda yavrukurtlar ve şehir okulları talebelerinin iştirakiyle yapılan merasim Vali Adal tarafından açılmış ve bir saat kadar devam eden bu merasim esnasında yavrukurtlar parlak bir gösteri yapmışlardır. Diğer taraftan, bugün saat 14 de, Kültürpark'taki Fuar gazinosunda Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından bir balo verilecek ve bu baloda İzmir'in en gürbüz çocuğu seçilecektir. Öte yandan bugünkü merasime ve baloya îzmir'li dördüzler de iştirak edecektir. Ankara: Tarım. Vekâleti, çiftçiye, sulama, toprak ve kivyemî gübreleme işlerinde yardımcı olmak için 1953 yılında dört sulama tatbikat gurubunun kurulmasını kararlaştırmıştır. Bu guruplar Menemen, Çumra, Eskişehir ve Tokat bölge sulu ziraat deneme istasyonlarına bağlı olacak, bu mmtakalarda faaliyete geçeceklerdir. Bu gurupların emrine verilmek üzere hâlen Tarım Vekâletinden 21 tarla tesviye âleti ile 37 adet ark açma makinesi getirilmiş ve faaliyete geçilmiştir. Ayrıca Tarsus bölge sulu ziraat deneme istasyonunda sulama, toprak ve gübreleme mevzuları üzerinde Amerikalı mütehassıslar tarafından 75 gün devam eden bir kurs açılmıştır. Bu kursta yetiştirilen elemanların çiftçiye faydalı olduğu görülmüş, yine aynı mevzular ve aynı istasyonlarda ikinci bir kurs açılmış ve faaliyete geçirilmiştir. Bundan başka Tarım Vekâleti demonstrasyon işlerinde sulamanın ve gübrelemenin mahsul üzerinde olan müsbet tesirini çiftçilere göstermek maksadıyla gerek çiftçi elinde ve gerekse ziraat müesseselerinde muhtelif demonstrasyonlar tertip edilmiştir. Ankara: Dün toplanan Türkiye Millî Talebe Federasyonu Merkez Ücra Heyeti, Türkiye Millî Talebe Federasyonunu temsil edecek bir rozet yaptırılmasına ve bu iş için büyük ikramiyeli bir müsabaka açılmasına, 19/Mayıs/1953 te Cumhurreisimiz Celâl Bayar'ın himayesinde tertip edilen "Gençlik Balosu"nun İyi bir şekilde organize edilebilmesi için bir tertip komitesi kurulmasına, İstanbul'da Dolmabahçe Sarayında da 19/M ay ıs/1953 te bir balo tertibine, Aralık ayında memleketimizde toplanacak olan Beynelmilel Talebe Koordinasyonu "Cosec" Kongresi için ön hazırlıklarına başlanmasına karar vermiştir. Ankara: 23 Nisan Millî Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı «münasebetiyle Çocuk Esirgeme Kurumu Keçiören Çocuk Yuvası ile Çocuk Bakımı Hemşire Okulu, Ediz ve Ana Okulu ve bütün ilkokul öğrencileri temsilcilerinden müteşikkil 150 kişilik bir öğrenci kafilesi, başlarında öğretmenleri olduğu halde bugün saat 13.30 da Büyük Millet Meclisi Reisi Refik Koraltan tarafın- dan başkanlık konutunda kabul edilmiştir. Öğrencilerin el Öpmek üzere yaptıkları bu ziyarette Millî Eğitim Vekili Rıfkı Salim Burçak da hazır bulunmuştur. Bu münasebetle çocuklara kısa bir hitabede bulunan Büyük Millet Meclisi Reisi Refik Koraltan şunları söylemiştir: Bu güzel gün hepinize hayırlı olsun. Bu gün iki bayram birden yaşıyorsunuz. Bunlardan biri Millî Egemenlik, diğeri de Çocuk Bayramıdır. Bugün hepiniz birer yaş daha büyüdünüz. Kiminiz ağabey, kiminiz abla oluyorsunuz. Böylece hayat yolunda yürüyorsunuz. Bizler de sizin gibi evvelce küçüktük. Bizim büyüklerimiz de bize "Siz de bir gün "büyüyecek baba ve anne olacaksınız. Bir gün bu güzel bahçelerin gülleri olarak yetişeceksiniz" Demişlerdi. Sizler de bu güzel bahçelerin gülleri olarak yetişiyorsunuz. Hepiniz neş'elisiniz, sıhhatlisiniz. Sağolun varolun. Hepinizin bayramı kutlu yolunuz açık olsun sevgili yavrular." Meclis Reisini ziyaretten sonra çocuklara şekerler dağıtılmış ve müteakiben küçük yavrular öğretmenleri nezaretinde Refik Koraltan'ın evinden ayrılmışlardır. Kırıkhan : Cumhurreisi Celâl Bayar beraberindeki zevatla birlikte bugün öğleden sonra ilçemizi teşrif etmişlerdir. Saat 15 te Antakya'dan hareket eden Cumhurreisimiz Kınkhanlılardan mürekkep kalabalık bir kafile tarafından Topboğaz mevkiinde karşılanmışlar ve saat 15.45 te Kırıkhan kasaba methalinde de kalabalık bir halk kitlesi tarafından muhabbet ve sevgi ile selâmlanmişlardır. Cumhurreisimiz kaymakamlık binasına kadar halk arasında yürüyerek gitmişlerdir. Burada kaymakamdan mahallî ihtiyaçlar üzerinde izahat alan Celâl Bayar, daha sonra kısa bir konuşma yaparak Kırıkhanlılara hitapla, kendilerine gösterilen muhabete teşekkür etmişlerdir. Bundan sonra Bayındırlık Vekili Kemâl Zeytinoğlu da kısa bir konuşma yapmıştır. Bayındırlık Vekili Millî Hâkimiyetin, halkın kendi kendini idaresi demek olduğunu, halkın serbest reyleri ile iktidara gelen hükümetin sadece millet, ve memleket hizmeti ve vatandaş refah ve saadetini temin yolunda azimle ilerlediğini söylemiş ve bu ilerlemede haiz oldukları azim ve kuvveti milletin hükümete olan güveninden aldıklarını bildirerek Vekâletine ait izahatlarda bulunmuştur. Cumhurreisimiz müteakiben kasabanın hemen yakınında bulunan göçmen mahallesini ve ortaokulu ziyaret etmişlerdir. Kmkhanlılarin sevgi ve muhabbet gösterileri arasında buradan ayrılan Celâl Bayar saat 19.15 te Antakya'ya avdet buyurmuşlardır. İstanbul: İstanbul, Ankara Üniversiteleri takımlar ile karşılaşmak üzere şehrimize gelmiş bulunan Yugoslavya'nın Sarajevo Üniversitesi takımı bugün Midhatpaşa Stadında Galatasaray takımı ile bir karşılaşma yapmıştır. Bu maça Galatasaraylılar tamamen B. takımı hüviyetini taşıyan bir kadro ile çıkmışlardır. Galat asaray: Cemal - Bülend, Kenan, Çoşgun, Necdet, Günay - İsfendiyar, Hikmet, Hüseyin, AH, Bülend. Sarajevo: Sarajevo Üniversitesi: Fuad - Kmansur, Çedo - Hamld, Mila-rode, Münib - Jojip, Naşid, Mehmet, Çerkez, Zigİrako. Maçın başlamasiyle oyunun insiyati-fini elde eden Galatasaray takımı daha ilk dakikalarda gollerini kazandılar. Bu gol Galatasarayı daha hızlandırdı, Sarıkırmızı ekip ikinci golünü zor pozisyonda bulunmasına rağmen Hüseyin vasıtasiyle kaydetti ve devre bu netice ile 2-0 Sarajevo Üniversitesi takımının aleyhine bitti. - Antakya: Hususî muhabirimiz bildiriyor : Cumhurreîsi Celâl Bayar, beraberlerindeki zevatla birlikte, bir haftadan-beri kalmakta oldukları Antakya'dan bugün sabah saat 9 da ayrılmışlar ve Cumhuriyet meydanını dolduran okul öğrencileri ile Antakyalilar tarafından hararetle uğurlanarak Ga-ziantep'e müteveccihen yollarına devam etmişlerdir. Bu uğurlanış esnasında başta bando olduğu halde bir ihtiram kıtası Cumhurreisimize selâm resmini ifa etmiştir. Hatay Valisi Rebii Karatekin, Belediye Reisi Sekip înal, Emniyet Müdürü Muhsin Gökkaya ve partililerden müteşekkil bir grup Cumhurrei simizi İslâhiye'ye kadar geçirmişlerdir. Hassa: Cumhurreisi Celâl Bayar bu sabah saat 10.30 da beraberlerindeki zevatla birlikte ilçemizi teşrif etmişlerdir. Yol boyundaki köylü vatandaşlarla hasbıhal eden ve onların sevgi gösterileri arasında ayrılarak ilçemize gelen Cumhurreisimiz Hassa'lılar tarafından sevgi ve heyecanla istikbal edilmişlerdir. Cumhurreisi; halkın bu muhabbeti arasında Kaymakamlığa kadar yürüyerek gitmişlerdir. Celâl Bayar burada Kaymakamdan mahallî ihtiyaçlar üzerinde izahat almışlar, kasaba içinde kısa bir gezintiyi müteakip İslâhiye'ye müteveccihen şehrimizden ayrılmışlardır. İslâhiye: Cumhurreisimiz Celâl Bayar, beraberlerinde Bayındırlık Vekili Kemâl Zeytinoğlu ve diğer zevat bulunduğu halde bugün saat 12 de ilçemizi şerefi en dirmişlerdir. Cumhurreisimizi Hassa İlçesinde, başta Gaziantep Valisi, Belediye Reisi, Emniyet Müdürü ve bazı mebuslar ol- duğu halde kalabalık bir. kafile karşılamış, kasabanın methalinde de îslâhiyeliler büyük sevgi ve hararetli tezahüratta bulunmuşlardır. Kaymakamlık binasına kadar yürüyerek giden Cumhurreisimiz burada, ilgililerden mahallî ihtiyaçlar hakkında izahat almışlardır, bu arada kendilerine gösterilen iyi kabulden mütevellit teşekkürlerini İslâhiyelilere bildirmişlerdir. Bayındırlık Vekili Zeytinoğlu da vekâletini ilgilendiren hususlar hakkında bazı notlar almışıtr. Öğle yemeğinde kasaba halkı tarafından misafir edilen Cumhurreisimiz, ilçe sağlık merkezinin açılış merasiminde hazır bulunmuşlar, izahat almışlar ve saat 14 te İslâhiyelilerin sevgi ve saygı tezahürleri arasında Gaziantep'e hareket etmişlerdir. Ankara: İstatistik Umum Müdürlüğünden verilen malûmata göre, 1953 yılının ilk üç ayma ait dış ticaret durumunu gösteren rakamlar tesbit edilmiş bulunmaktadır. Üç aylık ihracatımız 298.100.000 lira, ithalâtımız ise 331.500.000 liradan ibarettir. Mart ayı sonunda üç aylık ihracat ve-ithalât arasındaki fark 33.400.000 liradır. îhracat maddelerimiz başında hububat yer almaktadır. Şubat ayında 36.200.000 lira olan buğday ihracatımız Mart ayında 5.800.000 lira artta» rak 42.000.000 liraya yükselmiştir. Buğdaydan sonra ihracatımız sırasiyle 24.800.000 lira ile tütün, 18.300.000 lira ile pamuk 7.000.00 lira ile meyvalar, 550.000 lira ile madenler teşkil etmektedir. En fazla ihracaatta bulunduğumuz memleketler arasında 27.500.000 lira ile Batı Almanya 220.000.000 lira ile İtalya 220.000.000 lira ile Amerika gelmektedir.
ithalâtımıza gelince,
Mart ayında en fazla ithal ettiğimiz maddelerin ba En fazla ithalâtta bulunduğumuz memleketler 22.100.000 lira ile Batı Almanya, 19.000.000 lira ile İngiltere, 14.800.000 lira ile Amerika ve 11.100.-000 lira ile îtalya gelmektedir. Gaziantep: Cumhurrei simiz Celâl Bayar beraberindeki zevatla birlikte bugün saat 16.30 da Gaziiantep'i şereflendirmişlerdir. Cumhurreisimiz saat 14 te İslâhiye'den ayrıldıktan sonra Fevzipaşa yol kavşağında, SakçagÖzü Bucağında kendilerini istikbale koşan halk tarafından sevgi île sel aralanmışlardır. Reisicumhurumuz halkla hasbıhallerde bulunmuşlardır. Celâl Bayar yollarına devamla Başpınar mevkiinde Vilâyet erkânı, esnaf dernekleri temsilcileri ve kalabalık bir halk kitlesi tarafından karşılanmışlardır. Şehir methalinde başta bando bulunan bir ihtiram kıtası Reisicumhurumuza selâm resmini ifa etmiştir. Başkarakoi nımtakasından itibaren yolun iki tarafını ve meydanları dolduran öğrencilerin ve binlerce Anteplinin muhabbet tezahürleri yi e selâmlanan E ayar. Askerî İhtiram Kıtasını teftişten sonra Vilâyete kadar sevgi gösterileri arasında yürüyerek halkı selâmlamışlar ve Vilâyet balkonundan Gazianteplilere hitaben kısa bir konuşma yapmışlardır. Gazianteplilere "Gazi şehrin kahraman evlâtları" diye hitap eden Cumhurreisimiz gösterilen sevgi tezahürlerine teşekkürlerini bildirmişlerdir. Müteakiben Bayındırlık Vekili Kemâl Zeytinoğlu "Şehrinize her geldikçe güzel muhitinizin inkişaf etmekte olduğunu görmek bana büyük bir zevk ve gurur vermektedir" diye başlayan bir konuşma yapmış ve Bayındırlık faaliyetlerini, Ziraî Kalkınma ve Millî Ekonomi ile yakından alâkalı meseleler olarak telâkki ettiklerini ifade ile memleketin kısa bir zamanda kalkınması ve vatandaşın en kısa müddette refaha erişmesi için hükümetin hummalı bir şekilde çalıştığını bildirerek Vekâletin mesaisine ait rakkamlar vermek suretiyle izahlarda bulunmuştur. Müteakiben Vilâyette meşgul olan Reisi cumhurumuz daha sonra halkın sürekli alkışları arasında buradan ayrılmışlardır. İstanbul: Bir kaç gündenberi şehrimizde bulunan Çalışma Vekili Hayrettin Erk-men, bugün saat 16 da istanbul Gazeteciler Cemiyetinde bir Basın toplantısı yaparak Gazetecilerin muhtelif mevzulardaki suallerini cevaplandırmıştır. Vekil ilk olarak asgarî ücret nizamnamesinin tatbiki mevzuunu ele almış ve demiştir ki: "Biliyoruz ki, asgarî ücret İş Kanunun da yer almış bir müessesedir ve bir nizamname ile ayarlanması derpiş edilmiştir. Asgarî ücret mevzuunun memleket şumûl şekilde ve tek ölçüde tatbik edilmesi mümkün değildir. Kanun asgarî ücreti lüzumlu gördüğüne göre muhakkak ki bunun tatbikine gidilecektir. Ancak bu. zamana mütevakkıftır. Asgarî ücret kanununu halen beş vilâyette tatbik etmekteyiz ve muhtelif meslekler bunun şümulüne girmektedir. Memleketimizin diğer bölgelerinde de asgarî ücretin tatbiki hususunda tetkiklerimizi genişletmekteyiz. Zamanı gelince bu müesseseyi bütün yurda şamil bir duruma getirmek kararındayız. Ankara: Türkiye Millî Talebe Federasyonu Merkez İcra Komitesi muhtelif kollar halinde yeni çalışmalara başlamış bulunmaktadır. Spor Komisyonu: Federasyon, başarılı bir surette biten Mısır seyahatinden sonra, komşu Yugoslavya'nın Sarejovo Üniversitesinin futbol takımını memleketimize davet etmiş bulunmaktadır. Birçok millî oyuncuları da ihtiva eden Sarejova futbol takımı 23 Nisan 953 Perşembe günü İstanbul'da Galatasaray Futbol takımıyla ve 25 Nisan 1953 Cumartesi günü federasyon takımıyla karşılaşacaktır. İstanbul maçlarından son-xa Ankara'ya gelecek olan takım 27 Nisan 1953 Pazartesi günü de federasyon Ankara takımıyla karşılaşacaktır. Bu maçlardan sonra 1 Mayıs ^1953 te federasyon futbol takımı Yugoslavya'ya hareket ederek, 15 gün Üsküp, Belgrat, Sarejova ve Skopje'-de muhtelif maçlar yapacaktır. Turzim Komisyonu: Turizm Komisyonu faaliyetleri iki kısma ayrılarak rasyonel bir şekilde yapmaya başlamıştır: 1Yabancı memleketlerden gelecek gruplar: Bu sene memleketimize Yunanistan, Yugoslavya, Fransa, Almanya ve İsviçreden 1000 e yakın talebe grubu gelecektir. Bu gruplar memleketimizde Türk mimarisi ve şarkiyat tetkikleri yapacaklardır. Bundan başka Balkan mem ^ketlerini ziyaret etmek üzere Amerika ve Avrupa'dan gelecek talebe gTupîan için özel programlar tesbit etmek üzere Yunanistan, Yugoslavya ve Türkiye Talebe Fede-. rasyonları Turizm Müdürleri Selânik-te Nisan sonlarında bir toplantı yapılacaktır. Bu yıl hariçten gelecek yabancı ve memleket dahilinde seyahat etmek isteyen Türk talebelerine kolaylık olmak üzere talebe otelleri tesisi üzerinde durulmaktadır. Amasra'da, bir gençlik kampı açılması için de teşebbüslere geçilmiştir. 2Yabancı memleketlere yapılacak geziler: Bu yıl yapılacak seyahatlerin daha uzun süreli ve talebe kesesine uygun olması ilk plâna alınmıştır. Bu sene şu seyahatler üzerinde çalışılmaktadır: a) Yugoslavya (Adriyatik sahilleri, Belgrat, Zagrep) Almanya (Münih, PYankıurt, Hamburg) Fransa (Paris, Cote D' azur). b) Skandinavya memleketleri (İsveç, .Finlandiya). c) Avusturya ve İtalya. Gösteri ve folklor komisyonu: İstanbul'un 500. Fethi dolayısıyla bu komisyon tarafından istanbul Sergi Sarayında büyük bir festival tertibe-dilmiştir. Bu festivale orta Avrupa ve Avrupa'nın birçok devletleri iştirak edeceklerdir. 29 Mayıs 1953 akşamı da Dolmabahçe Sarayında büyük bir .balo verilecektir, Sarayköy: Beşyüzbin lira keşif bedelli Saraköy içme suyu tesisatı müteahhidine ihale edilmiştir, Çanakkale: Zelzele bölgesinde tetkikler yapmakta olan Büyük Millet Meclisi Bayındırlık Komisyonu Reisi Gazi-Antep Mebusu Süleyman Kuranel'in Başkanlığındaki Bayındırlık Komisyonu üyelerinden Himmet Ölçmen, Baha Akşit, Bedii Enüstün, Mehmet Fahri Mete, Hasan Oral ve Hasan Remzi Kulu ile Bayındırlık Vekâleti Şehircilik Bürosu Müdürü Zahit Mutlu-soy'dan mürekkep heyet bu gece şehrimize gelmiştir. Ayvacık ve Büyük Çetmi Köyündeki zelzele tahribatını tetkik ettikten sonra Ezine ilçesine gelen heyet Çanakkale Vali Muavini Nurettin Akkoyunlu, Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Tuğgeneral îhsan Güney, Çanakkale Emniyet Müdürü, Belediye Reisi, Çanakkale Bayındırlık Müdürü ve Ezine Kaymakamı, tarafımdan Ezine'de karşılanmıştır. Burada Ezinelilerin iştirakiyle bir toplantı yapılmış ve Konya Mebusu Himmet Ölçmen bir hitabede bulunmuştur. Himmet Ölçmen, felâkete uğrayan vatandaşlara milletçe ve ilgili makamlar tarafından gösterilen ilgiyi belirttikten sonra yıkılan ve hasara uğrayan bütün okul, resmî daire ve evlerin teker teker tesbit edilerek bir an evvel inşa ve tamirleri cihettine gidileceğini para ve malzeme yardımı yapılacağını söylemiştir.
Tesbit edilen rakkama
göre, Ezine il Heyet azaları beraberlerindeki zevatla birlikte geç vakit Çanakkale'ye gelmişlerdir. Heyet, yarın sabah şehrimizdeki tetkiklerini müteakip zelzeleden en fazla zarar görmüş ve tahribata uğramış olan Yenice ve Çan ilçelerine hareket edecektir. 26 Nisan 1953 Gaziantep : Reisicumhurumuza refakat eden hu-sksi muhabirimiz Erdoğan Ulus'dan: Dün şehri şereflendiren Reisicumhur Celâl Bayar 11,30 da Kalkınma heyetini kabul etmiş ve öğleden sonra iplik fabrikasını ziyaretle fabrika müdüründen çalışmalar hakkında izahat almıştır. 15.15 de şehrin çocuk yuvasını ziyaret eden Reisirumhurumuz. yuva kapısında başta Kurum reisi olmak üzere idare heyed ve yüzlerce vatandaş tarafından karşılanmıştır. Bir kız çocuğu Reisicumhurumuza yuva atlına buket vermiş ve hoş geldiniz demiştir. Yuvanın bütün taeşkilâtını gezen Reisîcumhurumuz yuva faaliyeti etrafında kurum başkanından izahat almış ve verimli çalışmalarından dolayı memnuniyetini izhar eylemiştir. Müteakiben çocukların bulundukları oyun salonuna giren Reisicumhurumuzu çocukların hepsi bir ağızdan hoş geldiniz diye karşlamışlardır. Burada birkaç çocuk tarafından şiirler okunmuş oyunlar oynanmıştır. Kurum başkanı dilek olarak, yuvanın üçüncü katında kalorifer tesisatı olmadığını bunun için 27.000 liraya ihtiyaç bulunduğunu söylemiş ve Reisicumhurumuz bu paranın temini hususunda yardım edeceğini vaad buyurmuştur. Reisicumhurumuz ayrılırken yuvanın hatıra defterine: "Takdire değer insanî bir eserdir teşekkürle kaydediyorum" cümlesini yazarak Kurum başkanına hitaben "Yuvanızdaki temizlik; intizara ve teşkilâtı çok iyi gördüm. Çocuklarınızın bakım ve sıhhatlerini çok iyi buldum, tebrik ederim" demiştir. Reisicumhurumuz bundan sonra Öğret nn-nler Derneği tarafından öğretmen ler lokalinde verilen çayda bulunmuştur. CuTnhurreisimiz lokale geldiği zaman öğretmenler tarafından sürekli tezahüratla karşılanmış, dernek başka nı arkadaşları adına, hoş geldiniz diye başlıyan kısa bir hitabede bulunmuştur. Bu konuşmayı cevaplandıran Reisicumhurumuz saat 16.30 da Kilis'e hareket etmiştir. Saat 20.00 de tekrar buraya avdet buyuracaktır. Gaziantep : Curnhurreisimize refaket eden hususî muhabirimiz Erdoğan Ulus'tan : Dün buraya gelmiş olan Cumhurreisimiz Celâl Bayar, bugün öğleden sonra beraberlerindeki zavatla birlikte saat İS.15 te Esnaf Kefalet Kooperatifini ziyaret etmişlerdir. Cumhurreisimİz burada esnaf dâvaları üzerindeki dilekleri dinlemişler, küçük e.snaf teşekkülü .mensuplariyle hasbi-halîerde bulunmuşlar, küçük esnafın, memleket kalkınmasındaki rolüne işaret etmişler ve Halk Bankasının kısa bir zamanda esnafın imkân dahilinde her türlü ihtiyacını karşılayabilecek bir müessese haline getirilmesi için çalışıldığım bildirmişlerdir. Celâ1 R-avaT- müteak'hen. Çocuk Esirgeme Kurumunun "Çocuk Yuvası" na teşrif etmişlerdir. Yuva hakkında müdür Mehmet Ali Demir tarafından ve rlieiı izahatı dikkatle takip eden Cumhurreisimiz buradan ayrılmadan önce Çocuk Yuvasının hatıra defterine "Tak dire değer insanî bir eserdir. Teşekkürlerle kaydederim." ve tebriklerini be-yan etmişlerdir. Reisicumhur Celâl Bayar daha sonra öğretmeni er Derneğinin şereflerine tertip ettiği çayda hazır bulunmuşlardır. Öğretmenlerin sevgi ve muhabbeileriyle istikbal edilen Bayar, bir müddet burada hasbıhallerde bulun-muşî ardır. Dernek başkanı Hakkı İnan kısa bîr konuşma yapmış v.e toplantılarına şeref verdiklerinden dolayı Cumrnurreisiinize öğretmen arkadaşlarının şükran ve saygılarını arzetmiştir. Hakkı İnan sözlerine devamla "Millî kültürün alemdarlığını yapmakta olduklarım tebşir buyurduğunuz Öğretmenler bu veciz iltifatın mükellefiyetini mesleklerinin en mukaddes ve şerefli hizmeti addederler. Hatay'dan bizlere ses lenfken aziz öğrencilerimizin genç nibiarında daima ateşli bulunduracağımız maarif meşalesinin sönmez nurunu tutan bileklerimize yeni bir kuvvet kazandırdınız" diyerek, Türk öğretmenlerinin kendine düşen mukaddes vatan vazifesinde daima uyanık,, dikkatli ve azimli bulunduğunu bildirmiş tir. Bunun üzerine Cumhurreisimiz Celâl Bayar, faziletli ve şerefli Türk Öğretmenleriyle beraber bulunmaktan duydukları iftiharı belirtmişler ve teşekkürlerini bildirerek başarılar dilemişlerdir. Cumhurreisimiz her gittiği yerde meydanlara ve caddelere biriken halk tarafından hararetle selâmlanmışlardır. Kiîis : Cümhurreisimize refakat eden hususî muhabirimiz Erdoğan Ulus'tan : Cumhurreisimiz Celâl Bayar, beraberindeki zevatla birlikte bugün saat 16. 30 da Gaziantep'ten harekeetle saat 17. 4f) te Kilis'i şerefle ndirmişîerdir. - Cumhurreisimİz, yol üzerinde kendîleri istikbale koşan köylü vatandaşlardı sevgileriyle Karşılanıp hasbıhaller do bulunduktan sonra Oylum köyü civarında otobüs ve kamyonlarla Kilis'ten gelen büyük bir kalabalık tarafından selâmlanmışlardır. Kasaba methalinden itibaren Kaymakamlık binasına /kadar iki kilometre der. fazla ölSn yolun iki tarafım dolduran Kilisliler Cumhurreisimizi muazzam sevgi tezahürü iîe karşılamışlar dır. Bu arada bir ihtiram .kıt'ası selâm resmim ifa etmiştir. Bu mesafeyi yürü yer-ek geçen ve halkı selâmlıyan Celâl Bayar, kaymakamlık binası balkonundan halka hitap ederek Kilis'in bu ; ük bir istikbale sahip olduğu ifade ile gösterilen heyecan ve sevgiden çok mütehassis olduklarını beyandan sonra Kilis! ere refah ve saadetler dilemişlerdir. Bundan sonra Bayındırlık Vekili Kemal Zeytinoğlu da bir konuşma yaparak bugünkü hükümetin çalınma siste rainden bahsetmiş, KiüsHassa yolunun inşasına başlandığım, bu yol sayesinde İskenderun limanına bağlanacak cian Kilis'in büyük bir inkişaf göster meye namzet bulunduğunu kaydetmiş ve memlekette yapılan yüzlerce fabrika mevanında Kilis'in de kendi nasibini alacağını ifade etmiştir. Bayındırlık Vekili daha sonra, kendi Vekâletinin çalışmasına ait izahlarda bulunmuştur. Müteakiben Cumhurreisi Ceîâi Bayat1, mahallî ihtiyaçlar üzerinde alâkalılar (San izahat almışlar ve dünyada Amerika, Mısır ve Cezayir'den sonra Kiliste tesis edilmekte olan dördüncü Trahom has t ananesi hakkında verilen malûmatı dikkatle takip etmişlerdir. Tezahürat arasında Kilis'ten ayrılan Celâl Bayar Tünl hudut mevkiindeki gümrük kapısı ile gümrük muhafaza karakolunu ziyaret ederek saat 21 de Antep'e avdet 'buyurmuşlardır. - Gaziantep : Şehrimizin iktisadî, ticarî ve ziraî imkanlarını ve bu yoldaki kalkınmalarını t'esbit maksadiyîe Vekâletler arası 15 kişilik bir heyet şehrimize gelmiş bulunmaktadır. Bu heyet bazı tütear, çiftçi ve banka mümessillerinin iştirakiyle ilk toplantısını Ticaret Odasında yapmış ve karşılıklı görüşmelerde bulunmuştur. Bu görüşme esnasında bilhassa zeytin ve zeytinyağı, dokuma, boyacılık, çimento, tuğla, kiremit, iplikçilik, üzüm, pek mez meselelerinin etüd edilmesi iste1 m'mişthv Heyet şehrimizde daha bir müddet kalarak tetkiklerine devam erecek ve ha zırlayacağı raporu alâkalı kamalara îtadi edecektir. Balıkesir : Deprem mıntıkasında tetkiklerde bulunan Ekonomi ve Ticaret Bakanı Enver Güreli beraberinde Vali Nurettin Ayrîuksa olduğu halde körfez bölgesindeki incelemelerini bitirdikten sonra Balıkesir, Susurluk, Manyas, Gönen ilçe ve köylerine uğrıyarak depremi ve bakanlığını ilgilendiren mevzularda görüşmelerde bulunmuş ve müteakiben Bandırma'dan İstanbul'a hareket etmiştir. Nisan 1953 Gaziantep : Cumhurreisijniz Celâl Bayar. bu sabah şehirde muhtelif ziyaretlerde bulunmuş. la:xhr. Saat 9.30 da vilâyette tertip edilen resmi kabulde hazır bulunan Cumhurr elsim İz daha sonra Mahdut Mesuliyeti! Dokumacılar Kooperatifinin iplik fabrikasına gitmişler ve alâ-ikalılardan izahat almşl ardır. Buna göre, 1 Ekim 1952 tarihinde bir milyon lira 5.800 ile faateyeta geçen fabrika ham maddelerini yani pamuğu Gaziantep, Maraş, Kilis, Nizip ve Besni çevresinden temin etmektedir: Fabrika mamulleri bu çevrenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere derhal civar şehir ve kasabalara sevkedümekte dir. Ortaklan beş bini bulmaktadır. Bu sayede fabrika çalıştırdığı 200 işçiden başka bu beşbin aile için de bir gelir kaynağı olmaktadır. Cumhurreisimiz fabrikadan sonra Belediyeyi teşrif etmişlerdir. Belediyede mahalli ihtiyaçlar Üzerine hasbıhaller de bulunan Cumhurreisimiz şehrin enerji mevzuuna temas etmişler, bol ve ucuz enerji temin edildiği takdirde sanayiinin bir misli inkişaf edeceğini söylemişlerdir. Belediye Reisi Abdülka dir Batur, enerji işi üzerine belediyenin hassas bulunduğunu, iki motorun ihalesinin yapıldığını belirtmiş ve su meselesine de temas ederek, şehrin git tikçe artan nüfusunun su ihtiyacını mevcut su teşkilâtının karşılayamamakta olduğunu söylerken belediyenin a^ıakta olduğu yeni tedbirleri izah etmiştir. Reisicumhurumuz daha sonra Erkek ve Kız Sanat Enstitülerine gitmişlerdir. Celâl Bayar, Erkek Sanat Enstitüsün de Müdür Mehmet Ali Demir tarafından okul faaliyeti hakkında verilen malûmatı dinlemişlerdir. Bu yıl okulun normal mesaisi dışında muhtelif kurslar açılması İşi bulun- maktadır. Bilhassa duvarcılık ve sıva eılık kursları muhitte büyük rağbet görmüştür. Cumhurreisimiz okulda dö kîhnciilük şubesinin mevcut olup olma dığmı ve koy çocuklarının okula devam edin etmediklerini sormu^ar ve gerekli izahatı almışlardır. Dökümcülük şubesinin önümüzdeki öğretim yılında açılması için lüzumlu tahsisatın vekâlet tarafından gönderilmek üzere oluuğu. önümüzdeki öğretim yılında bu şubenin faaliyete geçeceği köy çocuklarının enstitüye devam ettirilmesi igjn de enstitü müdürlüğünce icabe-den tedbirlerin alındığı ve bu sayede bu yıi 33 köv öğrencis'Vn ensti ve devamlarının temin edildiği bildirilmiştir. Eırjtitü mezunlarının hariçte kolaylıkla is temin ettiklerini ve enstitünün muhitte faydalı olduğunu öğrenen ve enstitüde gördüğü intizam, temizlik ve bakımı takdir buyuran Reisicumhurumuz okul müdürü Mehmet Ali Demir'e teşekkür ve memnuniyetlerini bildirmişler, okulun hatıra defte rine ihtisaslarını yazmışlardır. Enstitünün atölyelerini de gezen Celâl Bayar, müteakiben, Kız Sanat Enstitüsüne gelmişlerdir. Burada okul müdiresi Sabahat Er de okulun çalışması üzerinde izahat vermiş, Reisicumhurumuza genç kızlarımızın hazırladık lan eîişierini göstermiştir. Reisicumhurumuz bundan sonra, Garnizon Komutanlığını ziyaret etmişler ve burada bir müddet meşgul olmuşlardır. Celâl Bayar, öğleden sonra beraberlelerindeki zevatla birlikte Nizİp-Birecik şosesini tetkik edeceklerdir. Ankara: Tarım Vekâleti Müesseseleri işbirliği esasına davarularak Tarım Bakanlığın dada kurulan "Merkez Mer'a Komitesi tarafından alman kararlarda, Orman Umum Müdürlüğü yedi orman başmüdürlüğünde 14.000 dönüm mer'amn islâhı raporlaıinı hazırlamıştır. Mfukiveti device ve rntîfîu ait olan ve mer'alann temizleme, tahdit, mer'a bitkilerini yetiştirme, bakım, korunma ve hayvan sulama işleri için lüzumlu ödenek ait olduğu mal müdürlüklerine gönderilmiş bulunmaktadır. yaretleri B. B. C. mümessilleri tarafından tesbit edilmiş ve aynı gün akşam programında neşredilmiştir. Cemi bugün saat 12 de Lizbon'a müteveccihen hareket etmi§ür. Ankara : Miflî Savunma Vekâleti temsil bürosun darı aldığımız malûmata göre, Amerikan Birledik Devletleri donanmasına mensup 12351 tonluk Usns Gen R. R Gâllan (Tap-139) transportörü 6 . 7 Mayıs günleri ve U. S. S. Stoddard (Dd - 566) muhribi de 19-25 Mayıs tarihleri arasında İstanbul limanını ziyaret edeceklerdir. Maraş : Cumhurreisi Celâl Bayar beraberindeki zevatla birlikte bugün saat 12.45 te şehrimizi şereflendirmişlerdir. Maraş Valisi Kemal Babaç, bazı Ma-raş mebusları, Belediye Reisi ve martılar mümessilleri Cumhurreisimize Gazi aiitep'te mülâki olmuşlar ve Marazlılar adına kendilerini selâmlamişlarcUr. Celâl Bayar Maraba gelirken yol ürerine toplanan köylülerle hasbıhallerde bulunmuşlar ve Maraş şehrinin hemen girişindeki Erkenen köprüsü mevkiinde Esnaf Dernekleri mensupları tara fmdan hararetle karşılanmışlardır. Cumhurreisi esnaf teşekkülleri temsilcileriyle ayrı ayrı konuşmalar, mahallî sanatlar üzerinde ve bakırcılık ile sırma içlerine dair malûmat almışlardır. Bütün Marazlılar Reisicumhurumuzu sevgi ile karşılamışlardır. Celâ) Bayar Belediye binasında fedakâr Maraşlılara hitap etmişler ve kendilerine gösterilen sevgi ve (muhabbete teşekkür etmişlerdir. Bayındırlık Vekili Kemal Zeyünoğlu hükümetin kalkınma hamlesine verdi ği ehemmiyeti izah etmi§, Maraş-Gök-sun-Kayseri-Ankara yolunun 16 milyon liiaya ihale edilerek işe başlandığın bildirmiş yol, enerji, köprü ve içme suyu gibi muhtelif mevzulara ait açıklamalarda bulunmuştur. -Cumhurreisi Celâl Bayar öğleden sonra Vilâyette vilâyet erkânı ile Harasın kazalarından gelen heyetleri kabul buyurmuşlardır. Ce]âl Bayar daha sonra Garnizon Komutanlığım, Kız Enstitüsünü ve Maraş Lisesini ziyaret etmişlerdir. Cumhurrsisimiz yarın sabah otomobille Adana'ya hareket edeceklerdir. Osmaniye : Maraş'tan Adana'ya gitmekte olan reisicumhurumuz Celâl Bayar, beraberin deki zevatla birlikte bugün saat 10.30 da ilçemize gelerek halkla hasbıhaller de bulunduktan sonra 10.45 te buradan ayrılmışlardır. Reisicumhurumuz şehir dışında binle ce Osmaniyelinin "Yaşa, varol" sesleri arasında tezahüratla uğurlanmalar-dır. Ceyhan : Cunılıurreisi Celâl Bayar, beraberindeki zrvatfa birlikte bu sabah saat 8 de Maraş'tan hareketle 11.45 te kazamıza gelmişlerdir. Reisicumhurumuz yol boyunca, köylü ve kasabalı vatandaşlarla ve kendileri nî istikbale ge^n heyetlerle hasbıhallerde- bu1 unmuşlardır Ceyhanlılar, Reisicumhurumuzu büyük bir sevgi teza-hürativle ve hararetle karşılamışlardır. Celâl Bayar, öğle yemeğini Geyharjlıların misafiri olarak yedikten son ra Adana'ya müteveccihen harelcet ftde-cektir. Zonguldak : Azdavay'da Ereğli Kömürleri îşletmesineı faaliyete geçirilecek olan arama işletmesi hakkında İşletme Umum Mü dürü Cemal Zühtü Aysan ajansımız muhabirlerine §u açıklamayı yapmıştır: "Azdavay kömür yataklarının işletilme si için kuracağımız arama İşletmesini ğiz. Azdavay'da teknik bir ekiple yaptığım ve iki gün devam eden tetkiklerim neticesinden memnun olarak döndüm. Buradaki kömür rezervinin ? Ankara: 2 Nisan 1953 "Bay Elçi, İsveç - Türk ticaret ve Ödeme anlaşmaları hakkındaki görüşmemize atfen, hükümetimizin, 26 Eylül 1952 tarihli mektup teatisi ile mer'iyet müddetleri 15 Mart 1953 e kadar uzatılan 7 Haziran 1948 tarihli ticaret ve ödeme anlaşmalarım, 14 Haziran 1951 tarihli ek protokolü ve buna mel-fuf mektupları 30 Haziran 1953 tarihine kadar uzatmağa mutabık olduğunu sise bildirmekle şeref kazanırım. Yukarıdaki husus hakkında Türk Hükümetinin mutabakatını bana teyid eylemenizi ve derin saygılarımı kabul buyurmanızı rica ederim, Bay Bici. Adol Croneborg Bay Elçi, Mefadı aşağıda yazılı bugünkü tarihli mektubunuzu aldığımı size bildirmekle şeref kazanırım. "isveç - Türk ticaret ve ödeme anlaşmaları hakkındaki görüşmemize atfen hükümetimin, 26 Eylül 1952 tarihli mektup teatisi ile meriyet müddetleri 15 Mart 1953'e kadar uzatılan 7 Haziran 1948 tarihli ticaret ve ödeme anlaşmalarını, 14 Haziran 1951 tarihli ek protokolü ve buna rael-fnf mektupları 30 Haziran 1953 tarihine kadar uzatmağa mutabık olduğunu sise bildirmekle şeref kazanırım. Yukarıdaki husus hakkında Türk Hükümetinin mutabakatını bana teyid eylemenizi ve derin saygılarımı kabul buyurmanızı rica ederim, Bay Elçi." Yukarıdaki husus hakkında Türk Hükümetinin mutabık olduğunu size bildirmekle şeref kazanırım. Derin saygılarımı kabul buyurmanızı rica ederim, Bay Elçi." İstanbul: Şehrimizde bulunan Avrupa Birliği Umumî Kâtibi ve eski Belçika Başvekili M. Paul Henry Spaak, bugün İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin merkezinde bir basın toplantısı tertip etmiştir. Türkiye'yi ziyaret etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu söylemekle konuşmasına başlayan M. Spaak, Türkiye'ye vaki ziyaretini "Uni-cef" Teşkilâtı namına yaptığını söyledikten sonra bu teşkilâtın gayelerini ve başarılarım şu şekilde ifade etmiştir: "Unicef Teşkilâtının kuruluş gayesi, harb dolayısiyle felâkete duçar olan memleketlerdeki çocukları himaye etmekti. 1949 senesinden beri diğer Avrupa, Afrika ve Asya memleketlerindeki çocukları da himayemiz altına almağa başladık. Bildiğiniz gibi Unicef, bütçesini teşkilâta dahil memleketlerden temin ettiği gibi, teşkilâta yardım etmekte olan memleketlerin temin etmekte oldukları meblâğın bir mislini de Birleşik Amerika'dan almak suretiyle temin etmektedir. Bugün Unicef'in bütçesi 20 milyon dolardır. Fakat tahmin edersiniz ki, yapılmağa çalışılan işlerin vüs'ati karşısında bu meblâğ çok az gelmektedir. Bilhassa teşkilâta üye olan memleketlerin her sene dahilî vaziyetleri dolayısiyle ayni miktarda yardımda bulunamamaları bizleri müşkül duruma sokmaktadır. Türkiye'nin kendi hissesine düşmekte olan her türlü yardımı yapmakta olduğuna işaret eden Mr. Spaak, bu seferki ziyaretinin Ankara'da kurulması mutasavver pastörize süt tozu fabrikasiyle ilgili anlaşmasının imzalanması zamanına tesadüf etmesinden bilhassa memnuniyet duyduğunu ifade etmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: "Bu süt fabrikası için Hükümetinize 115 bin dolarlık bir yardım yapılması hususunda hazırlıklara girişilmiştir, Unicef teşkilâtının yapmakta olduğu yardımlardan bahseden M. Spaak, Avrupa'da bugüne kadar 20 milyondan fazla çocuğun verem aşısına tâbi tutulduğunu söylemiş ve halen dünyada veremli çocuk nisbetinin son derece yüksek olduğunu belirtmiştir. Daha sonra M. Spaak, bu teşkilâtın faaliyetinin vüs'atinin çok kimseler tarafından bilinmediğine işaret ederek gazetecilerden, ellerinden gelen gayreti sarfederek, bu teşekkülü halk efkârına tanıtmalarını rica etmiştir. Unicef hakkındaki konuşmasını müteakip Avrupa Birliği Umumî Kâtibi Spaak gazetecilerin muhtelif suallerini cevaplandırmıştır. 6 Nisan 1953 Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden Kayseri Mebusu Fikri Apaydm'm başkanlığında toplandı. Dolar sahası haricinde kalan birçok memleketlerin para ihtiyatlarının aslığı bugün bir mesele haiinde göze çarpmaktadır. Bu meselenin hallini mümkün kılacak bir usul bulmak lâzımdır. Filhakika âza memleketlerin birçoğunda, mevcut altın ve dolar ihtiyatları, mübadelelerde içtinap edilmesi pek müşkül olan temevvüçîere mukavemet edemiyecek derecede azdır. Dünya çapındaki milletlerarası müesseselerin daha müessir bir şekilde kullanılması ve bunlara yeni bir hayatiyet verilmesi lâzımdır. İngiltere Hazine Vekilinden sonra diğer bası üye memleketlerin temsilcileri de söz alrmş, gerek teşkilât tarafından hazırlanan son rapor, gerekse tngiltere delegasyonunun beyanatı üzerinde görüşlerini bildirmişlerdir. Toplantının ikinci günü hükümetiniz adına, söz alarak gündemdeki konular ve bu konularla ilgili meseleler hakkında görüşümüzü belirten geniş hir beyanat yaptım. Bu beyanatın ana hatlarını da hulasaten arzedeyim: Avrupa Tediye Birliği kuruluşundan beri âza memleketlerin iktisadî kalkınmasında değerli bir rol oynamış, bu memleketlerin daha müreffeh bir seviyeye ulaşmasında mühim âmillerden biri olmuştur. Bu sayededir ki mübadeleler genişlemiş, Birliğe katılan memleketler paralarının transferabiütesi temin olunarak müstakbel konvertibilite yolunda mühim adımlar atılmıştır. Bu müşahedemiz ve diğer üye memleketlerin beyanatıyla teşkilât raporundan aldığımız intibalar, Birliğin istikbali bakımından pek kıymetli bir zaman teşkil etmektedir. Bize göre, Tediye Birliğinin en as bir yıl daha uzatılması elzemdir. Bu hususu kabul ettikten sonra Birliğin genişlemesini temine matuf tedbirlerle konvertibilite işine ait tetkiklere başlamakta bir mahzur görmemekteyiz. Ancak bu tetkiklerin büyük bir itina ile yapılması ve îdare Komitesinin mesaisine bütün âza memleketlerin katılması behemahal lâzımdır. Bu cihetleri böylece belirttikten sonra Kota mevzuuna geçerek bu noktanın Türk heyetince bilhassa ehemmiyet verilen bir mevzu olduğuna işaretle mübadelelerimizin artması neticesinde bizde ve diğer bazı memleketlerde dış ticaret hacmiyle kotalar arasındaki nisbetin hissolunur derecede azalmış bulunduğunu belirttim. Kotaların umumî olarak arttırılmasına bugünkü şartlar müsait olmasa bile dış ticaret hacmiyle kotası arasındaki nisbet fevkalâde azalmış olması dolayısiyle durumu gayri müsait olan memleketler hakkında esaslı bir revizyonun muhakkak surette lâzım geldiğini ifade ettim. Memleketimizin durumu bu bakımdan bilhassa ele alınması iktiza eden bir mahiyet arzetmektedir. Filhakika memleketimizin istihsal ve mübadele hacmi kotaların tesbiti tarihine nazaran iki mislinden fazla bir artış kaydetmiş ve bu artış diğer hiçbir âza memleket istihsal ve mübadelesinde görülmemiştir. Bu vakıa, kotamızın da bu artışla mütenazır olarak tezyid edilmesine kâfi bir mesnet olduğundan, bu lüzum ve zaruret üzerinde ısrarla durmuş bulunmaktayız. Ehemmiyet ve lüzumuna kani olduğumuz diğer bîr husus da orta ve uzun vadeli krediler ve âza memleketler arasında yapılacak envestismanlar sayesinde birçok güçlüklerin giderilerek tediye muvazenesi açıklarının kapatılmasının kolaylaşacağı, yolunda olduğundan, teşkilâta, bu meseleleri de derpiş etmesini ve aynı zamanda mezkûr kredi ve envestismanların tevhit edilmesi lâzım geldiği iktisadî sahaları hususi bir tetkik mevzuu yapmasını teklif ettim. Bu bahiste Birliğe nazaran en semereli olacak yatırımlar dolarla temin edilen maddelerin istihsaline matuf olanlardır. Birliğin bazı azaları hububat, pamuk ve madenler gibi esaslı maddeler istihsalini kısa zamanda geniş ölçüde arttırma hususunda büyük İmkânlara maliktir. Diğer taraftan bazı âsa memleketlerin de bu maksatlara hadim olacak envestisnıanlan yapmağa yeter mühim malî menbaları mevcuttur. Şu halde gayemize ulaşma hususunda esaslı müşkülâta maruz kalınacağına göre Konseyin ve Teşkilâtın bu lâzimeyi de gözönünde bulundurmasının pek yerinde ve gayelerimize uygun bir tedbir olacağını ifade ettim. Mübadele Komitesinin, mevcut serbesti nisbetlerinin arttırılmasını tavsiye eden raporuna da bu beyanatımda ehemmiyetle temas etmiş olduğumu arzederim. İthalâtta kabul olunan serbesti nisbetini genişletme yolunda alacaklı memleketlerce daha fazla gayret sarfolunması ve bu gayretlerden Birliğe karşı borçlu memleketler durumuna hususî, bir dikkat gösterilmesi lüzumu bu konudaki sözlerimin mihverini teşkil etmiştir. Cereyan den görüşmeleri ve Konseyde yaptığım beyanatı böylece hülâsa ettikten sonra müzakereler neticesinde yapılan tavsiye ve alınan kararlara geçebilirim:
1Konsey bilhassa
Birlik içinde ehemmiyetli derecede alacaklı olan Borçlu vaziyetinde bulunan memleketlere mahsus zorlukları gozönünde bulundurarak gerek serbestinin genişletilmesi yoluyla olsun, gerek başkaca tedbirler ittihazı suretiyle olsun ziraî maddeler ithalâtının tezyidine çalışmalarım, tavsiye etmiş bulunmaktadır. Bu tavsiyelere uygun olarak âza memleketler tarafından alınacak tedbirler kısa bir süre sonunda teşkilâta tebliğ edilecektir. Bu münasebetle şu ciheti de arzedeyim ki, karar projesinde ziraî maddeler ikinci merhale olarak tavsiye edilmekte iken tarafımızdan yapılan tâdil tklifi kabul olunmuş ve ikinci merhale sözleri kaldırılarak tesbit edilen formül arzumuza uygun olan ve demin arzettiğim şekli iktisap etmiştir.
2Avrupa Tedij^e
Birliğinin 30 Haziran 1953 tarihinden itibaren yeni Bu hususta elde olunan mutabakata göre:
Avrupa Tediye Birliği
1 Temmuz 1953 tarihinden itibaren bir yıl daha
Daha serbest bir
mübadele ve tediye sistemine ve paraların konverti- di. Kürsüye gelen Necip Bilge bu kanunun ehemmiyeti ve lüzumu üzerinde durdu. Anayasa Komisyonunun bu hususta salahiyetli olduğuna işaret ederek, Anayasa Komisyonunda buna mümasil ve müteallik birçok kanunları misal olarak saydı ve tasarının tetkikinin, Anayasa Komisyonuna ait olduğunu söyledi. Aynı mevzuda bir tasarı vermiş bulunan Sinan Te-kelioğlu da kanunun yukarıda yazılı iki komisyon tarafından incelenerek Meclise getirilmesi lüzumunu "belirtti. Neticede kanun tasarısının Anayasa Komisyonunun selâhiyeti dahilinde olduğu ve oraya havalesi ekseriyetle kabul olundu. Kanunların sözlü sorulara tercihan görüşülmesi takriri okunurken Feyzi Lütfü Karaosmanoğlu'nun söz istediği görüldü. Karaosmanoğlu, "Meclisin kanun, yapmak kadar murakabe vazifesi de olduğunu ileri sürerek, bu bakımdan sözlü sorulara hiç olmazsa dört toplantıda bir defa yer verilmesini istedi ve bugün sözlü soruların konuşulmasını teklif etti. Bu teklif büyük ekseriyetle kabul olunarak bunların sözlü sorulardan evvel görüşülmesi hakkındaki takrirler reddedildi. Urfa Mebusu Feridun Ergin'in 1951 ve 1952 seneleri zarfında Urfa vilâyetine yapılan yardım hakkında sorduğu sözlü soruyu İçişleri Vekili Et-hem Menderes ve Bayındırlık Vekili Kemal Zeytinoğlu cevaplandırdılar. İçişleri Vekili bu vilâyete 1951 de 25.000, 1952 de 70 bin liralık devlet yardımı yapıldığım ve 12 köyün içme su işinin halledildiğini ve 14 köyün içme suyunun inşa halinde olduğunu ve 1952 de il ve köy yollarına 43 0.000 liralık yardım yapıldığını ve hususi idare bütçesinden 41.000 lira ayrıldığını söyledi. Bayındırlık Vekili de Urfa vilâyetine, içme su isleri, yol inşa ve tamiri için ceman 1.160.000 liralık para harcandığını, Urfa vilâyeti dahilinde yemden yapılması kararlaştırılan devlet yollarından Urfa - Mardin yolunun 17 milyon liraya ihale edildiğini ifade etti. Tekirdağ Mebusu Şevket Mocan'm 1952 yılında kaç vatandaşın harice seyahat ettiğine, bunlardan kaçının döviz verilmeden 100 Türk lirası ile gittiğine dair sözlü sorusuna Maliye Vekili cevap verdi. 1952 yılında 4290 vatandaşın harice gittiğini, bunlardan 12829 una döviz tahsis edildiğini, 30278 vatandaşın beraberinde çıkarmağa selâhiyetli olduğu 100 lira ile seyahat ettiğini açıkladı. DÖvissiz gidenlerin hangi şartlar ve ne şekilde seyahat ettiklerinin kendisince meçhul olduğunu, döviz ve para kaçakçılığına mani olmak için kanunî selâhiyetin alınması gayesiyle yakında Meclise geleceğini belirtti. Vekil, döviz durumu hakkında da izahat vererek hakikatte döviz borç ve taahhüdümüzün 61 milyon lira olduğunu anlattı. Üçüncü soru Sinop Mebusu Muhtar Acar'ın İstanbul Sergisine dairdi. İçişleri Vekili Ethem Menderes, İstanbul Sergisinin geçirdiği safhaları izah _etti. Burada 1951 de 19, 1952 de 11 şehir meclisi azasının vazife aldığım,
hesapların selâhiyetli
makamlarca incelendiğini ve halen İstanbul Şehir Meclisinde olduğunu ilâve
ederek, soru sahibi daha fasla izahat isterse hizmetine hazır olduğunu
söyledi. Yine Muhtar Acar'ın İstanbul Şehir Meclisi Komisyonlarının
faaliyetine dair sorusuna sözü nakleden İçişleri Vekili: 24.6.1949
tarihinden itibaren Genel Meclisçe alman bir kararla komisyon asalarına
hakkı huzur verilmeğe başlandığım ve 15.12.1951 günü Vekâletçe alman bir
kararla, bu hakkı huzur tediyesinin önüne geçil- Soru sahibi Muhtar Acar, Vekilin izahatından sonra sorularına dair iddialar ileri sürdü. Vesikalar ibraz edeceğini açıkkyarak, bu sorulara taallûk eden mevzuların tahkik ve tetkik ettirilmesini Vekilden istedi. Tekrar kürsüye gelen içişleri Vekili: "Muhtar Acar arkadaşımızın huzurunuzda verdiği izahat içinde münderiç bulunan bütün maddeleri ayrı ayn tetkik ve tahkik mevzuu yapmak suretiyle kanunî neticeye varacağım. Suiistimal şemmesi taşıyan hiçbir maddeye en küçük bir müsamaha gösterilini-yecektir. Huzurunuzda bahsedilen meseleleri kanun yollarıyla bir neticeye bağlamayı vazife hayatımın en büyük bahtiyarlığı addedeceğim" dedi. Kars Mebusu Sırrı Atalay'm valilere buulunduklan mmtakalara göre farklı ve fevkalâde selâhiyetler verilip verilmediğine dair soruyu cevaplandıran İçişleri Vekili, böyle bir selâhiyetin ve hususî talimatın verilmediğini beyan etti. Kürsüye gelen Kars Mebusu Sırrı Atalay'm konuşması, Diyarbakır Mebusu Yusuf Azizoğlu ile karşılıklı münakaşa halinde inkişaf etti. Van Mebusu Ferid Melen'in Türkiye Emlâk Kredi Bankasınca ticarî krediler hakkındaki sorusunu Maliye Vekili Hasan Polatkan ee-vapîandırdı. Bankanın kredi verdiğini ve bu faaliyetin bankanın kuruluş maksadına uyduğunu ve 1952 sonuna kadar 6.100.000 liralık plasman ayrıldığını ve ticarî kredilerin İstanbul, Eskişehir, İzmir ve Adana şubelerinde de verildiğini söyledi. Ferid Melen, Vekilin izahatından sonra bankanın açtığı ticarî krediler hakkında tenkidler yaptı, bazı eşhasa fuzulî ticarî kredi açıldığından şikâyet etti. Vakit geç olduğundan yarın tekrar toplanmak üzere celseye son verildi. B. M. Meclisinin 10 Niscn 1953 tarihindeki 10 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saatlö te toplanarak çalışmalarına devam etti. Üç saat kadar süren bugünkü toplantıda Millî Korunma Kanununun tadili üzerindeki görüşmelere devam edileli. Oturum reis vekillerinden Fikri Apaydm'm riyasetinde açıldı. Kastamonu Mebusu Ziya Termen'in gündemle ilgili bir önergesi okundu. Önerge, kanun tasarısı ve tekliflerinin sözlü sorulardan evvel görüşülmesini teklif etmekteydi. Gümüşhane Mebusu Ahmet Kemal Varınca Önergenin aleyhinde konuşacağım beyan ederek söz aldı. Haftanm iki gününde suallerin, iki gününde de kanunların müzakere edilmesinin doğru olacağım ileri sürdü. Fakat önerge kabul olundu ve kanunun muvakkat birinci maddesinin b fıkrasının müzakeresine geçildi. Bu madde üzerinde birçok hatipler mütalâalarım beyan ettiler. Fıkra küçük bir kelime tashüi ile aynen kabul edildi. C fıkrasına geçildi. Bu fıkra ailesiyle birlikte oturduğu yerden başka bir yeri mesken olarak işgal edenlerin bu ikinci yeri serbest olarak kiraya verebileceklerine dairdi. İstanbul Mebusu Füruzan Tekil fıkranın ayırıcı bir mahiyeti olduğunu söyledi. Bingöl Mebusu Feridun Fikri Düşünsel, Konya Mebusu Hidayet Aydıner, Ankara Mebusu Hamit Şevket İnce söz aldılar. Konuşmaların sonunda riyasete maddede ufak tefek tadiller teklif eden önergeler verildi. Oya müracaat edildi ve Önergeler dikkate alındı. Ç fıkrasının müzakeresinde Hadi Hüsman, Feridun Fikri Düşünsel, Abdullah Aytemiz konuştular. Maddede tashih talep eden önergeler oya konuldu. Önergelerin dikkate alınması kararlaştı. E ve F fıkraları aynen kabul edildi. Kiraların, ev sahibi ile kiracılarının anlaşmaları halinde serbest bırakılmasına dair bir teklif karşılıklı uzun konuşmalara sebep oldu. Verilen Önergeler dikkate alındı. Ç fıkrası da küçük bir tadille oya arzedüdi. İlâve teklifler gelecek oturuma bırakıldı. Vakit geçtiği iğin Meclis Pazartesi günü toplanmak üzere dağıldı. E.M. Meclîsinin 13 Nisan 1953 tarihindeki toplantısı: 13 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te toplandı. Millî Korunma Kanununun bazı maddelerinin tâdili görüşüldü. Şehrimizde misafir bulunan Alman Parlâmentosundan bir heyetm müzakereler sırasında Meclise gelişleri, mebusların tezahüratına sebep oldu. Bu arada, riyaset makamını işgal etmekte olan Büyük Millet Meclisi Reisi Refik Koraltan'm kısa ve özlü bir hitabesi, Alman Mebuslarına karşı gerek Meclis ve gerekse Millet olarak duyulan iyi hislerin samimi bir ifadesi halinde belirdi. Yarım saat kadar müzakereleri takibeden Alman heyetinin Meclisten ayrılışı da alkışlarla karşılandı. Çalışmalar saat 17 ye doğru bitirildi. Oturum, Büyük Millet Meclisi Reisi Refik Koraitan'ın riyasetinde açıldı. Sözlü soruların görüşülmesi hakkındaki takrirler reye konulup reddedildikten sonra Konya Mebusu Hidayet Aydıner söz alarak gündemin çok yüklü bulunduğunu, Millî Korunma Kanununun müzakeresinin bir hayli uzun sürdüğünü, bunun hemen arkasında aynı şekilde uzun sürecek Turizm Endüstrisi Kanunu mevcut olduğunu bildirdi ve ruznamede tevhidi içtihat müessesesini alâkadar eden bir lâyihanın mevcut olduğunu ve bununla ilgili yüzlerce işin Temyizde birikmiş olduğundan bahisle bu lâyihanın müstaceliyetle ve takdimen görüşülmesini istedi. Meseleler doğrudan doğruya ve açıkça ortaya konulmak suretiyle suçluların tecziyeleri yoluna gidecek bir istikamette yürünmüyordu. Çünkü suç yoktur ve suçlu mevcut değildir. Bu vaziyette muayyen kimseleri çürütmek hedefi güdülmüş ve bu dil altındaki baklalar, kulaktan kulağa giden lâflar, şahıs mı, zümre mi, hükümet ve iktidar mı olur, öyle bir hedefe teveccüh etmiştir. Hedef tutulanı, artık kendiliğinden tutulamaz hale getirmek gayreti güdülmüştür. İşte ben, böyle bir mücadelenin içinde olduğumuzu epey zamandanberi hissetmekteyim. Kulaktan kulağa götürülen bu fısıltıların sayın Ferid Melen tarafından bu kürsüye getirilmiş olmasını, getirdiğini işittiğim zaman, hakikî bir sevinçle karşıkdım. Bu suretle bugün, sizinle beraber bu sunsti-mal dedikoduları ile ne derecelere kadar mücadele azmini taşıdığımızı, bu kürsüden sizlere ve umumî efkâra ifade etmek fırsatını buldum. Bundan dolayı bilhassa bahtiyarım. Başvekil Adnan Menderes, önerge sahibinin iddialarını Öğrenince, bunları o esnada toplanmakta olan Vekiller Heyetinde bahis mevzuu ettiğini söylemiş ve Vekiller Heyeti toplantısında Maliye Vekili Polatkan'a şöyle hitap ettiğini bildirmiştir: "Polatkan, bunlar olmuş .mudur, olmamış mıdır, bilmiyorum. Aldığım malûmat, senin bu islerde asla dahlin ve tesirin olmadığı hakikatini gösteriyor. Ancak bu, bir taraflı malûmattır. Yarın dâvamız, bir yüksek hakemin, Büyük Millet Meclisinin huzurunda bahis mevzuu edilecektir. Şimd burada, bitarafız. Yarın dâvanın görüleceği yerde, hakemle beraber biz ve iddiacı, üç taraflı olacağız. Şayet bu muhakeme esnasında bu dediklerinin gayri zuhur ederse, kendini lâyıkiyle müdafaa edemezsen ve idaresi sana mevdu müessesenin politikasını gereği gibi idare ettiğin kanaati, yüksek Mecliste, o yüksek hakemin vicdanında ve senin şeref ve haysiyetine iştirak eden vekil arkadaşlarının ve benim, vicdanlarımızda inandırıcı bir tesir yapmıyacak olursa, sevgili kardeşim Polatkan, Büyük Millet Meclisi kürsüsünden inmeden istifanı kürsüde vereceksin." Başvekil Adnan Menderes, sözlerine şöyle devam etmiştir: "Ağır bir iddiaya maruz kalmışızdır. Hattâ Ferİd Melen arkadaşım gecen celsedeki konuşmasını yaptığı zaman, Hasan Polatkan'in lâyık olduğu cevapları vermemiş olmasından dolayı vicdanlarınız burkulmuştur, eza ve iztırap duymuştunuz. Polatkan'm kendisini müdafaa edememiş olması üaerine, vicdanlarınızı, bunca murakabe ve gayretlerimize rağmen biaim iktidarımız zamanında da bu nevi işler yapılmakta devam etmiş endişesi kaplamıştı. Fakat işini doğru gören ve hulûsla çalışan bir vatandaşın olduğu gibi bîr hükümetin, bir iktidarın da büyük bir mazhariyeti, bir mükâfatı vardır. O da şudur ki, eğer Hasan Polatkan bugün bu kürsüden kendisini hakkiyle müdafaa etmemiş ve murakabenizin kuvvet ve mehabeti kargısında yine bu kürsüden istifa mecburiyetinde kalmış olsa idi, bu hal iktidarımız irin bir şeref ve bir zafer teşkil edecekti. Aynı suretle, bugün bizzat müşahede ettiğimiz gibi, bizleri ikna edici bir tarzda kendisini müdafaa ettiği takdirde de, yine bir zafer kazanmış olacaktık, îste hulûs ile hizmet etmenin, her hal ve kârda, en tehlikeli zannolunan isnadlar ve tecavüzler karşısında dahi, ferdleri, hükümetleri ve iktidarları zafere eriştiren kerameti buradadır. Başvekil, bundan sonra, bu dedikoduları Büyük Millet Meclisi kürsüsüne getiren Van Mebusuna teşekkür etmiş, bu dedikodulara kayıtlara îstinadan cevap verildiğini söylemiş, önerge sahibinin bu dedikoduların ilk defa konuşulduğu zamanki edası ile biraz evvelki edası arasında mevcut farkı belirtmiş, bunun herhalde tecrübesizlikten geldiğine işaretle demiştir ki: "Memlekete hizmet endişesiyle hareket etmekte olan Ferid Melen arkadaşıma daha ihtiyatlı ve daha tedbirli olmasını tavsiye ederim. Temennim 4e budur. Kendisi yarın için bu memlekete hakikaten daha iyi hizmetler yapmak imkânını bulur. Fakat kucak kucak kahve ve kulis dedikodularını buraya getirip önünüze sermesin. Delil ve ispat istiyen, vicdanlar karşısmda altından kolayca kalkılamıyacak olan bu gibi hareketlere tevessül etmesin. Başka defa daha ihtiyatlı hareket etse, herhalde daha basiretli bir iş görmüş olur. Sayın Ferid Melen arkadaşım, ben suiistimalleri takibe devam edeceğim, diyor. Mevcut olmıyan bu suiistimalleri takipte devam etmiyecek olursa, hakikaten hatırım kalır." Başvekil Menderes, sözlerine şöyle devam etmiştir: "Suiistimalleri takip, herhangi bir kimseye münhasır bir imtiyaz değildir. Bununla hepiniz vazifeli bulunmaktasınız. Dünkü idarede bu kürsüden bunlar konuşulamazdı. Bunları gazeteler yazamazdı. Banka kasalarından kıymetli evrak çalınır gibi banka esrarına nüfuz edilemezdi. Bu suiistimallerle mücadelede sen ne yapıyorsun diye bana sorulacak olursa, yeni girmiş olduğumuz açıklık devrinin, yeni açılan demokrasi devrinin, suiistimalleri yüzde 90 nisbetinde kendiliğinden bertaraf etmek için kâfi teminat teşkil eylediğini ifade ederim, her şey, matbuatın, Türk umumî efkânnm ve bizzat sizlerin dikkatK ve itinalı gözleriniz önünde cereyan etmektedir. Eğer bahsedilen ve bugün bu kürsüye getirilen dedikodulardan başka bir gey mevcut olsa idi, elbette şimdiye kadar buraya çoktan getirilirdi. Bunda şüphemiz yoktur. Hiçbir veçhile pervamız da yoktur." Başvekil, bundan sonra, "Bu kürsüde vefalı ve âlicenap olmak lâzimgelir" demiş ve soru mekanizması üzerinde durmuştur: "Soru, ihbarlı bir müessesedir. Soru sorulacak, Vekile verilecek, Vekil tetkik etmek ve cevap vermek için hazırlanacak ve ondan sonra yüksek huzurunuza -çıkacaktır. Mesuliyet hissi, devlet işlerinin yüksek seviyesi, bunun böyle olmasını icabettirir. Fakat öyle olmuyor. Vekil, âni olarak, kendisine sorulan sualin içinde bulunmayan bir yeni vaziyetle karşı karşıya bulunduruluyor. Vekil o zaman cevap veremiyor ve sîzlerin vic-damnısda da, Vekil niçin buna cevap veremiyor, acaba suçlu mudur ki cevap veremiyor istifhamı beliriyor. Eğer böyle bir hücum Vekil için me-mûlün d'şinda bir mahiyet arzetmese idi, bugün huzurunuzda vermiş olduğu malûmatı, soru münasebetiyle daha ilk günden toplar ve birdenbire yapüan hücuma maruz kaldığı anda derhal vermek suretiyle iddaciyı o Kaman iskât edebilirdi. Böyle yapmamış olmasının, bu muamelelere nüfus etmemiş bulunmasının tek mânası, Vekilin yüsde yüz masum oluşudur.
Maalesef, Ferid Melen
arkadaşımız, bugün de aynı baskıyı ve arkadan hançerleme taktiğini tekrar
etti. Yine burada bugün, kendi sorularına göre, hangi hesaplar üzerinde
konuşacağımızı, bizzat kendisinin zabıtlar-daki ifadelerinden çıkararak
ona göre hazırlandık ve buraya geldik, bu sefer de şu veya bu apartımanlar
ve ikazlar bahig mevzuu edildi. Çok rica ederim: bunları da bize
versinler, gelecek defa da onları konuşalım. Çiğ
Başvekil bundan sonra, Van MebusuFerid Melen'in bu önerge vesilesiyle birçok telgraf ve yüzlerce mektup aldığı hakkındaki sözlerine temas etmiştir. Yirmi iki milyon vatandaşın içinde, demiştir, türlü fikir ve kanaate sahip, hattâ zayıf düşünceli vatandaşların mevcut olmadığını iddiaya imkân var mı? Bir kere o telgrafların ve mektupların mevcut bulunduğu ve imzaların kimlerin imzaları olduğu sabit olmalıdır. Beyyinenin kuvveti ancak o zaman nazarlarımızda taayyün edebilir. Ben zannediyorum ki, Ferid Melen arkadaşım, sözlerinin hakikat olduğunu ispat için bu derece masenide bir beyyineyi ortaya atmakla, bir dâvanın kazanılmasında şimdiye kadar hiçbir kimsenin kullanmadığı bir usulü icad şerefini kazanmış oluyor. Başvekil Adnan Menderes, Van Mebusu Ferid Melen'in Banka Kanununun ikinci maddesini okuduğunu, bu maddede bankaya verilen vazifelerin ehemmiyet derecesine göre sıralanmış olduğunu, Önerge sahibinin bankanın vazifesinin sadece mesken yaptırmaya inhisar ettiği mütalâasında bulunduğunu söylemiş ve şöyle demiştir: Bir mebus, bir kanunu, kendince anlamak hakkına sahip değildir. Kanunlar, objektif hükümlerdir. Âmmenin onları anlayış tarzının ehemmiyeti vardır. Ferid Melen arkadaşımızın, herhangi bir mânevi tazyik karşısında, ben kanunu böyle anlıyorum, demesi bir mâna ifade etmez. Bundan başka bir mebus eğer kanunu muayyen bir tarzda anlıyorsa veyahut kanunun öyle olması lüzumuna kani ise, bir tadil teklifi ile huzurunuza gelir, bunun kabulünden sonra eski kanundaki maddelerde yazılı vazifelerin bankaya verilmesi caiz değildir der, burada kanunun o maddesini okurken hazfettiği vazife ve ibareleri hakikaten hazf ve ilga ettirir, bundan sonr ada kanun öylesine tatbik olunur. Fakat metin orada başka şekilde dururken, o metnin sarih mânasını ihmal etmek ve "ben kanunu böyle anlıyorum, benim anladığıma göre siz kanun hükümlerinden inhiraf ettiniz" demek, hiçbir hakikatin ifadesini teşkil etmez. Başvekil, daha sonra, Van Mebusu Ferid Melen'in "Bana çamur attınız, binaenaleyh bu çamuru temizîiyeceğim" sözlerini cevaplandırmıştır. Çamur atılan acaba kimdir, diye sormuştur. Hem de bir defa atılmakla iktifa olunmamış, sonradan, hedefi tayin edilmeden avuç avuç serpişti-rilmekte devam edilmiştir. İnsanın, zalim olduğu halde mazlum görünmek suretiyle efkârı lehine eelbetmek istemesi, bir taktiktir. Fakat dikkatli huzurunuz, bu gibi taktiklerin bir değer ifade etmiyeceği bir yerdir. Biliyorsunuz ki Ferid Melen arkadaşım, Maliye Vekili arkadaşımızı, dola-yısiyle hepimizi nüfuz ticareti yapmakla, nüfuz ticaretinin câri olduğu bir devir ve bir idareyi ayakta tutmakla itham etti. Şimdi, kasdım o değil, tamim etmeyiniz, bütün insanlar öyle değildir, diyor. Manen öyle olmasa ve yalnız Maliye Vekili bahis mevzuu bulunsa dahi, elbette ona müteveccih olmak üzere hücum ve kıyama geçen kendisidir. Vekil olmak, sabahtan akşama kadar mutlaka kendisine istenilen tariz ve taarruzla.r yapılabilecek bir mevkie gelmek değildir. Mebus arkadaşlarım beni elbette mazur görürler: Mebus mutlaka Vekile istediğim söyler, Vekil de haysiyetinin müdafaasında icap eden aksülâmeli göstermez, diye bir kaide yoktur." Başvekil, beyanatında kredi politikasından ve bunun arzettiği gelişmelerden de bahsetmiş ve şöyle demiştir: Maliye Vekili bankanın politikası hakkında sizleri tenvir ederken, tahmin ediyorum ki şimdiye kadar bilmediğiniz bazı hakikatleri de bu vesile ile öğrenmiş oldunuz. Bankanın içinde bulunduğu inkişaf seyri, göğsümüzü kabartacak ve memleket nam ve hesabına hepimizi bahtiyar edecek derecededir. Bankanın faaliyetlerini bütün vatan sathına yaymak, banka yardımlarından çok adetçe vatandaşı müstefid etmek ve banka kaynaklarını ve yardım imkânlarını akla hayale sığmıyacak derecede genişletmek elbette banka politikasının iyi bir yolda yürüdüğünün şaşmaz delilleridir, önerge sahibi, memlekette 364 bin meskene ihtiyaç olduğunu ifade etti. Daha çok meskene ihtiyaç vardır. Fakat asırların ve uzun yılların ihmalleri ile birikmiş olan bu ihtiyaçların tahassül etmiş, bulunan bu perişanlık manzarasının, elbette iktidarımız tarafından bir mucizevî değnekle dokunularak bir senede ortadan kaldırılacağını hayal etmek, aklı başında hiçbir vatandaşın fikrinden geçmez. Uzun yılların bu ihmallerini ve biriktirdiği ihtiyaçları, geceyi gündüze katarak, emekten ve günden zerre israf etmemeğe çalışarak süratle telâfi etmekteyiz. Nasıl ki Ziraat Bankasının 300 milyon lirada bulduğumuz ikrazat yekûnu bir buçuk milyara yaklaştırmak yolunda isek ve böylece ziraat sahasında gayet cılız olan krediyi süratle memleketin ihtiyaçlarına yetecek bir raddeye getirdi isek, vazife başında bulunduğumuz zaman için sizlere tebşir ve vaad ederim ki memleketin mesken ihtiyaçlarını karşılayacak olan Emlâk Bankasının kaynaklarım da aym hızla yakın zamanda milyara yaklaştıracağız." Başvekil bundan sonra, bir şey Öğrenmek için detektifvâri malûmat temin etmek meselesi üzerinde de durmuş ve şöyle demiştir: "Bir mevzuu öğrenmek hususunda Ferid Melen arkadaşım bir yazılı soru verseydi ve banka ile benim aramda kalmak şartiyle §u hususları açıklayın deseydi, biz, kasalarımızın en derin köşelerine inerek en mahrem telâkki edilecek malûmatı acaba kendisine vermekte tereddüt mü edecek idik? Eğer yazılı soru vermiş ve cevap alamamışsa, kürsüye böyle bir şikâyetle gelirdi. Hiçbir hükümetin bir mebusun sorduğu suale cevap vermemek haddi değildir. Bunu huzurunuzda cesaretle bin defa tekrar edebilirim. Hata olabilir, unutulmuş olabilir. Bir telefonla mesele hatırlatıla-bilirdi. Vermediğimiz, vermemekte İsrar ettiğimiz ve bunun için kendisince kabul olunmayan mucip sebepler gösterdiğimiz bu noktayı ileri sürerek huturunuza gelir ve Hükümeti huzurunuzda mahkûm edebilirdi. Bu memlekette millî iradeye dayanılarak kurulmuş olan idare, açıklık ve dürüstlük idresidir. Hepiniz, bu idarenin müfettişleri, murakıplarısınız. Hepiniz, millet işlerinin sahiplerisiniz. Millî murakabenin işlemediğinden şikâyet olunuyor. Millî murakabenin Türkye kadar işlediği bir memleketin bugün mevcut olduğunu tasavvur etmiyorum. Büyük Millet Meclisinin suallere cevap vermek için tahsis ettiği saat miktarı, bu celselere iştirak eden mebus nisbeti, dünyada mevcut perlâmentolann hiçbiri ile kı-yaslanamıyacak derecede büyüktür. Bu, nereden geliyor? İşi gücü bırakalım, sabahtan akşama bîsut suallerin uzun lâbirentleri içinde memleket ihtiyaçlarını bir tarafa terkedelim, sonra çabuk yorulalım, çabuk yıpranalım ve böylece asıl büyük maksatlara da çabukça ulaşamıyalım. Van Mebusu Ferit Melen'in sözlü sorusu münasebetiyle Maliye Vekili Hasan Polatkan'ın beyanatı: -15 Nisan 1953 Ankara: Maliye Vekili Hasan Polatkan, Van Mebusu Ferid Melen'in sözlü sorusu münasebetiyle bugün Büyük Millet Meclisinde aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: "Muhterem arkadaşlar, Van Mebusu Ferid Melen'in Emlâk Kredi Bankasının ticarî kredi muameleleri hakkında vermiş olduğu sözlü soru münasebetiyle yaptığı konuşma sonunda içtüzüğün 177 nci maddesi gereğince soruşturma komisyonu kurulması talebini ihtiva eden takririni tahlil ettiğimiz takdirde Üç noktanın bulunduğunu göreceğiz. Ferid Melen:
Türkiye Emlâk Kredi
Bankasının faaliyet ve muamelerinde tuttuğu
Ticarî krediler için
ayrılmış olan altı milyon liralık plasmanın üçte
Takrirde sarahatle
ifade edilmemiş olmakla beraber daha Önceki ileri sürmektedir. Temas ettiği bütün mevzulara ve bilhassa tesbit ettiğimiz bu üç noktaya teker teker cevaplarımı arzediyorum. Emlâk Kredi Bankasının bugünkü politikasının, mevzuata uygun olup olmadığını tesbit edebilmek için ilk önce bu banka kanununun ve statüsünün bankaya ne gibi vazifeler vermiş olduğunu gözden geçirelim. 1946 yılında yürürlüğe giren 4947 sayılı kanunun 2 nci maddesi ve bu kanuna göre çıkarılmış olan statünün 4 üncü maddesi Türkiye Emlâk Kredi Bankasının vazifelerini şöylece tesbit etmektedir: • Bilhassa meskeni olmayan yurttaşları ucuz mesken sahibi yapmak, Yapj iğlerini teşvik etmek ve kolaylaştırmak,
Tamir, tâdil, tevsi
ve diğer ihtiyaçları karşılamak üzere elli yslı
Bankaya veya
başkalarına ait arsalar üzerine bina yapmak veya.
Yapı ve yapı
malzemesi endüstrisi ve ticareti yapmak ve ortaklık Sigorta ortaklıkları kurmak ve kurulmuş olanlara ortak olmak. Diğer her türlü banka işlemleriyle uğraşmak, S İnşaatı teşvik maksadiyle ve amacına uygun işlerin sağlanmağına yardım olmak üzere arsa ve arazi satın alarak ifraz ve imar suretiyle satmak veya mübadele etmek, gerek kendi ihtiyaçları ve gerek amacına uygun iğler için gayrimenkul alıp satmak, 9 Yukarıdaki maksatları sağhyacak inşaat ve imar işleriyle ilgili her türlü plân ve proje yapma taahhüdünde bulunmak, ekspertis işleri yapmak ve diğer her türlü işlemlerde bulunmak. Kanun ve statünün bu sarih hükümleri bankaya, bilhassa meskeni olmi-yan vatandaşları mesken sahibi kılma vazifesinin yanında, meskenden gayri her çeşit yapı işlerini teşvik etmeyi ve kolaylaştırmayı da vazife olarak vermiş bulunmaktadır. Bu suretle tenkid mevzuu yapılmak istenilen akar üzerine ikrazat da bankaya kanunla ve statü ile verilmiş olan vazifeler arasındadır. Banka Kanununun 2 nci maddesinin ve statünün 4 üncü maddesinin (d) fıkraları Emlâk Kredi Bankasına diğer her türlü banka işlemleriyle uğraşmak yetkisini de vermiş bulunmaktadır. Maliye Komisyonunun aynı kanun hakkındaki raporunda, (mevduat rezervleriyle mukayyet olmak üzere kısa vadeli ticarî plasmanlara yer ayırması uygun görülmüş ve ka-Tiunun 2 nei maddesi bu esaslar dairesinde tanzim edilmiştir) denilmek suretiyle bankanın ticarî kredi muameleleriyle de meşgul olacağı sarih olarak ifade edilmiştir. Bankanın çeşitli vazifelerinin arasında sayılan meskeni olmayan yurttaşları ucuz mesken sahibi yapabilmek üzere banka hangi kaynaklarını tahsisi etmek mecburiyetindedir. Bankanın kuruluş kanunu ile 5228 sayılı Mesken Yapımını Teşvik Kanununda mesken yapmak İçin tahsis edilebilecek banka kaynaklarının nelerden terekküp edebileceği gösterilmiştir. Bankanın 4847 sayılı kuruluş kanununda mesken kredilerinden kullanabileceği paraların hazineden bankaya sermaye hissesine mahsuben verilecek ödeneklerin Vekiller Heyeti karariyle terekküp edeceği gösterilmiştir. Yani banka hazineden sermaye hissesi olarak alacağı tahsisatla çıkardığı tahvilâtı mesken kredisine tahsis ederse kanunen kendisine mesken kredisi mevzuunda verilmiş "vazifeyi ifa etmiş ve kanunun hükümlerini yerine getirmiş sayılır. Acaba banka kendisine tevdi edilen bu vazifeyi ifa etmiş midir? Ve banka kendisine tevdi edilen bu vazifeyi eski iktidar zamanında ne şekilde ve nasıl yapmıştır, kendi iktidarımız zamanında ne suretle ifa etmektedir? Şimdi bu noktalan gözden geçirelim: Hazmeden bankaya iktidarımızdan önce ödenen sermaye hisselerinden 1946 - 1947 yıllarında %70 ini, 1947 - 1948 yıllarında 7° 50 sini ve 1948 -1949 yıllarında bankanın çıkardığı tahviller hâsılatım bu işe yatırmasına mukabil iktidarımız zamanında hazineden Ödenen sermaye paylarının %75 i, tahvil hâsıllarının tamamı yatırıldıktan maada Emlâk Bankasının kanunen mesken kredilerine yatırmak mecburiyeti olmadığı halde (b) tertibi sermaye hissesinden de (24.900.000) lirayı mesken kredilerine tah- sis etmek suretiyle bankanın ödenmiş sermayesini teşkil eden yüz milyon liranın (69.150.000) lirasına muadil bir meblâğı kuruluş maksadında tayin edilen haddin pek çok fevkinde olarak mesken yapımını teşvik için ipetokli kredi muamelelerine tahsis etmiş bulunmaktadır. Kuruluş maksadına ve kanuna uygun olmayan gidiş bu mudur? Bu yıl daha bir ay Önce banka fevkalâde bir umumî heyet tophyarak %5 li kaynakların bütün memleket mesken kredisi ihtiyacına yetişmediğini bildirerek, kanunen mecbur olmadığı halde, uzun vadeli %7 li kaynaklarını da mesken kredilerine %75 nisbetinde tahsis kararı almıştır. Kuruluş maksadına uygun olmayan gidiş bu mudur? Mesken kredileri mebaliğinin hangi unsurlardan terekküp ettiği yolunda vâki izahatımızdan sonra, umumî olarak ipotekli kredilerin şahıs basma tahsis şekillerinden ve bankamn kredi politikasından bahsedeceğim. Türkiye Emlâk Kredi Bankasında, eski iktidar devrinde şahıs başına %5 faiz ve 20 yıl vâde ile 40 bin liraya kadar borç para verilmişti. Böylece, banka kaynağının sadece devlet bütçesine konulan sermaye hissesine inhisar ettiği ve bu suretle banka malî imkânlarının en kısır bulunduğu o devirlerde, en ucuz faiz ve en uzun vâde ile yüksek miktarlarda olmak üzere pek mahdut sayıda vatandaşlar ancak mesken kredisinden istifade •edebilmişlerdir. Şöyle ki, 1947 yılında ancak 149 vatandaşa, 1948 yılında 1009 vatandaşa, 1949 yılında 1133 vatandaşa mesken kredisi verilebilmiştir. Diğer nevi ipotekli kredilerden faydalanan (9.876) vatandaşla birlikte 1946 yılından 1949 yılı sonuna kadar geçen dört yıllık devre içinde Emlâk Kredi Bankası ceman ancak (12.470) vatandaşa (97.986.000) lira kredi vermiştir. O tarihlerde şahıs başına (25.000) liradan fazla miktarda verilen kredilerin umumî yekûna nisbeti % 19.72 dir. 1950 yılında iktidar değiştikten sonra alınan bir kararla banka, mesken kredilerindeki imkânları daha geniş ölçüde bir vatandaş kitlesinin hizmetine tahsis edebilmek için mesken kredilerinden şahıs başına ikraz edilecek haddi (9.000) lira ile tesbit ederek bakiyesinin diğer kredi imkânlarından karşılanmasını prensip olarak kabul etmiştir. Banka malî imkânlarının bu tertip ve tasnifinden sonra sadece 1950 yılı içinde, (3.034) vatandaşa, 1951 yılında (11.910) vatandaşa 1952 yılında (15.232) vatandaşa kredi açılmak imkânları bulmuştur. Bu çalışmanın sonunda, iktidarımız devresi olan 1950 yılından 1952 yılı sonuna kadar Türkiye Emlâk Kredi Bankasından yeniden (30.176) vatandaşa (177.543.000) lira kredi vermek kabil olmuştur. 3mlâk kredilerinden faydalanan vatandaş sayısının 1950 yılma kadar (12.470) şahıs olmasına mukabil 1950, 1951 ve 1952 yılları zarfında bankadan (30.176) vatandaşa kredi tahsis edilmiş ipotekli ikrazat hacmi (98.000.000) liradan 276.000.000 liraya yükseltilmiştir. Ferid Melen arkadaşımızı endişeye düşüren gidiş bu parlak netice mi olmuştur? îş hacmindeki bu büyük artışa mukabil (25.000) liradan fazla kredi alanların nisbeti arttırılmamış, bu nisbet eski iktidar zamanında % 19,72 iken zamanımızda %19 a düşürülmüştür. Bütün bu izahattan anlaşılacağı veçhile, verdiğimiz rakamlarla Türkiye Emlâk Kredi Bankasının iş imkânlarının artmasıyle mütenasip olarak vatandaşı mesken sahibi yapma maksat ve gayesinin tamamen tahakkuku yolunda çalıştığını, sahip olduğu bütün malî kaynakların %81 ini küçük ölçüde açtığı hesaplarda kullandığını göstermektedir. Bu sebepten, Ferİd Melen'in iddiası hilâfına Emlâk Kredi Bankası yeni imkânlar buldukça bunları mesken sahibi olmak İsteyen vatandaşların emrine vermiş ve kullandırmıştır. Aşağıda okuyacağım rakamlar, Türkiye Emlâk Kredi Bankasının 1952 yılında şahıs başına açtığı ipotekli kredilerin durumunu göstermektedir. Bu suretle banka ipotekli plasmanlarını tevzi ederken daima geniş vatandaş kitlelerin ihtiyaçlarını karşılamayı ön plânda tutmuş, kredinin demokratik ve âdil bir şekilde dağıtılmasına çalışmıştır: Demokrat Parti iktidara gelmeden önce, geçen çeyrek asır içinde Türkiye Emlâk Kredi Bankasının sadece bir, iki büyük şehrimizde iş görmeyi hedef tutan sekiz vilâyet merkezinde faaliyette bulunan kısır bir ikraz müessesesi olmasına mukabil iktidarımızın üç senesi içinde bu banka, şube ve ajans sayısını 8 den 26 ya çıkarmak, Türkiye'nin 43 vilâyet ve 160 a yakın ilçe merkezinde muhabirlikler tesis etmek suretiyle memleketimizde imâr ve kalkınmaya büyük ölçüde hizmet eden, yurdun bütün sathına kısa zamanda yayılarak yıkılan, yanan senelerce mahrumiyet ve harabı içinde bırakılmış olan memleket köşelerini ihyaya çalı§an hayırlı bir kredi müessesesi olmuştur. Bu arada yangın felâketi geçirmiş, zelzele tahribatına uğramış, su baskınına maruz kalmış Demirci, Balıkesir, Çankırı, Erzurum, Çanakkale, Gördes il ve ilçelerinde çalışmaya başlamış, memleketin en büyük sosyal dâvasına da yardım ederek Kayseri, îstanbul, Bursa, Malatya ve yurdun diğer bölgelerinde kurulmuş ve kurulmakta olan işçi meskenlerine lüzumu krediler temin etmiş, Ankara'da, Aydın'da, îstanbul ve İzmir'de gecekondu dâvasının halli için esaslı hamleler de yapmıştır. Kuruluş maksadına ve statü esaslarına aykırı gidiş bu mudur? 4947 sayılı Türkiye Emlâk Kredi Bankası kanununun 2 nci maddesinin (c) bendi, yapı ve yapı malzemesi endüstri ve ticareti yapmak ve ortaklıkları kurtarmak ve kurulmuş olanlara ortak olmak hükmünü ihtiva etmektedir. Banka, iktidara geçtiğimiz tarihe kadar tamamen ihmal edilmiş olan bu kanunî vazifesini de ele almış, inşaat malzemesi sanayiinin inkişafına yardım etmek, bunlara lüzumlu malî kaynakları bulmak için faaliyete başlamış, Ankara'da yıllık istihsâli 90 bin tonu bulacak olan yeni çimento şirketine yan sermayeyi ve haricî krediyi temin etmiş, yurdun garkında ve garbında yeni çimento fabrikaları kurulabilmesi için hazırlıklara başlamıştır. Bu suretle banka, kuruluş maksatlarına tamamen uygun yolu ve kredi politikasını ancak iktidarımız zamanında takibe bağlamıştır. Emlâk Kredi Bankası, partimiz iktidara geçmeden önce çok mütevazı bir kredi olarak mahdut ölçüde vatandaşlara ödünç para verirken, bugün memleketin ana dâvalarını halletmek için mahleler yapan bir müessese haline nasıl gelmiştir? Bu geniş malî imkânları nasıl temin etmiştir? Türkiye Emlâk Kredi Bankasını, 1950 yılında ele aldığımız zaman bu müessesenin 100 milyon liralık itibarî sermayesinden 57 milyon lirası henüz ödenmemesi bulunuyordu. Bu tarihlerde emekli sandığı ile banka normal bir anlaşma yaptılar ve emekli sandığı Emlâk Kredi Bankası sermayesine 45 milyon lira ile iştirak etti. Bu suretle 1952 yılı başında Emlâk Bankasının sermayesi tamamen ödenerek 100 milyon liraya yükseldi. Ferit Melen, bu bahiste konuşurken işçi sigortalariyle emekli sandığının paralarını % 10-12 getiren emlâke yatırmak imkânına malik iken belki telkin ve tesirle bu bankaya mevduat yapmağa mecbur tutulduklarını da ifade etti. Emlâk Kredi Bankasının, Emlâk ve Eytam Bankası olarak kurulduğu 1926 yılından iktidarı devraldığımız 1950 yılına kadar mevduat bakiyesi ancak (30.000.000) liraya ulaşabilmişti. 1951 yılında bu tevdiat (51.000. 000) liraya 1952 yılında (93.000.000) liraya yükselmiş 1953 yılı Mart ayı sonunda (100.000.000) lirayı tecavüz etmiş bulunmaktadır. Bu miktarın 70 küsur milyon liralık kısmı kurumlara değil halka ait mevduat teşkil etmektedir. Bu Banka çeyrek asırlık hayatı içinde ancak 30 milyon lira tevdiat toplayabilmesine yikabil iktidarımızın üç senesi içinde 70 milyon lira tevdiat toplamıştır. Emlâk Kredi Bankası gerek vatandaşlardan ve gerekse kurumlardan topladığı tevdiatı hiç bir telkin ve nüfuz kullanmadan iktidarımız zamanında bankanın yarattığı itinat ve eminyetle halka ve müesseselere ödemede gösterdiği kolaylık ve bankacılık tekniğinde yaptığı İslâhat ile temin etmiş bulunmaktadır. Bu vesile ile, Ferit Melen'e şunu hatırlatayım ki İşçi Sigortaları ve Emekli Sandığı gibi müesseseler kanunları gereğince yıllık gelirlerinden bir kısmım gayri menkule bir kısmım da esham ve tahvilât ile tevdiata yatırırlar. Bu kurumların bütün gelirlerini münhasıran iradı yüksek olacak ümidiyle tamamen gayrimenkule yatırmak mevzubahs değildir. Zira kanunları, gelirlerinin % 20 sine kadarını ancak gayrimenkule yatırmak mecburiyetini tahmü etmiş bulunmaktadır. Emlâk Bankası da bu müesseselerden tevdiatı kabul eden ve mukabilinde kanunlarımızın tayin ettiği ölçüde faiz ödemekte olan bir müessesedir. Ferit Melen'in mühim bir mevzu olarak ele almış olduğu ticarî kredi ve borçlu carî hesaplar meselesine geliyorum. Banka bildiğiniz gibi sermayesinin % 55 i hazineye % 45 i hakikî ve hükmî şahıslara ait bulunan bir anonim şirkettir. Bankanın sermayesine iştirak eden bu hakikî ve hükmî şahıslar her bir banka olarak kurulduğu için kabul ettiği tevdiatı normal bankacılık usullerine göre işletmek mecburiyetinde bulunmaktadır. Emlâk Bankası kabul ettiği vadesiz ve kısa vadeli tevdiatı fasılasız olarak Emlâk ve Eytam Bankası zamanından beri ticarî krediler muamelâtında ve kısa ipotekle temin edilmiş borçlu carî heseplarda kullana gelmiştir. Bu muameleler hâlen yürülükte bulunan 4947 sayılı kanunun 2 nci ve banka statüsünün 4 ncü maddelerinin (b) fıkralarına tamamen uygun bulunmaktadır. 2999 sayılı Bankalar Kanunu Türkiye'de Emlâk Kredi Bankası ile, Emniyet Sandığına "Gayrimenkul alım ve satımı ile uğraşmak, gayrimenkul üzerine ödünç para vermek hakkını tanımış ve diğer kerdi müesseselerini bu muameleyi ifadan men'etmigtir. Bu suretle, Türkiye Emlâk Kredi Bankasına memlekette gayrimenkul üzerinde hareket kabiliyetini kaybeden millî servete hareket ve tedavül edilmiştir. Gayrimenkulunu karşılık göstererek para temin etmek zorunda kalan vatandaş, hangi partiye mensup olursa olsun hangi mevkide ve kimin yakım ve akrabası bulunursa bulunsun müracaat edebileceği tek banka Türkiye Emlâk Kredi Bankasıdır. Bankanın uzun vadeli ucuz faizli ipotekli kredilerinden noksan temin ettiği geliri bu gibi kısa vadeli kredilerden sağladığı faiz farklariyle telâfi etmesi de bir banka işletmesi için zarurî bir keyfiyettir. Ferit Melen, 27 seneden beri Türkiye'de bankacılık yapan bu müessesenin her nevi tevdiat topladığını bilmektedir. Ve bir bankanın gayet tevdiat toplamaz-sa, kredi sahası için lüzumlu menâbn bulamıyaeağmı ve bir kredi müessesesi olmak vasfım kaybedeceğini öğrenmesi lâzımdı. Ferit Melen izahlarında Türkiye Emlâk Kredi Bankası kurulurken yani 1947 yılında banka idare meclisinin ticarî kredi muamelesi yapmamak için karar verdiğini ve bankanın 1952 Şubat'ına kadar ticarî kredi muamelesi yapmadığım söylemektedir. Ferit Melen'in bu iddiası da hilafı hakikattir. Türkiye Emlâk Kredi Bankası idare meclislerinden hiç birisi ticarî krediyi miînden bir karar almamıştır. Nitekim kendi iktidarları zamanında 47 yılından sonra tütün, üzüm ve pamuk ipliği kargılığında verilen ticarî kredilerle açık kredi sekilinde kügâd edilen ticarî kredilerin yıl sonları itibariyle borç bakiyelerini okuyorum. Bu bakiyeler,İktidarı devraldığımız tarihe kadar açılan krediler arasında bir tek gahsa veya bir tek müesseseye ticarî kredi olarak 1,5 milyon lira ikraz edilmiş olduğu banka kayıtlarında mevcuttur. Kredi alıp vermede gözönünde bulundurulacak noktalar verilen kredinin, bu krediyi alan kimsenin malî durumuyla mütenasip olup olmadığı, borçlunun tediye kudreti ve ticarî karakteridir. Türkiye Emlâk Kredi Bankası, kanunundaki sarih kayıtlarına göre mücerret emlâk kredisi temin etmekle mükellef bir müessese değildir. Aynı zamanda kuruluş kanununun 2 nci maddesinin (c) fıkrası mucibince memleket dahilinde bol ve ucuz inşaat malzemesi bulunmasını temin edecek müesseselerin kurulmasına yardımla da vazifelendirilmiştir. Bu malî yardımlar bankacılıkta ya sermayeye iştirak veyahut kredi vermekle kabil olabilir. Emlâk Bankası da inşaat şirketleri, çimento şirketleri kurmuş ve kurmaktadır. Ayrıca memleketimizin muhtelif yerlerinde kurulan tuğla kiremit fabrikalarına, kereste, elektrik malzemesi, sıhhî malzeme şubelerine, inşaat müteahhilerine ticarî kredi açmış ve açmaktadır. Eski iktidar zamanında Emlâk Kredi Bankası, inşaat malzemesi ticareti ile kâfiyen alâkası olmayan firmalara ticarî kredi açmakta olduğu halde, bu gün bu banka ticarî krediyi, inşaat malzemesi yapanlara, satanlara, ithâl edenlere ve inşaat müteahhitlerine açmaktadır. Bu suretle geçmişte kânunun maksadına ve ruhuna katiyen uymayan şekilde cereyan eden ticarî kredi muameleleri bugün kanunun ruh. ve maksadına tamamen uygun olarak cereyan etmektedir. Bütün bu iğler bankanın tasarruf tevdiatı ile ölçülü olarak cereyan etmektedir ve bankanın ticarî sahaya tahsis ettiği plasmanların vâdesi de en çok bir sene bulunmaktadır. Emlâk Kredi Bankasının iktidarımız devresinde saydığımız bu verimli faaliyetlerinin neticelerini müessesenin bilançolarında görmek mümkündür. Emlâk Kredi Bankasının 1949 senesinde gayri safî kârı (7.123.000) lira olmasına mukabil 1950 yılında (7.668.000) lira 1951 yılında (9.244.000) lira 1952 senesinde de (12.952.000) liraya yükselmiştir. Müessesesinin gayri safî ve safî kârları üç senelik iktidarımız zamanında eski iktidar zamanındaki son bilançoya nazaran % 100 artmış durumdadır. İşte Van Mebusunun normal bir yolda bulunmadığı iddia ettiği bu millî müessesemizin malî durumu da budur. İktidarımız zamanında bu müesseseni nsermayesi, tevdiatı, varlığı artmış, kredilerini üç beş. şehir ihtiyacına tahsis edecek yerde bütün memleketin emrine bir kaç misli fazlasiyle yatırmış, kanunun kendisine verdiği vazifelerin başında olan ve iktidarımızdan önce hiç düşünülmemiş bulunan inşaat malzemesi sanayiini teşvik, koruma ve finanse etmek vazifesine başlamış ve bütün bu iyi çalışmaların neticesinde yukarıda arzettiğim musbet ve sağlam gelir durumunu da elde etmiştir. Bu müessese temiz ve her türlü tesirden münezzeh idarecilerin elinde ve tamamen emniyet ve huzur içindedir. Emlâk Kredi Bankasından yakınlarıma nüfuzla kredi temin ettirdiğim ve bu arada bazı muamelelerden istinaî usuller tatbi kolunduğu yolunda ileri sürülen yersiz ve mesnetsiz iddialara geçiyorum. Ticarî kredi mevzuunda üç ayrı nokta vardır. Birincisi, banka tarafından ticarî kredilerde kullanılmak üzere ayrılan plasman yekûnudur. 952 sonu itibariyle Emlâk Kredi Bankasının ticarî krediler için ayırdığı plasman limiti 6.100.000 liradır. İkinci nokta, banka tarafından tüccarın malî durumu, iş kabiliyeti, tediye kudreti, ticarî ahlâkı gözönünde bulundurularak tesbit olunan kredidir. Bu miktar, o tüccarın bankadan alabileceği azamî kredi haddini, yani otorize kredisini gösterir. Bu kredi tesbit edilmiş olmakla lehdara bu miktarın istenildiği zaman verilebileceğini ifade etmez. Bu kredinin kullanılabilmesi için evvvelâ, birinci nokta olarak işaret edilen plasman limitinin bu krediyi kullanmaya müsait olması icabeder. Ondan sonra da müşterinin kredi nevine göre kefalet, menkul ve gayrimenkul teminat bularak bankaya vermesi lâzımdır. Bir vatandaşın bir bankada milyonlara varan kredisi olabilir. Ancak, bu keredinin usulüne göre kullanılması için sadece bir çek yaprağını doldurup bankaya tevdi etmesi kâfi değildir. İkraz haddine ve nisbetine gelince, bu kayıt ve şartla tesbit edilen kıymetlerin meskenlerde arsa hariç inşa değerlerinin % 75 i ve diğer binalarda arsa ve bina inşa değerinin % 50 si ikraz olunmakta ve bu ikraz nisbetleri daime muhafaza edilmektedir. Bankanın esas mevzuu olan ipotekli ikraz muamelelerinde ise açık kredi, şeklinde yani yalnız borçlunun imza ve şahsî taahhütlerine istinat etmek suretiyle yapılan bir tek muamelenin dahi bulunmadığım, bu hususta söylenilen sözlerin tamamen hayal mahsulü olduğunu açıkça tebarüz ettirmek isterim. Yukarıda bahsetmiş olduğum bu ipotekli ikraz muameleleri vatandaşlar arasında hiç bir parti farkı gözetilmeden tatbik edilmiş, Halk Partisinden olup da simdi kendi aralarında oturmakta olan mebuslar veya geçmişte Halk Partisini milletvekili olanlardan pek çokları aynı şekilde ve tarzda bankadan kredi almış bulunmaktadırlar. Bu bahiste Ferit Melen, 1950 yılından 1952 sonuna kadar bankadan ipotek mukabili para almış olan 30176 vatandaştan 4 tanesini benim yakınlarım olduğunu söyliyerek misal göstermiştir. Derhal açıklıyayim ki, ileri sürmüş olduğu bu dört isimden Raika Pektimur ve Necmi İnanç ile ne akrabalık, ne hısımlık ve ne de herhangi bir şekilde yakınlığım bulunmamaktadır. Ticarî kredi mevzuunda verdiği misallere bahsinde ifade ettiğim gibi, bu şahıslarla da herhangi bir şekilde münasebetim ve yakınlığım bulunduğunu biliyorlarsa kendisini bu kürsüden açıklamaya davet ediyorum. Burada da, sırf bir tereddüdü izale maksadiyle muameleleri hakkında malûmat vermek mecburiyetinde bırakıldığım için isimleri geçecek olan bu vatandaşlardan da özür dilerim. Kendilerine 276 milyon liralık ipotekli ikrazat yapılmış olan 42.646 vatandaş arasında bulunan birinci yakınım İbrahim Polatkan, tüccar ortağı Hüseyin Akar'la birlikte müştereken mutasarrıf oldukları 225.260 lira inşa değerinde buluna gayrimenkullün ipoteği mukabilinde 21.6.1952 tarihinde 112.600 lira kredi almışlar verilen para binanın inşa kıymetinin % 50 si nisbetinde olmasına rağmen kendilerinden ayrıca 22.000 liralık imza teminatı da alınmıştır. 112.600 liralık kredi için de İbrahim Polatkan'm borç hissesi ancak 56.300 liradan ibarettir. Diğeri Mutahhara Polatkan'a, 130.715 lira arsa ve inşa değeri buluna gayrimenkulün ipoteği mukabilinde 65.000 lira ikraz olunmuş, binanın tamamı bankaya ipotek edildiği ve ikraz olunan miktar arsa ve inşa değerinin % 50 sini geçmediği halde ayrıca 13.000 lira için de imza teminatı alınmıştır. Bu hesabın 31.3.1953 sonu itibariyle borç bakiyesi 14.320 liradan ibarettir. Şimdiye kadar vermiş olduğum bütün bu izahatın Ferit Melen'in meçhulü olduğunu zannetmiyorum. Ferit Melen'in maksadı tenevvür etmek değildir, iftira etmektir. Zira Ferit Melen (İftira et iz bırakır) atasözünü bilmektedir. Politika ihtiraslarına kapılarak şahsî şeref ve haysiyetlerle oynamak dürüst insanların yolu olamaz. Eski Yunan mitolojisinde yapılan, tezvir, İftira şöylece tesvir olunur. Çirkin ve müstekreh bir insamn ağzından mütemadiyen altın zincirler dökülmektedir. Etrafındakiler de onu mephut ve hayran seyrederler. Ferit Melen'in ağzından altın zincir mi dökülüyor, yoksa paslı zincir mi dökülüyor, onu bilmiyorum amma, dürüst insanların ve umumî efkârın kendisini hayranlıkla dinlediğini zannetmiyorum." Maliye Vekilinin B. M. Meclisindeki ikinci konuşması: 15 Nisan 1953 Ankara: Zaptı getirterek Ferit Melen'in konuşmasını gözden geçirdim. İsrar ettiği fakat hakikatle hiçbir ilgisi olmıyan bankacılığa ait bazı kısımlar var. Onun üzerinde fazla durmıyacağım. Hâlâ diyor ki, banka 952 Şubatına kadar ticari kredi muamelâtı yapmıyordu. Arkadaşlar, rakkam veriyorum: Banka kayıtlarından çıkarılmış rakkam veriyorum. 947 senesinin sonunda borç bakiyesi şu îdi, 949 da şu idi diye rakkam veriyorum. Hâlâ diyor M, bunlar emekli, dul ve yetimler için açılan ticarî krediler. Madde veriyorum, încir, Üzüm ve Pamuk ipliği için açılmış olan ticarî kredilerdir. Eğer kendisinin düştüğü hatayı kabul etsem kanunu çıkaran insanlar olarak, bu kanuna riayet etmiyenleri hapis cezasiyle tecsiyesi yolunda kanun vazeden insanlar olarak bu çıkardığı kanuna riayet etmemek gibi bir hatayı fahişi kabul etsem bunları bu Halk Partisi mensubu olanların isimlerini veririm. İsim vermiyorum. Sonra diğer bir nokta var arkadaşlar, şunu açıkça ifade edeyim ki insanın, muhalefette de olsa muvafakatta da olsa bir de insanlık tarafı vardır. İşte bu insanlık tarafımız da kendi vicdanımıza karşı olan meauii-yetimkdir. Açıkça ifade edeyim ki muhalefette Ferit Melen'in bu tarafı yoktur. îsrar ediyor hâdise de müphem bir taraf varcûîş gibi bir şekilde konuşuyor. Bakınız, şu Murat Atılgan'a bu Halk Partili vatandaşa açılmış olan bir milyon 435 bin liralık teminat ve kefalet mektubu bir gece çağırılan tapu memuru ve noter huzurunda bir evvelki tarih atılmak suretiyle muamele yapılmıştır. Yeknazarda, bunda bir hâdise varım, gizli tarafı varmi, kanunsuz, nizamsız tarafı var mı, hususî muamele var mı? diye hatıra gelir. Umum Müdür burada oturuyor, muavini burada. Sordum, nedir bu diye. Bu zat Eskişehirli, kendisini ben Eskişehirli bir vatandaş olarak tanırım. Bir gün karşı karşıya gelip konuşmuş değilim. Bankaya, kendisine, kredi açılması için emir vermiş değilim, teminat ve kefalet mektubu verilmesi için de emir vermiş değilim. Bu zatın alâkası ns o halde ? Alâkası şu arkadaşlar. 1914 harbinden kalma ve o tarihten sonra şurada burada atılıp kalmış, toprak altında kaliraş bir takım eski kovan, eski tep toprağa gömülmüş, tayyare enkazı, hurda demir mevcut idi. Bunlar 1914 de kaldığı gibi, o halde muameleye konmaktan korkmuş olsaydık geçmişteki gibi hazinenin malına, bu hurdalara, göz yumsa idik, 1914 denberi kalan bu mallar kalmış olsa idi, bımiara göz yumsa idik mesele yoktu. Dedik ki, bunları çıkarıp satalım, harice satalım, bu suretle döviz temin ederiz, döviz gelir dedik. 23 Vilâyette bulunan, bir kısmı toprak altında bulunan hurda bakır, kovan gibi şeyleri 23 Vilâyette heyetler teşkil ederek bunları çıkarttık ve satışa arzettik. Geçen sene çıkartmış olduğumuz bir kanunla Millî Savunmanın hizmet dışı olmuş yirmi küsur parça eski harp gemisi ile bunları satışa çıkardık ve parça parça ayırdık. Heyetler, bunların üzerinde mütemadiyen uğraştı, Millî Emlâkin başında bulunan ve şu anda ayrılmış bulunan arkadaşımız o kadar titizlik gösterdiki, gösterilen bu titizlik yüzünden bir sene kaybettik ve maalesef gösterilmiş oian bu titiüslik ve hassaiyet yüzünden kayıbırnız büyük öldü, ittihaa edilen satış kararından satış amna kadar faiflar yavaş yavaş düştü, o derece üstünde hassasiyet gösterdik. 23 Vilâyettik! hurdaları, gemileri ayırdık. İlân etmeğe başladık. Ankara, İstanbul ve İzmir'de üçer gazete 2S defa. ilân ettik arkadaşlar. Şartnamesini Fransiacaya tercüme ettirdim. Eleiliklerimizdeki Ticaret Ataşeliklerine ve buradaki yabancı Ataşeliklere tevdi ettim. Hiç. bir talip çıkmadı. Tekrar fiyat tesbit ettirdik, İstanbul Ticaret Odasından tekrar fiyat aldık, hariçten hurdacılar dan, bilhassa maden piyasasında ileri oları Londra gibi yerlerde;1! tekrar fiyat getirttik, tekrar ilânlar yaptık, üzerinde muameleler oldu, hiçbir taBp yok. Tekrar fiyat tesbit ellik, baktık, maden, hurda fiyatları nedir? İkinci ihalede talip çıkmadığı için iş pazarlığa kaldı. Hiç mecburiyetimiz yokken üç şehirde yine ilân ettik, ajansa verdik. Kimse gelmedi. Bu arada bir zat, bir tek vatandaş geldi, Eskişehirli Murat Atılgan. Beni görmek İçin arkadaşlar bu zat Bakanlığa geldi de iki gün arka arkaya Hususî Ka'enıde otıu-masma rağmen onun Eskişehirli olması dolayiBİyle hiç bir sebep ve bahane yok iken kendisini kabul etmedim. Bunu kendisine eiyce ihsas ettirmekten ziyade işim vardır, Umum Müdürü görsün dedim. Kendisini Millî Emlâk Umum Müdürüne gönderdim. Bu zat yani Millî Emlâk Umum Müdürü Ferit beyin yakın dostudur. Ons. gönderdim. Onun için Ferit Melen elini vicdanına koymak suretiyle yakın ahbabı ve dostu olan Millî Emlâk Umum Müdüründen nedir bu mesele, nedir bu rnaim satışı, nedir bu Murat Atılgan nedir? Bu verilen teminat ve kefalet mektubu, bu para hazineye nasıl ödendi di-yc sorabilirdi, malûmat alabilirdi. Fakat bunu yapmıyor diyor ki, efendim Bakaü yakınlarına Ticarî Kredi açtırabilmek için bankaya emir veriyor. Emlâk Kredi Bankası ticarî kredi muamelesine başlamıştır. Bu arnda Murat Atılgan da ticarî kredi muamelesi ile teminat mektubu almıştır. Pazarlık müddeti İ5 gündür. Bu on beş gün zarfında Bakanlığın tasdik mühleti vardır. Bu mühletin sonucu gününde Bakanhk tasdik edebilir. Millî Emlâk Umum Müdürüne dosyayı koy on beşinci günün sonuna kadar belki başka bir talip çıkabilir dosya benim masamda kalsın, unutabilirim, bana hatırlat, dedim. Bu suretle oiıbeş gün bekledim. Bu zat sonuncu günü diyor ki eğer bana verecekseniz Bakandan teminat ve kefalet mektubu alayım diyor. Bu işin teminatı da 1 milyon 400 küsur bin liradır, kendisine saiişm yapılmasının tasdiki için Millî Emlak Umum Müdürü diyor ki dosya Bakandadır, son kararı verecek kendisidir, göreyim. 0 gün beni sabahleyin Mecliste olduğum için göremiyor. Geç vakit bana geldi, dedi ki bugün sonuncu gündür, mühlet bitiyor, eğer bu satışı yapacaksak, banka teminat ve kefalet mektubunu alacaktır. Onun üzerine tekrar dosyayı karıştırdım, tekrar Müsteşarı Müsteşar Muavinini çağırdım, bundan fazla bir fiyat bulmamız muhtemel midir dedim, dediler ki, gösterdiğiniz hassasiyet bu kadar olur, bunu tasdik etmemek satmamak demektir. Tekrar baktım, üzerinde durdum, satış için ne yapmak lazımsa yapılmış. Şunu arzedeyim ki, 20 küsur gemi de hâlâ elimizdedir, satamadık. Dosyayı tasdik ettim, verilsin dedim. 15 gün bitti ve verildi. Hoşuma gitmiyen tek tarafı maalesef talibin bir tane oluşuydu. Amma dama Eskisehirliymiş, kusuru ne efendim? Maliye Vekili Eskişehirlidir diye 350 bin küsur vatandaş Eskişehirli, Devlet daireler ile temasını kesecek, banka ile temasını kesecek. Bunlar vatandaşlık hakkından ıskat mı edilecek? Onun için gece geç vakit bu tasdikten sonra adam bankaya koşuyor. Daha evvel telefon ediyor, Bakanın önündedir diyor, bugün son gündür biraz gecikemez misiniz diyor. Bakan tasdik etmezse başka diyor. Amma tasdik edildi teminat mektubunu alacağını diyor ve muamelesi yapılıyor. Şimdi Ferit Melen diyor ki bir gece içinde, gece yarısı noter, tabu memuru ve saire celbedüerek bugün evvelki tarih atılmak suretiyle... Hiç mi vicdan yok sizde Ferit Melen? Sonra arkadaşlar bakın yine zabıtaan okuyorum. Burada beyan etmiş. Ne ise bulamadım. Diyor ki burada Maltepedeki Orak Apartmanı kime aittir? Bana ait değildir. Şimdi Umum Müdüre sordum banka ile Orak Apartmanının ticarî ve ipotekli bir muamelesi yoktur. Ne de satışı için muamele vardır. Soruyor, Özveren Sokağındaki apartman kimindir diyor, bir de. askerî fabrikalar meydanına bakan apartman kime aittir diyor. Şimdi sordum arkadaşım biliyormuş söyleyiverdi. Bu Özveren sokağındaki apartman, biliyorum ama bilmeme rağmen soruyorum, belki bilmediğim bir nokta vardır diye. Nedir dedi malâkası Umum Müdüre? Bu apartmanın birisi Hüseyin Akar'la İbrahim Polatkan'm müştereken 225.260 lira inga değerinde olan 112.600 lira kredi almışlardır, ayrıca da 22 bin liralık imza teminatı alınmış olan şeydir ki, bunun İbrahim Polatkan'a isabet eden kısmı 56.300 liradan ibarettir. İşte ilk defa kürsüde okumuş olduğum muamelenin istinad ettiği gayri menkuldür. Özveren sokağındaki apartma nda ikinci olarak okuduğum şeyin teminatıdır. 130.000 lira inşa değeri olup 65.000 lira kredi açılmış olup 14.320 lira bakiyesi bulunan hesap teminatı olan apartman, artık bunları sayıyor, dinledik, tekrar kürsüye geliyor diyor ki nedir bu Maltepe'deki Orak Apartmanı, Özveren sokaktaki, fabrikalar meydanındaki... însaf Ferit Melen.. Arkadaşlar, mühim nokta şudur: Bu meselenin hepinizin vicdanlarında en ufak bir tereddüt kalmıyacak şekilde iman edilmesi, buna kanaat getirmesi lazımdır. Biz şeref ve haysiyetimizi ayaklar altına almak suretiyle ve rencide olmaya göz yummak suretiyle Bakanlık sandalyesine yapışarak oturacak insanlar değiliz. Orada sıhhatimizi vererek memlekete hizmet düşüncesi ile oturuyoruz. Arkadaşlar yoksa Bakanlık nedir? Af finizi rica ederim, hepiniz seçim bölgelerinden çeşitli mektuplar, müracaatlar alacaksınız, bütün onları getireceksiniz, canınızın sıkıldığı gün olur, vazifeden bunaldığınız gün olur, fakat bunlara karşı Milletvekili arkadaşlar olsun, vatandaşlar olsun hepsine, içinizin sıkıntısını bastırarak, tebessümle karsılıyarak, hangi muamele sizi bunaltmıştır, bu işi halletmeye kalacaksınız. Bu şahsî isleriniz mi, memleket işleridir, geceniz yok, gündüzünüz yok. Ondan sonra yığınlarla tenkit ve şüphe. İnsaf buyurun. Burası yapışmak suretiyle oturulacak yer değildir. Burası itimat ve emniyet yeridir, itimat ve emniyeti evvelâ kendi vicdammzda duyacaksınız. Sual soracak bunun altından kalkmaya çalışacaksınız. Orası zorla oturulacak yer değildir. Şeref ve haysiyetimizden feragat etmek suretiyle o sandalyeye yapışamayiz. Siyasî şantajlara, iftiralara, tevzilere, izam edilen hâdiselere rağmen orada oturmak, bu, arzu edilecek yer değildir. Bu memleketin insanlarıyız, bu toprak üstünde doğduk. Bu topraklar üzerinde yaşıyan göçebe insanlar değiliz. Yüzlerce yıllık mazisi olan bu topraklar, bu vatan parçası yeni keşfedilmiş arazi parçaları değildir. Biz bu topraklar üzerinde bulunan Köylerimizi niçme sularını temin ile uğraşıyoruz. Bu vatana, mîllete hizmet etmek emeliyle sandalyamızda oturuyoruz. Ferit Melen'in bunu bilmesi lâzımdır. Bir nokta hakkında hepimizin karar vermesi lâzım gelir o da şudur: Bir insan Bakan olunca bütün akraba ve taallukatım red mi edecektir? Yahut da devlet kendisine bir vazife tevcih ettiği zaman affedersiniz ben bu vatana hizmet etmek isterim, o sandalyada oturmayı arzu ederim ama ne yapayım dünyada tek dikili ağaç gibi bir insan değil akrabam var onun için ben bu vazifeyi kabul edemem mi diyecek. Bu siyasî şantajdır. Sabahtan akşama açarsınız gazeteyi Halk Partili bir muharrir veyahut da Halk Partili bir gazetinin neşriyatıdır. Efendim, çemişkezekdeki filânı çiğneyen otomobil bîimem hangi milletvekilinin akrabasına attir. Palan milletvekilinin akrabası falanı döğdü gibi.. Arkadaşlar, partizanlık partizanlık diye bağırıyorlar. İşte asıl partizanlık. Onlar öyle anlıyorlar. Bir Bakan akrabalarını red mi etmelidir? Bir Bakanın akrabaları kanunî ve nizamî olarak devlet dairelerine baş vurdukları zaman muameleleri kanuni ve nizamî olarak yapılmıyacak mıdır? Siz Bakanın akrabasısınız imkân yok yapamayız mı diyecekler. Bankaya müracaat etti verdiği teminat kâfi amma banka karşısına dikilecek iyi amma siz Bakanın akrabasısınız açama mmı diyecek. Arkadaşlar, bu hâdise açılmış iken bunu ada makıllı tesbit etmeliyiz. Muhterem arkadaşlar, emir mi vermişim acaba, Emlâk Kredi Bankası Umum Müdür, Umum Müdür Muavini buradalar. Kendilerine kredi açın, teminatı kâfi gelmediği halde tazyik mi etmişim, İdare Meclisine baskı mı yapmışım.. İnsanlar akraba olabilir, verdikleri teminat kâfi ise 22 milyonun faydalandığı krediden bunlar istisnamı edilecektir? Hepinizi hürmetle selâmlarım. Bundan sonra Turizm Endüstrisini teşvik kanun tekliflerinin müzakeresine geçildi 8 inci maddeye gelindi. Madde üzerinde bazı tadil teklifleri olduğundan komisyona verildi. 9 ncu maddenin müzakeresine geçildi. Bu münasebetle söz alan Maliye Vekili bir kısım müteşebbis ve mükelleflerin alayehine olarak Turizm Müesseselerine gelir vergisi muafiyeti tanımanın doğru olmıyacağım, bu itibarla 9 ncu maddenin bu fıkrasının çıkarılmasının gerektiğini söylemiştir. Maliye Vekilinin konuşmasından sonra 9 ncu maddenin 1 nci fıkrası ve 10 ncu madde kabul edildi. Vakit geciktiğinden 24 Nisan Cuma günü saat 15 te toplanmak üzere oturuma son verildi. Dışişleri Vekilimizin nutku: 23 Nisan 1953 Paris: Dışişleri Veküimiz Profesör Fuad Koöprülü şerefine Fransız Diplomatik Basın Birliği tarafından dün verilen öğle yemeğinde, birlik reisi, Profesör Köprülü'ye davetlerini kabulünden dolayı teşekkür ettikten sonra kendisineden memleketimizin bugünkü siyasî durumu hakkında Fransız Basınım tenvir etmesini rica eylemiş ve Dışişleri Vekilimiz de bu ricasına aşağıda tam metnini verdiğimiz nutukla mukabelede bulunmuştur: "Bugün matbuatın mümtaz müemessilleri arasında bulunmak şerefini bana bahşeden Fransız Diplomatik Matbuat Birliğine bu nazikâne davetinden dolayı bilhassa teşeküür etmek isterim. Ben de vaktiyle gazetecilik yapmış olduğum için bu davetten çok mütehassi sbulunuyor ve aranızda kendimi ayni aileden addediyorum. Efkârı Umumiyeyi temsil, hükümetleri murakabe ve onlarla teşriki mesai eden matbuatın ehemmiyetini takdir için bizzat gazetecilik yapmış olmak icap etmez. Bu itibarla vaktinizi mümkün olduğu kadar az israf etmek suretiyle memleketimin. Dış siyasetteki görüşleri ve Umumî mahiyette dünya durumu etrafında düşünüş tarzım ifadeden kendimi alıkoyamıyacağım. Zannıma göre tek hükümet yoktur ki, sulh dâvasına kuvvetle bağlılığını her fırsatta belirtmekte kendini vazifeli saymasın. Aradaki farkalar bu sulhun mahiyetini takdirde ve onu muhafaza uğrunda takip edilecek hareket tarzındaki değişik görüşlerden ibraettir. Bu masa etrafında toplanmış bulunan bizler, sulhu, adalet ve meşru, haklara riayet ve her memleketin istiklâline hürmet esaslarına dayanan bir mefhum olarak kabul eyleyen grupa dahil olduğumuzdan dolayı gurur duymaktayız. 24 Nisam 1053 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden Kayseri Mebusu Fikri Apaydîiı'ın riyasetinde toplanmış ve gündemdeki sözlü sorular üzerinde müzakerelerde bulunmuştur. Oturum açılınca -Eskişehir Vilâyeti merkez kasasına bağlı Çifteler nahiyesinde Çifteler adayla yeniden bir kaza ve bu" kazaya bağlı olmak üzere Mahmudiye adı ile yeniden bir nahiye kurulması ve ismet Paşa nahiyesinin kaldırılması hakkındaki, kanun lâyihası ile Yedeksubay Kanunu lâyihasının geri verilmesine dair Başvekâlet tezkereleri okunmuş ve lâyihalar geri verilmiştir. Bundan sonra Bursa Mebusu Halûk Şaman söz alarak Hindistan Parlâmentosunun1 davetlisi olarak Hindistan'ı ziyaret eden heyet adına intibalarım anlatmış ve demiştir ki: "Her şeyden evvel dost ve kardeş memlekette gerek.halkın gerekse Parlâmento ve hükümet erkânının hepimize karşı gösterdikleri hüsnü kabul ve misafirperverliği burada övmek ve buna karşı şükranlarımızı belirtmek benim için çok zevkli bir vazifedir. Tam bir ay süren Hindistan'daki ikamet ve seyahatimiz programının bize her türlü tetkik ve müşahede imkânlarım bahşedebilmek üzere i itiz bir alâka ile izhar ve büyük bir intizamla tatbik edilmiş bulunduğunu da burada takdirle ifade etmek isterim. Bütün bu alâka ve sevgi tezahürlerinin şahıslarımıza değil, yüksek varSığmıza ve bu varlıkta mündemiç Türk Milletinin mânevi şahsiyetine müteveccih olduğunu söylemeğe Hizam yoktur. Filhakika Hindistan'da milletimize karşı duyulmakta olan muhabbet, takdir ve hayranlık hisleri, dost iki milletin lerdlefî arasında mevcudiyeti rnûtad olan bu nevi hissiyatın çok fevkindedir. Tarihi hâdiselerin ve müşterek kültür ve medeniyet hazinelerinin doğurduğu bu his bağlarının gelişmesine ve kuvvetlenmesine çalışmanın ve bunları müsbet ve müşahhas çabalara intikal ettirmenin sulh ve demokrasi idealine bağlı iki memleket hesabına çok hayırlı olacağı kanaatındayız. Bu vesile ile Hindistan ile aramızdaki kültürel ve iktisadî münasebetleri, bu sağlam zemin üzerinde, ileriye doğru götürmesini de hükümetimizden temenniye §ayan bulmaktayız. Hindistan'da başta merkez ve cyaîet parlâmentoları olmak üzere birçok âmme müesseselerini, üniversiteleri, araştırma enstitülerini, sınaî ve ziraî tesisleri, tarihî ve mimarî âbideleri siyaret ettiğimiz gibi değerli devlet adanüariyle tanışmak ve fikir teati etmek fırsatım bulduk. Bütün bu müesseselerin başında bulunan ve Hindistan'ın büyük meselelerini enerji, feragat ve selâhiyetle haile uğraşan ilim ve idare adamları bizlere karşı gösterdikleri alâka ve misafirperverlikte âdeta birbirile rekabet ettiler. Halen müstahdem bucak müdürlerinden 4598 sayılı kanuna göre iki üst derece maaşı almış olup da terfi müddetlerini doldurmuş bulunanlar mevcut ise de bunlar kadro darlığı sebebiyle terfi edememektedirler ki bu hal mevcut teşkilât kanunları ile verilmiş olan kadrolar muvacehesinde İslahı kabil olmayan bir vaziyet arzetmektedir. Bu gibilerin terfileri muhtelif sebeplerle boşalan kadrolarla imkân nisbetinde Önlenmeğe çalışılmakta ise de bu ihtiyaca cevap vermekten uzaktır. Bu durumun umum üzerinde islâhı, Maliye Bakanlığınca hazırlanan Barem Kanunu projesinin kamı-niyet kesbetmesiyle mümkün olabileceğini arzeylerim. Arkadaşım arzu ederse kadro cetvellerinin müfredatı elimizdedir, onu da kendilerine takdim ederim." Soru sahibi Remzi Bucak söz almış ve Bakana verdikleri izahattan dolayı teşekkür etmiştir. Mardin Mebusu Kâmil Boran'm Devlet Tiyatrosunun mânevi şahsiyetini inciten gazete havadisleri hakkında ne gibi muamele yapıldığına dair sözlü sorusuna Millî Eğitim Vekili Rıfkı Salim Burçak cevap vermiş ve bu yolda neşriyat yapan dört mesul müdür aleyhine Devlet Tiyatrosu Tiyatrosu Genel Müdürlüğü tarafradan şahsî dâva açıldığım söylemiş ve basın dâvalarına bakan Ankara Toplu Asliye Ceza Mahkemesince dâvaların duruşmasına başlandığını bildirmiştir. Soru sahibi Kâmil Boran Millî Eğitim Vekilinden hâdise üzerinde idareye taallûk eden hususlar bakımından da tetkikler yaptırmasını temenni etmiştir. Trabzon Mabusu Hamdi Orhun'un istanbul'da Veremle Savaş Derneği Kongresine vaki müdahale dolayısiyle ne muamele yapıldığına dair sözlü sorusuna İçişleri Vekili iki celse sonra tam bir malûmat verebileceğini söylemiştir. Müteakiben sözlü soruların müzakeresine devam olundu. Devlet Vekili Fethi Çelikbaş, Trabzon Mebusu Cemal Reşit Eyüboğhı'nun antidemokratik kanunlar hakkındaki sözlü sorusuna cevap vererek demiştir ki: "Muhterem arkadaşlar, Antidemokratik Kanunlar Komisyonunun raporunun niçin yayınlanmadığı hakkında sayın Trabzon Mebusu Eyüboğlu arkadaşımızın sorusuna Başvekilimiz adına arzı cevap ediyorum. Hükümetler, hizmetlerin ifasında zaman zaman istişarî mahiyette komisyonlar kurmak arzusunu hissedebilirler. Bu mevzuda da Hükümet bir komisyon tarafından işin tetkik edilmesini istemiş, verilen raporu tetkik ettikten sonra bunun neşredilmesini muvafık mütalâa etmemiştir. Fakat bu demek değildir ki Hükümet rapor münderecatmm gizli tutulması için gayret sarfetmiştir. Bu sabah bir kanun teklifinin müzakeresi sırasında sayın Barutçu arkadaşımızın Antidemokratik Komisyon raporu münde-receatma dayanarak mütalâalarını dinlemiş bulunuyoruz. Eyüboğlu arkadaşımızı da tatmin etmek ve Hükümetin bu rapor münderecatını asla gizli tutmak maksadı olmadığını ifade etmek için huzurunuzda getirmiş olduğum rapirun bir nüshasını kendilerine takdim ederek maruzatıma son veriyorum." Bundan sonra soz alan soru sahibi Cemal Reşit Eyüboğlu Bakanın vermiş olduğu, izahata teşekkür etmiş ve ilim heyeti raporunun efkârıumumiyeye Sân edilmesi gerektiğini söylemiştir. Tekrar kürsüye gelen' Devlet Vekili Celikbag guüları söylemiştir: Bundan sonra gündemdeki sözlü sorulardan birkaç tanesi daha görüşülmüş, ilgili vekiller tarafından verilen tatmin edici izahlar ve açıklamalar memnuniyetle karşılanmıştır. Meclis, Pazartesi günü toplanarak çalışmalara devam edecektir. B. M. Meclisinin 27 Nisan 1953 tarihindeki toplantısı: 27 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden Şevki Yazman'ın riyasetinde toplandı. Meclis Komisyonlarındaki müııhaller için oyalama suretiyle seçimler yapıldıktan sonra gündeme geçildi. Balıkesir Mebusu Müçteba Iştın'm, kanun tekliflerinin sözlü sorulardan önce görüşülmesi hakkındaki takriri kabul edildiğinden ve kiralara mütedair kanun maddelerinden bazıları henüz Bütçe Komisyonundan gelmediğinden Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu tasarısının müzakeresine başlandı. Geçen celsede müzakeresi bitmemiş olan 11 inci madde hakkındaki görüşlerini bildirmek üzere itk sözü Erzurum Mebusu Fehmi Çobanoğlu aldı. Madde, turistik otellerde yüzde 15 miktarında ecnebi mütehassıs garsonlar çalıştınlabilmesine dairdi. Çobanoğlu, teklifin lehinde konuştu. Malatya Mebusu Nuri Ocakçıoğlu, bu miktarın yüzde 15 ten az olması, Antalya Mebusu Burhanettin Onat da yüzde yirmiye çıkarılması lüzumunu savundular. Emrullah Nutku, maddenin aynen kabulünü istedi. Müteakiben Çalışma Komisyonu sözcüsü Aydın Mebusu Namık Gedik söz aldı. Tasanda tesbit edilen yüzde 15 miktarın gerekçesini nakletti. Kemzi Oğuz Anls, meseleyi prensip bakımından mütalâa ettiğini söyliye-rek, bu maddenin kabulünün yerli ve kaliteli garson yetiştirmemiz imkân-Sedat Zeki Örs, yüzde 20 miktarı tasvip ettiğini belirtti. Salamon Adato, larına set çekeceği mütalâasında bulundu. meseleyi geniş noktasından ele alarak, sadece iyi bir kanun çıkarılması lüzumu üzerinde durdu. Ziya Termen, maddenin aynen kabulünde İsrar ettiğini söyledi. Senini Yürüten, teklifin aleyhinde konuştu. Lehte ve aleyhte bir takım mütalâalar serdinden sonra verilen takrirler oya konuldu ve neticede 11 inci madde aynen kabul edildi. Eu arada Komisyonlara yapılan seçimler tasnifinin nihayetlendiği bildirildi. Buna göre 9 Komisyondaki münhallere aşağıda isimleri yaaıh olanlar seçildiler: Gümrük ve Tekel Komisyonuna Afyon Mebusu Salih Torfilli, Millî Eğitim Komisyonuna Denizli Mebusu Eyüp Şahin ile Erzurum Mebusu Emrullah Nutku, Sayıştay Komisyonuna Muş Mebusu Hamdi Dayı, Siirt Mebusu Şerife Türkdoğan ve Tokat Mebusu Hamdi Koyutürk, Tarım Komisyonur.a İzmir Mebusu Sadık Gie, Bütçe Komisy onuna Samsun Mebusu Tevi'ik İleri, Anayasa Komisyonuna Zonguldak Mebusu Muammer Alakant, Dişigieri Konltsyomıria Muğla Mebusu Saraet Ağaoğlu, Dilekçe Komisyonuma Tokat Mebusu Sıtkı Atanç, Ekonomi ve Ticaret Komisyonuna Ankara Mebusu Selâhattin Benli. Se^im neticelerinin açıklanmasını müteakip 12 nci maddenin müzakeresine geçildi, İleri sürülen mütalâalardan sonra maddenin Komisyona iadesine karar verildi ve vakit geciktiği için oturum tatil edildi. Meclîs, Çarşamba günü saat 15 te toplanarak çalışmalara devam edecektir. ant 29 Nisau 1953 -Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden M. Şevket Mocan'm riyasetinde toplanmıştır. Oturum açılınca İçişleri Komisyonu Reisi Edirne Mebusu Riikneddin NasuhloğSu söz aldı ve nüfusumuzun 18 milyonunu alâkadar eden ve- 40 bin köyü ilgilendiren, bunların idari, malî ve hukukî vaziyetlerini ıslah eden Köy Kanunu lâyihasının, Miîiî Korunma Kanununun tâdilini mutaısanın ve Turizm Endüstricini Teşvik Kanunu lâyihalarının müzakerelerinden sonra, ivedilik ve öncelikle sörügülmosi hususunda bir önergesi okundu. Önerge oya sunuldu ve kabul edildi. Bundan,, sonra, gündemle ilgili olarak ve Ordu Mebusu Feyzi Boztepe tarafından verilmiş, ve gündemde bir defa görüşülecek isler bölümünün sözlü sorulardan önce müzakere edilmesini istiyen takriri oya sunuldu kabul edildi, Bu bölümde mevcut ve Tekirdağ Mebusu Şevket Mocan tarafından verilmiş olan subay ve memuıiarm protokolün tesbit ettiği hallerden gayri" karşılama ve uğurlamalarda bulur;amiyacaklarma dair kanun teklifinin müzakeresi yapıldı. Tekirdağ Mebusu Şevket Mocan, teklifi hakkında izahatta bulundu, Manisa Mebusu Refik Şevket înce ile Seyhan Mebusu Arif Nihat Asya bunun bir kanun mevzuu olamayacağı mütalâasını ileri sürerek bu mevzuun ancak bir temcimi olarak belirtilebileceğini Meclisin böyle mevsnüarla ilgilenmemesi gerektiğini ilade ettiler. İçişleri Komisyonu sözcümü Pertev Arat teklifin reddî mahiyetinde olan İçişleri Komisyonu kararının esbabı mycibesini isafa1 etti. Gümüşhane Mebusu Ahmet Kemal Varınca, Ankara Mebusu Hamit Şevket İnce teklifin Komisyonca nazarı itibara ahumasıni istediler. Giresun Mebusu Arif Hikmet Pamukoğîu bu mevzuun müzakere edilmemesini idarî yollarla hallinin kabil olacağını söyledi. Tokat Mebusu" Sıtkı Atanç kanım teklifinm lyıüsakeresini istedi. Kars Mebusu Abbas Çetin, Kocaeli Mebusu Yeredoğ Kişioğlu, Konya Mebusu Hidayet Aydmed, bu rnevsu üzerinde konuştular. Müzakerelerin kifaveti hakkında verilmiş önergelerin kabulünden sonra Manisa Mebusu Refik Şevket İnce ve Tokat Mebusu Sıtkı Atanç'ın kanun teklifinin müzakere edilmesine dair önergeleri oya sunuldu ve kabul olundu. Neticede kanun, teklifinin Geçici Komisyona havale edilmesine dair verilmiş olan Önerge kabul edildi ve tasan Geçici Komisyona havale edildi. Bundan sonra Maraş Mebusu Ahmet Bozdağ'ın teşriî masuniyetinin kaldırılması hakkında Başvekâlet tezkeresi ye Anayasa ve Adalet Komisyonları raporları üzerinde müzakerelere geçildi. Vakit gecikmiş olduğundan yarın saat 15 te tekrar toplanmak üzere oturuma son verildi. B. M. Meclisinin 30 Nisan 1953 tarihindeki toplantısı: 30 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden Elâzığ Mebusu M. Şevki Yazman'm riyaseti altında toplandı. Oturum açılınca üyelerden bazılarına izin verilmesi hakkındaki Büyük Millet Meclisi Riyaseti tezkeresi okundu ve kabul edildi. Bundan sonra gündemle ilgili ve Tokat Mebusu Halûk Ökeren ve Antalya Mebusu Ahmet Tekelioğlu tarafından verilmiş ve kanun tekliflerinin sözlü sorulardan önce görüşülmesine dair önergeleri oya sunuldu, kabul edildi. Adalet Komisyonu Reisi îzmir Mebusu Halil ÖzyÖrük tarafından verilmiş ve gündemin iki defa görüşülecek işler bölümündeki Türk Ceza Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkındaki kanun teklifinin bu bölümün sonuncu maddesi olarak ivedilik; ve Öncelikle görüşülmesine dair olan önergesi de oya sunuldu ve kabul olundu. Gündemle ilgili diğer bir önerge de Çay Kanununun 12 ncİ maddesine bir fıkra ilâvesi hakkındaki kanun teklifinin. Bütçe Komisyonuna verilmesine dair Bütçe Komisyonu Başkanı Bursa Mebusu Kenan Yılmaz tarafından verilen önergenin de kabulünden sonra önceki celselerde görüşülmesine başlanmış olan ve geçen celsede Komisyona gitmiş olan üçüncü ve sekizinci maddeler gelmiş olduğundan okundu, kabul olundu. Bundan sonra 12 nci madde üzerinde müzakerelere geçildi. Bu maddenin tayyedilmesi hakkında verilen önergelerin kabulü ile madde Komfisyona verildi. Bundan sonra 13 üncü madde üzerinde müzakerelere geçildi. Bu maddenin tayyı hususunda ve kifayeti müzakere hususlarında verilmiş Önergeler vardı. Bunun üzerine söz alan Devlet Vekili Fethi Çeiikbas şu izahatta bulundu: "Muhterem arkadaşlar, Komisyon sözcüsü bir nokta üzerine bilhassa tevakkuf etmiş bulunuyor. Bu kanunun şevki sebebi evvelemirde memlekete fazla turist celbetmekten ibarettir. Eğer memlekete fazla turist celbedebileeek olursak memleketimizde eğlence yerleri miktarı artacak, lokantaların miktarı artacak, bu artış dolayısiyle şevki merak ve normal hayat yaşama ihtiyaeiyîe bizim eğlence yerlerine de turistler gitmek ihtiyacım duyacaklardır. Paris'te her seviyeden tam mânasiyle turist denen seyyahları tatmin edecek çeşitli eğlence yerleri vardır. Buraya gelenler normal olarak yaşayışlarını idame ettirmek isterler, bu seyyahların geldikleri yeri yadırgamamaları icabeder. Bunlar bu gibi yerlerde eğleneceklerdir ve ondan sonra acaba burada nasıl eğleniyorlar, Türk mutfağı nasıldır, Türk eğlence yerleri nasıldır diye oralara gitmeğe bağlıyacaklardır ve orada Türk çalgıcılarını, Türk oyuncularını seyredeceklerdir ve bu suretle buralarda çalışan çalgıcılar, sanatkârlar fazla turist celbetme-ğe imkân bulabileceklerdir. Turistler bu memleketteki eski eserleri görmeğe, bizim yaşayış tarzlarımızı görmeğe ve nihayet bizim eğlence yerlerimizi görmeğe gelecekler. İşte o zaman bizim eğlence yerlerinde çalışan Türk çalgıcılarının bugünkünden daha fazla miktarda ve hattâ daha fazla ücretle çalışmalarına imkân hasıl olacaktır. Aksi takdirde turistin gelmesine mani olacak, binnetice turistin normal yaşama imkânlarım selbedecek şeküde hükümler sevketmek, bidayetten kapıyı kapamak demektir. Bu Turizmi Teşvik Kanunu sayılmamalıdır. Bu itibarla maddenin aynen kabul edilmesi, bizzat Türk çalgıcılarının menfaatleri icabıdır. Bu sebeple yüksek heyetinizin bunu kabul etmesini rica etmekteyiz arkadaşlar." Bundan sonra kifayeti müzakere takriri oya sunuldu, kabul edildi. Madde hakkında verilmiş olan önergelerden maddenin tayyı hakkında olan Önerge oya sunuldu reddedildi. Bundan sonra maddeler üzerinde müzakerelere devam olundu. Diğer maddelerin kabulünden sonra 29 uncu madde üzerinde müzakereler yapılırken vaktin gecikmiş olmasından dolayı Başkan oturuma son verdi. Çünkü bu, onun eski huyudur; hazır ortada Millet gazetesinin uydurduğu havadisler varken, bunu netleri sureti haktan görünüp istediği gibi tefsirde ve iktidara hücumda kusur etsin?... Bu çapta bir mesele; usta bir tezvircinin eline zo.c guçer.!.. İşte bunun içindir ki biz de "Artık bitsin bu fitne!" diye bu sütunları yazmak mecburiyetinde kaldık!... Kendileri müteessir olacak ama, mz söylemeye mecburuz : Cumhurbaşkanımızla, Başvekilimiz arasındaki münasebetler her zamanki gibi dostane ve en iyi bir şekilde devam etmektedir. JTİç bir zaman en ulak bir pürüz dalı, olmuş değildir; zaten böyle bir şey olmasına da îmkftri ve ihlimal yoktur. Milletin sevgisine ve itimadına dayanan Demokrat Parti iktidarı daima sapasağlam ayakta ve vazifesi başında ve yine bu memleketin iyiliği' için azimle çalışmakta ve muvaffâkiyetten müvafîaMyete ulaşmaktadır. Tezvircilev belki bu haberlerimizd an dolayı hüsran duyacaklardır ama, bunlar birer hakikattir. Boşlar Dolarken Yazan : N-adir Nadi 10 Nisan 1953 tarihli Cumlıuriyet'ten : Hükümete yeni giren Bakanlar halk efkârının umumiyetle iyi, dürüst, çalışkan, bilgili ve gahs-iyet sahibi olarak tanıdığı kimselerdir. Bunlardan Rıfkı Salim Burçağı Siyasal Bilgiler Fakültesinde profesörlük etmiş, düşündüğü gibi yazan, yurdsever bir vatandaş biliyoruz. Politika hayatının başlangıcında, bundan bir buçuk yıl önce Burçak temiz bir imtihan geçirmiş, Parti kongresi tarafından genel kurula seçildiği zaman, bakan olmasına rağmen, tid vazifeden birini tercih etmek durumunda kalınca tereddütsüz bakanlıktan ayrılarak parti emrinde daha gen- tfcrişsiz bîr hizmeti seve seve kabul etmişti. Asîmda belki o kadar mühim sayılması gereken bu jest, sayın Bur-cağın bir şatafat adamı olmadığını belirtmesi itibariyle dikkat çekicidir. Yeni Devlet Bakanlarından Fethi Çelikbaş da iyi yetişmiş, genç yasında bilim alanında başarı kazanmış bir vatandaştır. Politika hayatının ilk aylarında o da temiz bir imtihandan ge& mis, kendisine hükümete girmesi tekli! edildiği zaman, birlikte çalışacağı arkadaşlarını yakilıdan tanımaksızın vazife kabul edemiyeceğini söyliyerek özür dilemişti. Bu gibi ufak hareketlerin politika hayatında bazan büyük mânaları vardır. Bakanlık sandalyasıua burulmak uğruna bir çok kimselerin göbek attığını görmeğe alışmış bir çevrede bunları gözden kaçırmamak gerektir. Gümrük ve Teke! Bakanlığına geürilers Emin Kalafatla Çalışma-Bakanlığına getirilen Hayreddin Erkmen'i de kültürlü ve vazifesever arkadaşlar olarak tanıyoruz. Bunlardan birincisi ur.v.n yıllar maliye mesleğinde tecrübe görmüş, Bütçe Encümeni sözcülüğü gibi oldukça nankör ve tatsız bir vazifesi başarı ile görmüştür. İkincisi nisbetea çok genç olmada beraber Meclis çevrelerinde ciddiliği ve çalışkanlığı ile arkadaşlarının sevgisini kazanmıştır. Yeni Bakanlardan şahsiyeti hakkında en &7 bilgimiz olan zat sayın Celâl Yardımcıdır. Başkanlık kürsüsünde maalesef bazı bocalamalarına şahid olduğumuz değerli hukukçumuzun hükûmete daha istikrarlı bir hüviyete kavuşmasını dileriz. MfemJefcete ve dolayısiyle partilerine fciunet agkiyle sayın Menderes hükümetinde yer alan genç arkadaşlarla önümüzdeki hizmet yılı boyunca şerefli bir imtihan geçirmek uğruna ellerinden gelen gayreti esirgemlyeceklerin.? inanıyoruz. întıhabmdaki isabetten ö-Un ii yakın bir zamanda Başbakanı tebrik etmek biaim için ancak bir seving vesilesi olacaktır. YiJmz şu var ki, hükümetin muvaffak ciması, Bakanların teker teker iyi, çalışkan, kabiliyetli insanlardan segj.l-nıesiyle gerçekleşemez. Bü hükûmet bağanları için şahsî değer lazımsa da kâfi değildir. Ayrıca beraber çalışmak, beraber çalışmanın şartlarını daima yürürlükte tutmak, ahenkli bir işbirliği esasına bağlılıktan bir an ayrılmamak da gerektir. Yeni Bakanların katılmaiyle taze bir kuvvet kaynağı daha bulan Menderes hükümeti, bilhassa bıi bakımdan zayıf düşünmemeğe dikkat etmelidir, garkta takım halinde çalışmanın usulleri pek bilinmediği gini bu çeşit çalışmaların faydası da iyi takdir edilmez. Halbuki şahsiyetin tezahürü muhitteki istidada bağlıdır. Muhit ne derece insicamlı bir manzara gösterirse şahsiyetler de o nisbette imkânlarının azamî haddi ile cemiyet? hizmet edebilirler. Bu, hükümetten bağlıyarak Meclise, basma ve halk efkarına Scadar küçük büyük her topluluk için doğrudur. Demokrat Parti iktidarının seçmenler önünde hesap vermesine bir yıl kala hükümette yapılan değişiklik bu itibarla ayrıca mühimdir. Ara yerde böylesine büyük ölçüde bir başka değişikliğe başvurmak faizce mümkün olamıyacaktir. Sayın Menderesin gelecek seçimlere şimdiki hükümet kadrosiyle girmesi bir zaruret gibi görünüyor. Halk efkârının bunu böylece bilmesinde biz yalnız Demokrat Parti hesabma değil memleket menfaatleri bakımından da fayda umuyorum. Eski Dost Y-asan : Nadir Nadi 14 Nisan 1953 tarihli Cumlmriyet'ten: Davetli olarak üç gündür yurdumuzda bulunan Federal Almanya Bundesta üyelerinden yedi kişilik grup dün öğleden sonra Büyük Millet Meclisini ziyzret ettiği zaman millet vekillerimiz tarafından sürekli alkışlarla karşılandı. Geçen yıl Almanya'ya giden Türk heyetinin orada gördüğü sıcak kabulü yakından bildiğimiz için misafirlerimize burada gösterilen tezahüratı iki millfi arasındaki karşılıklı sempati duygularının çok tabii bir belirtisi sayıyor ve tarih boyunca daima ileriye doğru gelişen Türk - Alman dostluğu hesabı-
na memnun oluyoruz. Milletleri bir arada dostça münasebetler kurmağa ve yaşatmağa götüren tarihî zaruretler bugün her zamandan daha ağır basmağa başlamıştır. Devrimizin şartlan küçük devlet büyük devlet farklarını gittikçe ortadan kaldıracak gibidir. Birinci cihan harbin öen öncesine kadar dünyayı nüfuz bölgesine ayırmak ve bu bölgelerde ekonomik bir hâkimiyet kurmak uğruna devamlı çatışmalar olağan sayılıyordu. O devrin politika sistemi.bu temele göre 'kurulmuştu. Çatılma kombinezonlarına girişen devletlere büyük devlet deniyordu. Birinci Cihan Harbi «ski sistemi sarsmış, ikincisi ise hemen temoinden yıkmıştır. Bugün filan devletler manzumesiyle çatışmak gibi birbirinden az çok farklı menfaat kombinezonlarına artık imkân yoktur. Büyûl devlet kavramı da tarihe karışmak üzeredir. Devrimizin temel meseleleri, millî hürriyetleri ve insan haklarım korumak, dünyayı korkusuz yagrmlır bir hale getirmek, eşit haklı bir barışa kavuşturmak noktaları etrafında toplanmaktadır. Her milletin aslında iyi olduğu prensip! ortalığa günden güne yayılmaktadır. Misafir heyete başkanlık eden Profesör Fritz Baade öün Meclis kitablığm-da vaotığı güzel konuşmada Türklerin meziyetlerine dair samimî görüşlerini açığa vurdu. 1934 ten 1946 ya kadar uzun yıllar aramızda yagıyaıı sayın Profesörün müşahedeye dayanarak söylediği sözleri dikkatle dinledik. Muhtelif vesilelerle kendisinin yakından gördüğü gibi Türkler de Alman milletinin iyi vasıflarını takdir ederler. Ve bu millete karşı bir yakınlık duy-gıjsu beslerler. " Atatürk çökmüş bir imparatorluğun enkazım temizlemek işini üzerine almişli. Buna, Türk milletinin kalbinde her türlü emperyalist emelleri söndürmek suretiyle muvaffak olmuştur. Türk milleti, başka milletleri boyunduruğu altında bulundurmak istemediği gibi, başka milletlerin de kendisini b â!;imiyetleri altına almalarına müsaade etmes:. Türk milletinin başkalarının topraklarında gözü yoktur. Kendi millî topraklarında sulh ve sükûn içinde serbest yaşamak azmindedir." Celâl Yardımcı, Meclis Reis Vekilliği SJîativ'e çok fena bir imtihan geçirmiştir. Beş yeni vekil arasında tâyini unumî bir tasviple karşılanmayan yalnız odur. Öyle umarız ki Celâl Yardımcı, Meclis Reis Vekili sifatiyle uyandırdığı fena tesiri düzeltmeğe ve Devlet Bakanı sıfatiyle memlekete faydalı olmağa çalışacaktır. Bunun icap eden fikir ve tecrübe sermayesi Celâl Yofdımcı'da vardır. Kendi kendini sıkı bir kontrol altına alırsa, yepyeni bir sima ile umumî hayatımızda yer alabilir. Hükümet Keisi Adnan Menderes, fena tecrübelerden ders almak kudretine âzami derecede sahiptir. Siyası şahsiyeti dikkaie lâyık bir tekâmül halindedir. Osu henüz kırk yaşlarında bulunan arkadaşlariyle iyi vazife taksimi yaparak, takım halinde çalışmanın iyi numunelerini ortaya koyması ve takım takım dertlerimize deva aramağa tam hızla girişmesi beklenebilir. Atlatılan, buhrandan ve gerilişe ve entrikaya karşı kazanılan esaslı zaferden sonra biz, millî mukadderatımız hakkında büyük bir nikbinlik duyuyoruz. Türkiye, her sahada güzel bir istikbale namzettir. Memleket o kadar sür'atls terakkiye devam edecektir kî dür. şikâyet ettiğimiz bir takını haller, yarın gözümüze, tarihten evvelki devirlere ait imiş gibi uzak görünecek, her tuttuğumuz altın olacaktır. Yeni Kabine dedikoduları Yazan : Selim Ragıp Emer, 10 Nisan 1953 tarihli Son Posta'-dan ; Bir müfidettenberi Kabinede yapılacağı herkesçe bilinen ve her vatandaş tarafından söylenen değişiklikler şu anda yapılmış ve bitmiştir. B'i suretle işletmeler Bakanı Samed Agaoğlu, Millî Eğitim Bakanı Tevıik İleri ve Devlet Vekili Muammer Ala-ksnd'm iştifalariyle onlardan açılan mevkileri, sırasiyle, Giresun Mebusu Hayreddin Erkmen, Erzurum mebusu Kıfkı Salim Burçak ve Burdur mebusu Fetlıi Çelikbag almışlardır. Ayrıca Vekâletle idare edilen Gümrükler ve Tekel Bakanlığını da Emin Kalafat deruhte etmiştir. Bunun dışında lâğvedilen Başbakan yardımcılığına ait vazifeler İki devlet vekili arasında taksim edildikleri için diğer Devlet Vekilliğine de Ağrı mebusu Celâl Yardımcı getirilmiştir. İkinci Adnan Menderes kabinesinin tâdili ve münhal .bulunan iki açığının kapanması suretiyle vukubulan bu si asî ameliyenin millete ve memlekete hayırlı neticeler getirmesini temenni ederiz. Yeni Vekillerin her biri ayrı ayrı kendilerine has bir takım meziyetlerin sahibi bulunmaktadırlar. Üzerlerine bina edilen ümitlerin boşa çıkmasının gıllügişsiz birçok vatandaş gibi, bizi de ziyadesiyle memnun bırakacağını belirtmek vazifemizdir. Bunun üstünde yine her şeyden fazla memnun olduğumuz cihet; kabine tâdili hakkındaki rivayet ve dedikoduların bu suretle hitam bulması ve memleketin haklı olarak muhtacı bulunduğu fikir huzuruna kavuşmasıdır. Her politika hâdisesi gibi ikinci Adnan Menderes kabinesinde vukubulan bu değişiklikle de, bilvesile bir takım tefsirlerden, sonra da ortaya bir takım hükümler çıkmıştır. Bu suretle iddia olunmuştur ki, Sâmecİ Agaoğlu ve Tevfik ileri siyasî bir velasizlığa kurban gitmişlerdir ve durumları aemmıya lâyıktır. Bir diğer ifadeye göre ise politika tesadüflerinin kendilerini yükselttiği mevkilerin kadrini takdir edemiyen bu iki insan, Adnan Menderes kabinesi i-cinde şahsi ve parti prensiplerine uymayan bir politika tezgâhı kurmug ye D.P. ve iktidarının az daha umumi efkâr nazarında itibardan düğmesi tehlikesini yaratmışlardır. Binaenaleyh uğradıkları â&ıibetle, sadece, kendi kazdıkları kuyunun içine düşmüşlerdir. Bir parti ekseriyetine dayanan bir hükümet içinde vazife almış bîr parti üye sinin kendi nar ti prensiplerine ria yet göstermesi zaruridir. Şayet, iddia olunduğu gibi, bu iki zat, parti umdelerinden hakikaten ayrılmışlara a, bunu en iyi takdir mevkiinde bulunan yüksek parti kademesi haklarında gerekli 'kararı almak mevkiindedir. O zaman yalnız hükümet içindeki vaziyetleri değil, ayrıca partileriyle olan münasebetleri de bahis mevzuu olmak icap eder. Sâ.med Ağaoğlu ile Tevfik Heri hükümetteki vazifelerinden istifa ederlerken böyle bir hal derpiş olunmamıştır. Dernek ki hükûmetten ayrılmaları için yakıştırılan bu mucip sebep varid değildir. Yani birer Vekil olarak, belki ktrar gösterememiş olabilirler anıma, pnrt ileriyi e prensip ihtilâfına düşmemiş oldukları, yukarıki silsilei mantıkiye ile, meydanda bulunmaktadır. Skmed Ağaoğlu ve Tevfik İlerinin istifaları bahis mevzuu olurken, Birleşik Amerikanın bir zamanlar deniz nü.s-teşarlığını ifa eden ve sonra Millî Müdfaa Vekili "Frank Knox" un vefatiyle ona bir halef düşünüldüğü zaman otomatik olarak bu Vekâlete getirilen James Forrestal'in hayat ve akıbetini hatıra getirmemek mümkün değildir. Bn-aktığı notlardan hazin bir hatıra külliyatı meydana getirenlerce bu eserin kapağına büyük harflerle yazılan satırlarda şu cümleler okunur : Nüfuzlu görüşüyle dünyayı ve Ameri-k&.'yı kurtaran ve bugün heykeli "Petıtagone - Amerikan Erkâmharbiye dairesi" nin methaline dikilmiş 'bulunan adamın mücadelesi ve ölümü... Basit bir kabine değişikliğini bu dereca büyük bir dünya hadisesiyle mukayese etmenin uygun düşüp düşmeyeğı bir takdir meselesidir. Bunu böylece kaydettikten sonra de inek istediğim şudur ki, politika alanı çok defa, bir takım günlük ilcaîarîa yapılmamak istenileni yaptıran ve yapılmak gerekli olanı da geri bıraktıran bir tuh al âlemdir. Bu âlemde gençliğini ve bu gençliğin bütün enerjisini 1944 -1949 a kadar beş sene müddetle hesapsız harcayan çelik iradeli bir adam; bir türlü görmek istemiyen memleketine komünizm tehlikesini gösterip anlatmak yolunda dâvasının düşmanları tarafından amansız bir takibe uğrayarak asabî ve sinirleri bitkin bir halde kendisini bir Amerikan (Gratte-Ciell nîn yirminci katından kaldırıp caddeye fırlatmak suretiyle mahrum kaldığı huzura kavuşmuştur. Bu adamın bütün kabahati, "Her şeyin üstünde Amerika" demek ve talihsizliği de, Amerikayı sevenlerin enaz kendileri kadar bu adamın da Amerikayı sevebileceğini bir türlü kabul etmek istememeleri olmuştur. Bu bakımdan Sâmed Ağaoğlu ve Tevfik lleri'nin bence hiç bir acınacak taraflari yoktur ve onlar, böyle bir merhamet dilenciliğinden müstağnidirler. Hakikat şudur ki, bu iki zat, bundan bir müdet evvel üzerlerine bir memleket vazifesi almış ve bunu başarınıya çalışmış ve bunu başarmaya çalışırken yeraveni bir ilca ile saf dışı kalmışlardır ki, bu da, bu alanda, ne birinci, ne de sonuncu bir tecelli olacaktır. Uzun vadeli siyaset Yazan : A. E. Yalman 16 Nisan 1953 talihli Vatan'dan Eğer bu sene hububat ve pamuk fiatlan geçen seneki seviyede olsaydı, öctme zorluğu çekmiyecektik. İthalâtınızdan mühim bir kısminın istihsal vasıtaları ve fabrika tesisleriyle alâkalı olmasına rağmen, ödeme muvazenemi;: sarsılmıyacakti. Dünyanın her taralında iyi mahsuller alınması ve fiatlann düşmesi, bizim için türlü.türlü zorluklar yarattı ve bizim gibi gelişme halinde bulunan bir memleketin uzun vadeli bir iktisadî siyasete sahip olması icap edeceğini bize gösterdi. Son senelerde yüzlerce milyon kıymetinde makine ithal ettik. Hiç bir memleket bunları normal Ödeme rnüvazenesryle karşılıyamaz. Hele memlekette bivdenbire para bollanır ve istimlâk eşyasına olan ihtiyaç ve rağbet basdön-dürücü bir süratle artarsa... İlk eğitim ve halk eğitimi seferberliği, şevkli bir halk hareketi haline getirilmelidir. Amerikalıların Nato karargâhım kurmakta kullandıkları sağlam paviyonlardan binlercesi, her köye u-zuıı yıllar dayanacak okul binası hizmeti görür. Böyle bir seferberliğe milletlerarası teşkilâtların birçoğu yardım eder. Sürümü yüz .bini aşan gündelik gazete, bir inkılâpçı gazetedir. Sadece bu mi-sa! iLkeğitimde yontulmuş kafanın yobazlık elinden kurtulmuş olduğunu gösterir, istisnaları ve hastaları bir yana i&ıraSşınız : İnsanlığın tejc mucizesi terbiye'dir. Terbiye'yi kaldırınız, birkaç nesil sonra Afrika yabanileşir ve Afrikaya döner. Terbiye'yi Afrika'ya sokunuz : Yamyamlar artık adam yemezler ve Mısır'daki Hudey.bîler halk mukaddesatını sömürmezler. Afrika, Amerika o'ur. Tanzimat'tan beri Garplılaşmak, bir devlet meselesi, nihayet, olsa olsa, bir yüksek sınıf meselesi sanılmıştır. Yeni nizam, bir millet meselesidir. Tanzimat'tan beri bunu anlamadık. Hâlâ bu anlayışsızlığın cezasını çekiyoruz. Derebeyliği de, kabile ve aşiret sistemini de, irticai da, hepsini likeğitim tasfiye eder. İlkokul, memleketin yüzünü geleceğe çevirir. Bir yandan da halk eğitimi ile bu çocukların analarını babalarını cehalet ve taassup hastalığı nöbetleri geçirmekten kurtarırsınız. Sivil devlet okullarından başka bütün beyin ibozucu, ruh 'karartıcı fesat ocak kapatınız. Her vaiz etmek, her hutbe okumak hakkı olanın ilkokulda öğrettiklerimizden imtihana çekiniz. Layisizmin mânası ne olduğunu bilmıyone, halk ile ilgili hiç bir vazife vermeyiniz. Bu seferberliği baltalamağa kalkışan sefil ve alçak politikacıları kendi partinizden kovunuz ve bütün partileri bu sefil ve alçak politikacılardan kurtulmağa çağırınız. Mîllî kurtuluş idealistleri, bir ordu gibi toplanınız ve bir ordu gibi yürüyünüz, inanç kuvveti denen yaratıcı ve yendîrici kuvvet sizdedir. Yürüyüşü rıüz karşısında irticaın nasıl korku sarjsi ile benzi attığını göreceksiniz. Çünkü o aşağı bir tüccardır Biv istismarcıdır. Bir kazancadır. D uır korkaktır. Biz idare, eğitim ve bütün kadroları siviîleştirdi'k. Garp mektebini bu kadrolara hâkim kıldık. Halkt büyük harekete katmak vazifesini yapamadık. Onun sıkıntı ve gayretleri içindeyiz. Halkı aldanma illetinden kurtarmalıyı.Bu millet onu sıtmadan da, frengiden de, veremden de daha fazla kemirmektedir. Cehaletten beter hastalık keşfoîuhmamıştir. Biz daha beterini keşfettik : Cebaieti kara taassup istismarcısının emrine vermek! Memleket ölçüsünde bir yıkılışın soğukkanlı seyirciliğini yapıyoruz. Bir gün Kominform usulü isyanların kanlı tasfiyeleri içinde bu sözleri batırlamaklığımız bir fayda vermez Halkı ve halkın, çocuklarını kurtaralım ve Türkiye'yi, aldanışlar ieinde, bir topluluk intihan manzarası almaktan koruyalım. Parlâmento heyetimizden 6 kişilik bir grup, pazar günü uçakla şehrimize gelmiş bulunmakla idi. Diğer bir grup ta Beyrut'tan itibaren kara yolu ile memlekete dönmektedir. 9 Nisan 1953 - - Washington: İstanbul Vali ve Belediye Reisi Prof. Fahrettin Kerim Gökay uçak -değiştirmek iein New York'ta 'usa bir duraktan sonra dün Washington'a gelmiştir. Dr. Gökay Vasington bava alanında Türkiye'nin Birleşik Amerika Büyük Elçisi Feridun Cemal Erkin vs Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı Türk, Yunan ve îran masaları Başkan Vekili V/üIiam C, Baxte tarafından karşılanmıştır. Gökay bir aylık ziyareti esnasında Amerikan amme idaresi çalışmaları ile belediye işlerini tetkik edecektir. Bu ziyareti esnasında Gökay Birleşik Amerikanın tanınmış piskoloğlan ile görüşecek, akıl hastana nelerini ziyaret edecek ve 4 Mayıstan 8 Mayısa ıkadar Los Angeles'de Psişiatri Birliğinin toplantılarına iştirak edecektir. Çarşamba günü Vaşington belediyesine mensup resmî şahsiyetler tarafından kendisine şehrin "Anahtarı" takdira edilecek ve Türkiye Büyük Elçiliği tarafından şerefine verilecek bir resmî kabulde hazır bulunacaktır. 10 Nisaıı 1953 Ankara: Büyük Britanya Dışişleri Vekili Ekselans Anthony Eden'in raahtsızhğı münasebetiyle sayın Başvekil Adnan Mende) es ile müşarünileyh, arasında tear:i olunan telgraflar aşağıdadır : Sayın Başvekil Adnan Menderes'ten Ekselans Anthony Eden'e : Bir an evvel iyileşmeniz hususundaki halisane temennilerimiz sunar ve en samimi hissiyatımı teyid eylerim. Ekselans Anthony Eden'den Sayın Başvekil Adnan Menderes'e : Nazik telgrafınıza ve iyi temennilerinize samimiyetle teşekkür ederim. Ziyaretimden sarfınazar etmek mecburiyetinde kaldığımdan dolayı çok müteessirim. Büyük Britanya Dışişleri Vekili Ekselans Anthony Eden'in rahatsızlığı münasebetiyle Saym Dışişleri Vekili Prof. Fuad Köprülü ile müşarünileyh arasında teati olunan telgraflar aşağıdadır: Sayın Dışişleri Vekili Prof. Fuad Köprülü'den Ekselans Anthony Eden'e : Ekselansınızın rahatsızlığını büyüK teessürle öğrendim. Bir an evvel iyileşmenizi samimiyetle temenni eder halisane hissiyatımı teyit eylerim. Ekselans Anthony Eden'den Saym Dışişleri Vekili Prof. Fuad Köprülü'ye : Nazik telgrafınıza çok müteşekkir ve minnettarım. Türkiye'de size mülâki olamadığımdan pek müteessirim. 11 Nisan 1933 Paris: gark dilleri mektebinin idarecisi ve enstitü üyelerinden M. Henri Masse dûn gece tezyini sanatlar sergisinde "Fatih Sultan Mehmet Devri" hakkında bir konferans vermiştir Fransa Türkiye Komitesinin himayesi altında verilen bu konferans Millt Eğitim Vekili ile Türkiye Büyük Elçisinin temsilcileri tarafından da dinlenmiştir. Konferanstan önce Türkiye'de zarar gerenler için para toplanmıştır. Vaşinston : Amerika'yı ziyaret etmekte olan İs-tenbul Vali ve Belediye Reisi Oro:. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, bugün A-merika Cumhurreisi Gen. Eisenhower ile refikasına antika bir halı ile, el ile işlenmig gümüş tabaka ve Türk lokumu hediye etmiştir. Hediyeleri Beyaz Saraya götüren İstanbul Valisine, Türkiye'nin Wasington Büyük Elcisi Feridun Cemal Erki:ı refakat etmekteydi. Gazetecilere verdiği bir beyanatta Büyük Elçi şunları söylemiştir : "Prof. Gökay, General Eîsenhower'e hükümetinin selâmlarını getirdi" Türk Liderleri General Eisenhover'in Liderli, irine karşı büyük bir itimad beslemekte ve bu sayede dünyada yıkılmaz ve birleşik tek bir cephenin Jîürulacağına kani bulunmaktadırlar, 12 Nisan 1953 Paris: Geçen 23 Ocak'ta Tezyini Sanat Müzesinde açılan muhteşem Türle Sanat Sergisi bu akşam kapanmıştır. Türk mü-zeleriyle birçok Fransız ve ecnebi koleksiyoncular tarafından gönderilen 800 eserin teşhir edildiği vitrinlerin önünden 40 bin .seyirci geçmiştir ki bu rakam rekor teşkil etmekledir. Paris'te bu derece mühim olan bu iik sergi. 12nci asırdan 17 nci asrın sonuna kadar, müslüman medeniyetinin ort jinalitesini halka tanıtmıştır. Silâh, oy-aıa işleri, minyatürler, el yazıları, parlak halı ve kumaşlar ve seramikler büyü!; hükümdarların tarihi hatıralarım canlandırmakta idi. Mimarî sanat da unutulmuş değildi. Filhakika, Türkiye'de çekilmiş resimler, imparatorluğun muhtelif bölgelerindeki dini ve özel binaların sağlamlığım ve azametini aksettirmekte idi. Birçok sanatkar ve şahsiyet, Marsan pavyonunda teşhir edilen bu şaheserleri seyretmeğe gelmişlerdi. Vincent Auriol, Millî Eğitim Vekili Andra Marie, Güzel Sanatlar Vekili Cornu, resmî açılışta vitrinlerin önünde uzurı uzun durmuşlar ve hayranlıklarını zap ted ememişlerd ir. Bütün Paris, hattâ eyalet basını TürK sanatının ihtişamına uzun makaleler hasretmiştir. "Paris Presse" şöyle demektedir : Türkiye müzelerindeki yüzlerce şaheser Boğaziçi kıyılarından Marsan pavyonuna getirilmiştir. Biz bu sanatı iyi tanımıyorduk. Şimdi ise parlak renklerini, seramiklerde, minyatürlerde ve el yazılarında olduğu kadar kumaşlarda ve en basit seccadelerde kendini gösteren hayret verici tenevvüü müşahade ettik. Her devre ait silâhlar fevkalâdedir. Bunlar nadide madenlerle işlenmiştir. Seyircileri daha ziyade minyatürler çekmiştir. Bizce Türk sanatının .en büyük orijinalitesi, el yazıları r-d ad ir. Parisien Libere", "Tezyini Sanat Müzesinde teşhir edilen eserler mütecanis bir bütün teşkil etmekledir" demektedir. ' Ge Matin Le Pays" gazetesi de şunları yazmakladır : Boğaziçi sahillerinden gelen ve bazıları tarihî hatıraları canlandıran .bu şaheserler hakkında uzun uzadıya yazılabilir. Onlan seyretmek bize kâfidir. Mimarî sanat unutulmamıştır. Resimlerde misalleri görülmektedir. Bütün bu şaheserleri hayranlıkla seyrettik." "Le Monde" söyle demektedir : "Tezyini Sanat Müzesinde 13 üncü asırdan 19 uncu asra kadar Türk sanatının nadide eserleri teşhir edilmiştir. Af-rın başındaki Müslüman Sanat Sergisinden beri ilk defa olarak Paris'le îslâmiyetin dört büyük eserlerinden birini seyretmek imkânını bulduk. "Combat" gazetesinde şu satırlar yer almıştır : Bir meöeniyeti aksettiren sergi. Tezyini Sanat Müzesinde sadece bir tarihin muhafaza edilmiş delillerini görmedik, aynı zamanda bir milletin yaşadığını 'hissettik." 14 Nisan 1953 Napoli : Napoli'ye dün gelmiş olan Türk güreşçileri bu gün sabah ve akşam iki antrenman yapmışlardır. Dünya Greko-Romen Güreş Şampiyonası cuma günü saat 11 de merasimle baslıyacaktir Bugün ayrıca Sovyet kafilesinden bir grup ile İsrail ve Lübnan güreşçileri d î Napoli'ye gelmişlerdir. 15 Nisan 1953 - Ankara: Altlığımız malûmata göre, halen açık deniz gezisinde bulunan Savarona o-kul gemimiz, Cebelüttarığa uğrayarak. ÎEpsnya'nın Atlantik sahilindeki İspanyol Deniz Harp Okulunun bulunduğu Marin Limanım 12 Nisan 1953 günü ziyaret etmiştir. Ziyaretin ilk gününde gerek halk, gerekse resmî makamlar taralından çok büyük alâka gösterilmiş, okul gemisi kumanıianiyle askeıi ve sivil erkân taralından karşılıklı ziyaretler teati edilmiştir. Geminin arasında bulunduğu müddet zarfında subay, öğrenci ve erler için zengin bir ağırlama programı tatbik edilmiş ve şehrin tarihî mahalleri, müzeler gedirilmiştir. Bu meyanda bir muhriple Vigo şehrine bir gezinti tertiplenmiştir Ayrıca gemi personeli ve öğrenciler için danslı partiler verilmiştir. Mahallî gazeteler bu ziyaret münasebetile dostane neşriyat yapmışlardır. Gemi 14 Nisan 1953 tarihinde Fransa'nın Brest limanına müteveccihen hareket etmiştir. Filâdelfiya : İ*cı gündenberi burada bulunan îstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay'ın Fİlâdelfiya'da dikkatine çarpan, şeylerden biri de otomobil kornasından mütevellit gürültünün fazlalığı olmuştur. ÎKİ .sen« evvel çıkardığı bir kanunla istanbul'da korna yasağı ihdas ettiğini, bundan çok iyi neticeler aldığım söyleyen Gökay, kabili tatbik olup olmadığını Bilmediği için, aynı şeyi Filâdelfiya'ya. da tavsiye edem iyece îtin i söylemiştir. Gökay buraya pazartesi günü Wasniug. ton'dan gelmiştir. 16 Nisan 1953 Belgrad : 1953 yılı içinde, Türk, Yugoslav ve iunar. sporcuları arasında bir serî, futbol, basketbol ve bisiklet müsabakaîa-rı yapılacaktır. Yugoslavya - Yunanistan futbol 9 Mayısta Belgrad'ta yapılacak, TüiK ve Yugoslav takımları ise 5 Hazkan;-da istanbul'da karşılaşacaklardır. Belgrad - Ankara futbol maçı da Haziran ayı içinde Ankara'da yapılacaktır. 11 ilâ 18 Ekim tarihleri .arasında İstanbul'da yapılacak olan "îstantmî Kupası" basketbol maçlarına Yunan ve Yugoslav takımları da iştirak edeceklerdir. Bu maçlara iştirak edecek diğer memleketler, Fransa, italya, Mısır, Lübnan ve İsviçre'dir. Sn-bıstan ve Makedonya bisiklet kulüpleri kendi sprocularının da Nisan ayında yapılacak Selanik - Atina ve Temmux ayında da îstanbul - Ankara koşularına iştirak etmelerini temin ımaksaâyle alâkalılarla temas halindedir. Londra ; Tüıkiye'nin İngiltere'den mal ithal etrpemek kararı üzerine vaki suale Pe-ter Thorney Croft bugün Avam Kama-lasında cevap vermiştir. Tür'nye'r.'n. ticaretinde bir muvazene temin etmeli gayesiyle ithalâtta bulunduğu memleketler arasında bir ayarlama yapacağı hakkında İngiltere Ticaret Vekilinin beyanatını hatırlatan Thorey Crolt "Ben Türkiye'nin bu kararını, Avrupa iktisadî teşkilâtına dahil bir memleket olması ha'ebiyle mül&yim bulmuyorum. Mamafih, hadiseleri dikkatle takip edeceğim." demiştir. Sual sahibi Muhafazakâr Milletvekili Cyril Osborne, so ndefa İngiltere'ye gelen Türk Tüccarlar Heyetinin Türkiye'den daha fazla ithalât yapılması hususundaki başarısızlığının sebebini sormuştur. Bu suale de cevap veren Peter Tlı. Croft Resmî bir sıfatı olmıyan heyetin, hükümet mahfilleriyle olduğu kadar alıcı firmalarla da temaslarda bulunduğunu, varılan netice hakkında geniş izahatta bulu namıya cağım söyliyerek demiştir ki : "Heyfrtle görüşmelerde bulunan iaşe Vekâleti Türkiye'den bir miktar iaiıa ir.cir satın almıştır. Mubayaa edîleciaS mallar hususunda malın kalUssi vefatı kadar nazarı itibara alınacak bir noîtta da ticari mülâhazalardır." 19 Nisan 1953 Sidiney : Yed: subayden müteşekkil bir Türk askeri jıeyeti bugün Korgeneral Rüştü Erdelhiın'un başkanlığında Japonya'dan buraya gelmiştir. Heyet, Birinci Dünya.Harbi sırasında Avustralya ve Yeni Zelanda kuvvetlerinin Gelibolu'ya yaptıkları çıkarmayı anmak üzere gelecek Cumartesi günü yapılacak olan "Anzak günü" merasiminde Türkiye'yi, ilk defa olarak, temsil edecektir. General Erdelhun, Sidney'e varışını n'üteakip şunları söylemiştir : 'Bir za-ir,anlar düşman olarak karşılaşmıştık. Şimdi hepimiz gayet iyi dostuz. Avustralyalılarla Yeni Zelandalılar, kahramanlıkları ve insanlıklariyle Türk milletinin takdirini kazanmıştır. Türkler, Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar Simdi Kore'de yanyana müşterek bir düşmana, Komünizme kargı savaşmakladırlar." Napoli : Dünya Greko-Roman Güreş Şampiyonasını pazar gecesi neticelendirmek içrı bugün Öğleden evvel başlayan müsabakalar saat 16 ya kadar devam etti. Sn asiyle Türk güreşçilerinin aldıkları neticeler şunlardır : 73 kiloda : Bekir Büke rakibi Karaşkin (Rus) a ittifakla mağlûp. 79 kiloda : İsmet Atlı rakibi Kartozifo (Rus) a üç dakikada tuşla mağlûp. 87 Kiloda: Hilmi Tafracı rakibi Kovançs 'Macar'a ittifakla mağlûp. Ağır'da: Süleyman Baştimur rakibi Niyenvi (fin) e ittifakla mağlûp. Roma: Türkiye Dışişleri Vekili Prof. Fuat Köprülü ile Atlantik Konseyi nezdüicieki Türk temsilcisi Fatin Rüştü Zorla bugün uçakla İstanbul'dan Roma'ya gelmişlerdir. Türk devlet adamları, Atlantik Konseyinin çalışmalarına iştirak etmek ü-zere pazartesi günü trenle Paris'e gideceklerdir. 20 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisinin bugünkü oto rumunda Avrupa Konseyi Istişarî MeıİEİnin 7 Mayıs'ta Strazburg'ta başlayacak beşinci devre içtinıama memleketimizi temsil etmek üzere katılacak T. B. M. M. üyeleri için seçim yapılmış neticede : 1--ZiyadEbüzziya (Konya),2Muhlis Ete {Ankara), 3-Nihad Resid Bel-geı (istanbul), 4 Osman Kapanı (izmir), 5 Zaiyat Mandalinci (Mızğlai, 6 Füruzan Tekil (Istanbuı), 7 Adnan Karaosmanoğlu (Manisa), 8 Nadir Nadi (Muğla) mebuslai seçilmişlerdir. 21 Nisan 1953 Ankara: İS Mart 1953 tarihlerinde Balıkesir ve Çanakkale bölgelerinde vukua gelen zelzele dolayısiyle, yurdumuzda gösterilen büyük tenasüd ve yardımlarına hiiınlesi yanında, birçok yabancı meni leketlerden de alâka ve yardımlar davam etmektedir. Bu meyanda Yugoslavya elçiliğinden bildirildiğine göre, Yugoslavlar da zelzele mıntakasına kadar nakliyesi ve mahallinde montajı kendilerine ait olmak üzere, 9 metre murabbalık 3 odalı 10 tane hazır evi hükümetimizin göstereceği yerlerde kuracaklardır. Ayrıca bugün almış olduğumuz bir telgrafta Telaviv Elçiliğimiz tarafından, mahallen yapılan teberrularla felâketzedelere bir yardım olmak üzere 20 aet mahrutî çadırla iki paket giyim eşyası gönderilmiştir. - Roma: Napoli Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonasına iştirak eden. Türk güreş,1 bugün buraya gelmiştir. Profesör KÖprîilü'nün beyanatı: 22 Nisan 1963 Paris: Fransız diplomatik matbuat birliğinin şerefine verdiği Öğle yemeğinden sonra söz alan Türkiye Dışişleri Vekili Prof. Fuat Köprülü Türkiye'nin dış siyaseti ve dünyanın hâlen arzettiği durumu İzah eden aşağıdaki nutku irat etmiştir: "Biz sulhu ancak adalet ve meşruhatlara saygı göstermek ve her.memleketin istiklâline hürmet etmek esasına dayanan bir zihniyetle mütalâa etmekteyiz. Böyle bir sulhun muhafazası, bugünkü şartlar içinde büyük gayretler sarfını ve fedekârlıklar gösterilmesini icabettirmektedir. Sadece iyi niyetlerden bahseden beyanatın tesirine kapılarak kuvvetli olmayı ihmal etmek intihara muadildir. Bundan dolayıdır ki, Türkiye kendi arzu ve iradesi ile, müşterek güvenlik politikasını takip ve müdafaa kabiliyetini takviye ve tahkim için mümkün olan maddî fedekârlikların azamisini yüklenmek azim ve kararındadır. Zahiren yumuşak bir hava yaratmağa matuf bazı hareketlere telmih eden Prof.. Fuat Köprülü sözlerine şöyle devam etmiştir: ?'Bu kabil hareketler karşısında alınacak durum, hadiseler muvacehesinde sistemli olarak gözlerini kapamak ve kulaklarını tıkamak istiyenlenn ve hususile zevahir kanaat ederek yalnız ümitle beslenmediği arzu eden bir safdilin durumu olmamalıdır. Hâdiseleri mütalâa ve muhakeme edişte objektif ve realist olmak ve bunları tahlilde azim ve kararla hareket etmek bugün her zamandan fazla bizim için bir zaruret teşkil etmektedir. Teyakkuzumuzu muhafaza ve müdafaa gayretlerimizi temdidden geri kalmamak suretile muhakememizi objektif olarak yürütmeğe çalışmalı ve yeni liderlerin sulh. ve işbirliği yolunda göstermiş ve hareketlerini samimî bir zihniyetle muhakeme etmeliyiz. Bu hareketler, yalnız bir kısmı yerlere ve meselelere inihsar etmemli ve bütün dünyaya §amil olmalıdır. Her taarruz gibi sulh taarruzu da tam ve şamil olmak gerektir." Profesör Köprülü, bugünkü yumuşak görüşün, hür memleketler hakkında kominformist blokun durumunda bir değişiklik vukunu gösterir gibi mütalâa edilmesi kanaatini izhar etmiş ve demiştir ki: Bu meseleler arasında hiç biri yoktur ki maksatlı düşünceler dı§mda adalet ve nisfet prensipleri ile toptan ve süratle halledilemez olsun. Adalet ve nısfet zihniyetinin tezahürü ve her türlü gizli hesabın geri bırakılması, her çeşit tahakküm iddiasının hâdise ve vakıalarla ispat edilmek suretile bir yana bırakılmış olduğunu görmek istiyor ve bunu bekliyoruz." Birleşmiş milletler : Sovyet Rusya anealt bazı şartların tahakkuku hâlinde siyasi komisyonun si lahianma hakkında kabın ettiği karat' sureti lehine reyini kullanacaktır. Safı günü ikmâl edilecek olan bu karar suretinde Sovyet hsy'eti tali mahiyette bazı islâh tekliflerinde bulunmaya karar vermiştir. Sovyetlerin "bu hareketi bu teklifler kabul edildiği takîirds katar sureti lehine rey kullanacaklar talanda tefsir edilmektedir. 2 Nisan 1953 Birleşmiş milletler : Dag Hammarskjoekİ'un Birleşmiş Milletler umumî hey'eti tarafından umumî kâtipliğe seçilmesi paskalya tatilinden hertıen sonra beklenilmektedir. Yeni umumî kâübin bu sıralarda birleşmiş milletlerde bulunarak umumi hey'et tarafından secimesinden sonra teşekkür nutkunu söyemesi ve yeni vazifesine başarması icabetmektedir. New . York (Birleşmiş. Milletler): Silahsızlanma hakkınudaki Batılı karar suretinde Sovyetlerin istedikleri tadılat Genel Kurulun 11 Ocak 1952 d» silahsızlanma hakkında Sovyet olsyta nisa karşı aldığı prensiplere müracaat eu ilmemesine dairdir. Sovyet tadilleri, bundan başka, silâhsızlanma komisyonunun 1952 deki çalınmalarının memnuniyet verici olduğu nu reddetmektedir. 11 Ocak 1952 karar suretine dayanan ve silâhsızlanma kornsyonunun çalışmalarını memnuniyet verici olarak telâkki eden son batılı ka rar sureti lehine Sovyetler şunu ilen sürmektedirler : Genel Kurul, silâhsızlanma komisyonu mır raporunu kaydetmeli ve komisyondan, tanı ve koordone edümikş plânların birleşmiş milletlerce hazırlanması maksadiyie çalışmalarına devam etme sim istemektedir. 3 Nisan 1953 Faris : Birleşmiş Milletler genel sekreterini adının telaffuzu o kadar 'güç ve yazılışı o kadar uzundur ki baîi basın tom s ilcileri, Hammarskjoerin son hecesinin kaldırılarak sadece Hamı sar denilmesini tavsiye etmişlerdir. Halbuki, İsveç başkentinde, Hamrnarsk jot1 isminin ortasındaki dört sessiz harfin, iskandinav dillerini bilmeyenler dahi o derece güçlük arzeden bir ateafı olmamak gerektiği belirtilmektedir. Stockholm'deki doplomatik çevrelerle c'ünya basınının özel muhabirleri bu lûiguistik güçlüğünün gelişmesini merakla beklemektedirler. New . York (Birleşmiş Milletler) : Genel kurul başkanı Lester Fearson Kuzey Kore Dışişleri Vekili Kimir Senden bugün bir telgraf almıştır. Kinı-îr sen, bu telgrafında, Kore harp esirleri meselesinin hali için Cin Başvekili Çu En Lai'nin yaptığı tekliflere iştirak ettiğini bildirmekte ve bu tekliflerin Çin Halk Cumhuriyeti ile Kore Demokratik Cumhuriyeti tarafından müşterek anlaşma neticesinde hazırlan djğım ilâve etmektedir. 4 Nisan 1953 Paris: Dünya Sağlık Gününün kutlanmasına 7 İSii-an günü başlanacak ve bir hafta devam edecektir. Dünya Sağlık Teşkilâtı Genel Müdürü Dr. Proek ChishoJra U'i bu münasebetle verdiği beyanat metni aşağıdadır : "Sıhhat altındır" fikri, şu veya bu şekilde, hemen bütün dillerde ifarfesinî bulmuş olan bir hakikattir. İfinde yaşadığımız asırda .bu haldkafe verilen kıymet bakımından, 1953 Dünya sağhîî Gününün parolası olarak bu vecize seçilmiş bulunuyor. Bir insan tam sıhhatli olmadıkça ihtiyaçlarının gerektirdiği verimi bulamaz. Hayatî seviyesini islâh edememiş olanlar, içinde bulundukları muhit şart ldrımn esiri olurlar. Buııa mukabil sıhhatli bir insan, mesaisinden azamî istifadeyi sağlıyabilir. Mahsulü çoğalır, onları daha yüksek fiyata satar, dolayısile daha iyi gıda alabilir ve böylece sağlık durumunun taroadisini sağlamış bulunur. Önlenmesi mümkün olan hastalıkla açılan mücadeleler neticesi yukardaki mülâhazaların ne kadar doğru olduğunu bise açıkça göstermektedir. Meselâ, Gü ney Afrika'da 10 sene müddetle girişilen sıtma mücadelesi neticesinâv, 700 ila 12000 dönümlük fazladan bir arazî işlenebilmiş ve başka bir arazide bu sayede alınan mahsul 4 misline çıkmıştır. Her yıl kazanılan bu nevi muvaffakiyetler listeler doldurmaktadır. Bilhassa nisbeten geri kalmış bölgeler dü, "Refah" mânasına gelmekte olan sıhhat kelimesi, teknik bakımdan tevaK ki kaydetmiş olmakla beraber istihsal kapasiteleri, geçici veya daimi aksaklıklar yüzünden tahdide uğramış, olan memleketlerde hile pek çok kıymet ifade eder bir mufhum olduğunu ispat eylemiştir. Esasen, sıhhi davaları, medenî ve daha ileri memleketler cephesinden mücerret olarak incelemek mümkün değildir. Hastalık hüküm sürdüğü yer neresi olursa olsun, bütün beşeriyeti tehdit eder ve tesirleri çokuzak memleketler ekonomisinde de hissedilir. Hiç kimsenin inkâr edemiyeceğini bu hakikatlere dayanarak, şunu belirtmek icap eder ki, hastalık ile sefalet arasında ne kadar sıkı alaka varsa, srîıhat ile refah da ayra şekilde birbirlerini yakından takip ederler. îşte bu sıhhat ve refah, ancak milletlerara sı çalışmalarla elde olunabilir, zira birimizi telıdiî eden hastalıkla hepimizin mücadele etmesi lâzımdır ve böyle bir mücadelede bitaraf kalınmanın mümkün olamiyaeağı muhakaktır. Başlıca amacı bütün beşeriyetin sıhhatini islâh etmek olan Dünya Sağlık Teskilâtı, gayesi insanlığın temadihi ola:ı bu mücadelenin zaferle neticelenmesini arzulayan herkesi, yerinde cömertlikle azettiği. kaynaklarından istifadeye davet etmektedir." 5 Nisaa 195S Stokholm : Birleşmiş milletler Genel Sekreterliğine tâyini mutasavver bulunan Mr. Hanımarskjoeld, bugün verdiği bir be yanatta salı günü İsveç Dışişleri Vekâletinden resmen istifa edeceğini bildir mistir. Mr. Hammerskjoeld, Çarşamba günü Amerika'ya hareket edeceğini ümit etmektedir. Paris: 7 Nisan günü kutlanacak ve bir hafta devam edecek olan Dünya Sağlık Günü münasebetiyle, Dünya Sağlık Teşkilâtı Avrupa bürosu direktörü Dr. Begg, aşağıdaki beyanatı vermiştir; İkinci dünya habrini takip eden güntide, bütün Avrupa memleketleri ekonomileri az veya çok da olsa, bu harbi yıkıcı tesirlerini hissetmişlerdi. Bu memleketlerden bazılarında sıhhî teşkilât tamamen felce uğramış bulunmakta idi. Geşeît milî gerekşse milletlerarası sahada sarfolunan altı yillık gayretler neticesinde, bir ekonomi önesansma öoğrıı hayli yol alınmış, genel sağlığın ıslahı bakımından mühim ilerlemeler kay d olunmuştur. Avrupa, sıhhî serveslerini azami derecede geliştirip çoğaltmış olmakla bu sahada bütün dünyaya misal oiabilir. Bu hamle ilk bakışta çok ağır bir malî mesele olarak kabul edilebilirse de, bu yatımların ilerde sağîıyacakları sağlık ve refah hesaba katılınca, yapılan fedakârlığın pek büyük bir gey olmadığı kolayca anlaşılır. Bir hastalığı önlemek için. sarîolunan para ile tedavibahsinde harcanacak olan meblâğ arasındaki farkı göz önün de tutarak, bu dâvanın tahakkşuku yolunda elimizden gelen yardımı yapmağa çalışmaktayız. Ekonomik rönesansi m sağlamak yolunda işe girişmiş olan Avrupa memleketlerinden hiçbiri, öre İrilebilmesi katili olan hastalıklardan konmulmadıkça ve sıhhatli bir nüfusa malik olunmadıkça gayelerine ylagamyacaklarını takdir etmeğe mecbur islahi igin nispet tedbtrlftria alınmasi ile btitiin .beseriyetin ortak menfaatierinin korunabilecegi, sosyal irpiah gabi daha birgok ictimal muesseselerin mttmkun olabilecegl bir halu katir. Bl,. miuiasebetle, Diinya Saghk Teşkilati kendi payma duşen vazifejd yerine getirmege amededir. Saglik meselesi, Avrupa memleketlerinde herhangi ,başka bir yerinden daha fazla, titizlik gosterilmesi icabeden bir davadir ve bizim vazifemiz de tahakkuku miimkiin olan hergeyi agikga belirtmektir. Birleşmiş Milletler, New York: Bir;e«mis Milletler gene] kurulu bugun ogleden sonra toplanarak, Giel Sekteterlik mMedetinin dolmasi Oze-rir.e vazifesinden ayrilan Mr. Tryve Lie nin yerine Isvec Diisleri Vekili yardimcisi Mr. Hammarskjpel'di tayin edecek tir. Beg biiyukler tarafindan tasvip edilen, yeni sekreterin genel kurul tarafindan segiimesi bir lormaliteden ibaret ola-taktir. Bugun Disiglerindeki vazifesinden resmen isfiia edecek oTan veni sekreterin perşembe günü - New-York'a gelmesi bekl emnektedir. müteakip, genel kurul iki mühim meseleyi ele alaeaktir. Birincisi, 12 memleket temsileilerinden mute§e(i: ki! komitenin hazirladigi silahsizlannia haktondaki rapor iklndsi ise Amerifca nin, Dogu Avrupa'da giriştigi besinci kol iaaliyetleri yuzunden takbih edDms sini iiEn Cekoslovakya'nm takrirl. Silahsizlanma miizakereleri, Sovj-et Rusya'nin yeni sulh taaarruzunun sarai niiyetl hakkmda bir deneme teşkil ede acıktir.. Bw meselenin müzakeresi esnasinda, Scvyet baş delegesi Vişinsky'nin, Sovyet siyasetini izah etmesi de beklen-mektedir. Birle§mi§ Milletler, New . York: Bu hafta, Sovyet ilusyanin yeni sulh siyasetinin samimiyeti denecektir. Bu arada Sail günü toplanarak hususi bir komitede, Isveg Di§i§leri Vekili Hammarskioeld resniRn Birleşmiş Milletler Genel Sekreterligine tayin edilecektir. E6ri biiyiiklerin tasvibile secilerek, is mi genel kurula verildigl igin, Hamjoeld'in secilmesi bir formalUe ibaret kalmaktadir. Yeni Genel Sekreterin Pergembe veya cama biniii vazifesine baghyacagi tahrain edilmektedir. O zamana kadar 5a, duiij'adaki siyasi vaziyetin daha vuxuh kesbedecegi anlaşilmaktadir. Sail sabalii, Birle§mi§ Milletler siyasi komitesinde, Kore'de Birleimiş Millet term mikrap harbine giristiğine dair komiinistler tarafindan yapilan iddia uzerine, bir hususi tahkiltat kurulmasi hakkindaki Amerikan teklifi miiza-kere edilecektir. hafta bu mesele ilk defa olarak ortava atildifti zaraan Sovyet Rusva evvelki aylardaki hareket tarzindan inhiiaf etmişti. Fakat, Moskovadan ye hi donen Mr. Visinsky'nin bu mesele haJtkinda baska gorusleri olabilir. Bilhassa soyliyecegi sozler, ve bu sozleri soyleyiş şekli iizerinde dikkatle durida-caktir. Moskovadan geleli, Mr. Vişinsky henuz genel kurulda tek bir defa dahi aoz airaami? bulunmaktadir. Sovyet Rusyanm yeni siyasetinin saml ir.iveti hakkmda ikinci denemevi, mnh teraelen salt giinii genel kurul toplan d:gi zaman siyasi Icomitenin silShsii-lanma hakkmda aldigi kararm Lneelen mesl te§kil edeeektir. Gegen hafta, bu karar hakkmda Sov yet Rusyahui ileri surdiigu tadil tekli fi, Sovyet Rusyamn" son 7 sene zarfin da Birlesmis. Milletleri bir gikmaza so Itan noktayi nazan iizerinde bazi taviz lercii* bulunmaga hazir olduguna dair fenitleri meydana cikarmis bulunmaktadir. Birle§mi§ Milletlere mensup diplomatlar ayni zamanda, Sovyetler Birli gi ite Israil arasinda miinasebetler uva rmde de duracaklardir. Rusyadaki youidi doktorlann durumu bu bakimdan y?-ni bir hava yaratmis. bulunmaktadir. tcinde bulundugumuz hafta sona ernie c(p,i evvel, muhtemel olarak siyasi.komite, si! âh sızlanma, Kore ve beş büyükler arasında bir sulh anlaşmasını der eden Polonya tekliflerini de lncelâ yecfcktir. Bütün bu meselelerin incelenmesi sır3 anda komünistlerin takip edecekleri hareket tarzı, Sovyetlerin yeni sulh siyâsetlerinin samimiyeti hakkında birer deneme teşkil edecektir. 7 Nisan 1953 Birleşmiş Millelter New-York: Dünya Eski Muharipler Federasyonu, 14 Nisan tarihinde tertip edeceği huau sî bir merasimde, Birleşmiş Milletler geeel sekreterliğinden ayrılmakta olayı Mr. Trygve Li'ye federasyonun 195i senesi Dünya Sulh Mükâfatını tevdi edecektir. Bu karar, dün gece Federasyon Başka ra Mr. A. F. Vanderbılt tarafından bildirilmiştir. Bu münasebetle yapılacak toplantıda, Trygve Lie muhtemelen veda konseri verecektir. Genevre : Amerikanın Yale ünivertitesi umumi sağlık dersleri fahrî profösörü Dr. Wjnslow Dünya sağlık teşkilâtı tarafından yayınlanan, "Hastalık ve Sıhhatin Kısmeti" isimli eserinde Dünya Sağ-ln; Günü hakkında aşağıdaki makale yi yazmıştır : "Dünyanın herhangi bir yerinde foir hastalığın tahribata bağlamış olduğu öğrenilince, hastalıkla mücadele edip onu ortadan kaldırmakla, bu bölgenin bir sihir kuvvetiyle az zamanda cennete döneceğini zannetmek tamamen yanlıştır. Yapılacak asıl iş. hastalığın tekerrürünü önlemek ve başkalarına sirayetine mâni olmaktır. Bu. tedbirler, artık zamanımızın günlük meşgaleleri arasına girmelidir. 1 - Annenin ve çocuğun sağlığı : Js-t&tıstik rakamlarının gösterdiği veçhile, müteaddit terakkiler kaydoiunmuş ise de, bu sahada daha yapılacak pek çok işler vardır. Filhakika, çocuk bir memleketin en esaslı zenginliğini teşkil eder. Tjmumî mahiyette, alman tedbirler sayesinde, gocuk ölümü nisbeti şu memleketlerde hissedilir derecede azalmış bu t unuyor : Amerika'da 1915 de 1000 de iken 1948 de 1000 de 32, izlanda'da 100 sene evvel 1000 de 220 iken, bugün 1000 de 100, bununla beraber, bugün hâlâ birçok memleketlerde, çocuk ölümü nisİJfe ti 1000 de 200 dür. 2Gıda Hıfsisıhhası : tnsan vücudubir motöre benzetilebilir, faaliyete geçebilmesi için yakacağa ihtiyacı vardır:İşte bu yakacak gıdadır. Aşağıda vereceğimiz misâl, besleme ve istihsal mefhumlarının ne kadar birbirlerine bağlı olduklarını gösterir : Oldukça geribir bölgede yol inşaatı ile meşgul olanmühendisler, verli amelenin.çok az raii dunan verdiğini farketmişler, yaptıklan inceleme neticesinde bu işçilerdiçok fena gıda aldıkları görülmüş. Bunun üzerine oraya kurulan mutfaklarla ameleye münasip yemekler verilmeğe başlanınca bri':aç ay sonunda, barbiri 4 6 kilo alan ameleler üç misüiş görmeğe bağlamışlar. Fakat, insanin vücud motorunu çâhg-ünnak için sadece onun ihtiyacı olaii kaloriyi temin etmek kâfi değildir. îstihiâk olunan gıdanın gerekli nisbetıs protein, tuz ve vitamin vesaireyi ihti-viı etmesi lâzımdır. Bataan (Filipinler) da beri-beri hastalığının önüne geçilmesi .pirincin'başka gıdalarla takviyesi sayesinde mümkün olmuş S.ur. Besleme ile istihsal arasındaki müna-sebtin başka mühim bir cephesi de şudur : Çocukluk çağında-ti besleme şekli, olgun yaşa eriştiği zaman elde olunacak sıhhat durumu ve hayat seviyesi standartı ile istihsal kabiliyeti üze rinde mühim neticeler husule getirir. 3 Aklî 'hıfzıssıhha: Aklî hızstsıhha,genel sağlık programlarında gittidaelıemmiyetli bir yer işgal etmektedir. Meselâ, sırf ziraat ile uğraşan bir topluluk kısmî sanayileşmeğe geçince, heyecan bakımından oldukça kuvvetli aksiamellere rastlamaktadır. Fabrikalarda, mütehassısların edindiği.tecrübelere göre, bu gibi hallerde, aklî bozukluklara nezle kadar sık rastlama mümkün olmaktadır. Tryg ve Lie hallettin! etrafındakilere tanıtırken kendisine "dünyanın en mühim vazifesini üzerinize alıyorsunuz" demiştir. îSTew . york (Birleşmiş Milletler): Yeni genel sekreter Dag Hammerskjo-t'I« bu sabah ilk defa Birleşmiş Milletler binasına gelmiş ve Nev-york hava alanına inişinde verdiği beyanatı tekrarlamıştır. Hamnıarskjoeld yarın merasimde and içecek ve ondan sonra resmen genel sekreter olacaktır. New - york (Birleşmiş Milletler): Sovyet Rusya'nın Birleşmiş Milletler-dek: eski daimî âelegesi Valerian Zo-rin'in Cuma günü Moskova'ya, hareket etmek niyetinde olduğu Sovyet Çevrele rinde teyit edilmektedir. Bu çevrelerde Zorin'e verilecek yeni bir vazife hakkında malûmat yoktur: Bilindiği gibi Yalerian Zorhı'in yerine Vişinski getirilmiştir. 10 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler, New - York: Birleşmiş Milletlerde Arap-Asya grubu, tunus ve fas meselelerini güvenlik konseyine vermek kararını dün bildirmiştir. 11 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler : Birleşmiş Milleler Genel Kurulu Başkanı Mr. Lester Pearson, genel kurulun bu toplantısının gelecek hafta sonuna kadar biteceği kanaatini izhar etmiş-tf* Ayni zamanda kanada Dışişleri ve kili olan Mr. Pearson, Atlantik konseyi toplantısına katılmak üzere 18 Nisanda uçakla Paris'e gitmeyi tasarlamaktadır. 12 Nisan 1953 Genevre : Yarin 22 Memleket arasında başliya-cak doğu - batı ticaret görüşmelerine iştirak edecek Doğu Almanya bugün buraya gelmiştir. Birleşmiş milletler ekonomik konseyi tavafından tertiplenen bu görüşmeler tamı bir sır perdesi altında bir hafta veya on gün kadar devam edecektir. Bugün kadar ilk defa olmak üzere bir Doğu Almanya delagosyonu Avrupa ekonomik konseyinin faaliyetlerine iştirak etmektedir. Görüşmelerin ilk celsesinde uzmanlar, ticarete tabi tutmak istedikleri emtia nev'i ve miktarı üzerinde söz alacaklar d iv. Daha sonra, karşılıklı ihtiyaçları tes-b't için ikili veya üçlü görüşmelere baş 1 anacaktır. Konsey sekreterliği görüşmelere iştir edecek olan memleketlerin alakadar oldukları malların bir listesini hazırlamış bulunmaktadır. Görüşmelere, Avrupa ekonomik konse yi sekreteri İsveçli Cunnar Myrdal ri yaset edecektir. Birleşmiş Milletler (New-York) : Halefi Dag Hanımarskjoeld'in seçilme si ile vazifesi Cuma günü resmen son buian Birleşmiş Milletler eski Genpl Sekreteri Trygve Lie'ye salı günü eski muharipler dünya federasyonu tarafın dan "Sulh mükâfatı' varilecektir. Bu mükâfatı yeni ihdas etmiş olan bu teş kilât Birleşmiş Milletler nezdinde mukayyet olup Merkezi Paris'tedir. Bu münasebetle Lie şerefine verilecek olan akşam yemeğinde Yeni Genel Sek reter ve Birleşmiş Milletler nezdindeki birçok delege hazır bulunacaktır. Es-kj Genel sekreter devri teslim muame leşini tamamlamak üzere bir müddet cUlıa kalacak ve ayrılmadan evvel bir Lasın konferansı tertip edecektir. Hafta tatilini sayfiyede geçirmekte olan Hammarskjoeld Pazartesi sabahı yeni vazifesine başlayacak ve ilk olarak iktisadî ve sosyal konseyin toplantısında hazır bulunacaktır. 13 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler. New -York: Bu sabah siyasi komisyonda Polonya tekriri hakkında konuşan israil dele-geti bayan Golda Myerson Polonya takririnin istihdaf ettiği "Milletlerarası sulh ve dostluğun takviyesi gayesine ancak insan haklarına riayet etmek sjretiyle erişilebileceğini, yahudiler aleyhine açılan kampanyanın ve bu millete karşı fark gözetici muamele taibik etmenin bu idealle gayrikabili telif olduğunu' söylemiştir. israil hükümetin i n, yâhudi hekimlerin beraat ettirilmesi hakkında Moskova alman kararı memnunlukla karşıladığını belirten delege, bu suretle İsrail yardım derneği Joiııt'ın da suç-suz! uğunun sübut bulmuş olduğunu, ay nı zamanda Siyonist birliğinin ve İsrail hükümetinin durumlarının da aydınlanmış olduğunu söylemiştir. İsrail delegesi bundan sonra, Arap davalarında ve kremlin doktorlarının tev kü'eri sırasında "Dünya olcusunda fe satcı yahudi teşkilâtı" ndan. bahsedilmezinin, yahudilere karşı Hintler zama iıındaki gibi topyekûn bir mücadele açı lacağı intibaını uyandırmış olduğunu, fakat simdi Sovyet Rusya'nın ve Doğu Avrupa memleketlerinin bu siyasetten tamamen vazgeçerek, yahudileri toprakları üzerinde kendi âdet ve hayat tarzlarını tatbite veya İsrail'e hicrette serbest bırakacaklarını ümit ettiğini ilâve etmiş ti ı'. İsrail delegesinden sonra söz alan Çekoslovak murahhası Vaclav Davih Polonya takririni desteklemiş ve "Kore'de Kuzey Kore ve Komünist Çin hükümetlerinin insanî hareketleri sayesinde bir mütareke akdetiimesine mani olar. son sebebin de ortadan kalmış olduğunu" ileri sürmüştür. 14 Nisan 1953 Neıv-York {Birleşmiş. Milletler) : Siyasî komisyonda, barışı takviye ede Ct'k tedbîrlere dair Polonya karar sureline mukabil bir tadarı sunmak üze re bu sabah müzakereler cereyan etmiş tir. Bu müzakereler Amerika, îngilte-te, Fransa, Kanada, Brezilya ve aynı zamanda Arap-Asya bloku arasında cereyan etmiştir. Siyasî komisyonda muhtelif hatipler söz almıştır. Yunanistan delegesi Aiesis Kyrou Po- loııya karar suretinin aleyhinde bulun niıig ve daha iyi bir istikbal sağlayacak herhangi bir müsbet teklifi destek 1 iveceğin i söylemiştir. Türk delegesi Selim Sarper, Atlantik Paktının münhasıran tedafüi mahiyetine iş.aret etmiştir. Thailand temsilcisi, genel kurulun Ko re meselesini şimdilik Panmunjom mü zakereeilerine bırakması lâzımgeldiği ni belirtmiştir. Brezilya delegesi Henrique de Szuza ûe, Moskova'nın iki rejimin aynı zamanda yaşayabileceği hususundaki İsrarının, silâhlanma masraflarının sana yi bakımdan kâfi derecede gelişmemiş memleketlerin kalkınmasına hasredilmesini mümkün kılacak mahiyette müs bet tedbirlerin takibetmesi lâzımgeldi ğıni söylemiştir. Nihayet Beyaz Rusya delegesi Kusma Kisselev Kore 'de mütarekenin şimdi mümkün olduğunu kanaatini ihzar etmişti . Birleşmiş Milletler : Türkiye ve Mısır delegeleri, uyuşturucu madde kaçaklığına karşı hükümetlerinin girişmig olduğu mücadele hakkında Birleşmiş Milletlere malûmat vermişlerdir. Uyuşturucu maddeler !-omisyonunda söz alan Türk delegesi D/. Cemalettin Dr. hükümetinin uyuşturucu madde kaçakçılığını meneden kanunlara aykırı hareket etmek maksa diyle resmî vazifelerinden faydalanacak olan doktor ve hastabakıcı ve me murlara ağır cezalar verilmesini derpiş eden bir 'kanun tasarısını meclise sunduğunu -bildirmiştir. Mısır delegesi İbrahim Ezzat da, kaçakçılıkla mücadele için arap birliği tarafından kurulan hususî büro ile hü kornetinin yaptığı işbirliğini komisyo na izah etmiştir. Bu sayede 1952 yılında yakalanan uyuşturucu madde inik tannın arttığını bildiren Mjsır delegesi di: kaçakçılığı tamamiyle önlemenin im kansız göründüğünü sözlerine ilâve et n. iştir. Ezzat;ın kanaatince Mısır'da 150.000 u>uşturucu madde müptelâsı vardır. Brezilya takririnde Birleşmiş Milletler genel kurulun sulha ve anlaşmaya müsait şartları tahakkuk ettirmek hususundaki azim ve kararı belirtilerek, hasta ve yaralı esirlerin iadesi haklımda Birleşmiş Milletler Uzak Doğu Kumandanlığı tarafından yapılan teklıl» Komünist Çin Dışişleri Bakanı Su En Lal nin müsait cevabı da zikrolunma.k-tsdır. 16 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler (New-York) : "Milletler arasında sulhu ve dostluğu takviyeye matuf tedbirler" e dair Po îonya takririnin müzakeresi sırasında söz alan Lübnan delegesi Elvard Rizk ezcümle şöyle demiştir : '!Doğu Avrupa memleketlerinde bulanan yahudilerin îsraile hacret etmele rîne müsaade edilmesi iein teşebbüste bulunan İsrail sözcüleri, bu muhaeceret ten beklenen şeyin" İsrail'in askeri gü cünü arttırmak" olduğunu gizlememiş tir. Lübnan delegesi, Sovyet Rusyada ve diğeı Doğu Avrupa memleketlerinde yahudi dinden olanlara söede eza cefa edildiği" iddiası üzerinde durmuş ve "Irk ve flin farkı gözetici her türlü muameleyi dünya sulhunu takviyeye matuf bir cereyanla gayrı kabili telif bularak takbih ettikten sonra, ırk ve din farkı gözeten ağır muamelere daıc ileri sürülen mübalâğalı ithamların salh için -daha büyük değilse, ayni ehemmiyette bir tehlike teşkil ettiğini s öylem i S ti r Lübnan delegesi, diğer taraftan, arap memleketlerinde de yahudi aleyhtarü ğı olduğuna dair ileri sürülen iddialî Ln iftira olduğunu ifade etmiş ve ken di memleketini misal olarak zikrederek, Lübnan'dan yalnız 80 Yahudînin <yani yahudi nüfusun ancak yüzde birinin) îsraile hicret ettiğini belirtmiştîr. Delege demiştir ki: Siyonistler, bir takım akla hayale gelrıez sayılar yaymak suretiyle Doğu Avrupa haberlerini mübalâğlandırmış.-larâır. Lübnan murahhası daha sonra siyoniat .kampanyasını tahlil ederek bunun "Ta mamen insanî olmaktan ziyade siyasî olduğunu" ayni zamanda "iktisadî bir veçhesi de bulunduğunu" söylemiştir. Lübnan murahhasına göre siyonist kampanyasının maksadı "İsrail'in askeri gücünü" besleyecek yeni bir kaynak araştırmaktadır. Lübnan delegesinden sonra söz alan Suriye delegesi Terit Zeyneddın ise sî-yonizmin iki gayeden birini takip etmekte olduğunu söylemiştir : ya Sovyet Rusya ve halkçı demokrasilerle Ih tiiâfını hallederek onların müzaharetİ n; sağlamak ve Îsraile muhaeeratî geliştirmek, yahut da her türlü çareye bas vurarak bu memleketlere kargı yi kıçı bîr harp açılmasını teşvik ve tahrik etmrek. Zeyneddin, siyonizmi naziliğe benzet e rek ikisinin de siyasî olduğunu, İkisinin ırkçı ideolojiye dayandığını söyle-n;i^ ve eğer yahudi aleyhtarı bir kam paııya varsa bunun menşaini siyonizm de aramak lâzımgeldiğini, Almanyalı misâl gösterek ifade etmiştir. Suriye delegesine göre, siyonizm yalnız orta doğu sulhu için değil, bütün dünya sulhu için bir tehdit teşkil etmekte d-r. Birleşmiş Milletler New-York: Siyasi komisyonda sulhu takviyeye yarayacak tedbîrlerin görüşüldüğü sırada ikinci defa söz alan Sovyet delegesi Vîşinski, büyük devletlerin silâhlı kuvvetleri için âzami hadler tayin eden baıılı silâhsızlanma teklifini reddetmiş tir. Bu teklife, bilindiği üzere, diğer devletlerin silâhlı kuvvetleri demografik bir Ölçü ile tesbit edilmektedir. Sovyet delegesi bu plânı reddederek. büyük devletlerin silahlı kuvvetlerini üçte bir nisbetinde azaltan Rus-Polon ya tekliflerini müdafa etmig ve silâhlı kuvvetler hakkında malûmat verilmesini ve bu malûmatın kontrol edilmesini derpiş eyleyen batılı tekliflerini memleketinin hiçbir zaman kabul etmemiş olduğunu ve bugün de kabul etmeyeceğini" söylemiştir. . Müsabıkların sayısının tahdidi ve bazı müsabakaların kaldırılması hususunda hiç bir karara varılmamıştır. Bununla beraber bilhassa ekip halinde girilen müsabakaların sayısını artırmak hususunda bir temayül belirtmiş tir. Komite daha şimdiden İtalya'da Cortisa D'ampezzo'da yapılacak oian V356 Olimpiyattan için yeni müsabakalar kaydetmeğe karar vermiştir. Bundan başka Komite her birinci için millî marşın çalışması teklifini reddetmiş ve bunun, yerine sadece, programı geciktirmemek maksadiyle idarecilerden marşların mümkün mertebe kısaltılmasını istemeğe karar vermiştir. 1956 Olimpiyatlarının Melburn şehrinde terübî meselesi, bugün görüsüleoî-ğından dünkü toplantıda müzakere edilmiştir. Bununla beraber bu meseleye iki defa temas edilmiştir. Delegelerden biri, Avustralyanın Olimpiyat oyunlarını tertiplemek işinden vazgeçmesi halinde bu isi üzerine almak arzusunda bululan şehirlerin adaylığından bahsetmiştir. Bununla beraber, Komite baş'-tanı Mr. Avary Brundage, diğer şehirlerin sağhyacağı faydaları münakaşa etmeden önce Melbur'un ar-zettiği meseleleri tetkik etmek gerektiğim bildirmiştir. Diğer taraftan söylendiğine göre, komite bundan sonra Olimpiyat oyunlarının tertibini üzerine almak İstiyecek şehirlere, seçildikleri taktirde uymayı taahhüt edecekleri bir nevi taahhüt listesi vermeyi kararlaştırmıştır. Bu arada Olimpiyat komitesi bazı mü-kiüatlar tevzi etmiş ve en mühimi olan Baron De Coubertin kupasını 1952 yılı oyunlarının tertibi münasebetiyle Heî-sinki şehrine vermiştir. Müzakerelere katılan Sovyet delegasyonu kararlan tasvip etmişse de münakaşalara katıî-nı diniştir. Dünkü çalışmalar sırasında İngilizce ve Fransızcadan başka ispanyolca da resmî lisan olarak kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler (New-York) : Genel Kurul Brezilya karar suretini ittifakla kabul etmiştir. Eu karar suretine Panmunjom müzakerelerinin bir mütareke akdine müncer olması ümidi izhar olunmakta vs mütarekenin akdini müteakip genel kurulun toplantıya daveti derpiş, edilmektedir. Birleşmiş Milletler (New-York) : Genel Kurul mikkrop harbi yapıldığına dair komünist iddialarım tahkike memur bir komisyon ihtası ile ilgili karar suretini ve Kore halikında Brezilya tarafından sunulup siyasi komisyon da ittifakla kabul edilmiş olan diğer bir karar surelini tastik etmek üzere bu sabah toplanmıştır. Birinci mestle hakkındaki karar suretinin oya konulması pratik sebeplerden ötürü başka bir celseye bırakıl m istir. Fakat Sovyet delegesi Vişinski, yine de, böyle bir komisyonun kurulmasının aleyhinde olduğunu belirtmekten hâli kalmamış, buna sebep olarak da, Kuzey Kore ve Komünist Çin'in müzakerelere davet edilmemig olmalarını göstermiştir. Genel Kurul, bundan sonra, siyasî Komisyonda kabul edilmiş olan Kore'ye irüleallik karar suretini tastik etmis-!ir. Bütün teşkilât üyeleri, Doğulular dahil olmak üzere, lehte oy vermişler <îir. Brezilya karar suretinin tastüsmi teshil etmek maksadiyle kendi teklifi ni geri almış olan Polonya delegesi tou-nü Kore'de bir mütareke sağlaması için yaptığını tekrarlamıştır. Amerikan murahhası Gross, bu hâdise nin taşkın sevincine değil mutedil ümit lere yol açması lâzım geldiğini belirtmiştir. 20 Nisan 195S Birleşmiş Milletler: Siyasi Komisyon bu sabah Birmanya'nın Milliyetçi Cin. aleyhinde, Birmanya toprağına karşı "tecavüz" hakkındaki, şikâyetinin müzakeresine devam etmiştir. Sovyet delegesi Zarubin bu hususta §6y lu demiştir: "Kuomintang kuvvetleri ile Formoza-dakı makamlar arasında bir irtibat bu Umduğu şüphe götürmez bir şekilde ihüat edilmiştir.. Generel Li Mi tarafından Birmanya'da girişilen tedhişçilik hareketlerinden, Formoza makamları mes'uldür. Sovyet delegesine göre Milliyetçi Çin, Eirmanya ile Komünist Çin arasındaki münasebetlerin bozmak gayesini gütmektedir. Bunu müteakip Zamirin, Foı-moza hükümetinin takbih edilmesi ni ve Birmanya Birliğine karşı girişmiş olduğu tecavüze nihayet vermek Üzere faydalı addedilecek bütün tedbirlerin alınmasını" konseyden isleyen Eirmanya karar suretini desteklemiştir. Tailand ve Yeni Zelanda delegeleri bu hususta resmen bir karar sureti arzet-nîeksjztn, duruma bir hal çaresi bulmak ve halen Birmanya'da bulunan Milliyetçi Çin kuvvetlerinin tahliyesini sağlamaya çalışmakla vazifelendiril o-cSk bîr tavassut komitesinin Genel Ku rtft tarafından kurulmasını teklif ermişlerdir. Endonezya delegesinin kanaatince For moza hükümeti Birmanya'daki kuvvet lerini geri almayı taahhüt edebilir. Bu arada Milliyetçi Çin delegesi Tsi-aro.g müdahale ederek, General Li Mi'-nın kuvvetleri ile Formoza hükümeti arasmda bir irtibat bulunduğu yolundaki iddiaları çürütmeye çalışmıştır. Müzakere öğleden sonra devam edecek tir. Bu arada Birmanya karar suretine nazaran ekseriyetin tasvip etmesi daha kuvvetle bir uzlaşma teklifinin sunulmasına intizar edilmektedir. 21 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler : Birlenmiş. Milletler Sivasî komisvonun-da Eirmanya şikâyeti ile İlgili müzake-reie- esnasında, ingiliz De1 eğesi Sir Gladvyn Jeeb, "Çan Kay gek'in General Limi'ye ordularım Birmanyadan çekmesi için talimat vermesi icabetti-ğini beyan etmiş ve Formoza makamları Birmanyadaki Çin kuvvetlerini doğrudan doğruya kontrol etmiyorlarsa dahi General U Mi'ye böyle bir tecavüz hareketinin Milliyetçi Çin hükümeti siyasetine aykırı olduğunu izah etmelidirler" demiştir. lıieiliz delegesine göre, Rangun-Taipeh anlaşmazlığı, araya bir mutavassıt konduğu takdirde kısa bir zamanda hallolunabilir. Diğer taraftan Birmanya takririnin ekseriyet tarafından kabul edilebilir liale konulması hususunda bazı madde lerinin değiştirtmesi veya bu meselenin hallinin bir mutavassıta tevdii huşu. sunda teşebbüse geçilmiştir. Birleşmiş Milletler: Biılesmiş Milletler siyasî Komisyonu bugün de, Birmanya'nın Milliyetçi Çin hakkındaki şikâyet takririni müzakere edecektir. Bu güne, kadar siyasi komisyona, Formoza hükûm&ti mütecaviz olarak itham eyleyen ve bu tecavüzün durdurulması için gerekli tedbirlerin alınmasını teklif eden sadece Birmanya de legesi tarafından verilen takrir sure-îi gelmiş bulunmaktadır. Bununla beraber Birmanya şikâyetinden Formoza'yı itham eden maddenin Çıkarılması ile şikâyet takririni tahfif edecek veya bir mutavassıt komisyon ve gayri resmî müzakereler yardımı ile Çin kuvvetlerini Birmanya'yı terke sevkeyleyecek çarelere ait tekliflerin bugün Koimisyona sunulacağı umulmaktadır. Birleşmiş Milletler : Ekonomik ve Sosyal Konsey dünyanın ekonomik durumu hakkındaki müzake relerine dün de devam etmiştir. Bu arada söz alan Rus delegesi, M. Amazas Arutunian kendi görüsüne göre, silâhlanma hızının azalması çoi mühim ve dünyayı refaha götürebilecek bir unsur olmakla beraber, kapitalist memleketlerde bundan korkulmakta olduğunu söylemiş, ve ekonomileri plânlara bağlamış memleketlerin, hususi teşebbüslere, kıymet veren memleketlere nazaran daha çabuk ilerlemekte olduklarını beyanla buna misal olarak 1951-1952 yıunda, sanayi mamulâti yüzde otuz fszlalaşan Halkçı Çin Cumhuriyetini göstermiştir. 3 Nisan 1953 tarihli Ulus'dan : Birleşmiş Milletlerin kuruluğundan beri genel sekreterlik vazifesini görmekte oîan Trygve Lie'jım vazifesinden çekilmesi üzerine acılan bu önemli makama Dag Hammerskjeld (Hammer-skeld gibi telâffuz edilir) adına bir İsveçlinin tâyinine Güvenlik Konseyi karar vermiştir. Bu kararla bir taraftan Rusya, öte taraftan da demokrat devletler arasında yıllardan beri devam eden anlaşmazlık nihayetlen:nis Birleşmiş Milletlerin en yüksek memuru olan ibir aday üzerinde anlaşmaya varılmış bulunuyor. Bu neticeyi Stalin'in ölümünden sonra Rusya'da yeni iktidar taralından takibedilen Batılılarla anlaşma politikasının bir belirtisi saymak yerinde olur. Birleşmiş Milletler teşkilâtında, "Ge-nal Sekreter Güvenlik Konseyi'nin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından tâyin edilir. "Hakikatte Genel Sekre-reteri tâyin eden Güvenlik Konseyi'dir. Veto hakkı icabı olarak büyük devletlerin ittifakı aranacağından, Güvenlik Konseyi için Genel Sekreter seçmek kolay değildir. Bu, teşkilât iğin Genel Sekretere verilmiş olan rolün ehemmiyetinden ileri gelmektedir. Teşkilâtın en yüksek memuru olan Genel Sekreter, Güvenlik Konseyinin Ekonomik ve Sosyal Konsey'in bütün ^op lantüanna katılır. Bu organlar tara-lıiidan kendine verilen vazifeleri görür. Teşkilâtın çalışmaları hakkında Genel Kurula yıllık rapor verir. Ge-rel Sekreterin en önemli bir vazifesi-de barış ve güvenliği tehlikeye düşürecek hususlara Güvenlik Konseyi'nin dikkatini çekmektir. Bu, herhangi bir sijasî meselenin Güvenlik Konseyi gündemine alınması demektir ki, böy- le bir yetkinin ehemmiyeti meydandadır. TAM TARAFSIZ : Genel Sekreter bu noktadaki hareketlerinde kendi takdiriyle yürür. Herhangi bir hükümetten veya teşkilat dışında herhangi bir makamdan ne direktif ister, ne de bunu kabul eder. Teşkilâtın bütün üyeleri vazifesinin ifasında Gene! Sekretere herhangi bir tesir yap-m ıhacaklarını taahhüt etmişlerdir. Bundan başka Genel Sekreter, tesbit ed?len kaidelere göre teşkilâtın memur larını tayin eder, Görülüyor ki, Genel Sekreterin yetkileri büyük, vazifeleri önemlidir. Fakat durumu da o nisbette nazik ve zordur. Hele Batı ile Doğu arasındaki mücadele başladıktan sonra Genel Sekreterin durumu daha da zorlaşmıştır. 1946 da Genel Sekreterliğe tayin edilen M. Lie'nin müddeti bittiği sırada Kore meselesi yüzünden Sovyetleri öfke] tndirmisti. Bu yüzden Moskova Vetosunu kullanmış ve Lie'nin tâyinine engel olmuştur. Fakat yerine başka birinin de tâyini de mümkün olmadığından, Asamble karariyle M. Lie'nin memuriyeti 1954 Şubatına kadar uzatılmıştı. Eöyle oiduğu halde, M. Lie istifa ct-mi§ ve aylardan beri Konsey, yerino yeni bir sekreter aramaktadır. Rusya Polonya Dış Balsam, Demokrat devletler de Kanada Dış Bakanı ve Filipinlerin Vaşington Elçisini ileri sürmüşler se de, iki tarafın bir aday üzerinde sn-laşması mümkün olmamıştır. Geçen hafta Hint Delegesi Bayan Pa.n-dit, Lübnan Delegesi Malik ve daha bir çoklarının adları ortaya atılmış ise de gene anlaşmak mümkün olmamıştır. Stalin'in Ölümü ile Sovyet Dış politikasında yeni bir safha açılmamış olsaydı, belki bir aday bulmak mümkün olmiyacaktı. Evvelki gün gelen ha- bere göre Konsey, Dag Ham marsk öldü ?.day göstermeğe karar vermiştir. ADAY KİMDİR? Böyle önemli bir Milletlerarası makama bir kimsenin aday gösterilmesi iki şarta bağlıdır, önce o kimse hakikaten o makama lâyık Olmalıdır.. Sonra o kimsenin mensup olduğu devlet, ta-kibetüği politika ile Milletlerarası hayatta itimat telkin etmelidir.. Öyle gö-rüJüyor İsi Hammarskjöld bu iki şartı haiz bir adamdır. Tayini hakkında "bir gün sonra haber alsaydım, Nisan şakası sayacaktım." diyecek kadar tevazu gösteren Hammarskjöld. İsveç'in tanınmış bir ailesine mensup bir devlet adamıdır. Babası 1914-1917 yıllan arasında isveç'in balkanı îdi. 1905 te doğan Dag 29 yaşında doktorasını almış ve iktisat kürsüsüne doçent ve profesör olmuştur. 9 yıl Maliye Nazırının hususî kâ tipliğinde bulunmuş ve iktisadi işler de ihtisas yapmıştır. Hiçbir siyasî partiye mensup olmıyan Hammarsk- jöld, 1951 yılında politika adamından ziyade ihtisas adamı olarak kabineye ahnmiştır. Dürüst bir adam olarak ta-nıiıan Hammarskjöld, her bakımdan Gene] Sekreterlik vazifesine lâyıktır. Fakat, Dag o vazifeye ne kadar lâyık olursa oîsun, eğer isveç'in takibettiği politika her iki tarafta da itimat telkin etmemiş olsaydı, Hammarskjöld'ün Ge nd Sekreterliğe tayini mümkün olmazdı. Bu bakımdan İsveç devletine ve İsveç, milletine de bir şeref payı ayırmak yerindedir. Gerçekten İsveç Milletlerarası münase bellerde dürüst bir politika takip etmiş., Birleşmiş Milletlerdeki hareketide daima barışı kuvvetlendirmek noktasında toplanmıştır. İsveç'in de diğer devletler gibi Birleşmiş Milletlerde tek reyi vardır. Fakat bu her zaman mânevi ağırlığı büyük olan bir rey sayılmıştır, şimdi öz evlâtlarından birinin bu şerefli vazifeye tâyin ile ts- eç, bu dürüst politikasından dolayı mükâf ati andırılma kt adır. 6 Nisan 1953 - - Kahire: Arap Birliği Siyasî Komitesi dün Öğleden sonra yaptığı oturumda miliiyet eî dört Fas Partisi adına konuşan Muhammet Vazzani'li dinlemiştir. Gerek Vazzani gerekse kendisinden sonra ko-nıışan Tunus ve Cezayir delegeleri gizli oiarak yapılan oturumda tezlerini izah etmişlerdir. Vazzani bu konuşması sonunda basma verdiği beyanatta Arap Birliğinden şunları beyan ettiğini söylemiştir: Fas meselesini incelemek maksadiyle Birleşmiş Milletler Arap – Asya Grubunun toplanması, Fas'ın Arap Birliği dahilinde dörtmilliyetçi parti mümessilleri tarafın dan temsil edilmesi, 3 Fas'ın Birliği, hükümranlığını ve bağımsızlığını tanıyan Arap Birliğinin bir beyanname neşretmesi. Fas temsilcisinin konuşmasından son ra Salah Bin Yusul basına verdiği beyanatta komite başkanı Mahmut Fevzi iıin Arap memleketlerinin Birleşmiş Mılîetlerdeki delegasyonlarına talimat vererefe Güvenlik Konseyinde bu oturum devresi içinde Şimal Afrika meselesini ortaya atmalarım istedikleri hususunda teminat verdiğini söylemiştir. Salah Bin Yusuf kendisiyle, Senik kani nesi eski vekillerinden Badra'mn Birleşmiş Milletler Arap-Asya Grubunun Tunus'da durumu tetkik ederek icabe-dcn tedbirleri almak için toplanmasını istediklerini ilâve etmiştir. Nihayet Salah Bin Yusuf Tunus mültecilerinin durumunu ele alarak Arap memleketlerinden bunlara itimat göstermelerini talep etmiştir. Arap Birliği Siyasi Komitesi Fas ve 'Jünus temsilcilerinden sonra Cezayir delegesi Ulema Partisi Şefi Muhammet Ei Beşir İbrahim'i dinlemiştir. Konuşması sonunda Şeyh basına verdiği beyanatta Komiteden Birleşmiş Mill^tlor de Cezayir meselesini ele almasını iste d:Jini söylemidir. Delege aynı zaman-dr. Arap memleketlerinden Cezayir'i bir Arap devleti olarak tanımalarını ve kendi kendini idare etme hakkım tealim etmelerini taley> etmiştir. Cezayir delegesi bu mevzuda yaptığı konuş mada komiteye Arap Birliğinin şimdiye kadar Cezayir meselesini nazarı itibara almadığını ve bir çok vatandaşlarının bu alâkasızlığı Cezayirde Emperyalizmi tanımak yolunda tefsir ettiklerini bildirdiğini söylemiştir. Arap Birliği Siyasi KcmHesimn oturumundan sonra Birlik Umumî Kâtip Yar dımcısı Ahmet Şukeyrî. basma şu beya^ ııati vermiştir. "Fas, Tunus ve Cezayir temsilcilerinin beyanatlarım dinledik. Bunlar memleketlerindeki durumu izah ettiler. Koni; te lıâîen kendisine sunulmuş olan bütün talepleri ve mütaleasi tetkik etmektedir. Komisyon, Arap Birliği Anayasası çevresinde Şimal Afrika meselesine bir hâl çaresi bulmak için bir karara varmaya çalışacaktır. 8 Nisan 1953 Kahire: Aıap Birliği siyasî Komitesinin dünkü toplantısı sonunda yayınladığı başlıca tavsiyeler şunlardır: 1 Arap Hükümeti Filistin Arapları-nın haklarını müdafaa ve Birleşmiş Milletlerden mülteciler hakkında alman kararların tatbikini sağlamak için hiç bir gayretten kaçınmamalıdırlar. Paris: Atlantik Paktı Teşkilâtı Genel Sekreter: Lord Israay, Chaillot Sarayında tertip ettiği bir basın konferasmda, 2?. Nisanda Pariste toplanacak olan Atlantik Konseyinde, Otan'ın 1053 yılı tahsislerinin inceleneceğini ve bu ko-miâa üye memleketlerin askerî ilıîi-yaclariyle iktisadî imkânlarının hema-heıık kılınmağa çalışılacağını söylemiş, ayni zamanda Sovyet Rusya'nın Atlantik Paktı üyesi devletlere karsı tovrında vukubulan taktik inkişafın da fikir teatisine mevzu teşkil edeceğini açıklamışır. Lord Ismay'a göre, Atlantik Konseyinin gelecek toplantısında üye memleketlerdeki istihsal dununu, kasların logistik takviyesi ve malzeme noksanı meseleleri de görüşülecektir. Paris: 18 Nisanda başlayan Nato askeri komite toplantısı dün nihayet bulmuştur. Nato kaynaklarından dün gece verilen bir habere göre Amerika ve Nato Devletleri, uzun vadeü müşterek bir savunma programı üzerinde anlaşmaya varmışlardır. Bu program gereğince İki senelik bir savunma süresi için. sarfedilecek para 700.000.000 dolardır. Amerika'nın yeni savunma bütçesindeki iştirak nisbeti açıklanmamıştır. Ge-e^n senelerde bu nisbet yüzde 45 idi. Eı; sene yüzde 40 olacağı tahmin edilmektedir. Yer,; programın mer'iyete girmesi icir, 23 Nisan Perşembe günü toplanacak olan Nato Vekiller Konseyinin tasvibinden geçmesi icab etmektedir. İnanılır kaynak!ann bildirdiklerine göre, Nato Erkânıharb Reisleri Sovyet suJh taarruzlarının ümid verici olmadığında ve Nato kuvvetlerinin nıüda- arttırmak hususunda tam bir görüş birliğine varmışlardır. Paris: ADantik Paktı Askeri Komite Başkanı Danimarkalı Amiral E. C. Cvistgrad'ın bugün Reuter muhabirine bildirdiğine göre, Atlantik Paktına mensup devletlerin Erkânı Harbiye Reisleri batılı kuvvetlerin devamlı gelişmelerinden memnuniyet duymaktadırlar. Amiral Cgvisgard şunları ilâve etmiştir : 'Tabiatiyle askerler hiç bir zaman bütün istediklerini elde edemezler. Siya set adamlarının kâfi gördüklerini kabul etsek de etmesek de üzerimize tevdi edilen vazifeleri yerine getirmekle mükellefiz." Atlantik Konsyi Askerî Komitesi 13 Erkânı Harbiye Reisinden müteşekkildi»-. İzlanda'nın askeri kuvveti olmadığından bu devlet bu komitede temsil edilmemektedir. Komite birkaç günden beri toplantı hali r.de bulunup, önümüzdeki Atlantik Paktı Konseyi için gerekli raporu hasırlamaktadır. Komite başkanı sözlerine devamla de-m'gür ki: "Gayet faydalı toplantılar yaptık. Askeri bakımdan elde edilen terakkiler hususundaki raporumuzu ve tekliflerimiz; hazırladık." Amiral, komitenin evvelki tavsiyelerinin yerine getirilmemiş olmasından huzursuzluk duyduğuna dair çıkan şayialar hakkında yorumlarda bulunmaktan imtina etmiştir. Paris: Kuzey Atlantik Paktına dahil 14 üye devlet, Önümüzdeki 3,5 sene içinde inşası mutasavver hava meydanları ve diğer tesisler için sarfedilecek 317 milyon Sterlinlik masrafın taksimi hakkında anlaşmaya varmışlardır. Yetkili bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Amerika bütün masrafların %42,S6 sini temin etmeyi kabul etmiştir. Mütebaki kısım su şekilde taksim e-dilmiştir: Fransa: %13.75, ingiltere: %11A5, Kanada: %7.13, îtalya: %6, Belçika: %5.09. Geri kalan kısım da Hollanda, İzlanda, Lüksemburg, Portekiz, Danimarka, Norveç, Türkiye ve Yunanistan arasında taksim edilecektir. Paris: Atlantik Konseyinin yarın Paris'te 'bağlıyacak olan 11 inci oturumunda askerî meseleler dışında, siyasi meseleler büyük bir ehemmiyet arzede-cekür. Batılı konferansların hepsinin gün- . deminde Sovyet Eusya ile münasebetler meselesi ananevi olarak yer al-, maktadır. Fakat bu sefer bu mesele birinci önemdedir. Silâhlanmanın derecesi Moskova tara fından yapılan son barış hareketleri kargısında takınılacak müşterek duruma bağlı olacaktır. Şimdilik fi-Idrler muhteliftir. Anlaşma imkânlarından azamî derecede istifade edilmesine taraftar olanların başında Churchill gelmektedir. Türkiye Dışişleri Vekili Profesör Köprülü bugün, uyanık bulunmak lüzumuna işaret etmiş ve Sovyetlerin niyetlerinde derin bir değişiklik vuku bulduğuna inanmadığını söylemiştir. George Biadult yarın mühim bir nutuk söyliyerek Fransız görüsünü izah edecek ve belki de beklenmedik bir tavsiyede bulunacaktır. Bugün cereyan eden Fransız - Amerikan, İngiliz - Amerikan ve Fransız -ingiliz müzakerelerinde milletlerarası konjonktüre temas edilmemiş sadece doğrudan doğruya ilgili tarafları alâkadar eden meseleler görüşülmüştür. Umumi dünya durumu Cumartesi günü üçler arasında müzakere -dilecektir. 23 Nisan 1953 Paris: Nato Genel Sekreteri Lord Ismay bugünkü basın toplantısında, Yunan ve ve Türk hükümetlerinin daveti üzerine yalçında bu memleketleri ziyaret edeceğini bildirmiştir. Paris: Başkan Eİsenhower, Atlantik Konseyine gönderdiği bir mesajda söyle demektedir: "Beşler tarihinin bu devresinde medenî milletlerin enerji ve kaynaklarının bu kadar mühim bir Kısmını askerî savunmaya tahsis etmeleri esef edilecek bir şeydir. Fakat bizi tehdit eden tehlikeleri kü-çümsememek de elzemdir. Medeniyetimizin, yeni bir dünya harbinin dehşet ve fecaatine maruz kalmasını önlemek maksadiyle hür hükümetlerin iktisadî, tedafüi ve manevi kudretlerini arttırmak vazifeleridir." Bunu müteakip Başkan Eisenhower Nato'nun herhangi bir tecavüzî niyeti olmadığını belirterek şöyle demektedir: "Arzularımızı hakikat zannetmekten kaçınarak kalbleiimîzde barış ümidini muhafaza ederken bu ümidi yaşayan bir hakikat haline getirmek için elimizde olan her şeye başvuracağız." Paris: Atlantik Konseyi Gmt. ayariyle saat 15.20 de tekrar toplanmıştır. Bu toplantıya daimî delegeler ve yalnız Dışişleri ve Maliye VekİIleriyle bir iki mütehassıs katılmaktadır. Konsey bu toplantısında Sovyet politikası ve bu politikada son zamanlarda kaydedilen gelişmeler meselesini tetkik e-decektir. Mr. Foster Dulles, hükümetinin bu mevzudaki görüşünü izah edecektir. Nato üyesi diğer 13 memleket temsilcilerinin de görüşlerini a-cı ki ara al arı beklenmektedir. ParSs: İyi haber alan kaynakların bildirdiklerine göre, Kuzey Atlantik Faktı Vekiller Konseyi, batı hava savunmasını kuvvetlendirmek maksadiyle 500 milyon dolar masrafla tepkili uçak imalâtına İhız vermeğe karar vermiş bulunmaktadır. İlâve edildiğine göre, Avrupa ve İngiliz fabrikalarında imal edilecek o-lan uçakların masraflarının yarısı A-merika tarafından ödenecektir. 400 adet Hawker Hunter tipi tepkili avcı uçağını imal edecek olan İngiltere Amerikan yardımından 100 milyon dolardan fazla bir tahsisat alacaktır. Karşılıklı Güvenlik Bürosu ile batılı devletler arasında bu hususta mukaveleler Amerika Savunma Vekili Wil-son, İngiltere Savunma Vekili Lord Alexander, Fransız Savunma Vekili Rene Pleven ve Belçika ile Hollanda Savunma Vekilleri arasında imzalanmıştır. Mysîere tipi avcı uçağı imal edecek olan Fransa 80 milyon dolar elde edecektir. Mystere uçakları aynı zamanda Belçika ile Hollanda'da imal edilecektir. Paris: Kuzey Atlantik Paktına dahil mühim bir askerî şahsiyetin bugün açıkladığına göre, Nato Askerî Konseyi Orta Doğuda tesirli bir savunma teşkilâtının kurulmasını derpiş eden ingiliz Amerikan teklifini kabul etmiş ve bu bölgede kuvvetli bir üs teşkilinin lüzumunu belirtmiştir. Fakat hüküm süren kanaate göre bu hususta pratik bir çarenin bulunması uzun zamana mütevakkıftır. Gerek askerî ve gerekse siyasi liderler, bir Orta Doğu Savunma teşkilâtının kurulması için evvelemirde şu ' iki meselenin halledilmesi gerektiğine kaani bulunmaktadırlar. 1 Kanal bölgesindeki İngiliz kuvvetlerinin durumu hakkında ingiltere ile Mısır arasında bir anlaşma zemininin bulunması. Nato liderleri, 18 ay evvel kararlaştırılan Orta Doğu Savunma teşkilâtının bugünkü durumda kurulmasının imkânsız olduğuna kani bulunmaktadırlar. Kâğıt üzerinde, evvelce Amerika, ingiltere, Fransa ve Türkiye tarafından teklif edilen Orta Doğu Savunma projesi elan muteber addedilmektedir. Fakat bu plânın tesirli olabilmesi için Orta Doğu memleketlerinden başka hariçten bazı memleketlerin iştirak etmesi ve bu memleketlere İsrail'in de dahil olması lâzım gelmektedir. Nato teşkilâtı askerî liderleri, Orta Doğu Savunma Sisteminin batı kısmında bir gedik meydana gelmesinden korkmaktadırlar. Fakat aynı zamanda, Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında geçenlerde imzalanan anlaşmadan bir dereceye kadar teselli bulmaktadırlar. Nato liderleri bu suretle Orta Doğuda bir mihver vazifesi gören Türkiye'nin güvenliğinin sağlamlaştırılmış olduğuna kani bulu nmaktadırl ar. ~ Paris: General Mathew Ridgway"jn Paris Karargâhının bugün yayınlanan/bir tebliğde, Birleşik Amerika'nın atom silâhlarının denemelerinde elde edilen neticeleri müttefik memleketlerin seç- kin askerî liderlerine bildireceği açıklanmaktadır. Tebliğde ilâve edildiğine göre, bu gaye için kurslar açılacak ve sevkül-ceyşî vaziyetlerde atom silâhlarının kullanılış şekilleri seçkin subaylara öğretilecektir. Kurslar, atam enerji kanunu gereğince gizli tutulması gereken malûmatı ihtiva etmiyecektir. Almanya'nın Amerikan işgal bölgesinde ağılacak kurslarda. Amerikan subayları öğretmenlik vazifesini deruhte edeceklerdir. Atlantik Paktına dahil üye devletlerin ileri gelen komutanları dört günlük bir kursa tâbi tutulacaklardır. Kurmay subayları ise 10 günlük bir kurs göreceklerdir. Paris: Kato Vekiller Konseyini müteakip gazetecilere beyanatta bulunan Amerika Dışişleri Vekili John Foster Dul-les ezcümle şunları sylemiştir: "Nato Konseyine iştirak eden 14 üye devlet, Sovyet Rusya'nın yeni hareketlerini bir siyaset değişikliğinden ziyade bir taktik değişikliği olarak vasıflan dırm ışlard ir. Nato Teşkilâtı uzun vadeli bir programla çalışmalıdır. Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtının istikametini değiştirmesi hususunda hiçbir yenilik vuku bulmuş değildir. Kanaatımizca nazarlarımızı çevirmek iein komünistlerin ara sıra atacakları ekmek kırıntılarını toplamak lüzumunu hissetmeden, çizdiğimiz yola senelerce devam etmemiz gerekmektedir." Dulles, Nato toplantısında verdiği beyanatın hülâsasını yaparak şunları ilâve etmiştir: "Avrupalı ortaklar sulih uğrunda çalışmalıdırlar. Amerika, tecavüzü önlemek iein gerekli çareleri ve malzemeyi bulmak vazifesine devam edecektir." Foster Dulles, Kongre tasvip ettiği takdirde 1954 te Amerika'nın Batı Avrupa'ya 3.610.000.000 dolarlık malze-me göndereceğini ve ayrıca 1,5 milyar dolarlık malzeme siparişi vereceğini açıklamıştır. Alman Birliklerinin savunma camiasına dahii olmadığı takdirde tesirli bir şekilde muhtemel bir istilânın durdurul abi I eeeğine inanmadığını söylemiştir. Paris: Bugün burada toplanan Atlantik Paktı Vekiller Konseyi Moskova'nın son sulhperver jestlerine rağmen, Batının silâhlanma programına devam edilmesine karar vermiştir. Ayni zamanda, Kuzey Atlantik Paktına dahil 14 üye devletin Dışişleri ve Savunma Vekilleri Batının hava savunma kudretinin arttırılması için .mutasavver geniş, imalât programının birinci kısmını kabul ederek bu hususta muazzam bir tahsisat ayırmışlardır. Toplantı esnasında söz alan Fransa Dışişleri Vekili George Bidault, mesai arkadaşlarının fikirlerine tercüman olarak. Rusya'nın samimi olup olmadığının sözler ve jestlerle değil, yapacağı ciddi hareketlerden anlaşılacağını belirtmiştir. M. Bidault, Sovyet Rusya'nın bilhassa şu üç. mesele karşısında takınacağı tavrı hareketlerle, samimiyetini isbat edebileceğini söylemiştir. Silâhların milletlerarası bir kontrole tâbi tutulması, Hür seçimlerle kurulacak tek bir Alman Hükümeti, 3 Avusturya imzalanması.Yetkili kaynakların bildirdiklerine göre, ıtoplantı esnasında bütün üyeler, Batı savunmasının uzun vadeli bir programla idare edilmesi hususunda Amerika Dışişleri Vekili Foster Dulles tarafından. ileri sürülen teklifi kabul etmişlerdir. 3 gün sürecek olan toplantılar gizli celseler halinde devam etmektedir. Paris: Atlantik Konseyinin I inci toplantı devresi çalışmaları Grinvîç ayariyle saat 12.45 de bitmiştir. Konsey müteakip toplantısını gelecek Ekim ayında yattıaya karar vermiştir. Diğer taraftan güvenilir bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Atlantik Konseyi Almanya'nın Avrupa Savunma Birliğine iştirak hissesini ayda 950 milyon Mark olarait tesirit etmiştir. Bu hisseler gelecek Kasım ayından itibaren verilmeye başlanacaktır. Paris: Kuzey Atlantik Paktı Vekiller Konseyi toplantısının 3 üncü gününde, Kon-Styin Önümüzdeki sene zarfında asgarî 70.000.000.000 dolarlık bir askeri kalkınma programını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Paris: Bugün burada yaptığı bir basın toplantısında, Portekiz Dışişleri Vekili Dr. Paulo Cünha, ispanya'nın Nato'ya dahil edilmemesinin saçma bir hareket olduğunu söylemiştir. Gazetecilerin suallerini cevaplandıran Dışişleri Vekili, Nato Konseyinde bu husus üzerinde ısrar etmediğini, çünkü karşılıklı anlaşmalar yolunda ispanya'nın Batı Savunma Sistemine dahil edilmesinin mümkün olacağını ilâve etmiştir. M. Cünha şunları ilâve etmiştir : "Almanya ve İspanya gibi iki kuvvetli memleketin, Nato dışında tutulmasına imkân yoktur. Portekiz, Avrupa Savunma Camiasının imzalanması melesinin, Almanya meseelsinin halline doğru bir adım teşkil ettiğine kanidir. 28 Nisam 1953 Washington: Bugün Paris'ten dönen Birleşik Amerika Dışişleri Vekili Foster Dulles, Kuzey Atlantik Konseyi toplantısında bazı müşküllerin muvaffakiyetle halledildiğini söylemiştir. Foster Dulles bu hususta verdiği beyanatta demiştir ki: "Zannettiğime göre, gayet başarılı bir toplantı yaptık. Elde edilen neticeler bir taraftan. Birleşik Amerika'nın menfaatlerini korumuş, diğer taraftan da hepimizin alâkalı bulunduğumuz Nato'-nuıı kuvvetini arttırmıştır. Dulles, Eisenhower'in son nutkuna karşı Sovyetler Birliğinin tepkisi hakkında tefsirde bulunmamıştır. Dışişleri Vekili bugün Cumhurbaşkaniyle görüşeceğini ve yarın da Ayan Meclisi Dışişleri Komisyonunda izahat vereceğini tahmin ettiğini söylemiş ve bundun sonra daha geniş izahat verebilirim, demiştir. 30 Nisan 1953 Washington ı Foster Dulles dün verdiği beyanatta Atlantik Kuvvetlerinin Batı Avrupa'da 50 tümeni olduğunu ve Türkiye İle Yunanistan'ın teşkil ettiği güney cenanda da mühim miktarda bir kuvvete sahip olduğunu söylemiştir. Amerika Dışişleri Vekiline göre, bu kuvvetler bir taarruza karşı koymak Ta-İnmmdan büyük bir kıymet teşkil et inektedir. Nato Konseyinin geçen halta yaptıği toplantıdan bahseden Foster Dulles, Kuzey Atlantik Birliğini kuvvetlendirmek için pratik yollar aradıklarını söylemiştir. Poster Dulles, bu beyanatında, barışa varmak için kuvvetimizi azaltarak bi? tehlikeye düşmektense, kuvvetimizi arttırmak yolunu seçmeliyiz, demiştir. Dulles, Nato Konseyinin bu toplantısında esasen bu gayeye erişmek için daha ucuza malolacak usuller aranıldı-Sim ilâve etmişti. 4 Nisan 1953 Ankara: Atlantik Antlaşmasının, dördüncü yıldönümü münasebetiyle Dışişleri Vekilimiz Prof. Fuad KÖprülü'nün bu akşam saat 21.15 te ki radyo konuşmasının metni aşağıdadır: "Muhterem vatandaşlarım, Geçen sene Şubat ayında memleketimizin de müsavi hak ve vecibelerle iltihak etmi solduğu Kuzey Atlantik anlaşması, dört yıl evvel bugün imzalanmıştı. Hür ve sulhperver milletlerin, İkinci Cihan Harbinden'sonra bazı hükümetlerin ihtiyar ettikleri hattı hareket muvacehesinde sulhun ancak kuvvetli bulunmakla korunabileceğine inanarak ve Birleşmiş Milletler Anayasasında tesbit edilen ideallere sadık kalarak imzaladıkları bu andlaşma, coğrafî vüs'ati, âkid devletler arasındaki ideal birliği, sulh zamanında vücuda getirilen teşkilât ve muhtelif memleketlerin silâhlı kuvvetlerinin tek bir komuta altında toplanması bakımlarından tarihin bugüne kadar kay-deylemiş olduğu en mühim ve şümullü ittifakı teşkil etmektedir. Sulh ve emniyet içinde hür müesseselerini geliştirmek, iktisadî, içtimaî ve kültürel sahalarda ilerlemek, hüsnü niyet sahibi bütün devletlerle iyi dostluk münasebetleri kurmak ve idame etmekten başka bir arzusu bulunım-yan ve tek basma kaldığı zamanlarda da istiklâl ve toprak bütünlüğünü her tecavüze kargı korumaya ve hiçbir tehdit önünde boyun eğtnemeye azmetmiş olduğunu fiil ve hareketleriyle daima ispat etmiş bulunan mem-letimizin, aynı gayelere ulaşmayı samimiyetle arzu eden diğer milletler arasında yer alması tabidir. Bugünkü teknik terakkiler dünyanın her köşesini birbirine yaklaştırmıştır. Diğer, taraftan, hür dünyanın maruz bulunduğu tazyik ve tecavüz tehlikesi topyekûn bir mahiyet arzetmektedir, yani, her sahada tecelli ettikten başka, hiçbir hür memleketi istisna eylememektedir. Bu itibarla, müşterek emniyet sisteminin kurulması her zamandan daha kuvvetli bir zarurettir. Bu sebeple sulhun bölünmez olduğuna inanarak ve onu idame ettirmeği arzu eden memeleketlerin, bütün kaynak, kuvvet ve gayretlerini birleştirmeleri şart olmuştur. İşte, Kuzey Atlantik andlaşması bu İhtiy*-cin en tabii bir neticesidir. 1949 danberi Atlantik camiası, müdafaa ile ilgili bütün sahalarda ehemmi* yetü ilelerlemeler kaydetmiştir. Bununla beraber, önümüzde yapılacak çok şeyler vardır. Tecavüzü önlemek ve icabında def etmek için hazırladığımız kuvvetleri sayı ve keyfiyet bakımından ehemmiyetli surette ve kıâa zamanda arttırmak zorundayız. Bu yolda sarfedilen gayretlerin semereli olması, Atlantik devletleri arasındaki işbirliğinin siyasî, askerî ve iktisadî her sahada "Camia" ruhuna daha uygun bir şekil almasiyle mümkündür. Bunun gibi, tecavüze karşı savunma zincirinin, dünyanın her bölgesinde tamamlanması da büyük bir zarurettir. Her iki cihetten, Türkiye ileri görüşlerini azimle takip etmektedir. Aziz vatandaşlarım, Eminim ki, sulh yolunda en tesirli âmil olan Atlantik andlaşmasının gelecek yıl dönümleri bu bakımlardan her yıl artan bir mâna ve ehemmiyet kazanacaktır ve hür dünyanın selâmeti için bunun böyle olması lâzımdır." Atlantik Konseyinin nihai tebliğinin metni: Paris: Paris'te Lord Ismay'm başkanlığı altında ve Dışişleri, Savunma ve Maliye Vekillerinin iştirakiyle toplanan Atlantik Konseyi çalışmalarını bugün bitirmiştir. 1953 için katî, 1954 için de muvakkat bir program hazırlanmıştır. Yunanistan ve Türkiye'nin pakta iştiraklerinin sağladığı yardımdan ayrı olarak, Başkumandanlığa verilen kuvvetlerin miktarı hissedilir bir şekilde arttırılacak ve tesirliliği daha. fazlaştırıîacaktır. Her kademede eğitim daimî surette islâh edilmektedir. Bir yıldan beri yapılan geniş mikyastaki muhtelif manevralar sayesinde üye devletlerin işbirliği kabiliyeti oldukça arttırılmıştır. Birlikler daha iyi teçhiz edilmiş olup destek birliklerinin teşkilatlandırılması işi süratle inkişaf etmektedir. NATO Askerî Makamlarının kanaatince bu çeşitli âmillerin müşterek tesiri ve 1953 programlarının ikmali sayesinde 1953 yılında savunma kudreti esaslı bir şekilde artmış olacaktır. Bundan başka yalnız enfrastrüktür programının dördüncü kesiminin ikinci kısmının müştereken finanse edilmesi (Takriben 76 milyar frank) hususunda bir anlaşmaya varmakla kalınmamış, aynı zamanda 1954 yılında başhyacak olan üç yılhk bir devre içinde Başkumandanların arzedecekleri programlar için, parlâmentoların tasdiki şartiyle, sarfedilecek olan 250 milyar franklık meblağın taksimi hususunda bir formül üzerinde mutaba-. kata varılmıştır. Bu programlar şu çeşitli işleri ihtiva edecektir: Uçak meydanları, muhabere tesisleri, deniz üsleri ve liman tesisleri, petrol boruları, radar tesisleri. NATO Askerî Makamları şimdi, işlerini ifa için malî bir çerçeveye malik bulunmaktadırlar. Bundan başka müşterek enfrastrüktür tahsisatlarının sarfının müessir bir malî kontrola tabi tutulması için mütekâmil bir sistem ihdas edilmiştir. Konsey, Savunma Çalışmalarını tahdit eden çeşitli iktisadî ve malî âmillere en büyük dikkati atfetmiştir. Konsey, millî iktisadiyatın gelişmesiyle askerî kuvvetlerin artmasının müşterek yürütülmesi gerektiğini kabul etmiştir. Bazı sahalarda, uzun vadeli müşterek askerî istihsal programlarının tesisi en ucuz ve en müessir hâl çaresi olarak görülmüştür. Üye memleketlerin hükümetleri ve milletlerarası sekreterlik bu zihniyet dahilinde, müşterek istihsal programlarını hazırlamak üzere bir usul tesbit etmişlerdir. Bunun gayesi, bir taraftan Avrupa memleketlerinin savunma istihsaîâtmm millî bütçelerin çerçevesi dahilinde en iktisadî bir tarzda ifasını sağlamak, diğer taraftan da Avrupa savunma istihsalini daha müessir bir hale getirmektir. Birleşik Amerika'nın "Off-shore" siparişlerle buna iştiraki, Avrupa memleketlerinin iştirak hisselerine ilâve olunmakta ve bu gayelerin tahakkukunda gayet mühim bir rol oynamaktadır. Geçenlerde bildirilen munzam uçak imalât programı bunun ilk neticelerinden biridir. Bu program sayesinde beş Avrupa memleketinin havacıhk endüstrisinin gelişmesi kolaylaştırmakla beraber NATO'nun hava savunması da takviye edilmiş olacaktır. Daha başka programlar da derpiş edilmektedir. NATO, bu arada Amerikan ve Kanada malı malzemenin bakımını temin raaksadiyle Avrupa'da yedek parça imali çaresini de tetkik etmektedir. Genel Sekreter Konseye verdiği faaliyet raporunda NATO'nun sivil ve askerî teşekkülleri arasındaki sıkı işbirliğini de belirtmiş ve milletlerarası sekreterliğin çalışmaların arz etmiştir. Konsey bu rapor üzerindeki bir görüş teatisi sırasında NATO memleketlerinin iktisadî, sosyal ve kültürel sahalardaki işbirliğinin terakkisine atfetği alâkayı tekrar teyid etmiştir. Bundan önceki toplantılarında yaptığı gibi Konsey müşterek mahiyetteki siyasî meseleleri de tetkik etmiştir. Milletlerarası durumun tetkiki sonunda, bilhassa Sovyetlerin son teşebbüslerinin tahlili hususunda, Konsey üyelerinin mutabık oldukları anlaşılmıştır. Bu teşebbüsler, hâdiseler bunları milletlerarası gerginliği azaltmaya matuf hakikî gayretler olduğunu ispat ettiği Ölçüde, dünya barışını tesis için her türlü fırsattan, istifadeye çalışmış olan üye hükümetler tarafından, memnunlukla karşılanacaktır. Bununla bareber Konsey, hür milletlerin güvenliği üzerine çöken esas tehlikeyi hafifleten herhangi bir şeyin vukua gelmediğini müşahede etmiştir. Bu tehdidin daimlığinin en kuvvetli ifadesi takibettikleri politika bugünkü gerginliğe sebebiyet veren ve dünyanın birçok bölgelerinde tecavüz harplerini desteklemekten geri kalmayan memleketlerin, büyük ve daima takviye edilen askeri kuvvetlerinde bilinmektedir. En son misali muhasamatın Laos'a da yayılmış olmasıdır ki bu durum Fransa'nın istilâya karşı mücadelesinde yükünü ağırlaştırmiştır. Bu sebepten Konsey gayet hakh olduğu anlaşılan bir müşterek savunma politikası takibetmek kararım yeniden teyid etmiştir. Bu politika hür dünyanın istikbaline olan ve gittkçe büyüyen itimadın tesisinde de büyük bir hisseyi haizdir. Konseyin kanaatince üye hükümetlerin Atlantik Birliğinin gelişmesine yardım etmeleri elzemdir. Bu birlik, gittikçe daha sıkı bir şekilde birleşmiş bir Avrupa'da, bir Avrupa savunma topluluğu da bir an önce ihtiva etmelidir.. Konsey esas temennisini gene tekrarlamaktadır: Barışı inşa etmek Konsey, üye memleketlerin kaynaklarının daha büyük bir kısmım bir gün millî ve milletlerarası sahada iktisadî gelişmeye ve imara tahsis edebilecekleri ümidini izhar etmektedir. Birlik hükümetleri en büyük kuvvetermin ittifaklarında bulunduğuna kani oldukları içindir ki, askerî olduğu kadar siyasî, iktidasî ve sosyal bütün sahalarda işbirliklerini genişletmeye ve bu suretle Atlantik Camiasını devamlı bir hakikat haline. Getirmeğe azmetmişlerdir, 20 Nisan 1953 tarihli Diinya'dan : 25 Nisandan beri Pariste toplantılar yapmakta olan NATO Konseyi işini bitirdi ve tebliğ neşretti. Hemen aynı günde de Moskova'dan gelen haberler, Başkan Eisenhover tarafından 16 Nisanda yeni Rus ricalinin sulh teşebbüslerine cevap teşkil «der mahiyette söylenen nutuk a, Moskova hüküm etinin ilk resmî cevabını bildirdi. Konseyin bu defa da yeni kararlara vardığını biliyoruz. Bus teşebbüsleri 14 müttefik devletin savunma gayretlerini gevşetmemiş ve üyeler yalnız askeri sahada değii, ekonomik ve sosyal sahalarda cta "vahdetten kuvvet doğacağına kani olarak" devamlı iş birliğine karar vermişlerdir. Konsey her sulh gayret ve teşebbüsünü memnunlukla karşihyacağmi bildirmekte, fakat hâlen "sulh ve güvenlik prensiplerini koruyacak esaslı bir hâdisenin vukubulmaraiş olduğu" kanaatini izhar etmektedir. Pakta dahil devletler "koliektif emniyet tedbirlerinin lüzumu sabit olduğunu ve bugün dünyada itimat hissi artıyorsa bunun ve sistemin tatbikinden doğduğunu da" müşahede etmektedirler. Gerek savunma işlerinde, ay - ve beraber karar verilmesi, gerek Ankara paktının tasvibi ve Yugoslav kuvvetleriyle Kuaey îtalya'daki Carney kuvvetleri arasında irtibat kurulması kararı, gerek Avrupa ordusunun kurulmasının bir zaruret olduğu kanaatinin tekrar ve teyidi hür milletlerin tek fiili savunma birliği olan HATO'nun "sülhe hazır ve tecavüzü men'e azmetmiş" bir teşekkül olduğunu ciddî surette belirtmiştir M, bundan memnun olmak pek tabiidir. NATO Konseyinin tebliği üe aynı günde İntişar eden Pravdanm Başkan Eisenhover'in 16 Nisan nutkuna cevabı, kim nasıl telâkki ederse etsin, bizce de müsbet bîr mahiyet ar-zetmektedir. Cevapta göze çarpan, meselâ atom bombasına ait imalar, kuvvetle tahmin edilebilir ki, iç sebeplerden, Sovyetler halkı karşısında kudretli görünmek ihtiyaç ve zaruretinden doğmuş şeylerdir. Bu makaleyi neşreden gazete ile onu iktibas eden diğer gazetelerin bir iki saat içinâe tamamen satılmış olduğuna ve ertesi gün Rusyada çıkan bütün gazetelerin bu cevabı iktibas edeceklerine dair gelen haberlerle Sovyetler Birliğindeki radyoların bu makalenin mühim parçalarını birkaç defa tekrar etmeleri Kremlin idarecilerinin Sovyetler Birliği halkının, sulh. arzusunu tatmin ihtiyacı duyduklarını gösterir mahiyette hareketlerdir. Gerek Fravda'daki yazının tarzında, gerek radyoların lisanında evvelce görülmesine alışılmamış bir yumuşaklık müşahede edildiği batılı çevrelerce de kabul edilmektedir. Vaşington'da Pravda vasıtasiyle verilen Rus cevabı "kâfi" görülmemiş., müsbet bir adım olduğu kabul edilmekle beraber "Rusya daha kati bir şekilde cevap verdiği takdirde Mos-kovadaki Amerikan büyük elçisinin Sovyet n^ukabil tekliflerini Igabuîe ömade olacağı" beyan olunmuştur. Londra hükümetinin düşüncesi hakkında, şu satırlar yazıldığı, ana kadar, bir haber gelmiş değildir. Yalnız işçi kabinesinin son Dışişleri Bakanı Morrison'un radyoda yaptığı bîr konuşmada "Rus teklifini nihtiyatla k arş il anma sı gerektiğini" söylediği bildiriliyordu. Sovyet ri caliyi e temas bahsinde, NATO tebliği de, Pravda'nm makalesi de sakit bulunmaktadır. Fakat bizce bu, Sir ChurchiU'in Avam Kamarasındaki son beyanatında "belli başlı devletler ricali arasında mülakatlarda vukuu ihtimaline dair yaptığı işaretin kuvvetini azaltmaz. Zaten İngiliz Başkanı o beyanatında resmî bir üç büyükler veya dörtler buluşmasından değil, "gayri resmî ve hususî mahiyette de olabilecek" temaslardan bahsediyordu. Hâdiselerin bu temasların vukuu istikametinde gelişmesini şimdilik mümkün telâkki etmekte hata yoktur. Esasen Sir ChurchlU'-in Moskovaya harekete hazırlandığı yolundaki son haberler bu düşünceyi teyit eder mahiyettedir. 1953 yaz aylarının beşeriyete biraz olsun huzur ve sükûn getireceğini ümit ederiz. Meraşal Montgomery'-nin umumî dünya sulhu için elli, hattâ yüz sene lâzım olduğu yolundaki tahmini belki de bir hakikattir. Fakat sekiz yıllık kâbusun az çok ortadan kalktığını görmek herhalde bir kazanç olacaktır. İçere heyetine ti il dirm işlerdir. Birleşmiş Milletler Müzakere heyeti reisi Amiral John Daniei bugün verdiği beyanatla şöyle demiştir: "Kızıllara doğrudan doğruya Pannıurı-jomdan olmak üzere Cenecvre anlaşmasının 109 ncu maddesinde tasrih edilen şekilde bütün hasta ve yaralı esirleri memleketlerine iadeye hazır olduğumuzu bildirdim. Biz 'bu esirleri sınıflara ayırmış değiliz- Mübadeleye hazır olduğumuz esirleri milliyetlerine göre tas-nii edilmiş olarak toplamış, bulunuyoruz." Birleşmiş Milletler müzakere heyeti bu günkü toplantıda Komünist müzakere heyetine 9 maddelik bir program sunmuşlardır. Bu programdaki maddeler şunlardır: Mübadele yeri Panmunj omdur. Mübadele anlaşma imzalandıktan 7 gün sonra bağlıyacaktır. Birleşmiş Milletler günde 500 esirİade edeceklerdir. Komünistlerin iadeedecekleri miktarda açık bırakılmıştır. Her seferinde 25 esir mübadeleyerine getirilecek beraberlerinde isimrütbe ve milliyetlerini gösteren bir üste bulunacaktır . Taraflar Kaesong ve Munsona getirilecek olan erleri taşıyan ve hususîalâmetleri bulunan 10 arabalık kafiîeritı taarruzdan, masum 'kalmasını teslim edeceklerdir. Kafilenin alâmeti hareket zamanı ve diğer teferruatı hareketten 24 saat evvel tarailar birbirlerine bildirecekleridir. Her heyete esirler dahil olmak veher seferinde 300 kişiden fazlasını aşmamak üzere tarafların müzakeresi altında, tarafsız bölgeye serbestçegirebilecektir. İrtibat subayları idarî teferruatı hazırlamak üzere toplanacaklardır. 9 Anlaşmanın bitiş tarihini tesbit eden hükümler tayini, Komünistler muhasamatın devamı esnasında bazı yaralı ve hasta esir sınıflar: tarafsız memleketlere göndermek ğonu ileri sürmüşlerdir. Kızılların bu ihümali olduğunu ileri sürmüşlerdir Kızılların bu hareketinden onların suretle ağır hasta ve yaralı esirlerin müdahalesi hükümlerini daha da genişleterek, hasta ve yaralı esirlerin tâbi olacakları sıkı şartlara uymuyacak halde bulunan binlerce esiri bu mübadele teklifinin içine almak istedikleri anlaşılmaktadır. Komünist müzakere heyeti reisi Le Sang Cho bugünkü toplantıda kızılların doğrudan doğruya iade edilmeleri veya tarafsız bir memlekete gönderilmeleri için listeleri hazırlamış o-lan bütün yaralı ve hasta harp esirlerin; memleketlerine iade etmeğe 'tit-zir bulunduklarını bildirmişîir. 7 .Nisan 1953 Panmunj om : Komünist ve müttefik temsilciler bugün burada yaralı ve hasta esirlerin mübadelesi hususunda görüşmelerine devam edeceklerdir. Komünist Çin Baş Delegesi ağır hasta ve yaralıların dışında hafif ve akıl iıas t alıklarına duçar olan esirlerin ete tarafsız memleketlere gönderilmesi hu sjsunda bir teklifte bulunmuştur. Birleşmiş Milletler Baş delegesi Amiral John Daniel, bugün gazetecilere verdiği beyanatta demiştir ki: Aksi sabit oluncaya kadar komütıisilerin ilk gününde Cok iyi neticeler elde edildiği gibi Komünist temsilciler objektif şekilde hareket etmişlerdir. Panmujıjom : Komünist İrtibat heyeti tarafından bu sabah kabul edilen "Bütün hasta ve ya rah harp esirleri" formülü, ağır hasta ve yaralı olan harp esirleriyle. Durumları o kadar ciddi olmayan ve Cenevre konvansiyonu gereğince tarafsız bir memlekete gönderilmeleri gereken harp esirlerine de şâmildir. Bununla beraber Kuzey Koreli Tümgeneral Let. Choo, Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin elinde bulunan ve doğrudan doğruya memleketlerine iade edilmeyecek olan harp esirlerinin de tarafsıp toir meiıı-lelîete yerleştirilmeleri hakkını mah- îuz tutulduğunun açıkça anlatılmak istendiğini beyan etmiştir. Anlaşıldığı ııa göre Generalin beyanatı, bütün harp esirlerinin memleketlerine iadesi meselesini halletmek için Milliyetçi Çin Başvekili Çu. An Ley taralından ycpilan tekliile ilgilidir. Komünisf İrtibat Subayları mübadele edilecek harp esirlerinin numaraların havi listeleri vermemişler, fakat mübadele mekanizmasını müzakere etmeyi teklif etmişlerdir. Bunun üzerine müttefikler 13.30'a kadar toplantıya ara verilmesini teklif etmişlerdir. Panmunjom : Komünist irtibat subayları iade edecek leri harp esiri sayısını bir iki gün îçin de bildireceklerini beyan etmişlerdir. Komünistler bu beyanatı öğleden sonra 18 dakika devam, eden toplantıda yapmışlardır. İrtibat Gruplarının top lantisı cem'an 36 dakika sürmüştür. Toplantı sonunda müttefik Bas Irtabat Subayı Amiral Daniel "Komünistlerin tavrının bu sırada gayet müsait olduğunu" belirtmiştir. Amiral Komünistlerin harp esirlerini derhal müba deleye hazır olduklarını zannetemedi-ğmi söyliyerek şunlan ilâve etmiştir: "Komünist Çin personelinin bu muba-deieyi başarmak için hazırlıklı olduğunu zannetmiyorum." Amiral sözlerini bitirirken, dün müttefikler tarafından sunulan dokuz mad deli mübadele anlaşması tasarısının bazı pragraflarını Komünistlerin kabul ettiklerini, fakat diğer pragraflar hususunda tâdiller teklif edeceklerini söylemiştir. Seul: Güney ICore kit'aları Doğu cebesinde Kanca tepesinin Doğusunda bulunan bir mevkiye taarruz eden Komünist kuvvetlerini 2 saatlik çetin bir savaştan sonra püskürtmeye muvaffak olmuşlardır . Sekizinci Ordu sözcüsünün ilâve ettiğine göre, cephenin diğer kesimlerinde Komünistler faaliyetini artırmaya baş-îamışlarsa da henüz geniş bir taarruza geçmemişlerdir. Tokyo ; Birleşmiş Milletler Temsilcisi Heyeti bîigün yaralı ve hasta esirlerin daha şümullü bir şekilde mübadelesini der-pi.-j eden Komünist teklifini kabul etmiştir. Panmunjom'dan gelen haberlere gör1-'. Komünistler yeni tekliflerini Cenevre anlaşmasının 109 ve llffuncu maddels rlr.e göre yapmış bulunmaktadırlar. Bu maddeler ciddi surette hasi.a olanların doğrudan doğruya mübadelesini ve bunlardan bazılarının tarafsız bir memlekete sevk edilmelerin 1 derpiş .etmektedir. İk; günlük müzakerelerin neticesinde sözolan Birleşmiş, milletler Baş temsilcisi Amiral John Danîel şunlan söyle mistir.: "Bugüne kadar Komünistlerin takip eımiş oldukları hattı hareket son derece memnuniyet verici olmuştur." "Ayrıca Komünist temsilciler, kendi zarureti hilâfına hasta ve yaralı esirlerin memleketlerine gönderilmeler ir. i kabul etmiş bulunmaktadır. Komünist temsilciler bir iki güne ka dar ellerinde bulunan bütün esirlerin listesini vereceklerini bildirmişlerdir. Birleşmiş Milletler temsilcilerinin mü fcadeleye derhal hazır olduklarını bildir melerine mukabil. Komünistler ancak bir haftaya kadar bunun mümkün o!a cağını ileri sürmüşlerdir. Fanmunjom Paumunjom tarafsız bölgesine nöbetçi müfrezesi gwtüren bir Amerikan aske-ıî polisi. Komünistlerin bu mıntıkaya fazla asker geçirmesini protesto 2tmiş" tir. Her iki taraf bu bölgeye yalnız 20 muhafız gönderilmesini kararlaştırmışlardı. Seul Amerika Deniz Piyadeleri, bugün Pan-munjom müzakere bölgesinden 1 kilometre mesafede bulunan yaralı bir A-merikan askerini kurtarmaları için Ko münistler tarafından yapılan teklifi kabul etmişlerdir. ÇinÜ ve Kiî-zey Koreli esirlerin tarafsız bir memlekete teslim edilmelerini talep etmekte dit. Bu gibi harp esirlerinin, endişeleri tarafımızdan verilecek izahatlara tedricen bertaraf edilir ve bu sayede mem lekete iade meselesi hususunda tam bir Jıal çaresine varılmış olur." Yukarıda arzedilen hususlar tarafınızdan yapılan yeni tekliflerin izahı mahiyetindedir: Bu tekliflerin tatbiki için alınması gerekecek müşahhas tedbirler ise ancak iki tarafın temsilcilerinin bir konferans masası etrafında, yapacakları toplantılarda görüşülüp İMrarlaştınlabilir. Her iki tarafın temsilcileri müsavi haklara sahip oia-rak müzakerede bulunabilmelidirler." General Nam îl'in imzasını taşıyan bu mektup General Mark Clarü'm 6 Nisan tarihli mektubuna bir cevap teşkil etmektedir. Munsan : Komünist ve müttefik is ti h kamçılardan müteşekkil karma bir grup yarın sabahın erken saatlerinden itibaren Panmunjom tarafsız bölgesine harp esirlerinin mübadele edileceği merkezlerin inşaasma bağlıyacaktır. Mübadele iş; sabahın dokuzundan akşamın altısına kadar devam edecektir. Diğer taraftan mütercimler harp esirleri hak kında İngilizce, Çince ve Kore lisaniy le kaleme alınmış olan nihaî anlaşma metninin son tashihlerini yapmaktadırlar. Bu arada yaralı esirleri nakletmek üzere Munsan'da 60 kadar Ame rilvaıı ve Güney Kore hasta nakliye ara bası toplanmıştır. Bu arabaların yekûnu 90 olacaktır. 11 Nisan 1953 Panmunjom : Komünist İrtibat Heyetinin Başkanı Kuzey Kore Generali Lee Sang Cho bu sabah hasta ve yaralı esirelrin müba-deles1 hakkında anlaşmayı imzaladıktan sonra mütareke görüşlerine bir an önce yeniden bağlanmanın gayet mühim olduğu söylenmiştir. Burada zannedildiğine göre hasta ve yaralıların mübadelesi tamamlanmadan dahi müzakerelere haşlanması mümkündür. Şıkago : Bugün burada verdiği bir beyanatta, Kore Sekizinci Ordusunun eski 'Komu tanı General Van Fieet, "ancak kafi ve ezici bir muzafferiyet, Korede daimi sulhu tesis edebilir" demiştir. General Van Feleet ezcümle şunları söylemiştir: "Komünistlerin halen tatbik etmekte oldukları manevralar, Kore'de sulhu temin edemiyeceği gibi Korenin birleş, tirümesi keyfiyetini de sağlıyamaz. "Yapmamız icabeden şey, Korede Komünist ordularım hezimete uğratmaktır. Komünistleri gerek Kore'de gerekse dünyanın herhangi bir yerinde üçüncü bir Dünya Harbine sebebiyet vermeden mağlûp edebiliriz. Daimî surette yan harpyarı sulh içinde yaşayamayız. Ilânihaye kararsızlık İçinde kalamayız. "Kore'de büyük bir taarruza geçecek Komünistleri hezimete uğratacak kabi liyette kuvvetlerimiz mevcut bulunmaktadır." Esir mübadelesi hususunda varılan anlaşmayı memnuniyetle karşıladığını bildiren General Van Fleet, bugüne ka dar Komünistlerin daimi iyi niyetle hareket etmediklerine işaret ederek nikbinleri teyakkuza davet etmiştir. Londra: Kore harüini sona erdirmek üzere, bü tün esirlerin mübadelesi hakkında, Komünist Baş Temsilcisi General îl Namın, yapmış olduğu tekliften bahseden Muhafazakâr "Daily Telegraf" gazete si şunları yamaktadır: "Kore harbini sona erdirmek için, Koni ün i stlerin yapmış oiduğu esir mübadelesi hakkındaki teklifin tahakkuku teknik bazı güçlükler doğurmaktadır. Komfünist teklifi gereğince, memleketlerine dönmek istemiyen esirlerin, ta-raı'sız bir memlekete gönderilmeleri istenilmektedir. Teknik güçlüklerden biri, binlerce kişiyi ilânihaye barındıracak memleketin bulunabilmesidir." Seul : 5!ncî Hava kuvvetlerinden bugün bildirildiğine göre, müttefik Hava kuvvetlerine mensup Sabre tepkili uçakları, Geçen hafta zarfında 3 Komünist Mig uçağını düşürmüş, muhtemelen 2-sini S.ahrip etmiş ve 12 tanesini de hasara uğratmıştır. Hava faaliyetlerinde müttefiklerin bir S^bre tepkili uçağı, Karada da Avustralya kuvvetlerine ait bir Meteor ve bir Amerikan Thunderjet uçağı kaybed emistir. Fııgüıı Sabre tepkili uçakları bazı Mig uçaklarına rastlamışlarsa da muharebeye tutuşulmuş olmakla beraber her hangi bir netice kaydedilmemiştir. Munson : Birleşmiş Milletler ve Komünist Kurmay Subayları bugün dördüncü defa o-Ifivak toplanmışlar ve hasta ve yaralı esirlerin mübadelesi İle ilgili teferruatı kararlaştırmışlardır. Komünistler esirlerin milliyetlerine göre ayırarak iade edecekler ve bunları taşıyacak kamyonlara özel işaretler koyacaklardır. Birleşmiş Milletler Subayları da günde 50 tane olmak üzere sedyelerde 4'JO esir vereceklerini bildirmişlerdir. Bundan başka ilk esir gurubunun yüz de seksenini Kuzey Koreliler, yüzde yirmisini de Çinliler teşkil edecektir. Seul : Başkan Syngman Rhee'ye yakın çevrelerden toplanan malûmata göre, Gij-ney-Kore, memleketlerine dönmek iş-'temiyen harp esirlerinin son Komünist tekliflerinde derpiş olduğu veçhile ta rai&ız memleketlere nakledilmelerine Şiddetle muarızdır. Güney Kore'nin bu usulü ustalıklı bir maskeleme telâkki ettiği, hakikatte bunun yine harp esirlerinin zorla memleketlerine iade edtimeleri demek olacağı kanaatini bes lediği bildirilmektedir. Esir kamplarında Komünist esirlerin tertipledikleri İsyan hareketleri göstermiştir ki, memleketlerine dönmek istemiyen esirlerin tarafsız memleketlere nakli işi sonunda yine zorla iaâe edilmelerine müncer oiacaktır. 13 Nisan 1953 ■ ■■.■ - -- Panmunjom ı Bugün burada toplanan müttefik Ko-ır:ıinist Erkânı Harbiye Subayları, yaralı ve hasta esir mübadelesine 20 Nisan günü başlamayı kararlaştırmışlar dır. Tokyo : Beşinci Hava Kuvvetleri Karargâhından bildirildiğine göre, Brlegmiş Milletler kuvvetleri bu sabah cereyan eden savaşlarda Komünistlerin altı tepkili uçağını düşürmüşlerdir. Panmunjom : Yaralı ve hasta harp esirlerinin mübadelesi ile ilgili idarî meseleleri halletmeye memur Kurmay Subaylar Komi tes.i toplantısında Komünist Subaylar ellerindeki esirleri ancak 20 Nisan tarihinde verebileceklerini bildirmişler ve mübadelenin daha yakın bir tariht alınmasını isteyen Birleşmiş Milletler tekliflerini reddetmişlerdir. Komünist Subaylar, 23 arabadan müte ss-kki], ilk kafilenin 16 Nisanda Kae-song'a geleceğini ve Kuzey Korede'ki esir kampından Kaesong'a kadar se-yslıatin iki gün süreceğini söylemişlerdir. Keasong'dan Panmunjo-m'a olan mesafe on kilometredir, Birleşmig Milletler İrtibat gurubu şefi Albay Carlock miübadele için daha yakın bir tarihin tesbitî için İsrar etmiş ve Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin 72 saa'j; zarfında mübadeleye başlıya-bileceklerini bildirmiştir. ' Tokyo : Bidegmıs Milletler Uzak-Doğu Hava Kuvvetleri karargâhı, 24 saatlik hava harekâtını hülâsa eden bir tebliğ neş rfi-nıiştir. Bu tebliğde müttefik hava kuvvetlerinin bu müddet zarfında 1250 çıkış, yaptıkları bildirilmektedir. Dün Amerikan Thunâerjet uçakları Toşan-da bir demiryolu kavşağına, münakale şebekesine ve demir 'müselles kuzeyinde Pyongyang civarında bir iaşe merke /.ine hücum etmişlerdir. Diğer taraf-raftan Sabra uçakları üç Mig'i âügür-
Diğer Thunderjet uçakları Şarîvon So-hıifcg hattt üzerinde demiryolu köprüTe. rine hücum etmişlerdir. Bahriyeye mensup uçaklar ise biri Pyongyang'm 25'Kilometre kuzeyinde, diğeri Sam-ciong'ın güneyinde olmak üzere iki iaşe merkezini tahrip etmişlerdir. Cephe üzerinde düşman mevzileri de humma uğramıştır. Diğer, taraftan 16 üstün uçan kale (bu hafta zarfında daha evvel iki defa Sıü cuma uğramış olan) Sinanju Demiryo lun.ı 160 ton bomba atmıştır. Bu uçak lar Komünist av uçakları ile ve şiddetli bir uçaksavar ateşi ile karşılaşmışadır. lîflh' ğeee üstün uçarkaleler batı sahi-İsnae yol' nakliyaiına hücum ederek 162 kjfriiyo'ıiu. tahrip etmişlerdir. Bir kısım bomba'- uçakları da Vansan'm kuzey "uâfısinda yığınak noktalarını bombalan iı|I ardı r. - Pusan : Güney Kore Deniz Kuvvetleri Genel karargâhından bildirildiğine göre, har bin başından beri Güney Kore Bahriye sme bağlı kuvvetler 32.000 düşman öldürmüş veya yaralamış ve 500 vasıtayı da tahrip etmişlerdir. -i.:Yashington : Birleşik".Amerika Bugün Kore'de bulana» Birleşmiş Milletlere mensup esirleri» .siyasî âkidelerini değiştirmeleri için mütemadi tazyik altında bulundurulduklarını ve malesef bazılarının buna boyun eğme;; mecburiyetinde kaldıklarını açıklamıştır. Esirlerin mübadelesiyle ilgili' olarak yayınladığı bir tebliğde Savunma Vekâleti şunları 'bildirmektedir: Esirler yalnıx Komünist propanöasma tabi olduklarından, siyasi-,âkidelerinin değiştirilmesi için- son suz gayretler sarfedi İmiş tir. ''Komünist hedeflerine âlet olarak düş1 n.ari esirlerinin'' kullanılması "'ilk esir ' düştükleri günden itibaren banlamaktadır. Tebliğde şunlar ilâve edilmektedir: Kuzey Korede esir bulunan'müttefite". esirler" 'ayni şekilde Sovyet ve.KomÜ-nist Çinlilerin tazyikine tâbi "tutulmuş-, larrîır. Esirler tamamen-'t-ecrld edilmiş lerdir. Bir çok Amerikalı esirlere bagün diğerlerine, olduğundan daha iyi . muamele edilmektedir. Bu suretle di-" eğer esirlerin siyasî âkidelerinin değişil-' meşine çalışılmaktadır. "Haber alındığına göre, esir kamplarında hergün dört saat müddetle..bu hususta Konferanslar verilmektedir. Esirlere haber kaynağı teşkil eden yegâne vasıtalar komünist gazeteleriyle komünist radyo neşriyatıdır,' Bu şekildeki hareketleriyle Komünistler ileri sürdükleri ithamların, .esirler tarafın ti an desteklenmesine çalışmaktadırlar. San zamanlarda PyongYang Radyosundan yapılan neşriyatlarda Kore'de Birleşmiş Milletlerin mikrop harbi.^ap tıklarına dair Amerikalı oldukları tâli min edilen esirlerin beyanatları işitil-risktedir. Amerikalı er ve. subay lamı. demeçleri tamamen Komünistlerin sözlerini hatırlatmaktadır. ... Seul : Resmî bir sözcünün bildirdiğine. göre dün gece hüviyeti meçhul dört Koreli . F'ongnae'de orduya, ait bir su . ikmal nierke^ine hücum etmişlerdir, Müteçavizler iki. kar ab ine: ele geçirmişlerdir, silâh patlamamış ve yaralanan olmaıştır. Bunun çete, faaliyetiyle ilgili bir hareket oîdıuığuı,s.ânıîmakta(iır. Hongkong.: '■ •'. :.-' ■' ," Pekin radyosu, bugün mahalli bir gazetenin şu haberini yayınlamıştır. "Birleşmiş Milletler Siyasi .; nunun Kore'deki mikrop, harbine .dair hususî bir tahkikat yapılması teklifi kanunî değildir ye reddi lâzımdır.Komisyon sekiz Nisan tarihli toplantı! sır:da Brezilya, Mısır, Pakistan ve delegelerinden kurulacak bir lah-kikheyetinin komünistlerin Kore'de mikrop harbi yapıldığı iddiasını araştırmasını kararlaştırmış ve bu heyetin kendilerine yardımcı olarak Milletlerarası şöhreti haiz ilim adamlarını seçmesini istemiştir. Merkezî Çin Komünist hükümetinin or.igjnı o^an gazete, Birleşik Amerika-nıa»bu, komisyon üzerinde tesir icra jd di as ı n d adır. 13 Nisan 1953 .?>■■■.,■ "_■ -Panmunjom : Gelecek hafta Pazartesi günü mübade-İesine bağlanacak olan hasta ve yaralı esirlerden ilk müttefik kafilesi yarın yola çıkacaktır. Mütlefik Hava subayları esirlerin yolda olduğu müddetçe hava harekâtına ara vermenin mümkün olmiyaçağım söylemişlerdir. Mamafih Komünistler müttefiklere iki büyük harita vermişlerdir. Eşitlerin lâkip edecekleri yol bu haritalarda gösterilmiş olduğu için müttefik pilotlarının bir yanlışlık yapmamaları önlenmiş olacaktır. Komünist makamları hasta ve yaralı inütf efik harp esirleriyle yüklü GS kamyonun yarin Kaesong'a hareket, edeceklerini bildirirlerken: Amerikan ve G^tfey Kore Kuvvetlerine mensup istihkâm birlikleri bu esirler için kabul merkezlerinin inşasına devam etmekteydiler. Filhakika Güney Kore Hastahanelerin-d-en gelecek 5.800 Kuzey Koreli ve Çin ii' ile Kuzey Kore kamplarından gale-ct-k 6£û müttefik harp esirinin müba-dşjesî,, Pazartesi günü burada, başlıya-oa.'itir. 48 saatlik bir çalışma sonunda tarafsız bölgede müttefikler dokuz çadır kurmuşlardır. Komünistler henüz toprak tesviyesiyle uğraşmaktadırlar. Amerikan kadınları petrolle ısıtılmakta, elektrikle aydınlanmakta ve tahîa bir. döşemeye malik bulunmaktadır. Erlerinde toprak tesviye makineleri biıKmmıyan Çinli ve Koreliler çadır karacakları yerlerin tesviyesine iptidaî vasıtalarla devam etmektedirler. Bu-güa Rus malı kamyonlar irtibat yoila- kullanılmak için kırılmış taşlar getirip dökmüştür. Şoförler ve ııstala n Cinlidir. 15 Nisan 1953 Tokyo : Müttefik Deniz Kuvvetleri Karargâhın j dan bugün bildirildiğine göre Korede esirlerin mübadelesi hususunda vanlan anlaşma gereğince memleke.tle1', r'me dönecek ilk komünist kafilesi Cfai İu adasından Güney Kore'de Pusan'aj varmıştır. Kafileyi teşkil eden 770 hasta ve ya-lalı esir 'bir tank çıkarına gemisiyle r.ak] edilmişlerdir. Esirler buradan Pan munjom'a gidecekler ve 20 Nisan mü ' d al eleri ne başlanacaktır. ■ :■■ 16 Nisan 1953 Seul Sekizinci Ordudan bugün bildirildiğine KÖre, bu orduya mensup Birleşmiş Mi-i leller Kuvvetleri bir saat devam eden el bombası savaşlarında merkez cep" hi'sindeKi bir mevzie hücum eden komünist üçleri dün gece püskürtmüşler dîr. Cinliler keşif halinde hücum etmişlerdir. Diğer taraftan Güney Kore piyade k.uv-veiieri Teksas Tepesine 150 kişilik ku: zey Kore grubu tarafından yapılan taarruzu defetmişler d iıp. bir müttefik istihbarat subayının söyle-', dibine göre diğer kesimlerde büyük îa-faîiyet olmamışiır. 14 Nisan'da sonra eren hafta içindeSekizinci Ordu 1510 komünist öldürülmüK/1150 sini yaralamış ve 13"ünö esir etmiştir. 17 Nisan 1953 Tokyo : Birleşmiş Milletler, harp esirlerinin memleketlerine zorba iade edilmelej* ni ve sulh masasında komünistlerin engel çıkarmamalarını emniyet altirta alacak bir formül dairesinde Kore mütareke müzakerelerine tekrar .başlanılmasını kabul etmiştir. Birinci kısmı sabahtan 14.50 ye, ikinci kısmı ise öğleden sonra saai; 16.21 e kadar devam eden Birleşmiş Milletler Kuzey Kore mütareke müzakerelerine yarın saat 11 de devam, olunacaktır. .Panmunjom: Uzun zamandanberi. intıkaa uğramış bulunan Kore mütareke görüşmelerine bu sabah yeniden başlanmıştır. Komünistlerin yaraîi ve hasta esirleri iade etmeleri 'üzerine başliyan müzakerelere bugün ilk defa olarak, Pravda gazetesinin muhabiride iştirak etmiştir. Panmunjom'a gelir gelmez etrafı fotoğrafçılarla çevrilmiş bulunan Pravda muhabiri, kimse ile konuşmadan derhal müzakerelerin ya-pıîamkta olduğu çadıra gitmiştir. Birleşmiş milletler mütareke heyeti bastemsilcîsi General Wi!liam Harri-son, bugün yaptığı bir basın toplantısında, Komünistlerin memlektlerine ööamek istemîyen esirleri i§an ahiro kadar gönderilmeleri icab eden tarafsız memleketin İsviçre olmasına itirazda bulunduklarını açıklıyarak sözlerine şunları ilâve etmiştir: Evvelce tarafsız memleket olarak isviçre'yi ileri sürmüş olmamızın, bu memleketin, komünistler- tarafından reddedilmesine sebep teşkil etmesi saçmadır. İsviçre yüz seneden beri bütün dünya tarafından tarafsız memleket olarak tanınmışta. Komünistlerin yalnız isviçre'ye itiraz eâip etmedikleri sualine Harrisson şu cevabı vermiştir: Komünistler her şeye itiraz ediyor. Munsan: Müttefik ve Kuzey Kore'li temsilcilerin, bugün Panrnunjom'da yaptıkları ilk tordandı neticesinde, mütareke aîtdimeselesine şu üç-noktaya inhisar "etmiş olduğu anlaşılmıştır: 1 Ûoğrudan doğruya memleketleüne.Sönmek istemiyen esirlerin sönderiîeceği tarafsız memleketin seçilmesi, Bu esirlerin gerek Kore'nin dışında tarafsız bir memlekete, gerekmemleket dahilinde muvakkaten taraf sız!astırılmış ve tarafsızlığı yetkilimakamlar tarafından tasvip olunmuşbir bölgeye gönderilmeleri,
Bu şartlar altında
tarafsız bölgeye yerleştirilecek olan esirlere verilecek mühlet. 78
dakika «üren bu ilktoplantı neticesinde müttefiklerle Kuzey Korelilerin
tam bir görüş aynhğı 27 Nisam 1958 Panmunjom : $u sabah oturum sonunda gazetecilere beyanatta bulunan Birleşmiş Milletler Heyeti Başdelegesi General Harrisson, .müzakerelere Greenwhich aya-riyle yarın saat 02.00 de devam edileceğini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir: "Birleşmiş Milletler, memleketlerine dönmek istemiyen esirlerin isviçre'ye teslim edilmesi fikrinde İsrar etmektedir. İsviçre tarafsızlık bahsinde eıı akla yakın ve en normal memlekettir. Memleketlerine dönmek istemiyen esirlerin tarafsız bîr memlekete gönderilmeğe icbar edilmesi hususundaki komünist teklifi, bu esirleri geri almak üzere komünistler tarafından dolanbaçîı bîr yol olarak karşılamaktayız. Esirlerin Kore'den çıkarılması için hiç bir sebep yoktur. Komünistler bu-günkü toplantılarında, dün söyledikleri sözleri teyldden başka bir §ey yap-. lîiamıslanr. Panmunjom: Panmunjom'da bugün yapılan toplantıda, altı maddelik komünist teklifinecevap veren General Harrisson, Gene.ral Hamil'e hitap ederek şöyle demiştir: "Mensup olduğu taraf, harp esirlerinin âaHa faüla esarette General bu iş için tarafsız bir Asya devletini teklif edebileceklerini de .bildirmiştir. Bunu müteakip General Nam İl, harp esirlerinin tarafsız bir devlete teslim, devresinden sonra "daha yüksek mertebede" bir toplantı yapılabileceğini ileri sürmüştür. Bu son beyanat üzerine toplantı . nihayet bulmuştur. _t- MunsanT." "Mütareke. Konferansının dördüncü tppjantisı da'bugün. Birleşmiş Milletler" ve Kuzey Kore'li delegeler arasında, .esirlerin/mübadelesine bitaraf bir 'devletin "tavassutunu" öngören prensipten tevellüt eden anlaşmazlık hakkında kati bir karara varılmadan başka feir güne -bırakılmıştır. "Curtlarina dönmek jstemiyen esirlerin .kifıje, nerede ve ne zaman teslim olu-. İıacrağma dair Birleşmiş Milletler delegeleri tarafından sorulan sualler mUzakereİere yeni şartlar koşan komünistler tarafından ' "cevaplandırılmamıştır. Komünistler bitaraf memleket olarak bir Asya devleti üzerinde İsrar etmişler fakat. Birleşmiş Milletlerden, mütareke imzalandıktan sonra bütün e-sir^ri köre arazisi dışına çıkaracaklarıma dair söz almadan bu Asya devİeii-ni.n ismini açıklamaktan çek inmişi eçdir Birleşmiş Milletler delegeleri ise, Ku-zes Koreli esirler anavatan topraklarını terketmek istemediklerinden ve hususta bu esirlere şiddet kullanmanın da hiçbir zaman doğru olmiyacağm-dan komünistlerin bu şartını kabule şayan bulmamışlardır. Komünistler de Birleşmiş Milletler delegeleri tarafından ileri sürülen İsviçre'yi, esirlerin maddî.imkânsızlıklar yüzünden Avrupa'ya sevkedilemiyerek Kore topraklarında kalması ieabedeceği mülâhazası ile reddetmekte irsar etmişlerdir. Bu vaziyet kargısında, mütareke konferansı, geçen seneki.. müzakerelerde olduğu gibi bir çıkmaz içineıgir-miş bulunmaktadır ve bu çıkmazda: ı ancak taraflardan 'birinin fikrinde. .ısrardan vazgeçmesiyle- kurtulabilecektir. Şimdilik taraflardan hiçbiri" derhal bîr ateş. kes emri vermeye razı görünmediğinden Birleşmiş Milletler"Grup Başkanı. General Hacrisşött'undediği.gibi, tecrübelerden anlaşıldığı üzere, bu müzakereler îlânîriaye sürüp gidecektir. Yazan : Ahmet Şükrü Esmer 14 Nisan 1953 tarihli Ulus'tan Ağır hasta ve yaralıların mübadelesi için Kore'de anlaşmaya varılmış esirlerin mübadelesi için bir' anlag-lîiaya varılmış mübadele muamelesi başlamıştır. Hasta ve yaralılardan sonra bütün esirlerin mübadelesi için bir anlaşmaya varılacağı, yani Kore'de mütarekenin imzalanacağı anlaşılmaktadır. Mütareke sözleşmesine göre, 90 gün içinde Uzak Doğu konferansı toplanacak ve Kore harbiyle ilgili siyasi meseleler de bu konferansla çözülecektir. Vaşington'dan gelen haberlere göre, Amerika bu konferans için hazırlanmaya bağlamıştır. Konferans toplandığı zaman Amerika Kore ve Formoza hakkında nasıl bir teklif i-]eri sürecektir? Amerika'nın Kore ve Formoza hakkındaki görüşleri biliniyor: Kore'de bir demokratik ve bağımsız devlet kurulacak ve Formoza da Çin'e geri verilecektir. Bunlar henüz Japonya yenilmezden önce 1943 yılında Kahire'de veri imi g kararlardır. Fakat o zamandanberi şartlar değişmiştir. Bu kararlar verildiği zaman Çin'in Çaıı-Kay-Şek'e tâbi olacağı sanılmıştı. Kendisi iîe igbirliği halinde hareket edecek .olan Çin'e Amerika Formoza'yi vermeğe razı olmuştu. Fakat Çin komünistlerin eline geçmiş ve Rusya ile işbirliğine girişmiştir. Böyle bir Çin'e Formoza verilemez. Kore'ye gelince; bu memlekette bir demokratik rejim kurmak teşebbüsü başarı ile neticelenmiştir. Kore ikiye ayrılmış, biri ötekine karşı tecavüze geçmiş, Amerika Güneyin yardımına koşmuş, Çin ve Eusya da Kuşeye yardım etmişler ve üç yıldır memleket kanlı bir harbe sahne olmaktadır. Mütarekeden sonra : Mütareke demek, iki tarafın birbirini yenememesi ve bir anlaşmaya van-lıncaya kadar ateşin kesilmesi demektir. Bans şartları ne olacaktır? Gerçi Amerika'nın Çin, Kore ve Formoza hakkındaki eski görüşü değişmemiştir. Fakat bu politikayı yürütebilmesi için Amerika'nın Kore'de galip gelmesi lâzımdı. Çin'de de komünistlerin yerine Çan-Kay-Şek'in geçmesi ic ab eder di. Böyle olmayınca, eski tekliflerle Uzak Doğu Konferansına gitmesi mümkün olmıyacaktır. Igte yeni teklifler üzerine Amerikan Dışbakanlığmm meşgul olduğu anlaşılmaktadır. İki gün-denberi Amerikan basınına intikal e-den ve Amerika'da heyecan uyandıran mesele budur. Gazetelerin yazdığına göre Dışbakanlığı şöyle bir teklif tasarlamaktadır: Kore ikiye ayrılacak, Güney kısmının sınırları .mütareke hattını teşkil eden şimdiki cephenin 150 kilometre kadar kuzeyinde çizilecektir. Formoza'da Amerika'nın vasiliğialtında bir Cumhuriyet kurulacaktır.
Bu anlaşma île
birlikte Çin Hindicin i'd eki komünistlere yardımdanvazgeçmelidir.
Çin yardımdan vazgeçerse, Amerika da Hindiçinî'de yerlilerin bir devlet
kurmalarını temin ede i Açık olarak ifade edilmiyor ama, Amerika Komünist Çin'i tanıyacak ve Çan-Kay-Şek'i de artık bir tarafa bırakacaktır. Gazetelerde çıkan haberlerin hulâsası budur. Bildirildiğine göre, Dişbaka-ni Foster DuIIes, 20 kadar gazetecinin hazır 'bulunduğu bri ziyafette bu görüşlerini izah etmiştir, öte yandan Beyaz Saray, bu politikayı Sekbe flimgernemiş görünmüyor. Foster Dulles ziyafetlerde sırlar ifşa edecek toy diplomat olmadığı gibi, Beyaz Saray'dan ayrı hareket edecek bîr adam da değildir. Üstün ihtimale göre, Amerika Hükümeti, bu meseleler hakkında Amerika halk efkârının tepkisini yoklamaktadır. Amerikalıların Kore ve Fonnoza'ya çok büyük önem verdikleri biliniyor. Mütareke görüşmeleri başladığı zaman Tru-man'ın Formoza'yı Komünist Çin'e terkedeeeği söylenmiş ve bu söylenti hayli gürültü koparmıştı, Foster Dulles'in düşündüğüne göre Kore ikiye bölünecek ve Formoza da "vesayet kaydiyle" Birleşik Amerika'ya verilecektir. Güney Kore ve Formoza kendi elinde kaldıktan sonra Uzak Doğu'daki stratejik durum emniyet altına alınmış bulunacağından, Amerika komünistlerin kıta üzerindeki hâkimiyetlerini münakaşa etmiyecek-tir. Yani Amerika Güney Kore ve Formoza karşılığı olarak Komünist Çin'i tanıyacak demektir. Eu görüşü önce Amerikalılara kabul ettirmek lâzımdır. Zira kuvvetli bir zümre iıâlâ Komünist Çin yerine Çan -Kay-Sek'in geçirilmesinde ısrar etmektedir. Kore'nin de taksimine bu zümre pek yanaşmıyor. Simdi heyecanlanan zümre de budur. Bundan başka bu teklifi Çin'e kabul ettirmek lâzım gelecektir. Komünist Çin Kahire kararı icabı Formoza'nm kendisine ait olduğuna kanidir. Fakat Amerika eski politikasını yürütemediği gibi Çin de her istediğini elde edemez. Nihayet barış şartlarının ne olacağı kestirilemez, fakat mütarekeden 90 gün sonra toplanacak Uzak Doğu konferansının içyüzü görünmeğe başlamış gibidir. Yasan Ömer Sami Coşar 30 Nisan 1953 Cumhuriyet'ten Kore'de mütarekeyi beklerken Güney Doğu Asya'nın tehlikeli bir surette karışmaya başladığı görülüyor. Dil- hassa Hindiçinî'de durum son derece vahimdir ve Fransız Hükümeti Hava Kuvvetleri Başkomutanını alelacele Saygon'a göndermek lüzumunu hisse i m iş Ur. Komünist Çinlilerin, Pan Mim Jom kasabasında tatlı sözlerle müttefikleri oyalarken, Güney Doğu Asya'ya süratle sokulmak üzere plânlı bir şekilde hareket etmekte oldukları anlaşılmaktadır. Çin'de yetiştirilmiş ve silâhlandırılmış komünist Hindicini kuvvetleri âni bir taarruzla Fransız İmparatorluğuna bağlı Laos devletinin topraklarına tecavüz etmişler ve başkentin kapılarına dayanmışlardır. Bunların aynı zamanda bir "prestij zaferi" peşinde de koştukları muhakkaktır. Pekin radyosu 1 Mayıs günü bu şehrin "kurtarıldığı" haberini yayınlayabilecek midir? Fransızlar devamlı bir surette Leos'a hava yolu İle takviye göndermektedirler. Fakat bunların kullandıkları tek hava alanı yakında yağmur mevsimi başlar başlamaz kullanılmaz bir hale gelecektir. Komünist idarecilerin bunu nazarı itibara alarak şu sırada taarruza girişmiş olmaları da muhtemeldir. Barış kampanyasına son derece hız veren Kremlin'den talimat alarak hareket ettiklerinden şüphe dahi edil-miyen Hindiçinili komünistler -bu şekilde silâhlı tecavüzü genişletirken, Pekin radyosu da diplomatik tahrikâta daha fazla yer ayırmaya başlamıştır. Dün bu radyo, Siyam devletini itham etmiştir. Ona göre, Siyam bir "Amerikan üssü" haline gelmiştir. Komünist Çin hükümetinin resmî a-jansı, Siyam'ın Hindiçini'de Fransızlara yardım vaadinde 'bulunduğunu iddia etmiştir. Komünistlerin Laos topraklarını istilâ ederken, bu memleketle hemhudut bulunan Siyam, ile Fransız idaresine tâbi Kamboçya Krallığında huzursuzluk yaratmak gayesiyle hareket ettikleri aşikârdır. Kamboçya Krallığı da Fransa'dan tam istiklâl alamadıkları takdirde, halkın isyan edeceği ihtarında bulunmuştur. Dün yapılan resmî bîr açıklamaya g&re, Laos'ta ilerlemekte olan komünist kuvvetleri, böyle bir ayaklanmayı kendi hesaplarına da istismar edebileceklerdir. Kremlin'in tam mânasiyle bir "ham madde ambarı" olan Güney Doğu Asya'claki bu yayılma faaliyeti Pan Mun Jon kasabasında devam etmekte olan mütareke görüşmeleri ile perdelenmiyor mu? Komünist Çin hükümeti, Asya'nın bu stratejik bölgesinde' yeni yeni tecavüzlere hazırlanırken Kore'de mütareke konferansı çadırında- barıştan, iyi niyetten, milletlerarasında : İşbirliğinden dem vurulmaktadır! Bu, onun hakikî çehresi değildir. Hakikî çehresini görebilmek için Güney Doğu Asya'ya inmek lâzımdır. Sovyet Rusya'nın Dışişleri Vekili Yardımcısı bugün trenle saat 17.08 de Londra'dan Paris'e gelmiştir. Moskova'ki yeni vazifesi başına gitmekte olan Rusya'nın Eski Londra Büyük Elçisi basma beyanat vermeyi reddetmiştir. 21 Nisan 1953 Paris; Yetkili siyasî mahfillerin belirttiklerine göre, Dört Büyükler arasında yapılacak bir toplantı hiç olmazsa Batı ile Doğuyu halen ayırmakta olan. anlaşmazlıklardan bazılarının halledilmesine yarıyaeaktir. İlâve edildiğine göre, Atlantik Paktını teşkil eden 14 devletten İli, üo büyük devletin Sovyet Rusya ile yapacakları toplantıda takip edilecek hareke», tarzı hakkında kendileriyle istişare e-dilmesini talep edeceklerdir. Siyasî kaynaklar 'Rusya dünyanın son za ma al ardak i durumundan istifade e-derek Dört Büyükler toplantısının bir an evvel yapılmasına taraftardır." fik-r'iiî ileri sürmektedirler. Gene geçen ay zarfında, Rusya'nın, mü. teaddit defalar Batının Sovyet rRusya-yı yarı yolda karşılaması gerektiğine da'.r yapmış olduğu teklif manidar karşılanmaktadır. 22 Nisan 1953 Paris: Bujrün öğleden sonra saat 14 den itibaren, Dışişleri Vekili M. Georges Bi.-dault ile M. John Foster Dulles müzakerelere bağlıyacaklardır, iki Vekil, müzakerelerde hazır bulunacak olan diğer birçok selâhlyetli kimselerle birlikte, başlıca Avusturya, Kore ve Hindicini meselelerini görüşeceklerdir. Fransız - İngiliz müzakereleri bu ak-£am yjne M. Georges Bidault ile M. An. thony Eden'e vekalet eden Maliye Vekili N. Richard BuUer arasında devanı edecektir. Bu müzakerelerden sımra Nato'daki Fransız ve İngiliz temsilcilerine bir ziyafet verilecektir. Üçler Konferansının Cumartesi günü toplanması kararlaştırılmıştır. Faris : Fransız - Amerikan görüşmeleri bugün saat 14 te Dışişleri Vekaleti binasında başlamıştır. Müzakerelerde, Fransa'yı. Dışişleri Vekili M. Georges Eidault, Mîllî Savunma Vekili Rene Pleven ve Maliye Vekili Bourges Maunoury, Amerika'yı ise, Dışişleri Vekili M. Foster Duüea, Maliye Vekili Georges Hump-hery ve Karşılıklı Güvenlik İdaresi Mü-clüuî ve Amerika'nın Avrupa Hususî Temsilcisi Wiüiam Drapper temsil el-mekte idiler. Bilâhare, Amerika Müdafaa Vekili M. Charles Wilson ile Ortak Devletler Fransız Temsilcisi M. Jean Letour-neau'nun da iltihak ettiği toplantının bağlıca iki mevzuunu Avusturya meselesi ve Uzak - Doğu'daki durum teşkil etmektedir. Selâhiyetli çevrelerden belirtildiğine gere, Fransız ve Amerikan Vekilleri bîlhas6a, Kore'de aktolunacak bir mü-tarekehoı Hin di-Cini'd e tevlid edebileceği muhtemel hâdiseleri müzakere e-deceklerdir. 25 Nisan 1953 Paris: Üç Dışişleri Vekillerinin toplantısı öğleden sonra saat 16.30 fla Dıgiglerİ Vekaletinde başlamıştır. İyi haber alan kaynaklara göre Vekiller su meseleleri görüşeceklerdir : 1» Son hadiselerin tefsiri: Almanya, Avusturya ve Uzak - Doğu gibi mili eti eı-ar ast meselelerde Sovyet siyasetinin alması muhtemel istikamet, Bu meseleler karşısında Batının siyaseti. 2< Hindigini'deki son hâdiseler ve ıı-nr.ımiyetle Uzak Doğu durumu. 3; Yugoslavya durumu. Paris: Bugün öğleden sonra Dışişleri Vekâletiride üç memleket Dışişleri Vekillerinin yaptıkları konferans sonunda, Maliye Vekili Riclıard BuUer, kendisine suaj soran gazetecilere, toplantının u-mumî mahiyei.te görüş teatilerine has-redildiğini, mevcut bütün milletlerarası meselelere temas edildiğini bildirmiş ve demiştir ki : "Başkan Eisenhower, Churchill ve Bi-clault tarafından verilen demeçlerin iT-S' altında Sovyet barış taarruzu et-ralhca görüşüldü. Pravda'nın makalesine de temas edildi. Bununla beraber, Butler muhtemel bir dörtlü konferans hakkında hiçbir teklifte bulunulmamış olduğunu fakat müzakerelere üç başkentte devam edileceğini bildirmiştir. Eutler, Hindicini meselesiyle Laos durumunun müzakere edildiğini ilâve et n ı.iştır. 27 Nisam 1953 Paris: Belediye seçimlerinin Paris'te kafi neticeleri bu akşam Greviç ayâriyle 17'de alınmıştır. Neticeler şöyledir : Komünistler oyların yüzde 27,46 sim tojjjıyarak baştadırlar. (Beyaz rey puslaları ile iptal olunanlar hariç). Komünistlerden sonra Eski Başbakan lardan Pinay'ın sevkettiği Müstakiller yüzde 25,75 le ikinci derecededirler. Bundan sonra, Solcu Cumhuriyetçiler topluluğu yüzde 11,48, De Gaulle'cüler yüzde 10,84, Sosyalistler yüzde 9,90, Cumhuriyetçi Halk Hareketi yüzcls 7.3,4, muhtelif yüzde 7,43. 1SS1 ele yapılan mebus seçimlerinde partilerin durumları şöyle idi: De Gaulle'cüie 26,4, Komünistler 25,9. Scieu Cumhuriyetçiler 12,1, Sosyalistler 9,2, Müstakiller ve ortaklan 10,8, Cumhuriyetçi Halk Hareketi 7,3, Muhtelif 8,3. 28 Nisan 1953 Paris: G<?cen Aralıkta Başvekâletten ayrıl-mak zorunda kalan Muhafazakâr Parti Lideri Antoine Pinay, Fransa'da yapılan son belediye seçimlerinin galibi olarak gösterilmektedir. Pinay'ın tekrar iktidara getirilmesi için şiddetli bir kampanya başlamış bulunmaktadır. Birçok siyasî mücahitlerin 'kanaatine göre Radikallerden Rene. Mayer'ir. şimdiki kabinesi, Parlâmento toplandıktan sonra pek yakında düşecek ve Pinay yeni kabineyi kuracaktır. Pi;:ay'm Hükümet Reisliğine gelmek, fiat istikran ve yeni vergiler koyma ma)-: politikasına tekrar bağlamak İhtimalleri ne derece kuvvetli" olursa ol-sun, buradaki Fransız yorumcuları, mali durumu sağlam bir esasa bağlamak yolunda cezri tedbirlere ihtiyaç olduğunda müttefiktirler. Başvekil Mayer, iktisadiyatı zorlamak ve İslâhat yapmak maksadıyla meclisten fevkalâde selâhiyetier istemeğe hazırlanmaktadır. Parlâmento ise şimdiye kadar bu salâhiyetleri vermeğe yanaşmamıştır. Bugünkü Fransız gazeteleri, Parlâmentonun Mayer'e veya daha sonraki halefine bu selâhiyetleri daha, kolaylıltla vereceğine pek fazla iti ma d beslememektedirler. 29 Nisan 1953 - Paris: Havı Limanında bulunan bütün açık deni.'. gemilerinin kaptan ve diğer subayları, yaptıkları fevkalâde 'bir toplantıda, 24 saat içinde talepleri kabul edûmediği takdirde gemilerin hareke-i'ni geciktirmeye karar vermişlerdi. Compagnie Generale Transatlanüque kumpanyası dün akşam yayınladığı bir tebliğde, gemi kaptanlarının haftada 40 saatlik çalışma ve diğer istekleri hususunda grev yapma tehdidiyle ileri sürdükleri mütalebat üzerine, âmme makamlariyle mutabık kalarak, 29 Nisanda yola çıkması gereken ile De Franse gemisinin seyahatini iptale ve gemiyi boşaltmak mecburiyetinde kaldığım bildirmektedir. Kumpanya 40 saatlik hafta mesaisinin tatbikinin milletlerarası usullere aykırı olduktan başka, gemilerin ran-tabilitesine de uygun olmıyacağmı belirtmektedir. A. I. B. 13 Nisan 1953 tarihli Dünya'dan : Fransız Başbakanı ile Dışişleri ve Maliye Bakanlarının, İngiliz Bakanlarından sonra ve Alman Başbakanından evvel Vaşington'a yaptıkları ziyaret Savyet Sulh teşebbüsünün velveleli a kisleri, yarattığı heyecan arasında â-deti>. unutuldu gitti. Halbuki bu ziyaret Fransa için hayatî denebilecek derecede bir ehemmiyet taşıdığı gibi, bazı muhtemel neticeleri itibariyle, bütün Batı âlemi için de hususî bir ehemmiyeti haîz bulunuyordu. Fi ansız Bakanlarının, Birleşik Amerika'da, bilhassa gazeteler tarafından, hiç de müsait bir şekilde karşılanma dıkları anlaşılmaktadır. Amerikan basını gerek Mayer heyetine, gerekse isteklerine karşı pek az sempati göstermişlerdir. Buna rağmen resmi Amerikan çevreleri Fransız ricalinin ileri sürdükleri delilleri dikkatle inceledikten sonra bazı hususlarda Mayer'i tatmin lüzumuna kani olmuşlardır. Fransız - Amerikan temaslarını büyük bil- alâka ile takip eden İngiliz siyasi Çevreleri Fransız Başbakanının Waşington'da bazı ciddi İhtarlara maruz kai-digı mütalâasında bulunmaktadır. Bu ihtarların Fransız politikasının Uzakdoğu ve Almanya'ya taallûk eden bazı kısımlarına dair olduğu anlaşılmaktadır. Muhafazakâr Partinin organı Daily Tflegraph gazetesinin siyasî muharriri Vaşington'da cereyan etmiş olar. Fransız- Amerikan ve halen yapılmakta bulunan Amerikan Alman temaslarını ve bunların mahiyetlerini esaslı surette tahlil eden bir makale neşret-nıiştır. Esaslı bilgilere dayandığı görülen bu yazının en mühim parçalanın okurlarımızın ıttılaına arzetmeyi faydalı bulduk. Muharrir diyor ki : "Möi-yö Mayer'in Vaşington'da, bilhassa basın taarfından çıkarılan güçlüklere rağmen bazı muvaffakiyetler elde ettiği görüşmeleri hülâsa eden resmi tebliğden anlaşılmaktadır ve bunlar arasında bazı mühim noktalar vardır. Bunlardan biri, Avrupa savunma topluluğu paktının Fransa tarafından tasvibinden evvel, Fransa ile Almanya'nın Saar meselesinde bir anlaşmaya varmalara lüzumuna temas eden noktadır. Doktor Adenauer'in buna "Fransızların bu mevzuda en az bazı ekonomik tavizlerde bulunması icabedeceği" şeklinde mukabele etmesi kuvvetle muhtemeldir." 'Tebliğin diğer mühim bir noktası da, Amerika'nın ilk defa olarak, resmî -bir vesika üzerinde Hindiçini'deki Fransız gayretleri ile Kore mücadelesinin birbirine bağiı bulunduğunu kabul etmesi dir. Amerikan halk efkârı, hâlâ, Hindicini harbini bir sömürge harbi olarak kabuj etmeğe mütemayildir. Bu sebeple V.aşington Uzakdoğuda tahakkuk e-riecek herhangi bir anlaşmanın Vietnam'a sulh getirmesi icabetiiğini Fransız ricaline belirtmek lüzumunu his-saı mistir." Daily Telegraph'in Siyasi muharriri bundan sonra, şu enteresan mütelâayı yürütüyor: "Pek tabiîdir ki Mösyö Mayer'in Vaşington ve Ottava'ya yaptığı bu ziyaretlerin gayelerinden biri de Fransa'nın cihanşümul mesuliyetler: olan büyük bir devlet olduğunu tekrar iddia etmek idi. Mamafih Doktor Adenauer de, memleketinin deniz-eşırı ülkeleri ve komşusu Fransa kadar silâhlı kuvvetleri olmamasına rağmen siyasî ve iktisadi bakımdan Fransa ayarında bir milletin sözcüsü olarak konuşabilecektir. Onun böyle kabul edilmesi sonbaharda yapılacak seçimlerde lehine olacaktır. Almanya'nın birleştirilmesi ve Alman hudut meselelerinin daha az çekingen şartlar al-tmdü müzakere edilmek üzere olduğu şu sıralarda Moskova'nın uzattığı zeytin dallan arasında Doktor Adenauer'-in Amerikan topraklarında bulunması da iyi bir talih eseridir." Laos üzerine yürüyüş... Yazan: Mücahit TopuKUc : 19 Nisan 1953 tarihli Zafer'desı : Fransız Başvekili Mayer ile Dışişleri Bakanı Bidault'un Vaşington'da, A-merikan Dışişleri Bakanı Foster DîA-les ile yaptıkları müzakere ve temaslarda Hindicini meselesinin en nemli maddelerinden birini teşkil ettiği ve umumiyetle değişen Sovyet siyasetinin hususiyle Kore'de bir mütareke ihtimalinin ışığında Güney - Doğu Asyı savaşının bir başka cephesi olan Rindi cini.'n i n müşterek plâna dahil edilmesi bahsinde mühim terakkiler kaydedildiği bilinmekte idi. Fransızların uzun zamandır hem Asya savaşının kilit noktası saydıkları, hem de Kore harMnden farklı buldukları, binaenaleyh yardım ve işbirliği bakımından hususî şartlara tâbi kılınmasını istedikleri Hindicini için bu kere Amerikalılardan sağlam teminat elde ettikleri anlaşılıyordu. Amerika Dışişleri Bakanı Foster Dulles'in 12 Nisanda verdiği beyanatta gerekirse Avrupa'ya yapılan yardımın kısılarak Asya'ya ehemmiyet verileceğini ve bu arada Formoza'ya ve Hîndieini'ye yardı-min arttırılacağını söylemesi de bu intibaı takviye etmişti. Fakat hemen aynı günde, Hindiçini'deki komünist Vietminh kuvvetlerinin ceman 30.000 kişilik üç tümenle bu kere Laos'a saldırdıkları haber alınmıştır. Hindicini Birliğini teşkil eden üç devle! ten en fakiri olan Laos'da gecen yi] cereyan eden küçük tecavüz hâdiseleri müstesna olmak üzere şimdiye kadac Vetminh ile silâhlı bir çatışma vücut oıil-mamıştı... -Bu itibarla kpmünisiler bu bölgede "ilk ağızda önemli muvaffakyetler .kazanarak, bir yandan Komünist Çin'le, diğer yandan dahilî dorumları hic de müstakar olmayan feiyam ve Birmanya ile hemhudut olan bu bölgede gayel tehlikeli bir vaziyet ya ratmışlardır. Hâdisenin aljkabahş tarafı, bu taarruzun umumiyetle komünist biok siyasetinde bir gevşeme belirdiği ve Kore'de mütareke ümitlerinin kuvvetlendiği bir zamana tesadüf etmesidir. Hindicini komünistlerinin lideri olan ve Komünist Çin'den yardım gördüğü müsellem bulunan Hosi Minh'in bu plân harici hareketini izah etmek güçtür. Bir kısım müşahitlere ve bu arada' Himliçini'deki Fransız kuvvetleri kumandam Salan'a göre Vietminh kuvvetleri bu taarruza uzun zaman-dır hazırlanmakla idiler. Bu arada Stalin'in ölmesi ile komünist blok siyasetinde malûm değişiklik vu-kubulmuş ise de, Vietminh kuvvetleri. bu yeni siyasetin kısa zamanda netice vermiyeceğini ve o /amana kadar bu laarruz için yapılan hazırlıkları ve katlanılan fedakârlıkları heba etmenin doğru clmiyacağını hesap ederek,minden evvel, haıeke'e geçmeği uygun bulmuşlardır.Bunu kabul etmek, Komünistlerin As ya'da derli toplu bir plânları olmadığını kabul etmek demektir. O takd-r-de Kore meselesini Hindicini ve hattâ Malezya dâvaları ile birlikte mütalâa etmenin pratik değeri bîr hayli azalır, îkinci ihtimaj olarak, bazı müşahu-lerin ve bu arada Mareşal Tito'mm zannettiği gibi, Staün'in ölümünden sonra Mao Ce Tung'un Kore biokuna karşı nisbî bir istiklâl ilân etmiş olması hatıra gelir. Zayıf da olsa bıi Şrti-ma| dikkate alınacak olursa, o takdirde Çinlilerin Kore müzakerelerinde b'r 1 pazarlık unsuru, bir nevi koz sağlamak maksadiyle Laos üzerindeki harekete girişmiş olduklarını düşünmek mümkündür. En kötü ihtimal, Vietmmh'in bu hareketle Siyam ve Birmanya'da ,bir ihlilâli körükleme gayesini gütmekte, olmasıdır. Fakat Laos harekâtı bugünkü safhasında henüz bu" neticeyi düşündürecek derecede inkişaf etmemiştir. Nisan 1953 Londra: Dün akşam bildirildiğine göre, birkaç gün önce apandisit ameliyat ©lan Clemenl Altlee'nin sağlık durumu normal olarak iyiye doğru gitmektedir. - Londra: Bugün yayınladığı bir makalede, M.ı-lıafazakâr "Tlmes" Gazetesi Orta Doğunun savunmasına lemas ederek, bu bölgenin müşterek savunması bakımından, Orat Doğudaki Arap memleketlerinin Türkiye ve Batılı müttefikleriyle birleşmelerinin ilıtima] dahilinde olduğunu yazmaktadır. Gazete şunları ilâve etmektedir: "20 milyonluk bir nüfusa sahip olan Türkiye'nin, gerek teşkilât ve gerekse malzeme bakımından günden £=-" ne inkişaf eden kudretli bir ordusu vardır, "Bilhassa yüksek bir morale sahip olan Türk Ordusu Avrupa'nın herhangi bir ordusu iie mukayese edilebilir. "Kuzey Atlantik Paktı camiası içinde oynadığı roklen maada, Türkiye; son zamanlarda gerek Balkanlarda ve gerekse Orta Doğuda, resmen Atlantik Paktiyle ilgili olmamakla beraber, haddi zatında bu teşkilatta yakın alâkası olan meseleler üzerinde ehemmiyetli siyasi faaliyetlerde bulunmuştur. "Ankara'da son zamanlarda imzalanan Türkiye - Yunanistan - Yugoslavya üç anlaşması, aklı selimin en büyük zaferlerinden birini teşkil etmektedir. Son dünya harbinin derslerinden istifade eden bu üç memleket muhtemel bir tecavüze karşı, bütün kaynaklarını birleştirmeye karar vermişiev ve erkânı umumiyeleri arasındaki müxa-kereier sona erince tek bir gaye için 30 - 40 tümetılik bir ordu kurabileceklerdir. Orta Doğu savunmasına temas eden gazete şunları yazmaktadır: "Orta Doğunun müdafaasında karşüa-sılacak müşkülleri küçümsemeye imkân yoktur. Fakat Türk diplomasisi, sebat ve dirayet sayesinde bu müşküllerin yenilebileceğine kani bulunmaktadır. "Mantık sayesinde, bir zamanlar ICc-minforma dahil olan Yugoslavya gibi bir memleket, Türkiye ve Yunanistan gibi iki Nato devletiyle işbirliği yapabildikten sonra,n aynı işbirliğini Arap memleketleriyle de yapılmaması için hiçbir sebep yoktur. Bu suretle bütün Orta Doğu memleketleri, kâr-şılarındki büyük tehlikeye karşı bileşebilirler. Londra: Eden'in hastalığı esnasında Dışişlerine Churchill'in vekâlet edeceğini bildiren Başvekâlet tebliğinde, Devlet Vekili Selvyn Lloyd'un, umumiyetle iştirak etmediği mahdut kabine toplantılarında bulunacağı ilâve edilmektedir. Bu karar, Başvekilin, büyük milletlerarası meseleleri ve bilhassa Moskova ile münasebetlerde muhtemel gevşemeye dair hususları ele almak ve Selvyn Lloyd'a günlük meseleleri Dışişleri Vekâletine havale etmek işini bırakmak niyetinde, olduğunu göstermektedir. Yarin sabah Miniğe yatacak olan Eden'in P^-şembe günü ameliyat olması înuh' e-meldir. Eden'in iki ay kadar 'stîrahat edeceği sanılmaktadır. 8 Nisan 1953 Londra: Umumiyetle güvenilir kaynaklardan bugün bildirildiğine göre İngiliz Dışişleri Vekili Anüıony Eden, safra kesesinden ameliyat olmak üzere bugün burada bir kliniğe yatacaktır. 9 Nisan 1953 Londra: İngiltere Dışişleri Vekili Eden'e yapılacak ameliyat, Vekilin soğuk almış olması dolayısiyle iki gün tehir edilmiştir. Eden'in bir bucuk ay kadar vazifodan uzak kalacağı tahmin edilmektedi;'. Bu müddet zarfında Dışişlerini Başvekil Churchill idare edecektir. Londra siyasî mahfillerinin belittik-lerine göre, İsrail İngiliz Kuvvetlerinin Süveyş Bölgesinden ayrılması ihtimalinden endişe etmekte ve Arap Memleketleriyle Orta Doğu'da sulh İmzalamadan bu bölgede tampon vazifesi gören ingiltere'nin ayrılmasını arzu etmemektedir.Diğer taraftan, İsrail, Süveyş Kanalının Mısır'ın eline geçmesiyle İsrail gemilerinin bu kanaldan geçmesine müsaade edilemiyeceğinden de korkmaktadır. 17 Nisan 1953 Londra; Dünya sulhu hakkında Amerikan Cumhurreisinin dün gece verdiği nutku alkişlıyan bu sabahki İngiliz Gazeteleri, Sovyet' Rus'yamn Eisenhower in .tekliflerine açık ve kat'î bir cevap vermesini istemektedirler. Liberal Nevre Chronivle gazetesi şöyle demektedir: Eisenhovrer'in sorduğu Sovyet Rusya ne yapmak istiyor?" sualine Eus'. yanın vereceği sarih ve dolanbaçlı yollarla sapmiyan ta cevap, bizden sonra gelecek nesillerin minnettarlığını kazanacak ve beşeriyeti sefaletten kurtaracak bir hareket teşkllede-eektir." Ayni mevzuda muhafazakâr "Daily Telegraph" gazetesi şunları yazmaktadır: '^General Eiserihower'in demeci kuvvetli bir ihtimalle tarihin en büyük siyasî hitabelerinden birini teşkil e-decektir. Amerika Cumhurreisine, Malenkow ve Sovyet idarecileri aynı samimiyette ve .pratik bir cevap verecek olurlarsa, hem bizim hem de onların ellerine bugün silâh istihsali için sarfettiğimiz muazzam enerji ve masrafı beşeriyet uğruna kullanmak fırsatı geçecektir." Sovyet Liderleri tek bir dünyaya doğru, mes'ut yolu seçecek olurlarsa bunu kat'î ve sağlam bir ifade île ispat etmelidirler." Müstakil Times Gazetesi ise şu mütalaada bulunmaktadır : "ı'umnurreisi Eisenhower dün gece verdiği nutukla öyle bir teşebbüse ön ayak olmuştur ki, bu teşebbüs yalnis bugüne 'tadar şahsen almış: olduğu en kat'! tedbir olmayıp Rusya'da Komünist rejiminin iktidara geçtiğinden beri batının almış olduğu en kat'î ve er, yapıcı harekettir. Glaskov ; Başvekil Churehill bugün verdiği nutukta, İngiltere ile ingiliz İmparatorluk camiasını, Başkan Eisenhoıver'in Sovyet Rusya ile .barış için yaptığı teklifleri azimle destekliyeceklerini söylemiştir. Churehill nutkunda, batının handan böyle tek bir ümidi feda ede-miyeceğini veya tek bir dostluk işare bir alâkasız kalamıyacağını ifade et-ra:ş ve Eisenhower'in .söylediği gibi, gerefli bir anlaşmaya varılmadıkça balının müdafaasını a sal t mı yac ağı m bildirmiştir. Churchilî bu nutkunu Is- koçya Birlik Parüsinin bir toplantısında daha ziyade dış siyasete temas ederek vermiş, fakat ayni zamanda his içe müzakerelerinden sonra Muhafazakâr Partinin yeni seçimlere gidece-fine dair dolaşan söylentileri de ortadan kaldırmıştır. Komünistlerin son barış hamlelerine temas eden Churehill şunları söylemiştir : Rus Hükümet adamları Moskova'da muazzam bir kudret elde ettiler. Bunların sözleri, hareketleri ve hattâ bir dereceye kadar icraatları telâkki değişikliğine sebep olmuş gibidir. Faka; şimdilik bunun hangi mânaya geldiğini söyliyemeyiz. Onların tasavvurları nereye kadar dayanmaktadır veya bu gidiş onları nereye götürür, bunu bcsaplıyamayız. Bu fırtınalı dünyanın başında yeni bir meltem rüzgarı mı esmektedir? Gayei tabiidir ki, her iklime mensup insaî'.-iarır kalbinde birdenbire yeni ünsiile:' baş göstermiştir. İlmin, beşeriyeti körü körüne bir tercih durumunda bıraktığı bir devirde yaşıyoruz. Refah içinde bir altın çağ veya tahribatın en korkunç şekli sekiz sene evvel harp bittiği zaman mu-ze.ffer üç devlet Berlin'de toplandığı vakit bunlar önüfnüzde duruyordu. Sovyet Rusya'nın müttefik batılılarla beraber barış muahedesine neden iltihak etmediğini anlamadım. Churehül şöyle devam etmiştir : "İngiltere ve İmparatorluk camiayı Gün Eisenhower'in verdiği nutku dâvamızın fevkalâde bir izahı olarak kargıladı. Birleşik Amerika'nın muaz-;am kudretinin desteklediği hür milletlerin azmi gayeyi temin edecektir." 18 Nisan 1953 Londra: Londra'nın iyi haber alan çevrelerinde hâkim olan kanaate göre, Sovyetlerin. Londra Büyük Elçisi Gromiko'-nun Moskova'ya geri çağrılmasının sebebi, Sovyet Dışişleri Vekili Molotof ile mesai arkadaşlarının, yeni milletlerarası konferansların toplanması ihtimali karşısında batı diplomasisi hususunda mütehassıs olan bir şahsı Moskova'da bulundurmaktır. Londra: Sovyet Büyük Elçiliği sözcüsünün bugün bildirdiğine göre Andrei Gromy-ko Pazartesi günü Londra'dan Moskova'ya hareket edecektir. Eski Londra Bü; ük Elçisi Moskova'ya Paris yoluyla gidecektir. 20 Nisan 1953 Londra: İngiliz İşçi Partisinin sol temavüllü âzası Aneurin Bevan dün bir konuşma yaparak, Başvekil Churchill'in Eisen-bower'in dünya sulhu hakkında son nutkunu tasvip eden konuşmasını tenkit etmiş : "Eğer doğu ile anlaşmak arzu ediyorsak; hiç bir şey vermeden bir cok şeyler i s tem emeliyiz." demiştir. Bevan sözlerine dff anı ederek ezcümle demiştir ki : "Başvekil Churchill, Amerikan Cum-hurreisinin bir aksi sedası olmamalıdır. Kore'de mütareke. Avusturya'da sulh andlaşmalarınm imza edileceğine, Piitı Almanya'da serbest seçimlerin yapılacağına inanıyoruz. Bu ümitleri-r.ıb- tahakkuk ettiği takdirde daha su-mullü anlaşmaların tahakkuku, için büyük İmkânlar hazırlanmış, olacaktır. Londra: Genel olarak İyi haber alan bir .kaynaktan, öğrenildiğine göre, Başvekil Çhurehül ile Maliye Vekili Butler'lr, önümüzdeki yaz ortalarında tekrar Washington'a gitmeleri mümkündür. Resmî çevrelerde böyle bir ziyaret için şimdiye kadar herhangi bir tedbir alınmadığı bildirilmektedir. Bununla beraber Başvekâletle ilgili yetkili çevrelerden bildirildiğine göre, İngiliz devlet adamlarının Washington'a yaptıkları son ziyaretten beri milletlerarası durumda hissedilir bir değişiklik husule gelmiş ve bu sebepten başlıca endişeleri iktisadi kararsızlıklar teşkil etmeye başlamıştır. Londra: Geçenlerde Hükümeti tarafından geri çınlan Rusya'nın Londra Büyük Elcisi Gromiko bu sabah Victoria Garın, dan trenle Paris'e hareket etmiştir. - Londra: İngiliz Dışişleri Vekâletinden bildirildiğine göre, ingiliz Hükümeti Avusturya barış antlaşmasının akdi maksadiy-îe, Amerikan, İngiliz, Fransız ve Sovyet Dışişleri Vekil Yardımcılarının top-Janmalan imkânını tetkik etmek üzere Amerikan ve Fransız Hükümetleriyle istişarelere başlamıştır. Hatırlarda olduğu gibi, geçen hafta Başkan Eisenhower yeni Sovyet Liderlerine hitabında, müsbet hareketlerin, ezrümle Avusturya barış antlaşmasının akdinin. Rusya'nın barışçı niyetleri hakkında 'Bütün beyanlardan daha müessir" bir belirti teşkil edeceğini bildirmişti. Bu hususta Sovyet Hükümetine henüz" bir müracaatta bulunulmamıştır. Bilindiği veçhile, dört devletin Dışişleri Vekilleri şimdiye kadar 260 dan fazla toplantı yapmışlarsa da Avusturya barışı hakkında herhangi bir anlaşmaya varılmamıştır. Eisenhover ile tekrar görüşmek üzere müttefiklerin müzaharetine de sahip Olarak, Eisenhover ile Amerikanın Komünist Cin muvacehesindeki siyasetinin değişme imkânların] araştıracaktır. Nihayet üçüncü istişare safhası ola-raJc M. Churchill'in Moskova'ya giderek Maleııkof ile hususî surette görüşeceği sanılmaktadır. Başkan dörtlü bir konferansa hazırlık zamanında yeni Sovyet Başbakanının niyetlerini anlamaya alanların nisbeti arttırılmamış, bu nisbet eski iktidar zamanında % 19,72 iken zamanımızda %19 a düşürülmüştür. Bütün bu izahattan anlaşılacağı veçhile, verdiğimiz rakamlarla Türkiye Emlâk Kredi Bankasının iş imkânlarının artmasiyle mütenasip olarak vatandaşı mesken sahibi yapma maksat ve gayesinin tamamen tahakkuku yolunda çalıştığını, sahip olduğu bütün malî kaynakların %81 ini küçük ölçüde açtığı hesaplarda kullandığını göstermektedir. Bu sebepten, Ferİd Melen'in iddiası hilâfına Emlâk Kredi Bankası yeni imkânlar buldukça bunları mesken sahibi olmak İstiyen vatandaşların emrine vermiş ve kullandırmıştır. Bu suretle banka ipotekli plasmanlarını tevzi ederken daima geniş vatandaş kitlelerin ihtiyaçlarını karşılamayı ön plânda tutmuş, kredinin demokratik ve âdil bir şekilde dağıtılmasına çalışmıştır: Demokrat Parti iktidara gelmeden önce, geçen çeyrek asır içinde Türkiye Emlâk Kredi Bankasının sadece bir, iki büyük şehrimizde iş görmeyi hedef tutan sekiz vilâyet merkezinde faaliyette bulunan kısır bir ikraz müessesesi olmasına mukabil iktidarımızın üç senesi içinde bu banka, şube ve ajans sayısını 8 den 26 ya çıkarmak, Türkiye'nin 43 vilâyet ve 160 a yakın ilçe merkezinde muhabirlikler tesis etmek suretiyle memleketimizde imâr ve kalkınmaya büyük ölçüde hizmet eden, yurdun bütün sathına kısa zamanda yayılarak yıkılan, yanan senelerce mahrumiyet ve harabı içinde bırakılmış olan memleket köşelerini ihyaya çalı§an hayırlı bir kredi müessesesi olmuştur. Bu arada yangın felâketi geçirmiş, zelzele tahribatına uğramış, su baskınına maruz kalmış Demirci, Balıkesir, Çankırı, Erzurum, Çanakkale, Gördes il ve ilçelerinde çalışmaya başlamış, memleketin en büyük sosyal dâvasına da yardım ederek Kayseri, îstanbul, Bursa, Malatya ve yurdun diğer bölgelerinde kurulmuş ve kurulmakta olan işçi meskenlerine lü-zumîu krediler temin etmiş, Ankara'da, Aydm'da, îstanbul ve İzmir'de gecekondu dâvasının halli için esaslı hamleler de yapmıştır. Kuruluş maksadına ve statü esaslarına aykırı gidiş bu mudur? 4947 sayılı Türkiye Emlâk Kredi Bankası kanununun 2 nci maddesinin bendi, yapı ve yapı malzemesi endüstri ve ticareti yapmak ve ortaklıkları kurtarmak ve kurulmuş olanlara ortak olmak hükmünü ihtiva etmektedir. Banka, iktidara geçtiğimiz tarihe kadar tamamen ihmal edilmiş olan bu kanunî vazifesini de ele almış, inşaat malzemesi sanayiinin inkişafına yardım etmek, bunlara lüzumlu malî kaynakları bulmak için faaliyete başlamış, Ankara'da yıllık istihsâli 90 bin tonu bulacak olan yeni çimento şirketine yan sermayeyi ve haricî krediyi temin etmiş, yurdun garkında ve garbında yeni çimento fabrikaları kurulabilmesi için hazırlıklara başlamıştır. Bu suretle banka, kuruluş maksatlarına tamamen uygun yolu ve kredi politikasını ancak iktidarımız zamanında takibe bağlamıştır. Emlâk Kredi Bankası, partimiz iktidara geçmeden önce çok mütevazı bir kredi olarak mahdut ölçüde vatandaşlara ödünç para verirken, bugün memleketin ana dâvalarını halletmek için mahleler yapan bir müessese haline nasıl gelmiştir? Bu geniş malî imkânları nasıl temin etmiştir? Türkiye Emlâk Kredi Bankasını, 1950 yılında ele aldığımız zaman bu müessesenin 100 milyon liralık itibarî sermayesinden 57 milyon lirası henüz ödenmemesi bulunuyordu. Bu tarihlerde emekli sandığı ile banka normal bir anlaşma yaptılar ve emekli sandığı Emlâk Kredi Bankası sermayesine 45 milyon lira ile iştirak etti. Bu suretle 1952 yılı başında Emlâk Bankasının sermayesi tamamen ödenerek 100 milyon liraya yükseldi. Ferit Melen, bu bahiste konuşurken işçi sigortalariyle emekli sandığının paralarını % 10-12 getiren emlâke yatırmak imkânına malik iken belki telkin ve tesirle bu bankaya mevduat yapmağa mecbur tutulduklarını da ifade etti. Emlâk Kredi Bankasının, Emlâk ve Eytam Bankası olarak kurulduğu 1926 yılından iktidarı devraldığımız 1950 yılına kadar mevduat bakiyesi ancak (30.000.000) liraya ulaşabilmişti. 1951 yılında bu tevdiat (51.000. 000) liraya 1952 yılında (93.000.000) liraya yükselmiş 1953 yılı Mart ayı sonunda (100.000.000) lirayı tecavüz etmiş bulunmaktadır. Bu miktarın 70 küsur milyon liralık kısmı kurumlara değil halka ait mevduat teşkil etmektedir. Bu Banka çeyrek asırlık hayatı içinde ancak 30 milyon lira tevdiat toplayabilmesine nyikabil iktidarımızın üç senesi içinde 70 milyon lira- tevdiat toplamıştır. Emlâk Kredi Bankası gerek vatandaşlardan ve gerekse kurumlarda ntopladığı tevdiatı hiç bir telkin ve nüfuz kullanmadan iktidarımız zamanında bankanm yarattığı itinat ve eminyetle halka ve müesseselere ödemede gösterdiği kolaylık ve bankacılık tekniğinde yaptığı İslâhat ile temin etmiş bulunmaktadır. Bu vesile ile, Ferit Melen'e şunu hatırlatayım ki İşçi Sigortaları ve Emekli Sandığı gibi müesseseler kanunları gereğince yıllık gelirlerinden bir kısmım gayri menkule bir kısmım da esham ve tahvilât ile tevdiata yatırırlar. Bu kurumların bütün gelirlerini münhasıran iradı yüksek olacak ümidiyle tamamen gay-rimenkule yatırmak mevzubahs değildir. Zira kanunları, gelirlerinin % 20 sine kadarını ancak gayrimenkule yatırmak mecburiyetini tahmü etmiş bulunmaktadır. Emlâk Bankası da bu müesseselerden tevdiatı kabul eden ve mukabilinde kanunlarımızın tayin ettiği ölçüde faiz ödemekte olan bir müessesedir. Ferit Melen'in mühim bir mevzu olarak ele almış olduğu ticarî kredi ve borçlu carî hesaplar meselesine geliyorum. Banka bildiğiniz gibi sermayesinin % 55 i hazineye % 45 i hakikî ve hükmî şahıslara ait bulunan bir anonim şirkettir. Bankanm sermayesine iştirak eden bu hakikî ve hükmî şahıslar her bir banka olarak kurulduğu için kabul ettiği tevdiatı normal bankacılık usullerine göre işletmek mecburiyetinde bulunmaktadır.Emlâk Bankası kabul ettiği vadesiz ve kısa vadeli tevdiatı fasılasız olarak Emlâk ve Eytam Bankası zamanından beri ticarî krediler muamelâtında ve kısa ipotekle temin edilmiş borçlu carî heseplarda kullanagelmiştir. Bumuameleler hâlen yürülükte bulunan 4947 sayılı kanunun 2 nci ve banka statüsünün 4 ncü maddelerinin fıkralarına tamamen uygun bulunmaktadır. 2999 sayılı Bankalar Kanunu Türkiye'de Emlâk Kredi Bankası ile, Emniyet Sandığına Gayrimenkul alım ve satımı ile uğraşmak, gayrimenkul üzerine ödünç para vermek" hakkmı tanımış ve diğer kerdi müesseselerini bu muameleyi ifadan men'etmigtir. Bu suretle, Türkiye Emlâk Kredi Bankasına memlekette gayrimenkul üzerinde hareket kabiliyetini kaybeden millî servete hareket ve tedavül edilmiştir. Gayrimenkulunu karşılık göstererek para temin etmek zorunda kalan vatandaş, hangi partiye mensup olursa olsun hangi mevkide ve kimin yakım ve akrabası bulunursa bulunsun müracaat edebileceği tek banka Türkiye Emlâk Kredi Bankasıdır. Bankanın uzun vadeli ucuz faizli ipotekli kredilerinden noksan temin ettiği geliri bu gibi kısa vadeli kredilerden sağladığı faiz farklariyle telâfi etmesi de bir banka işletmesi için zarurî bir keyfiyettir. Ferit Melen, 27 seneden beri Türkiye'de bankacılık yapan bu müessesenin her nevi tevdiat topladığını bilmektedir. Ve bir bankanın gayet tevdiat toplamaz-sa, kredi sahası için lüzumlu menâbn bulamıyaeağmı ve bir kredi müessesesi olmak vasfım kaybedeceğini öğrenmesi lâzımdı. Ferit Melen izahlarında Türkiye Emlâk Kredi Bankası kurulurken yani 1947 yılında banka idare meclisinin ticarî kredi muamelesi yapmamak için karar verdiğini ve bankanın 1952 Şubat'ma kadar ticarî kredi muamelesi yapmadığım söylemektedir. Ferit Melen'm bu iddiası da hilafı hakikattir. Türkiye Emlâk Kredi Bankası idare meclislerinden hiç birisi ticarî krediyi miîn'eden bir karar almamıştır. Nitekim kendi iktidarları zamanında !)47 yılından sonra tütün, üzüm ve pamuk ipliği kargılığında verilen ticarî kredilerle açık kredi sekimde kügâd edileıi'ticarî kredilerin yıl sonları itibariyle borç bakiyelerini okuyorum. Bu bakiyeler, İktidarı devraldığımız tarihe kadar açılan krediler arasında bir tek gah-sa veya bir tek müesseseye ticarî kredi olarak 1,5 milyon lira ikraz edilmiş olduğu banka kayıtlarında mevcuttur. Kredi alıp vermede gözönünde bulundurulacak noktalar verilen keredinm, bu kerediyi alan kimsenin malî durumuyla mütenasip olup olmadığı, borçlunun tediye kudreti ve ticarî karakteridir. Türkiye Emlâk Kredi Bankası, kanunundaki sarih kayıtlarına göre mücerret emlâk kredisi temin etmekle mükellef bir müessese değildir. Aynı zamanda kuruluş kanununun 2 nci maddesinin (c) fıkrası mucibince memleket dahilinde bol ve ucuz inşaat malzemesi bulunmasını temin edecek müesseselerin kurulmasına yardımla da vazifelendirilmiştir. Bu malî yardımlar bankacılıkta ya sermayeye iştirak veyahut kredi vermekle kabil olabilir. Emlâk Bankası da inşaat şirketleri, çimento şirketleri kurmuş ve kurmaktadır. Ayrıca memleketimizin muhtelif yerlerinde kurulan tuğla kiremit fabrikalarına, kereste, elektrik malzemesi, sıhhî malzeme şubelerine, inşaat müteahhilerine ticarî kredi açmış ve açmaktadır. Eski iktidar zamanında Emlâk Kredi Bankası, inşaat malzemesi ticareti ile kâfiyen alâkası olmayan firmalara ticarî kredi açmakta olduğu halde, bu gün bu banka ticarî krediyi, inşaat malzemesi yapanlara, satanlara, ithâl edenlere ve inşaat müteahhitlerine açmaktadır. Bu suretle geçmişte kânunun maksadına ve ruhuna katiyen uymayan şekilde cereyan eden ticarî kredi muameleleri bugün kanunun ruh. ve maksadına tamamen uygun olarak cereyan etmektedir. Bütün bu iğler bankanın tasarruf tevdiatı ile ölçülü olarak cereyan etmektedir ve bankanın ticarî sahaya tahsis ettiği plasmanların vâdesi de en çok bir sene bulunmaktadır. Emlâk Kredi Bankasının iktidarımız devresinde saydığımız bu verimli faaliyetlerinin neticelerini müessesenin bilançolarında görmek mümkündür. Emlâk Kredi Bankasının 1949 senesinde gayri safî kârı (7.123.000) lira olmasına mukabil 1950 yılında (7.668.000) lira 1951 yılında (9.244.000) lira 1952 senesinde de (12.952.000) liraya yükselmiştir. Müessesesinin gayri safî ve safî kârları üç senelik iktidarımız zamanında eski iktidar zamanındaki son bilançoya nazaran % 100 artmış durumdadır. İşte Van Mebusunun normal bir yolda bulunmadığı iddia ettiği bu millî müessesemizin malî durumu da budur. İktidarımız zamanında bu müesseseni nsermayesi, tevdiatı, varlığı artmış, kredilerini üç beş. şehir ihtiyacına tahsis edecek yerde bütün memleketin emrine bir kaç misli fazlasiyle yatırmış, kanunun kendisine verdiği vazifelerin başında olan ve iktidarımızdan önce hiç düşünülmemiş bulunan inşaat malzemesi sanayiini teşvik, koruma ve finanse etmek vazifesine başlamış ve bütün bu iyi çalışmaların neticesinde yukarıda arzetti-ğim musbet ve sağlam gelir durumunu daelde etmiştir. Bu müessese temiz ve her türlü tesirden münezzeh idarecilerin elinde ve tamamen emniyet ve huzur içindedir. Emlâk Kredi Bankasından yakınlarıma nüfuzla kredi temin ettirdiğim ve bu arada bazı muamelelerden istinaî usuller tatbi kolunduğu yolunda ileri sürülen yersiz ve mesnetsiz iddialara geçiyorum. Ticarî kredi mevzuunda üç ayrı nokta vardır. Birincisi, banka tarafından ticarî kredilerde kullanılmak üzere ayrılan plasman yekûnudur. 952 sonu itibariyle Emlâk Kredi Bankasının ticarî krediler için ayırdığı plasman limiti 6.100.000 liradır. İkinci nokta, banka tarafmdan tüccarın malî durumu, iş kabiliyeti, tediye kudreti, ticarî ahlâkı gözönünde bulundurularak tesbit olunan kredidir. Bu miktar, o tüccarın bankadan alabileceği azamî kredi haddini, yani otorize kredisini gösterir. Bu kredi tesbit edilmiş olmakla lehdara bu miktarın istenildiği zaman verilebileceğini ifade etmez. Bu kredinin kullanılabilmesi için evvvelâ, birinci nokta olarak işaret edilen plasman limitinin bu krediyi kullanmaya müsait olması icabeder. Ondan sonra da müşterinin kredi nevine göre kefalet, menkul ve gayrimenkul teminat bularak bankaya vermesi lâzımdır. Bir vatandaşın bir bankada milyonlara varan kredisi olabilir. Ancak, bu keredinin usulüne göre kullanılması için sadece bir çek yaprağını doldurup bankaya tevdi etmesi kâfi değildir. İkraz haddine ve nisbetine gelince, bu kayıt ve şartla tesbit edilen kıymetlerin meskenlerde arsa hariç inşa değerlerinin % 75 i ve diğer binalarda arsa ve bina inşa değerinin % 50 si ikraz olunmakta ve bu ikraz nisbetleri daime muhafaza edilmektedir. Bankanın esas mevzuu olan ipotekli ikraz muamelelerinde ise açık kredi, şeklinde yani yalnız borçlunun imza ve şahsî taahhütlerine istinat etmek suretiyle yapılan bir tek muamelenin dahi bulunmadığım, bu hususta söylenilen sözlerin tamamen hayal mahsulü olduğunu açıkça tebarüz ettirmek isterim. Yukarıda bahsetmiş olduğum bu ipotekli ikraz muameleleri vatandaşlar arasında hiç bir parti farkı gözetilmeden tatbik edilmiş, Halk Partisinden olup da simdi kendi aralarında oturmakta olan mebuslar veya geçmişte Halk Partisini nmilletveldli olanlardan pek çokları aynı şekilde ve tarzda bankadan kredi almış bulunmaktadırlar. Bu bahiste Ferit Melen, 1950 yılından 1952 sonuna kadar bankadan ipotek mukabili para almış olan 30176 vatandaştan 4 tanesini benim yakınlarım olduğunu söyliyerek misal göstermiştir. Derhal açıklıyayim ki, ileri sürmüş olduğu bu dört isimden Raika Pek-timur ve Necmi İnanç ile ne akrabalık, ne hısımlık ve ne de herhangi bir şekilde yakınlığım bulunmamaktadır. Ticarî kredi mevzuunda verdiği misallere bahsinde ifade ettiğim gibi, bu şahıslarla da herhangi bir şekilde münasebetim ve yakınlığım bulunduğunu biliyorlarsa kendisini bu kürsüden açıklamaya davet ediyorum. Burada da, sırf bir tereddüdü izale maksadiyle muameleleri hakkında malûmat vermek mecburiyetinde bırakıldığım için isimleri geçecek olan bu vatandaşlardan da özür dilerim. Kendilerine 276 milyon liralık ipotekli ikrazat yapılmış olan 42.646 vatandaş arasında bulunan birinci yakınım İbrahim Polatkan, tüccar ortağı Hüseyin Akar'Ia birlikte müştereken mutasarrıf oldukları 225.260 lira inşa değerinde buluna ngayrimenkullün ipoteği mukabilinde 21.6.1952 tarihinde 112.600 lira kredi almışlar verilen para binanın inşa kıymetinin % 50 si nisbetinde olmasına rağmen kendilerinden ayrıca 22.000 liralık imza teminatı da alınmıştır. 112.600 liralık kredi için de İbrahim Polatkan'm borç hissesi ancak 56.300 liradan ibarettir. Diğeri Mutahhara Polatkan'a, 130.715 lira arsa ve inşa değeri buluna ngayrimenkulün ipoteği mukabilinde 65.000 lira ikraz olunmuş, binanın tamamı bankaya ipotek edildiği ve ikraz olunan miktar arsa ve inşa değerinin % 50 sini geçmediği halde ayrıca 13.000 lira için de imza teminatı alınmıştır. Bu hesabın 31.3.1953 sonu itibariyle borç bakiyesi 14.320 liradan ibarettir. Şimdiye kadar vermiş olduğum bütün bu izahatın Ferit Melen'in meçhulü olduğunu zannetmiyorum. Ferit Melen'in maksadı tenevvür etmek değildir, iftira etmektir. Zira Ferit Melen (İftira et iz bırakır) atasözünü bilmektedir. Politika ihtiraslarına kapılarak şahsî şeref ve haysiyetlerle oynamak dürüst insanların yolu olamaz. Eski Yunan mitolojisinde yapılan, tezvir, İftira şöylece tesvir olunur. Çirkin ve müstekreh bir insamn ağzından mütemadiyen altın zincirler dökülmektedir. Etrafmdakiler de onu mephut ve hayran seyrederler. Ferit Melen'in ağ-zmdan altın zincir mi dökülüyor, yoksa paslı zincir mi dökülüyor, onu bü-miyorum amma, dürüst insanların ve umumî efkârın kendisini hayranlıkla dinlediğini zannetmiyorum. Maliye Vekilinin B. M. Meclisindeki ikinci konuşması: 15 Nisan 1953 Ankara: Zaptı getirterek Ferit Melen'in konuşmasını gözden geçirdim. İsrar ettiği fakat hakikatle hiçbir ilgisi olmıyan bankacılığa ait bazı kısımlar var. Onun üzerinde fazla durmıyacağım. Hâlâ diyor ki, banka 952 Şubatına kadar ticari kredi muamelâtı yapmıyordu. Arkadaşlar, rakkam veriyorum: Banka kayıtlarından çıkarılmış rakkam veriyorum. 947 senesinin sonunda borç bakiyesi şu îdi, 949 da şu idi diye rakkam veriyorum. Hâlâ diyor M, bunlar emekli, dul ve yetimler için açılan ticarî krediler. Madde veriyorum, încir, Üzüm ve Pamuk ipliği için açılmış olan ticarî kredilerdir. Eğer kendisinin düştüğü hatayı kabul etsem kanunu çıkaran insanlar olarak, bu kanuna riayet etmiyenleri hapis cezasiyle tecsiyesi yolunda kanun vazeden insanlar olarak bu çıkardığı kanuna riayet etmemek gibi bir hatayı fahişi kabul etsem bunları bu Halk Partisi mensubu olanların isimlerini veririm. İsim vermiyorum. Sonra diğer bir nokta var arkadaşlar, şunu açıkça ifade edeyim ki insanın, muhalefette de olsa muvafakatta da olsa bir de insanlık tarafı vardır. İşte bu insanlık tarafımız da kendi vicdanımıza karşı olan meauii-yetimkdir. Açıkça ifade edeyim ki muhalefette Ferit Melen'in bu tarafı yoktur. îsrar ediyor hâdise de müphem bir taraf varcûîş gibi bir şekilde konuşuyor. Bakınız, şu Murat Atılgan'a bu Halk Partili vatandaşa açılmış olan bir milyon 435 bin liralık teminat ve kefalet mektubu bir gece çağırılan tapu memuru ve noter huzurunda bir evvelki tarih atılmak suretiyle muamele yapılmıştır. Yeknazarda, bunda bir hâdise varım, gizli tarafı varmi, kanunsuz, nizamsız tarafı var mı, hususî muamele vaimı? diye hatıra gelir. Umum Müdür burada oturuyor, muavini burada. Sor- , dum, nedir bu diye. Bu zat Eskişehirli, kendisini ben Eskişehirli bir vatandaş olarak tanırım. Bir gün karşı karşıya gelip konuşmuş değilim. Bankaya, kendisine, kredi açılması için emir vermiş değilim, teminat ve kefalet mektubu verilmesi için de emir vermiş değilim. Bu zatın alâkası ns o halde ? Alâkası şu arkadaşlar. 1914 harbinden kalma ve o tarihten sonra şurada burada atılıp kalmış, toprak altında kaliraş bir takım eski kovan, eski tep toprağa gömülmüş, tayyare enkazı, hurda demir mevcut idi. Bunlar 1914 de kaldığı gibi, o halde muameleye konmaktan korkmuş olsaydık geçmişteki gibi hazinenin malma, bu hurdalara, göz yumsa idik, 1914 denberi kalan bu mallar kalmış olsa idi, bımiara göz yumsa idik mesele yoktu. Dedik ki, bunları çıkarıp satalım, harice satalım, bu suretle döviz temin ederiz, döviz gelir dedik. 23 Vilâyette bulunan, bir kısmı toprak altında bulunan hurda bakır, kovan gibi şeyleri 23 Vilâyette heyetler teşkil ederek bunları çıkarttık ve satışa arzettik. Geçen sene çıkartmış olduğumuz bir kanunla Millî Savunmanın hizmet dışı olmuş yirmi küsur parça eski harp gemisi ile bunları satışa çıkardık ve parça parça ayırdık. Heyetler, bunların üzerinde mütemadiyen uğraştı, Millî Emlâkin başında bulunan ve şu anda ayrılmış bulunan arkadaşımız o kadar titizlik gös-terdiki, gösterilen bu titizlik yüzünden bir sene kaybettik ve maalesef gösterilmiş oian bu titiüslik ve hassaiyet yüzünden kayıbırnız büyük öldü, ittihaa edilen satış kararından satış amna kadar faiflar yavaş yavaş düştü, o derece üstünde hassasiyet gösterdik. 23 Vilâyettik! hurdaları, gemileri ayırdık. İlân etmeğe başladık. Ankara, İstanbul ve İzmir'de üçer gazete 2 defa. ilân ettik arkadaşlar. Şartnamesini Fransiacaya tercüme ettirdim. Eleiliklerimizdeki Ticaret Ataşeliklerine ve buradaki yabancı Ataşeliklere tevdi ettim. Hiç. bir talip çıkmadı. Tekrar fiyat tesbit ettirdik, İstanbul Ticaret Odasından tekrar fiyat aldık, hariçten hurdacılar dan, bilhassa maden piyasasında ileri oları Londra gibi yerlerde;1! tekrar fiyat getirttik, tekrar ilânlar yaptık, üzerinde muameleler oldu, hiçbir taBp yok. Tekrar fiyat tesbit ellik, baktık, maden, hurda fiyatları nedir? İkinci ihalede talip çıkmadığı için iş pazarlığa kaldı. Hiç mecburiyetimiz yokken üç şehirde yine ilân ettik, ajansa verdik. Kimse gelmedi. Bu arada bir zat, bir tek vatandaş geldi, Eskişehirli Murat Atılgan. Beni görmek İçin arkadaşlar bu zat Bakanlığa geldi de iki gün arka arkaya Hususî Ka'enıde otıu-masma rağmen onun Eskişehirli oiması dolayiBİyle hiç bir sebep ve bahane yok iken kendisini kabul etmedim. Bımu kendisine eiyce ihsas ettirmekten ziyade işim vardır, Umum Müdürü görsün dedim. Kendisini Millî Emlâk Umum Müdürüne gönderdim. Bu zat yani Millî Emlâk Umum Müdürü Ferit beyin yakın dostudur. Ons. gönderdim. Onun için Ferit Melen elini vicdanına koymak suretiyle yakın ahbabı ve dostu olan Millî Emlâk Umum Müdüründen nedir bu mesele, nedir bu rnaim satışı, nedir bu Murat Atılgan nedir? Bu verilen teminat ve kefalet mektubu, bu pa,ra hazineye nasıl ödendi di-yc sorabilirdi, malûmat alabilirdi. Fakat bunu yapmıyor diyor ki, efendim Bakaü yakınlarına Ticarî Kredi açtırabilmek için bankaya emir veriyor. Emlâk Kredi Bankası ticarî kredi muamelesine başlamıştır. Bu arnda Murat Atılgan da ticarî kredi muamelesi ile teminat mektubu almıştır. Pazarlık müddeti İ5 gündür. Bu on beş gün zarfında Bakanlığın tasdik mühleti vardır. Bu mühletin sonucu gününde Bakanhk tasdik edebilir. Millî Emlâk Umum Müdürüne dosyayı koy on beşinci günün sonuna kadar belki başka bir talip çıkabilir dosya benim masamda kalsın, unutabilirim, bana hatırlat, dedim. Bu suretle oiıbeş gün bekledim. Bu zat sonuncu günü diyor ki eğer bana vereeekseniz Bakandan teminat ve kefalet mektubu alayım diyor. Bu işin teminatı da 1 milyon 400 küsur bin liradır, kendisine saiişm yapılmasının tasdiki için Millî Emlak Umum Müdürü diyor ki dosya Bakandadır, son kararı verecek kendisidir, göreyim. 0 gün beni sabahleyin Mecliste olduğum için göremiyor. Geç vakit bana geldi, dedi ki bugün sonuncu gündür, mühlet bitiyor, eğer bu satışı yapacaksak, banka teminat ve kefalet mektubunu alacaktır. Onun üzerine tekrar dosyayı karıştırdım, tekrar Müsteşarı Müsteşar Muavinini çağırdım, bundan fazla bir fiyat bulmamız muhtemel midir dedim, dediler ki, gösterdiğiniz hassasiyet bu kadar olur, bunu tasdik etmemek satmamak demektir. Tekrar baktım, üzerinde durdum, satış için ne yapmak lazımsa yapılmış. Şunu arzedeyim ki, 20 küsur gemi de hâlâ elimizdedir, satamadık. Dosyayı tasdik ettim, verilsin dedim. 15 gün bitti ve verildi. Hoşuma gitmiyen tek tarafı maalesef talibin bir tane oluşuydu. Amma dama Eskisehhiiy-miş, kusuru ne efendim? Maliye Vekili Eskişehirlidir diye 350 bin küsur vatandaş Eskişehirli, Devlet dairelerile temasını kesecek, banka ile temasını kesecek. Bunlar vatandaşlık hakkından ıskat mı edilecek? Onun için gece geç vakit bu tasdikten sonra adam bankaya koşuyor. Daha evvel telefon ediyor, Bakanın önündedir diyor, bugün son gündür biraz gecikemez misiniz diyor. Bakan tasdik etmezse başka diyor. Amma tasdik edildi teminat mektubunu alacağını diyor ve muamelesi yapılıyor. Şimdi Ferit Melen diyor ki bir gece içinde, gece yarısı noter, tabu memuru ve saire celbedüerek bugün evvelki tarih atılmak suretiyle... Hiç mi vicdan yok sizde Ferit Melen? Sonra arkadaşlar bakın yine zabıtaan okuyorum. Burada beyan etmiş. Ne ise bulamadım. Diyor ki burada Maltepedeki Orak Apartmanı kime aittir? Bana ait değildir. Şimdi Umum Müdüre sordum banka ile Orak Apartmanının ticarî ve ipotekli bir muamelesi yoktur. Ne de satışı için muamele vardır. Soruyor, Özveren Sokağındaki apartman kimindir diyor, bir de. askerî fabrikalar meydanına bakan apartman kime aittir diyor. Şimdi sordum arkadaşım biliyormuş söyleyiverdi. Bu Özveren sokağındaki apartman, biliyorum ama bilmeme rağmen soruyorum, belki bilmediğim bir nokta vardır diye. Nedir dedi malâkası Umum Müdüre? Bu apartmanın birisi Hüseyin Akar'la İbrahim Polatkan'm müştereken 225.260 lira inga değerinde olan 112.600 lira kredi almışlardır, ayrıca da 22 bin liralık imza teminatı alınmış olan şeydir ki, bunun İbrahim Polatkan'a isabet eden kısmı 56.300 liradan ibarettir. İşte ilk defa kürsüde okumuş olduğum muamelenin istinad ettiği gayri menkuldür. Özveren sokağındaki apartma nda ikinci olarak okuduğum şeyin teminatıdır. 130.000 lira inşa değeri olup 65.000 lira kredi açılmış olup 14.320 lira bakiyesi bulunan hesap teminatı olan apartman, artık bunları sayıyor, dinledik, tekrar kürsüye geliyor diyor ki nedir bu Maltepe'deki Orak Apartmanı, Özveren sokaktaki, fabrikalar meydanındaki... însaf Ferit Melen.. Arkadaşlar, mühim nokta şudur: Bu meselenin hepinizin vicdanlarında en ufak bir tereddüt kalmıyacak şekilde iman edilmesi, buna kanaat getirmesi lazımdır. Biz şeref ve haysiyetimizi ayaklar altına almak suretiy- le ve rencide olmaya göz yummak suretiyle Bakanlık sandalyesine yapışarak oturacak insanlar değiliz. Orada sıhhatimizi vererek memlekete hizmet düşüncesi ile oturuyoruz. Arkadaşlar yoksa Bakanlık nedir? Af finizi rica ederim, hepiniz seçim bölgelerinden çeşitli mektuplar, müracaatlar alacaksınız, bütün onları getireceksiniz, canınızın sıkıldığı gün olur, vazifeden bunaldığınız gün olur, fakat bunlara karşı Milletvekili arkadaşlar olsun, vatandaşlar olsun hepsine, içinizin sıkıntısını bastırarak, tebessümle karsılıyarak, hangi muamele sizi bunaltmıştır, bu işi halletmeye kalacaksınız. Bu şahsî isleriniz mi, memleket işleridir, geceniz yok, gündüzünüz yok. Ondan sonra yığınlarla tenkit ve şüphe. İnsaf buyurun. Burası yapışmak suretiyle oturulacak yer değildir. Burası itimat ve emniyet yeridir, itimat ve emniyeti evvelâ kendi vicdammzda duyacaksınız. Sual soracak bunun altından kalkmaya çalışacaksınız. Orası zorla oturulacak yer değildir. Şeref ve haysiyetimizden feragat etmek suretiyle o sandalyeye yapışamayiz. Siyasî şantajlara, iftiralara, tevzilere, izam edilen hâdiselere rağmen orada oturmak, bu, arzu edilecek yer değildir. Bu memleketin insanlarıyız, bu toprak üstünde doğduk. Bu topraklar üzerinde yaşıyan göçebe insanlar değiliz. Yüzlerce yıllık mazisi olan bu topraklar, bu vatan parçası yeni keşfedilmiş arazi parçaları değildir. Biz bu topraklar üzerinde bulunan Köylerimizi niçme sularını temin ile uğraşıyoruz. Bu vatana, mîllete hizmet etmek emeliyle sandalyamızda oturuyoruz. Ferit Melen'in bunu bilmesi lâzımdır. Bir nokta hakkmda hepimizin karar vermesi lâzım gelir o da şudur: Bir insan Bakan olunca bütün akraba ve taallukatım red mi edecektir? Yahut da devlet kendisine bir vazife tevcih ettiği zaman affedersiniz ben bu vatana hizmet etmek isterim, o sandalyada oturmayı arzu ederim ama ne yapayım dünyada tek dikili ağaç gib bir insan değili makrabam var onun için ben bu vazifeyi kabul edemem mi diyecek. Bu siyasî şantajdır. Sabahtan akşama açarsınız gazeteyi Halk Partili bir muharrir veyahut da Halk Partili bir gazetinin neşriyatıdır. Efendim, çemişkezekdeki filânı çiğneyen otomobil bîimem hangi milletvekilinin akrabasına attir. Palan milletvekilinin akrabası falanı döğdü gibi.. Arkadaşlar, partizanlık partizanlık diye bağırıyorlar. İşte asıl partizanlık. Onlar öyle anlıyorlar. Bir Bakan akrabalarını red mi etmelidir? Bir Bakanın akrabaları kanunî ve nizamî olarak devlet dairelerine baş vurdukları zaman muameleleri kanuni ve nizamî olarak yapılmıyacak mıdır? Siz Bakanın akrabasısınız imkân yok yapamayız mı diyecekler. Bankaya müracaat etti verdiği teminat kâfi amma banka karşısına dikilecek iyi amma siz Bakanın akrabasısınız açama mmı diyecek. Arkadaşlar, bu hâdise açılmış iken bunu ada makıllı tesbit etmeliyiz. Muhterem arkadaşlar, emir mi vermişim acaba, Emlâk Kredi Bankası Umum Müdür, Umum Müdür Muavini buradalar. Kendilerine kredi açın, teminatı kâfi gelmediği halde tazyik mi etmişim, İdare Meclisine baskı mı yapmışım.. İnsanlar akraba olabilir, verdikleri teminat kâfi ise 22 milyonun faydalandığı krediden bunlar istisnamı edilecektir? Hepinizi hürmetle selâmlarım. Bundan sonra Turizm Endüstrisini teşvik kanun tekliflerinin müzakeresine geçildi- 8 inci maddeye gelindi. Madde üzerinde bazı tadil teklifleri olduğundan komisyona verildi. 9 ncu maddenin müzakeresine geçildi. Bu münasebetle söz alan Maliye Vekili bir kısım müteşebbis ve mükelleflerin alayehine olarak Turizm Müesseselerine gelir vergisi muafiyeti tanımanın doğru olmıyaoağım, bu itibarla 9 ncu maddenin bu fıkrasının çıkarılmasının gerektiğini söylemiştir. Maliye Vekilinin konuşmasından sonra 9 ncu maddenin 1 nci fıkrası ve 10 ncu madde kabul edildi. Vakit geciktiğinden 24 Nisan Cuma günü saat 15 te toplanmak üzere oturuma son verildi. Dışişleri Vekilimizin nutku: 23 Nisan 1953 Paris: Dışişleri Veküimiz Profesör Fuad Koöprülü şerefine Fransız Diplomatik Basın Birliği tarafından dün verilen öğle yemeğinde, birlik reisi, Profesör Köprülü'ye davetlerini kabulünden dolayı teşekkür ettikten sonra kendisineden memleketimizin bugünkü siyasî durumu hakkında Fransız Basınım tenvir etmesini rica eylemiş ve Dışişleri Vekilimiz de bu ricasına aşağıda tam metnini verdiğimiz nutukla mukabelede bulunmuştur: "Bugün matbuatın mümtaz müemessilleri arasında bulunmak şerefini bana bahşeden Fransız Diplomatik Matbuat Birliğine bu nazikâne davetinden dolayı bilhassa teşeküür etmek isterim. Ben de vaktiyle gazetecilik yapmış olduğum için bu davetten çok mütehassi sbulunuyor ve aranızda kendimi ayni aileden addediyorum. Efkârı Umumiyeyi temsil, hükümetleri murakabe ve onlarla teşriki mesai eden matbuatın ehemmiyetini takdir için bizzat gazetecilik yapmış olmak icap etmez. Bu itibarla vaktinizi mümkün olduğu kadar az israf etmek suretiyle memleketimin. Dış siyasetteki görüşleri ve Umumî mahiyette dünya durumu etrafında düşünüş tarzım ifadeden kendimi alıkoyamıyacağım. Zannıma göre tek hükümet yoktur ki, sulh dâvasına kuvvetle bağlılığını her fırsatta belirtmekte kendini vazifeli saymasın. Aradaki farkalar bu sulhun mahiyetini takdirde ve onu muhafaza uğrunda takip edilecek hareket tarzındaki değişik görüşlerden ibraettir. Bu masa etrafında toplanmış bulunan bizler, sulhu, adalet ve meşru, haklara riayet ve her memleketin istiklâline hürmet esaslarına dayanan bir mefhum olarak kabul eyleyen grupa dahil olduğumuzdan dolayı gurur duymaktayız. 24 Nisam 1053 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15- te Reis Vekillerinden Kayseri Mebusu Fikri Apaydîiı'ın riyasetinde toplanmış ve gündemdeki sözlü sorular üzerinde müzakerelerde bulunmuştur. Oturum açılınca -Eskişehir Vilâyeti merkez kasasına bağlı Çifteler nahiyesinde Çifteler adayla yeniden bir kaza ve bu" kazaya bağlı olmak üzere Mahmudiye adı ile yeniden bir nahiye kurulması ve ismet Paşa nahiyesinin kaldırılması hakkındaki, kanun lâyihası ile Yedeksubay Kanunu lâyihasının geri verilmesine dair Başvekâlet tezkereleri okunmuş ve lâyihalar geri verilmiştir. Bundan sonra Bursa Mebusu Halûk Şaman söz aiarak Hindistan Parlâmentosunun1 davetlisi olarak Hindistan'ı ziyaret eden heyet adına intiba-larım anlatmış ve demiştir ki: "Her şeyden evvel dost ve kardeş memlekette gerek.halkın gerekse Parlâmento ve hükümet erkânının hepimize karşı gösterdikleri hüsnü kabul ve misafirperverliği burada övmek ve buna karşı şükranlarımızı belirtmek benim için çok zevkli bir vazifedir. Tam bir ay süren Hindistan'daki ikamet ve seyahatimiz prograimmiam bize her türlü tetkik ve müşahede imkânlarım bahşedebilmek üzere i itiz bir alâka ile izhar ve büyük bir intizamla tatbik edilmiş bulunduğunu da burada takdirle ifade etmek isterim. Bütün bu alâka ve sevgi tezahürlerinin şahıslarımıza değil, yüksek var-Sığmıza ve bu varlıkta mündemiç Türk Milletinin mânevi şahsiyetine müteveccih olduğunu söylemeğe Hizam yoktur. Filhakika Hindistan'da milletimize karşı duyulmakta olan muhabbet, takdir ve hayranlık hisleri, dost iki milletin lerdlefî arasında mevcudiyeti rnûtad olan bu nevi hissiyatın çok fevkindedir. Tarihi hâdiselerin ve müşterek kültür ve medeniyet hazinelerinin doğurduğu bu his bağlarının gelişmesine ve kuvvetlenmesine çalışmanın ve bunları müsbet ve müşahhas çabalara intikal ettirmenin sulh ve demokrasi idealine bağlı iki memleket hesabına çok hayırlı olacağı kanaatmdayız. Bu vesile ile Hindistan ile aramızdaki kültürel ve iktisadî münasebetleri, bu sağlam zemin üzerinde, ileriye doğru götürmesini de hükümetimizden temenniye §ayan bulmaktayız. Hindistan'da başta merkez ve cyaîet parlâmentoları olmak üzere birçok âmme müesseselerini, üniversiteleri, araştırma enstitülerini, sınaî ve ziraî tesisleri, tarihî ve1 mimarî âbideleri siyaret ettiğimiz gibi değerli devlet adanüariyle tanışmak ve fikir teati etmek fırsatım bulduk. Bütün bu müesseselerin başında bulunan ve Hindistan'ın büyük meselelerini enerji, feragat ve selâhiyetle haile uğraşan ilim ve idare adamları bizlere karşı gösterdikleri alâka ve misafirperverlikte âdeta birbirile rekabet ettiler. Halen müstahdem bucak müdürlerinden 4598 sayılı kanuna göre iki üst derece maaşı almış olup da terfi müddetlerini doldurmuş bulunanlar mevcut ise de bunlar kadro darlığı sebebiyle terfi edememektedirler ki bu hal mevcut teşkilât kanunları ile verilmiş olan kadrolar muvacehesinde İslahı kabil olmayan bir vaziyet arzetmektedir. Bu gibilerin terfileri muhtelif sebeplerle boşalan kadrolarla imkân nisbetinde Önlenmeğe çalışılmakta ise de bu ihtiyaca cevap vermekten uzaktır. Bu durumun umum üzerinde islâhı, Maliye Bakanlığınca hazırlanan Barem Kanunu projesinin kamı-niyet kesbetmesiyle mümkün olabileceğini arzeylerim. Arkadaşım arzu ederse kadro cetvellerinin müfredatı elimizdedir, onu da kendilerine takdim ederim." Soru sahibi Remzi Bucak söz almış ve Bakana verdikleri izahattan dolayı teşekkür etmiştir. Mardin Mebusu Kâmil Boran'm Devlet Tiyatrosunun mânevi şahsiyetini inciten gazete havadisleri hakkında ne gibi muamele yapıldığına dair sözlü sorusuna Millî Eğitim Vekili Rıfkı Salim Burçak cevap vermiş ve bu yolda neşriyat yapan dört mesul müdür aleyhine Devlet Tiyatrosu Tiyatrosu Genel Müdürlüğü tarafradan şahsî dâva açıldığım söylemiş ve basın dâvalarına bakan Ankara Toplu Asliye Ceza Mahkemesince dâvaların duruşmasına başlandığını bildirmiştir. Soru sahibi Kâmil Boran Millî Eğitim Vekilinden hâdise üzerinde idareye taallûk eden hususlar bakımından da tetkikler yaptırmasını temenni etmiştir. Trabzon Mabusu Hamdi Orhun'un istanbul'da Veremle Savaş Derneği Kongresine vaki müdahale dolayısiyle ne muamele yapıldığına dair sözlü sorusuna İçişleri Vekili iki celse sonra tam bir malûmat verebileceğini söylemiştir. Müteakiben sözlü soruların müzakeresine devam olundu. Devlet Vekili Fethi Çelikbaş, Trabzon Mebusu Cemal Reşit Eyüboğhı'-nun antidemokratik kanunlar hakkındaki sözlü sorusuna cevap vererek demiştir ki: "Muhterem arkadaşlar, Antidemokratik Kanunlar Komisyonunun raporunun niçin yayınlanmadığı hakkında sayın Trabzon Mebusu Eyüboğlu arkadaşımızın sorusuna Başvekilimiz adına arzı cevap ediyorum. Hükümetler, hizmetlerin ifasında zaman zaman istişarî mahiyette komisyonlar kurmak arzusunu hissedebilirler. Bu mevzuda da Hükümet bir komisyon tarafından işin tetkik edilmesini istemiş, verilen raporu tetkik ettikten sonra bunun neşredilmesini muvafık mütalâa etmemiştir. Fakat bu demek değildir ki Hükümet rapor münderecatmm gizli tutulması için gayret sarfetmiştir. Bu sabah bir kanun teklifinin müzakeresi sırasında sayın Barutçu arkadaşımızın Antidemokratik Komisyon raporu münde-receatma dayanarak mütalâalarını dinlemiş bulunuyoruz. Eyüboğlu arkadaşımızı da tatmin etmek ve Hükümetin bu rapor münde-recatını asla gizli tutmak maksadı olmadığını ifade etmek için huzurunuzda getirmiş olduğum rapirun bir nüshasını kendilerine takdim ederek maruzatıma son veriyorum." Bundan sonra soz alan soru sahibi Cemal Reşit Eyüboğlu Bakanın vermiş olduğu, izahata teşekkür etmiş ve ilim heyeti raporunun efkârıumumiyeye Sân edilmesi gerektiğini söylemiştir. Tekrar kürsüye gelen' Devlet Vekili Celikbag guüları söylemiştir: . Muhterem arkadaşlar, Eyüboğiu arkadaşım çok iyi takdir ederler )çi, hükümetlerin, teşkil ettiğ ikomîsyonlarm raporunu, her saman ilân mecburiyeti, katiyen yoktur.Hükümet niçin rapor munderecatmı neşretraemi§tir? Kendilerine İngiliztatbikatından bir înisal vermekle ao'Mai nazarimizi izah etmek istiyorum. İngiltere'de bütün münferit sigortaları içtimaî emniyet sigortası seklinde h i?1! eştirmek üzere bulunan Komisyon, Hükümete sadece Beverldge'niri imzası ile reper vermiştir. Bu raporda Beverîdge ile beraber eah§an memurların adı zikredilmiştir. Bize gelen ve neşri istenen rapordaise reisle beraber bütün memurlar isin^eriıri vazetmişlerdir. Gayet basitbir hukuku âmme kaidösidir ki. herhangi bir vekâlette çalışan memur,Vekaletin aıımmffîâ,tâa.a ve hattâ hareketine muhalif mütalâ-a beyan edene, beyanda bakmamam. Su maksatladır ki Profesör" olan V. Eeveridgerapora yalnız keşsü ismini dercetmekîe raporaiı meeuliyetkıin de şahmına terettüp edeceğini söylemiştir.. B. M. Meclisinin 27 Nisan 1953 tarihindeki toplantısı: 27 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden Şevki Yazman'ın riyasetinde toplandı. Meclis Komisyonlarındaki müııhaller için oyalama suretiyle seçimler yapıldıktan sonra gündeme geçildi. Balıkesir Mebusu Müçteba Iştın'm, kanun tekliflerinin sözlü sorulardan önce görüşülmesi hakkındaki takriri kabul edildiğinden ve kiralara mütedair kanun maddelerinden bazıları henüz Bütçe Komisyonundan gelmediğinden Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu tasarısının müzakeresine başlandı. Geçen celsede müzakeresi bitmemiş olan 11 inci madde hakkındaki görüşlerini bildirmek üzere itk sözü Erzurum Mebusu Fehmi Çobanoğlu aldı. Madde, turistik otellerde yüzde 15 miktarında ecnebi mütehassıs garsonlar çalıştınlabilmesine dairdi. Çobanoğlu, teklifin lehinde konuştu. Malatya Mebusu Nuri Ocakçıoğlu, bu miktarın yüzde 15 ten az olması, Antalya Mebusu Burhanettin Onat da yüzde yirmiye çıkarılması lüzumunu savundular. Emrullah Nutku, maddenin aynen kabulünü istedi. Müteakiben Çalışma Komisyonu sözcüsü Aydın Mebusu Namık Gedik söz aldı. Tasanda tesbit edilen yüzde 15 miktarın gerekçesini nakletti. Kemzi Oğuz Anls, meseleyi prensip bakımından mütalâa ettiğini söyliye-rek, bu maddenin kabulünün yerli ve kaliteli garson yetiştirmemiz imkân-Sedat Zeki Örs, yüzde 20 miktarı tasvip ettiğini belirtti. Salamon Adato, larına set çekeceği mütalâasında bulundu. meseleyi geniş noktasından ele alarak, sadece iyi bir kanun çıkarılması lüzumu üzerinde durdu. Ziya Termen, maddenin aynen kabulünde İsrar ettiğini söyledi. Senini Yürüten, teklifin aleyhinde konuştu. Lehte ve aleyhte bir takım mütalâalar serdinden sonra verilen takrirler oya konuldu ve neticede 11 inci madde aynen kabul edildi. Eu arada Komisyonlara yapılan seçimler tasnifinin nihayetlendiği bildirildi. Buna göre 9 Komisyondaki münhallere aşağıda isimleri yaaıh olanlar seçildiler: Gümrük ve Tekel Komisyonuna Afyon Mebusu Salih Torfilli, Millî Eğitim Komisyonuna Denizli Mebusu Eyüp Şahin ile Erzurum Mebusu Emrullah Nutku, Sayıştay Komisyonuna Muş Mebusu Hamdi Dayı, Siirt Mebusu Şerife Türkdoğan ve Tokat Mebusu Hamdi Koyutürk, Tarım Komis-yonur.a İzmir Mebusu Sadık Gie, Bütçe Komisy onuna Samsun Mebusu Tevi'ik İleri, Anayasa Komisyonuna Zonguldak Mebusu Muammer Ala-kant, Dişigieri Konltsyomıria Muğla Mebusu Saraet Ağaoğlu, Dilekçe Komisyonuma Tokat Mebusu Sıtkı Atanç, Ekonomi ve Ticaret Komisyonuna Ankara Mebusu Selâhattin Benli. Selim neticelerinin açıklanmasını müteakip 12 nci maddenin müzakeresine geçildi, İleri sürülen mütalâalardan sonra maddenin Komisyona iadesine karar verildi ve vakit geciktiği için oturum tatil edildi. Meclîs, Çarşamba günü saat 15 te toplanarak çalışmalara devam edecektir. 29 Nisau 1953 -Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden M. Şevket Mo-can'm riyasetinde toplanmıştır. Oturum açılınca İçişleri Komisyonu Reisi Edirne Mebusu Riikneddin Na-sıuhloğSu söz aldı ve nüfusumuzun 18 milyonunu alâkadar eden ve- 40 bin köyü ilgilendiren, bunların idari, malî ve hukukî vaziyetlerini ıslah eden Köy Kanunu lâyihasının, Miîiî Korunma Kanununun tâdilini muta-ısammm ve Turizm Endüstricini Teşvik Kanunu lâyihalarının müzakerelerinden sonra, ivedilik ve öncelikle sörügülmosi hususunda bir önergesi okundu. Önerge oya sunuldu ve kabul edildi. Bundan,, sonra, gündemle ilgili olarak ve Ordu Mebusu Feyzi Boztepe tarafından verilmiş, ve gündemde bir defa görüşülecek isler bölümünün sözlü sorulardan önce müzakere edilmesini istiyen takriri oya sunuldu kabul edildi, Bu bölümde mevcut ve Tekirdağ Mebusu Şevket Mocan tarafından verilmiş olan subay ve memuıiarm protokolün tesbit ettiği hallerden gayri" karşılama ve uğurlamalarda bulur;amiyacaklarma dair kanun teklifinin müzakeresi yapıldı. Tekirdağ Mebusu Şevket Mocan, teklifi hakkında izahatta bulundu, Manisa Mebusu Refik Şevket înce ile Seyhan Mebusu Arif Nihat Asya bunun bir kanun mevzuu olamayacağı mütalâasını ileri sürerek bu mevzuun ancak bir temcimi olarak belirtilebileceğini Meclisin böyle mevsnüarla ilgilenmemesi gerektiğini ilade ettiler. İçişleri Komisyonu sözcümü Pertev Arat teklifin reddî mahiyetinde olan İçişleri Komisyonu kararının esbabı mycibesini isafa1 etti. Gümüşhane Mebusu Ahmet Kemal Varınca, Ankara Mebusu Hamit Şevket İnce teklifin Komisyonca nazarı-itibara ahumasıni istediler. Giresun Mebusu Arif Hikmet Pamukoğîu bu mevzuun müzakere edilmemesini idarî yollarla hallinin kabil olacağını söyledi. Tokat Mebusu" Sıtkı Atanç kanım teklifinm lyıüsakeresini istedi. Kars Mebusu Abbas Çetin, Kocaeli Mebusu Yeredoğ Kişioğlu, Konya Mebusu Hidayet Aydmed, bu rnevsu üzerinde konuştular. Müzakerelerin kifaveti hakkında verilmiş önergelerin kabulünden sonra Manisa Mebusu Refik Şevket İnce ve Tokat Mebusu Sıtkı Atanç'm kanun teklifinin müzakere edilmesine dair önergeleri oya sunuldu ve kabul olundu. Neticede kanun, teklifinin Geçici Komisyona havale edilmesine dair verilmiş olan Önerge kabul edildi ve tasan Geçici Komisyona havale edildi. Bundan sonra Maraş Mebusu Ahmet Bozdağ'm teşriî masuniyetinin kaldırılması hakkında Başvekâlet tezkeresi ye Anayasa ve Adalet Komisyonları raporları üzerinde müzakerelere geçildi. Vakit gecikmiş olduğundan yarın saat 15 te tekrar toplanmak üzere oturuma son verildi. B. M. Meclisinin 30 Nisan 1953 tarihindeki toplantısı: 30 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisi bugün saat 15 te Reis Vekillerinden Elâzığ Mebusu M. Şevki Yazman'm riyaseti altında toplandı. Oturum açılınca üyelerden bazılarına izin verilmesi hakkındaki Büyük Millet Meclisi Riyaseti tezkeresi okundu ve kabul edildi. Bundan sonra gündemle ilgili ve Tokat Mebusu Halûk Ökeren ve Antalya Mebusu Ahmet Tekelioğlu tarafından verilmiş ve kanun tekliflerinin sözlü sorulardan önce görüşülmesine dair önergeleri oya sunuldu, kabul edildi. Adalet Komisyonu Reisi îzmir Mebusu Halil ÖzyÖrük tarafından verilmiş ve gündemin iki defa görüşülecek işler bölümündeki Türk Ceza Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkındaki kanun teklifinin bu bölümün sonuncu maddesi olarak ivedilik; ve Öncelikle görüşülmesine dair olan önergesi de oya sunuldu ve kabul olundu. Gündemle ilgili diğer bir önerge de Çay Kanununun 12 ncİ maddesine bir fıkra ilâvesi hakkındaki kanun teklifinin. Bütçe Komisyonuna verilmesine dair Bütçe Komisyonu Başkanı Bursa Mebusu Kenan Yılmaz tarafından verilen önergenin de kabulünden sonra önceki celselerde görüşülmesine başlanmış olan ve geçen celsede Komisyona gitmiş olan üçüncü ve sekizinci maddeler gelmiş olduğundan okundu, kabul olundu. Bundan sonra 12 nci madde üzerinde müzakerelere geçildi. Bu maddenin tayyedil-mesi hakkında verilen önergelerin kabulü ile madde Komfisyona verildi. Bundan sonra 13 üncü madde üzerinde müzakerelere geçildi. Bu maddenin tayyı hususunda ve kifayeti müzakere hususlarında verilmiş Önergeler vardı. Bunun üzerine söz alan Devlet Vekili Fethi Çeiikbas şu izahatta bulundu: Muhterem arkadaşlar, Komisyon sözcüsü bir nokta üzerine bilhassa tevakkuf etmiş bulunuyor. Bu kanunun şevki sebebi evvelemirde memlekete fazla turist celbetmekten ibarettir. Eğer memlekete fazla turist celbedebileeek olursak memleketimizde eğlence yerleri miktarı artacak, lokantaların miktarı artacak, bu artış dolayısiyle şevki merak ve normal hayat yaşama ihtiyaeiyîe bizim eğlence yerlerine de turistler gitmek ihtiyacım duyacaklardır. Paris'te her seviyeden tam mânasiyle turist denen seyyahları tatmin edecek çeşitli eğlence yerleri vardır. Buraya gelenler normal olarak yaşayışlarını idame ettirmek isterler, bu seyyahların geldikleri yeri yadırgamamaları icabeder. Bunlar bu gibi yerlerde eğleneceklerdir ve ondan sonra acaba burada nasıl eğleniyorlar, Türk mutfağı nasıldır, Türk eğlence yerleri nasıldır diye oralara gitmeğe bağlıyacaklardır ve orada Türk çalgıcılarını, Türk oyuncularını seyredeceklerdir ve bu suretle buralarda çalışan çalgıcılar, sanatkârlar fazla turist celbetme-ğe imkân bulabileceklerdir. Turistler bu memleketteki eski eserleri görmeğe, bizim yaşayış tarzlarımızı görmeğe ve nihayet bizim eğlence yerlerimizi görmeğe gelecekler. İşte o zaman bizim eğlence yerlerinde çalışan Türk çalgıcılarının bugünkünden daha fazla miktarda ve hattâ daha fazla ücretle çalışmalarına imkân hasıl olacaktır. Aksi takdirde turistin gelmesine mani olacak, binnetice turistin normal yaşama imkânlarım selbedecek şeküde hükümler sevketmek, bidayetten kapıyı kapamak demektir. Bu Turizmi Teşvik Kanunu sayılmamalıdır. Bu itibarla maddenin aynen kabul edilmesi, bizzat Türk çalgıcılarının menfaatleri icabıdır. Bu sebeple yüksek heyetinizin bunu kabul etmesini rica etmekteyiz arkadaşlar." Bundan sonra kifayeti müzakere takriri oya sunuldu, kabul edildi. Madde hakkında verilmiş olan önergelerden maddenin tayyı hakkında olan Önerge oya sunuldu reddedildi. Bundan sonra maddeler üzerinde müzakerelere devam olundu. Diğer maddelerin kabulünden sonra 29 uncu madde üzerinde müzakereler yapılırken vaktin gecikmiş olmasından dolayı Başkan oturuma son verdi. Çünkü bu, onun eski huyudur; hazır ortada Millet gazetesinin uydurduğu havadisler varken, bunu netleri sureti haktan görünüp istediği gibi tefsirde ve iktidara hücumda kusur etsin?... Bu çapta bir mesele; usta bir tezvirc-İnin eline zo.c guçer.!.. İşte bunun içindir ki biz de "Artık bitsin bu fitne!" diye bu sütunları yazmak mecburiyetinde kaldık!... Kendileri müteessir olacak ama, mz söylemeye mecburuz : Cumhurbaşkanımızla, Başvekilimiz arasındaki münasebetler her zamanki gibi dostane ve en iyi bir şekilde devam etmektedir. JTİç bir zaman en ulak bir pürüz dalı1, o.imuş değildir; zaten böyle bir şey olmasına da îmkftri ve ihlimal yoktur. Milletin sevgisine ve itimadına dayanan Demokrat Parti iktidarı daima sapasağlam ayakta ve vazifesi başında ve yine bu memleketin iyiliği' için a-zimle çalışmakta ve muvaffâkiyetten müvafîaMyete ulaşmaktadır. Tezvircilev belki bu haberierimizd an dolayı hüsran duyacaklardır ama, bunlar birer hakikattir. Boşlar Dolarken Yazan : Nadir Nadi 10 Nisan 1953 tarihli Cumlıuriyet'ten : Hükümete yeni giren Bakanlar halk efkârının umumiyetle iyi, dürüst, çalışkan, bilgili ve gahs-iyet sahibi olarak tanıdığı kimselerdir. Bunlardan Rıfkı Salim Burçağı Siyasal Bilgiler Fakültesinde profesörlük etmiş, düşündüğü gibi yazan, yurdsever bir vatandaş biliyoruz. Politika hayatının başlangıcında, bundan bir buçuk yıl önce Burçak temiz bir imtihan geçirmiş, Parti kongresi tarafından genel kurula seçildiği zaman, bakan olmasına rağmen, tid vazifeden birini tercih etmek durumunda kalınca tereddütsüz bakanlıktan ayrılarak parti emrinde daha gentfcrişsiz bîr hizmeti seve seve kabul ct-mişîi. Asîmda belki o kadar mühim sayılması gereken bu jest, sayın Bur-cağın bir şatafat adamı olmadığını be-lirtmesi itibariyle dikkat çekicidir. Yeni Devlet Bakanlarından Fethi Çe-likbaş da iyi yetişmiş, genç yasında bilim alanında başarı kazanmış bir vatandaştır. Politika hayatının ilk aylarında o da temiz bir imtihandan ge& mis, kendisine hükümete girmesi tekli! edildiği zaman, birlikte çalışacağı arkadaşlarını yakilıdan tanımaksızın vazife kabul edemiyeceğini söyliyerek özür dilemişti. Bu gibi ufak hareketlerin politika hayatında bazan büyük mânaları vardır. Bakanlık sandalya-sıua burulmak uğruna bir çok kimselerin göbek attığını görmeğe alışmış bir çevrede bunları gözden kaçırmamak gerektir. Gümrük ve Teke! Bakanlığına geüri-lers Emin Kalafatla Çalışma -Bakanlığına getirilen Hayreddin Erkmen'i de kültürlü ve vazifesever arkadaşlar ola-lak tanıyoruz. Bunlardan birincisi u-r.v.n yıllar maliye mesleğinde tecrübe görmüş, Bütçe Encümeni sözcülüğü gibi oldukça nankör ve tatsız bir vazifesi başarı iie görmüştür. İkincisi nisbetea çok genç olmada beraber Meclis çevrelerinde ciddiliği ve çalışkanlığı ile arkadaşlarının sevgisini kazanmıştır. Yeni Bakanlardan şahsiyeti hakkında en 7 bilgimiz olan zat sayın Celâl Yardımcıdır. Başkanlık kürsüsünde maalesef bazı bocalamalarına şahid olduğumuz değerli hukukçumuzun hükûmeite daha istikrarlı bir hüviyete kavuşmasını dileriz. MfemJefcete ve dolayısiyle partilerine fciunet agkiyle sayın Menderes hükümetinde yer alan genç arkadaşlarla önümüzdeki hizmet yılı boyunca şerefli bir imtihan geçirmek uğruna ellerinden gelen gayreti esirgemlyeceklerin.? inanıyoruz. întıhabmdaki isabetten ö-Un ii yakın bir zamanda Başbakanı tebrik etmek biaim için ancak bir seving vesilesi olacaktır. YiJmz şu var ki, hükümetin muvaffak ciması, Bakanların teker teker iyi, çalışkan, kabiliyetli insanlardan segjl-nıesiyle gerçekleşemez. Büükûmet bağanları için şahsî değer lazımsa da kâfi değildir. Ayrıca beraber çalışmak, beraber çalışmanın şartlarını daima yürürlükte tutmak, ahenkli bir işbirliği esasına bağlılıktan bir an ayrılmamak da gerektir. Yeni Bakanların katılma-eiyle taze bir kuvvet 'kaynağı daha bu-lan Menderes hükümeti, bilhassa bıi .bakımdan zayıf düşünmemeğe dikkat etmelidir, garkta takım halinde çalışmanın usulleri pek bilinmediği gini bu çeşit çalışmaların faydası da iyi takdir edilmez. Halbuki şahsiyetin tezahürü muhitteki istidada bağlıdır. Muhit ne derece insicamlı bir manzara gö3-terirse şahsiyetler de o nisbette imkânlarının azamî haddi ile cemiyet? hizmet edebilirler. Bu, hükümetten bağlıyarak Meclise, basma ve halk efkarına Scadar küçük büyük her topluluk için doğrudur. Demokrat Parti iktidarının seçmenler önünde hesap vermesine bir yıl kala hükümette yapılan değişiklik bu itibarla ayrıca mühimdir. Ara yerde böylesine büyük ölçüde bir başka değişikliğe başvurmak faizce rriümkün olamıyacaktir. Sayın Menderesin gelecek seçimlere şimdiki hükümet -kadrosiyle girmesi bir zaruret gibi görünüyor. Halk efkârının bunu böylece bilmesinde biz yalnız Demokrat Parti hesabma değil -memleket menfaatleri bakımından da fayda umuyorum. Eski Dost Y-asan : Nadir Nadi 14 Nisan 1953 tarihli Cumlmriyetten: Davetli olarak üç gündür yurdumuzda bulunan Federal Almanya Bundesta^ üyelerinden yedi kişilik grup dün öğleden sonra Büyük Millet Meclisini ziyzret ettiği zaman millet ve] çillerimiz tarafından sürekli alkışlarla karşılandı. Geçen yıl Almanya'ya giden Türk heyetinin orada gördüğü sıcak kabulü yakından bildiğimiz için m i safirlerimize burada gösterilen tezahüratı iki mil-lf-i. arasındaki 'karşılıklı sempati duygularının çok tabii bir belirtisi sayıyor ve tarih boyunca daima ileriye doğru gelişen Türk - Alman dostluğu hesabına memnun oluyoruz. Milletleri bir arada dostça münasebetler kurmağa ve yaşatmağa götüren tarihî zaruretler bugün her zamandan daha ağır basmağa başlamıştır. Devrimizin şartlan küçük devlet - büyük devlet farklarını gittikçe ortadan kaldıracak gibidir. Birinci cihan harbin öen öncesine kadar dünyayı nüfuz bölgesine ayırmak ve bu bölgelerde ekonomik bir hâkimiyet kurmak uğruna devamlı çatışmalar olağan sayılıyordu. O devrin politika s;stemi.bu temele göre 'kurulmuştu. Çatılma kombinezonlarına girişen devletlere büyük devlet deniyordu. Birinci Cihan Harbi «ski sistemi sarsmış, ikincisi ise hemen te-moJ inden yıkmıştır. Bugün filan devletler manzumesiyle çatışmak gibi birbirinden az çok farklı menfaat kombinezonlarına artık imkân yoktur. Bü-yûl- devlet kavramı da tarihe karışmak üzeredir. Devrimizin temel meseleleri, millî hürriyetleri ve insan haklarım korumak, dünyayı korkusuz yagrmlır bir hale getirmek, eşit haklı bir barışa kavuşturmak noktaları et-rafırda toplanmaktadır. Her milletin aslında iyi olduğu prensip! ortalığa günden güne yayılmaktadır. Misafir heyete başkanlık eden Profesör Fritz Baade öün Meclis kitablığm-da vaotığı güzel konuşmada Türklerin meziyetlerine dair samimî görüşlerini açığa vurdu. 1934 ten 1946 ya kadar uzun yıllar aramızda yagıyaıı sayın Profesörün müşahedeye dayanarak söylediği sözleri dikkatle dinledik. Muhtelif vesilelerle kendisinin yakından gördüğü gibi Türkler de Alman milletinin iyi vasıflarını takdir ederler. Ve bu millete karşı bir yakınlık duy-gıjsu beslerler. Atatürk çökmüş bir imparatorluğun enkazım temizlemek işini üzerine almişli. Buna, Türk milletinin kalbinde her türlü emperyalist emelleri söndürmek suretiyle muvaffak olmuştur. Türk milleti, başka milletleri boyunduruğu altmda bulundurmak istemediği gibi, başka milletlerin de kendisinin altına almalarına müsaade etmes:. Türk milletinin başkalarının topraklarında gözü yoktur. Kendi millî topraklarında sulh ve sükûn -içinde serbest yaşamak azmindedir." Celâl Yardımcı, Meclis Reis Vekilliği SJîativ'e çok fena bir imtihan geçirmiştir. Beş yeni vekil arasında tâyini u-rnumî bir tasviple karşılanmayan yalnız odur. Öyle umarız ki Celâl Yardımcı, Meclis Reis Vekili sifatiyle ıı y.andırdığı fena tesiri düzeltmeğe ve Devlet Bakanı aıfatiyle memlekete faydalı olmağa çalışacaktır. Bunun i-eih icap eden fikir ve tecrübe sermayesi Celâl Yofdımcı'da vardır. Kendi kendini sıkı bir kontrol altına alırsa, yepyeni bir sima ile umumî hayatımızda yer alabilir. Hükümet Keisi Adnan Menderes, fena tecrübelerden ders almak kudretine âzami derecede sahiptir. Siyası şahsiyeti dikkaie lâyık bir tekâmül halindedir. Osu henüz kırk yaşlarında bulunan arkadaşlariyle iyi vazife taksimi yaparak, takım halinde çalışmanın iyi numunelerini ortaya koyması ve takım takım dertlerimize deva aramağa tam hızla girişmesi beklenebilir. Atlatılan, buhrandan ve gerilişe ve entrikaya karşı kazanılan esaslı zaferden sonra biz, millî mukadderatımız hakkında büyük bir nikbinlik duyuyoruz. Türkiye, her sahada güzel bir istikbale namzettir. Memleket o kadar sür'atls terakkiye devam edecektir kî dür. şikâyet ettiğimz bir takını haller, yarın gözümüze, tarihten evvelki devirlere ait imiş gibi uzak görünecek, her tuttuğumuz altın olacaktır. Yeni Kabine dedikoduları Yazan : Selim Ragıp Emer, 10 Nisan 1953 tarihli Son Posta'-dan ; Bir müfidettenberi Kabinede yapılacağı herkesçe bilinen ve her vatandaş tarafından söylenen değişiklikler şu anda yapılmış ve bitmiştir. B'i suretle işletmeler Bakanı Samed Agaoğlu, Millî Eğitim Bakanı Tevıik İleri ve Devlet Vekili Muammer Ala-ksnd'm iştifalariyle onlardan açılan mevkileri, sırasiyle, Giresun Mebusu Hayreddin Erkmen, Erzurum mebusu Kıfkı Salim Burçak ve Burdur mebusu Fetlıi Çelikbag almışlardır. Ayrıca Vekâletle idare edilen Gümrükler ve Te kel Bakanlığını da Emin Kalafat deruhte etmiştir. Bunun dışında lâğvedilen Başbakan yardımcılığına ait vazifeler İki devlet vekili arasında taksim edildikleri için diğer Devlet Vekilliğine de Ağrı mebusu Celâl Yardımcı getirilmiştir. İkinci Adnan Menderes kabinesinin tâdili ve münhal .bulunan iki açığının kapanması suretiyle vukubulan bu si asî ameliyenin milleî; ve memlekete hayırlı neticeler getirmesini temenni ederiz. Yeni Vekillerin her biri ayrı ayrı kendilerine has bir takım meziyetlerin sahibi bulunmaktadırlar. Üzerlerine bina edilen ümitlerin boşa çıkmmaasının gıllügişsiz birçok vatandaş gibi, bizi de ziyadesiyle memnun bırakacağını belirtmek vazifemizdir. Bunun üstünde yine her şeyden fazla memnun olduğumuz cihet; kabine tâdili hakkındaki rivayet ve dedikoduların bu suretle hitam bulması ve memleketin haklı olarak muhtacı bulunduğu fikir huzuruna kavuşmasıdır. Her politika hâdisesi gibi ikinci Adnan Menderes kabinesinde vukubulan bu değişiklikle de, bilvesile bir takım tefsirlerden, sonra da ortaya bir takım hükümler çıkmıştır. Bu suretle iddia olunmuştur ki, Sâmecİ Agaoğlu ve Tevfik ileri siyasî bir vela-sizîığa kurban gitmişlerdir ve durumları aemmıya lâyıktır. Bir diğer ifadeye göre ise politika tesadüflerinin kendilerini yükselttiği mevkilerin kadrini takdir edemiyen bu iki insan, Adnan Menderes kabinesi i-cinde şahsi ve parti prensiplerine uy-niiyan bir politika tezgâhı kurmug ye D.P. ve iktidarının az daha umumi efkâr nazarında itibardan düğmesi tehlikesini yaratmışlardır. Binaenaleyh uğradıkları â&ıibetle, sadece, kendi kazdıkları kuyunun içine düşmüşlerdir. Bir parti ekseriyetine dayanan bir hükümet içinde vazife almış bîr parti üye sinin kendi nar ti prensiplerine ria yet göstermesi zaruridir. Şayet, iddia olunduğu gibi, bu iki zat, parti umdelerinden hakikaten ayrılmışlara a,bunu en iyi takdir mevkiinde bulunan yüksek parti kademesi haklarında gerekli 'kararı almak mevkiindedir. O zaman yalnız hükümet içindeki vaziyetleri değil, ayrıca partileriyle olan münasebetleri de bahis mevzuu olmak icap eder. Sâ.med Ağaoğlu ile Tevfik Heri hükümetteki vazifelerinden istifa ederlerken böyle bir hal derpiş olunmamıştır. Dernek ki hükûmeî.ten ayrılmaları için yakıştırılan bu mucip sebep varid değildir. Yani birer Vekil olarak, belki ktrar gösterememiş olabilirler anıma, pnrt ileriyi e prensip ihtilâfına düşmemiş oldukları, yukarıki silsilei mantıkiye ile, meydanda bulunmaktadır. Skmed Ağaoğlu ve Tevfik İlerinin istifaları bahis mevzuu olurken, Birleşik Amerikanın bir zamanlar deniz nıü.s-teşarlığını ifa eden ve sonra Millî Mii-dr.faa Vekili "Frank Knox" un vefa-tiyle ona bir haief düşünüldüğü zaman otomatik olarak bu Vekâlete getirilen James Forrestal'in hayat ve akıbetini hatıra getirmemek mümkün değildir. Bn-aktığı notlardan hazin bir hatıra külliyatı meydana getirenlerce bu eserin kapağına büyük harflerle yazılan satırlarda şu cümleler okunur : Nüfuzlu görüşüyle dünyayı ve Amerika'yı kurtaran ve bugün heykeli "Petı-tagone - Amerikan Erkâmharbiye dairesi" nin methaline dikilmiş 'bulunan adamın mücadelesi ve ölümü... Basit bir kabine değişikliğini bu dereca büyük bir dünya hadisesiyle mukayese etmenin uygun düşüp düşmiyeeeğı bir takdir meselesidir. Bunu böylece kaydettikten sonra de inek istediğim şudur ki, politika alanı çok defa, bir takım günlük ilcaîar-îa yapılmamak istenileni yaptıran ve yapılmak gerekli olanı da geri bıraktıran bir tuh al âlemdir. Bu âlemde gençliğini ve bu gençliğin bütün enerjisini 1944 -1949 a kadar beş" sene müddetle hesapsız harcayan çelik iradeli bir adam; bir türlü görmek istemiyen memleketine komünizm tehlikesini gösterip anlatmak yolunda dâvasının düşmanları tarafından amansız bir takibe uğrayarak asabî ve sinirleri bitkin bir halde kendisini bir Amerikan (Gratte-Ciell nîn yirminci katından kaldırıp caddeye fırlatmak suretiyle mahrum kaldığı huzura kavuşmuştur. Bu adamın bütün kabahati, "Her şeyin üstünde Amerika" demek ve talihsizliği de, Amerikayı sevenlerin enaz kendileri kadar bu adamın da Amerikayı sevebileceğini bir türlü kabul etmek istememeleri olmuştur. Bu bakımdan Sâmed Ağaoğlu ve Tefik lleri'nin bence hiç bir acınacak ta-raîlari yoktur ve onlar, böyle bir merhamet dilenciliğinden müstağnidirler. Hakikat şudur ki, bu iki zat, bundan bir müdet evvel üzerlerine bir memleket vazifesi almış ve bunu başarını-ya çalışmış ve bunu başarmaya çalışırken yeraveni bir ilca ile saf dışı kalmışlardır ki, bu da, bu alanda, ne birinci, ne de sonuncu bir tecelli olacaktır. Uzun vadeli siyaset Yazan : A. E. Yalman 16 Nisan 1953 talihli Vatan'dan Eğer bu sene hububat ve pamuk fiat-lan geçen seneki seviyede olsaydı, ö-c'.t-me zorluğu çekmiyecektik. İthalâtınızdan mühim bir fcısminm istihsal vasıtaları ve fabrika tesisleriyle alâkalı olmasına rağmen, ödeme muvazenemi;: sarsılmıyacakti. Dünyanın her taralında iyi mahsuller alınması ve fiat-lann düşmesi, bizim için türlü.türlü zorluklar yarattı ve bizim gibi gelişme halinde bulunan bir memleketin uzun vadeli bir iktisadî siyasete sahip olması icap edeceğini bize gösterdi. Son senelerde yüzlerce milyon kıymetinde makine ithal ettik. Hiç bir memleket bunları normal Ödeme rnüvazene-sryle karşılıyamaz. Hele memlekette bivdenbire para bollanır ve istimlâk eşyasına olan ihtiyaç ve rağbet basdön-dürücü bir süratle artarsa... İlk eğitim ve halk eğitimi seferberliği, şevkli bir halk hareketi haline getirilmelidir. Amerikalıların Nato karargâhım kurmakta kullandıkları sağlam paviyonlardan binlercesi, her köye u-zuıı yıllar dayanacak okul binası hizmeti görür. Böyle bir seferberliğe milletlerarası teşkilâtların birçoğu yardım eder. Sürümü yüz .bini aşan gündelik gazete, bir inkılâpçı gazetedir. Sadece bu mi-sa! iLkeğitimde yontulmuş kafanın yobazlık elinden kurtulmuş olduğunu gösterir, istisnaları ve hastaları bir yana i&ıraSşınız : İnsanlığın tejc mucizesi terbiye'dir. Terbiye'yi kaldırınız, birkaç nesil sonra Afrika yabanileşir ve Afrikaya döner. Terbiye'yi Afrika'ya sokunuz Yamyamlar artık adam yemezler ve Mısır'daki Hudey.bîler halk mukaddesatını sömürmezler. Afrika, Amerika o'ur. Tanzimat'tan beri Garplılaşmak, bir devlet meselesi, nihayet, olsa olsa, bir yüksek sınıf meselesi sanılmıştır. Yeni nizam, bir millet meselesidir. Tanzimat'tan beri bunu anlamadık. Hâlâ bu anlayışsızlığın cezasını çekiyoruz. Derebeyliği de, kabile ve aşiret sistemini de, irticai da, hepsini likeğitim tasfiye eder. İlkokul, memleketin yüzünü geleceğe çevirir. Bir yandan da halk eğitimi ile bu çocukların analarını babalarını cehalet ve taassup hastalığı nöbetleri geçirmekten kurtarırsınız. Sivil devlet okullarından başka bütün beyin ibozucu, ruh 'karartıcı fesat ocak kapatınız. Her vaiz etmek, her hutbe okumak hakkı olanın ilkokulda öğrettiklerimizden imtihana çekiniz. Layisizmin mânası ne olduğunu bilmı-yone, halk ile ilgili hiç bir vazife vermeyiniz. Bu seferberliği baltalamağa kalkışan sefil ve alçak politikacıları kendi partinizden kovunuz ve bütün partileri bu sefil ve alçak politikacılardan kurtulmağa çağırınız. Mîllî kurtuluş idealistleri, bir ordu gibi toplanınız ve bir ordu gibi yürüyünüz, inanç kuvveti denen yaratıcı ve yendîrici kuvvet sizdedir. Yürüyüşü rıüz karşısında irticaın nasıl korku sa-rjsi ile benzi attığını göreceksiniz. Çünkü o aşağı bir tüccardır Biv istismarcıdır. Bir kazancadır. D uır korkaktır. Biz idare, eğitim ve bütün kadroları siviîleştirdi'k. Garp mektebini bu kadrolara hâkim kıldık. Halkt büyük harekete katmak vazifesini yapamadık. Onun sıkıntı ve gayretleri içindeyiz. Halkı aldanma illetinden kurtarmalıyı.;. Eu illet onu sıtmadan da, frengiden de, veremden de daha fazla kemirmektedir. Cehaletten beter hastalık keşfoîuh-mamıştir. Biz daha beterini keşfettik : Cebaieti kara taassup istismarcısının emrine vermek! Memleket ölçüsünde bir yıkılışın soğukkanlı seyirciliğini yapıyoruz. Bir gün Kominform usulü isyanların kanlı tasfiyeleri içinde bu sözleri batır-lamaklığımız bir fayda vermez : Halkı ve halkın, çocuklarını kurtaralım ve Türkiye'yi, aldanışlar ieinde, bir topluluk intihan manzarası almaktan koruyalım. Parlâmento heyetimizden 6 kişilik bir grup, pazar günü uçakla şehrimize gelmiş bulunmakla idi. Diğer bir grup ta Beyrut'tan itibaren kara yolu ile memlekete dönmektedir. 9 Nisan 1953 Washington: İstanbul Vali ve Belediye Reisi Prof. Fahrettin Kerim Gökay uçak -değiştirmek iein New York'ta 'usa bir duraktan sonra dün Washington'a gelmiştir. Dr. Gökay Vasington bava alanında Türkiye'nin Birleşik Amerika Büyük Elçisi Feridun Cemal Erkin vs Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı Türk, Yunan ve îran masaları Başkan Vekili V/üIiam C, Baxte tarafından karşılanmıştır. Gökay bir aylık ziyareti esnasında A-merikan amme idaresi çalışmaları ile belediye işlerini tetkik edecektir. Bu ziyareti esnasında Gökay Birleşik Amerikanın tanınmış piskoloğlan ile görüşecek, akıl hastana nelerini ziyaret edecek ve 4 Mayıstan 8 Mayısa ıkadar Los Angeles'de Psişiatri Birliğinin toplantılarına iştirak edecektir. Çarşamba günü Vaşington belediyesine mensup resmî şahsiyetler tarafından kendisine şehrin "Anahtarı" tak-dira edilecek ve Türkiye Büyük Elçiliği tarafından şerefine verilecek bir resmî kabulde hazır bulunacaktır. 10 Nisaıı 1953 Ankara: Büyük Britanya Dışişleri Vekili Ekselans Anthony Eden'in raahtsızhğı münasebetiyle sayın Başvekil Adnan Mende) es ile müşarünileyh, arasında olunan telgraflar aşağıdadır : Sayın Başvekil Adnan Menderes'ten Ekselans Anthony Eden'e : Bir an evvel iyileşmeniz hususundaki halisane temennilerimiz sunar ve en samimi hissiyatımı teyid eylerim. Ekselans Anthony Eden'den Sayın Başvekil Adnan Menderes'e : Nazik telgrafınıza ve iyi temennilerinize samimiyetle teşekkür ederim. Ziyaretimden sarfınazar etmek mecburiyetinde kaldığımdan dolayı çok müteessirim. Büyük Britanya Dışişleri Vekili Ekselans Anthony Eden'in rahatsızlığı münasebetiyle Saym Dışişleri Vekili Prof. Fuad Köprülü ile müşarünileyh arasında teati olunan telgraflar aşağıdadır: Sayın Dışişleri Vekili Prof. Fuad Köprülü'den Ekselans Anthony Eden'e : Ekselansınızın rahatsızlığını büyüK teessürle öğrendim. Bir an evvel iyileşmenizi samimiyetle temenni eder halisane hissiyatımı teyit eylerim. Ekselans Anthony Eden'den Saym Dışişleri Vekili Prof. Fuad Köprülü'ye : Nazik telgrafınıza çok müteşekkir ve minnettarım. Türkiye'de size mülâki olamadığımdan pek müteessirim. 11 Nisan 1933 Paris: gark dilleri mektebinin idarecisi ve enstitü üyelerinden M. Henri Masse dûn gece tezyini sanatlar sergisinde "Fatih Sultan Mehmet Devri" hakkında bir konferans vermiştir- Fransa Türkiye Komitesinin himayesi altında verilen bu konferans Millt Eğitim Vekili ile Türkiye Büyük Elçisinin temsilcileri tarafından da dinlenmiştir. Konferanstan önce Türkiye'de zarar gerenler için para toplanmıştır. Waşinston : Amerika'yı ziyaret etmekte olan İs-tenbul Vali ve Belediye Reisi Oro:. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, bugün A-merika Cumhurreisi Gen. Eisenhower ile refikasına antika bir halı ile, el ile işlenmig gümüş tabaka ve Türk lokumu hediye etmiştir. Hediyeleri Beyaz Saraya götüren İstanbul Valisine, Türkiye'nin Washington Büyük Elcisi Feridun Cemal Erki:ı refakat etmekteydi. Gazetecilere verdiği bir beyanatta Büyük Elçi şunları söylemiştir : "Prof. Göka.y, General Eîsenhower'e hükümetinin selâmlarını getirdi" Türk Liderleri General Eisenhover'in Liderli, irine karşı büyük bir itimad beslemekte ve bu sayede dünyada yıkılmaz ve birleşik tek bir cephenin Jîürulacağına kani bulunmaktadırlar, 12 Nisan 1953 Paris: Geçen 23 Ocak'ta Tezyini Sanat Müzesinde açılan muhteşem Türle Sanat Sergisi bu akşam kapanmıştır. Türk mü-zeleriyle birçok Fransız ve ecnebi koleksiyoncular tarafından gönderilen 800 eserin teşhir edildiği vitrinlerin önünden 40 bin .seyirci geçmiştir ki bu rakam rekor teşkil etmekledir. Paris'te bu derece mühim olan bu iik sergi. 12nci asırdan 17 nci asrın sonuna kadar, müslüman medeniyetinin ort jinalitesini halka tanıtmıştır. Silâh, oy-aıa işleri, minyatürler, el yazıları, parlak halı ve kumaşlar ve seramikler büyü!; hükümdarların tarihi hatıralarım canlandırmakta idi. Mimarî sanat da unutulmuş değildi. Filhakika, Türkiye'de çekilmiş resimler, imparatorluğun muhtelif bölgelerindeki dini ve özel binaların sağlamlığım ve azametini aksettirmekte idi. Birçok sanatkar ve şahsiyet, Marsan pavyonunda teşhir edilen bu şaheserleri seyretmeğe gelmişlerdi. Vincent Auriol, Millî Eğitim Vekili An-dra Marie, Güzel Sanatlar Vekili Cor-nu, resmî açılışta vitrinlerin önünde u-zurı uzun durmuşlar ve hayranlıklarını zap ted emem i ş lerd ir. Bütün Paris, hattâ eyalet basını Türk sanatının ihtişamına uzun makaleler hasretmiştir. "Paris Presse" şöyle demektedir : Türkiye müzelerindeki yüzlerce §ahe-se*1 Boğaziçi kıyılarından Marsan pavyonuna getirilmiştir. Biz bu sanatı iyi tanımıyorduk. Şimdi ise parlak renklerini, seramiklerde, minyatürlerde ve el yazılarında olduğu kadar kumaşlarda ve en basit seccadelerde kendini gös teren hayret verici tenevvüü müşahade ettik. Her devre ait silâhlar fevkalâdedir. Bunlar nadide madenlerle işlenmiştir. Seyircileri daha ziyade minyatürler çekmiştir. Bizce Türk sanatının .en büyük orijinalitesi, el yazıları r- d ad ir. Parisien Libere , Tezyini Sanat Müzesinde teşhir edilen eserler mütecanis bir bütün teşkil etmekledir demektedir. Ge Matin Le Pays" gazetesi de şunları yazmakladır : Boğaziçi sahillerinden gelen ve bazıları tarihî hatıraları canlandıran .bu şaheserler hakkında uzun uzadıya yazılabilir. Onlan seyretmek bize kâfidir. Mimarî sanat unutulmamıştır. Resimlerde misalleri görülmektedir. Bütün bu şaheserleri hayranlıkla seyrettik." Le Monde söyle demektedir : Tezyini Sanat Müzesinde 13 üncü asırdan 19 uncu asra kadar Türk sanatının nadide eserleri teşhir edilmiştir. Afrın başındaki Müslüman Sanat Sergisinden beri ilk defa olarak Paris'le îslâmiyetin dört büyük eserlerinden birini seyretmek imkânını bulduk. Combat gazetesinde şu satırlar yer almıştır : Bir meöeniyeti aksettiren sergi. Tezyini Sanat Müzesinde sadece bir tarihin muhafaza edilmiş delillerini görmedik, aynı zamanda bir milletin yaşadığını hissettik." 14 Nisan 1953 Napoli : Napoli'ye dün gelmiş olan Türk güreşçileri bu gün sabah ve akşam iki antrenman yapmışlardır. Dünya Greko-Romen Güreş Şampiyonası cuma günü saat 11 de merasimle baslıyacaktii'. Bugün ayrıca Sovyet kafilesinden bir grup ile İsrail ve Lübnan güreşçileri d î Napoli'ye gelmişlerdir. 15 Nisan 1953 Ankara: Altlığımız malûmata göre, halen açık deniz gezisinde bulunan Savarona okul gemimiz, Cebelüttarığa uğrayarak. ÎEpsnya'nın Atlantik sahilindeki İspanyol Deniz Harp Okulunun bulunduğu Marin Limanım 12 Nisan 1953 günü ziyaret etmiştir. Ziyaretin ilk gününde gerek halk, gerekse resmî makamlar taralından çok büyük alâka gösterilmiş, okul gemisi kumanıianiyle askeıi ve sivil erkân taralından karşılıklı ziyaretler teati edilmiştir. Geminin îi-rnsnda bulunduğu müddet zarfında subay, öğrenci ve erler için zengin bir ağırlama programı tatbik edilmiş ve şehrin tarihî mahalleri, müzeler ge^-dirilmiştir. Bu meyanda bir muhriple Vigo şehrine bir gezinti tertiplenmiştir Ayrıca gemi personeli ve öğrenciler için danslı partiler verilmiştir. Mahallî gazeteler bu ziyaret münasebeti; le dostane neşriyat yapmışlardır. Gemi 14 Nisan 1953 tarihinde Fransa'nın Brest limanına müteveccihen hareket etmiştir. Filâdelfiya : İ*cı gündenberi burada bulunan îstan-bul Valisi Fahrettin Kerim Gökay'm Fİlâdelfiya'da dikkatine çarpan, şeylerden biri de otomobil kornasından mütevellit gürültünün fazlalığı olmuştur. İki sene evvel çıkardığı bir kanunla istanbul'da korna yasağı ihdas ettiğini, bundan çok iyi neticeler aldığım söyleyen Gökay, kabili tatbik olup olmadığını Bilmediği için, aynı şeyi Filâ-delfiya'ya. da tavsiye edem iyece îtin i söylemiştir. Gökay buraya pazartesi günü Wasniug. ton'dan gelmiştir. 16 Nisan 1953 Belgrad : 1953 yılı içinde, Türk, Yugoslav ve inar. sporcuları arasında bir serî, futbol, basketbol ve bisiklet müsabakaîa-rı yapılacaktır. Yugoslavya - Yunanistan futbol 9 Mayısta Belgrad'ta yapılacak, Türk ve Yugoslav takımları ise 5 Hazkan;-da istanbul'da karşılaşacaklardır. Belgrad - Ankara futbol maçı da Haziran ayı içinde Ankara'da yapılacaktır. 11 ilâ 18 Ekim tarihleri .arasında İstanbul'da yapılacak olan "îstantmî Kupası" basketbol maçlarına Yunan ve Yugoslav takımları da iştirak edeceklerdir. Bu maçlara iştirak edecek diğer memleketler, Fransa, italya, Mısır, Lübnan ve İsviçre'dir. Sn-bıstan ve Makedonya bisiklet kulüpleri kendi sprocularının da Nisan ayında yapılacak Selanik - Atina ve Te-m-mux ayında da îstanbul - Ankara koşularına iştirak etmelerini temin ımaksaâyle alâkalılarla temas halindedir. Londra ; Tüıkiye'nin İngiltere'den mal ithal et-rpemek kararı üzerine vaki suale Pe-ter Thorney Croft bugün Avam Kama-lasında cevap vermiştir. Tür'nye'r.'n. ticaretinde bir muvazene temin etmeli gayesiyle ithalâtta bulunduğu memleketler arasında bir ayarlama yapacağı hakkında İngiltere Ticaret Vekilinin beyanatını hatırlatan Thorey Crolt "Ben Türkiye'nin bu kararını, Avrupa iktisadî teşkilâtına dahil bir memleket olması ha'ebiyle mül&yim bulmuyorum. Mamafih, hadiseleri dikkatle takip edeceğim." demiştir. Sual sahibi Muhafazakâr Milletvekili Cyril Osborne, so ndefa İngiltere'ye gelen Türk Tüccarlar Heyetinin Türkiye'den daha fazla ithalât yapılması hususundaki başarısızlığının sebebini sormuştur. Bu suale de cevap veren P«ter Tlı. Croft Resmî bir sıfatı olmıyan heyetin, hükümet mahfilleriyle olduğu kadar alıcı firmalarla da temaslarda bulunduğunu, varılan netice hakkında geniş izahatta bulu namıya cağım söyliye-rtk demiştir ki : "Heyfrtle görüşmelerde bulunan iaşe Vekâleti Türkiye'den bir miktar iaiıa ir.cir satın almıştır. Mubayaa edîleciaS mallar hususunda malın kalUssi ve>fı-atı kadar nazarı itibara alınacak bir noîtta da ticari mülâhazalardır." 19 Nisan 1953 • Sidiney : Yed: subayden müteşekkil bir Türk askeri jıeyeti bugün Korgeneral Rüştü Erdelhiın'un başkanlığında Japonya'dan buraya gelmiştir. Heyet, Birinci Dünya.Harbi sırasında Avustralya ve Yeni Zelanda kuvvetlerinin Gelibolu'ya yaptıkları çıkarmayı anmak üzere gelecek Cumartesi günü yapılacak r>-lan "Anzak günü" merasiminde Türkiye'yi, ilk defa olarak, temsil edecektir. General Erdelhun, Sidney'e varışını n'üteakip şunları söylemiştir : 'Bir za-ir,anlar düşman olarak karşılaşmıştık. Şimdi hepimiz gayet iyi dostuz. Avustralyalılarla Yeni Zelandalılar, kahramanlıkları ve insanlıklariyle Türk milletinin takdirini kazanmıştır. Türkler, Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar Simdi Kore'de yanyana müşterek bir düşmana, Komünizme kargı savaşmakladırlar." Napoli : Dünya Greko-Roman Güreş Şampiyonasını pazar gecesi neticelendirmek içrı bugün Öğleden evvel başlayan müsabakalar saat 16 ya kadar devam etti. Sn asiyle Türk güreşçilerinin aldıkları neticeler şunlardır : 73 kiloda : Bekir Büke rakibi Karaşkin (Rus) a ittifakla mağlûp. 79 kiloda : İsmet Atlı rakibi Kartozifo (Rus) a üç dakikada tuşla mağlûp. 87 Kiloda: Hilmi Tafracı rakibi Kovançs 'Macar'a ittifakla mağlûp. Ağır'da: Süleyman Baştimur rakibi Niyenvi (fin) e ittifakla mağlûp. Roma: Türkiye Dışişleri Vekili Prof. Fuat Köprülü ile Atlantik Konseyi nezdüi-cieki Türk temsilcisi Fatin Rüştü Zorla bugün uçakla İstanbul'dan Roma'ya gelmişlerdir. Türk devlet adamları, Atlantik Konseyinin çalışmalarına iştirak etmek ü-zere pazartesi günü trenle Paris'e gideceklerdir. 20 Nisan 1953 Ankara: Büyük Millet Meclisinin bugünkü oto rumunda Avrupa Konseyi Istişarî Meı> lİEİnin 7 Mayıs'ta Strazburg'ta başlayacak beşinci devre içtinıama memleketimizi temsil etmek üzere katılacak T. B. M. M. üyeleri için seçim yapılmış neticede : 21 Nisan 1953 Ankara: İS Mart 1953 tarihlerinde Balıkesir ve Çanakkale bölgelerinde vukua gelen zelzele dolayısiyle, yurdumuzda gösterilen büyük tenasüd ve yardımlarına hiiınlesi yanında, birçok yabancı meni leketlerden de alâka ve yardımlar davam etmektedir. Bu meyanda Yugoslavya elçiliğinden bildirildiğine göre, Yugoslavlar da zelzele mıntakasına kadar nakliyesi ve mahallinde montajı kendilerine ait olmak üzere, 9 metre murabbalık 3 odalı 10 tane hazır evi hükümetimizin göstereceği yerlerde kuracaklardır. Ayrıca bugün almış olduğumuz bir telgrafta Telaviv Elçiliğimiz tarafından, mahallen yapılan teberrularla felâketzedelere bir yardım olmak üzere 20 a- •jet mahrutî çadırla iki paket giyim eşyası gönderilmiştir. Roma: Napoli Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonasına iştirak eden. Türk güreş, kfl-files.1 bugün buraya gelmiştir. Profesör KÖprîilü'nün beyanatı: 22 Nisan 1963 Paris: Fransız diplomatik matbuat birliğinin şerefine verdiği Öğle yemeğinden sonra söz alan Türkiye Dışişleri Vekili Prof. Fuat Köprülü Türkiye'nin dış siyaseti ve dünyanın hâlen arzettiği durumu İzah eden aşağıdaki nutku irat etmiştir: Biz sulhu ancak adalet ve meşruhatlara saygı göstermek ve her.memleketin istiklâline hürmet etmek esasına dayanan bir zihniyetle mütalâa etmekteyiz. Böyle bir sulhun muhafazası, bugünkü şartlar içinde büyük gayretler sarfını ve fedekârlıklar gösterilmesini icabettirmektedir. Sadece iyi niyetlerden bahseden beyanatın tesirine kapılarak kuvvetli olmayı ihmal etmek intihara muadildir. Bundan dolayıdır ki, Türkiye kendi arzu ve iradesi ile, müşterek güvenlik politikasını takip ve müdafaa kabiliyetini takviye ve tahkim için mümkün olan maddî fedekârlikların azamisini yüklenmek azim ve kararındadır. Zahiren yumuşak bir hava yaratmağa matuf bazı hareketlere telmih eden Prof.. Fuat Köprülü sözlerine şöyle devam etmiştir: ?'Bu kabil hareketler karşısında alınacak durum, hadiseler muvacehesinde sistemli olarak gözlerini kapamak ve kulaklarını tıkamak istiyenlenn ve hususile zevahir kanaat ederek yalnız ümitle beslenmediği arzu eden bir safdilin durumu olmamalıdır. Hâdiseleri mütalâa ve muhakeme edişte objektif ve realist olmak ve bunları tahlilde azim ve kararla hareket etmek bugün her zamandan fazla bizim için bir zaruret teşkil etmektedir. Teyakkuzumuzu muhafaza ve müdafaa gayretlerimizi temdidden geri kalmamak suretile muhakememizi objektif olarak yürütmeğe çalışmalı ve yeni liderlerin sulh. ve işbirliği yolunda göstermiş ve hareketlerini samimî bir zihniyetle muhakeme etmeliyiz. Bu hareketler, yalnız bir kısmı yerlere ve meselelere inihsar etmemli ve bütün dünyaya §amil olmalıdır. Her taarruz gibi sulh taarruzu da tam ve şamil olmak gerektir." Profesör Köprülü, bugünkü yumuşak görüşün, hür memleketler hakkında kominformist blokun durumunda bir değişiklik vukunu gösterir gibi mütalâa edilmesi kanaatini izhar etmiş ve demiştir ki: Bu meseleler arasında hiç biri yoktur ki maksatlı düşünceler dışında adalet ve nisfet prensipleri ile toptan ve süratle halledilemez olsun. Adalet ve nısfet zihniyetinin tezahürü ve her türlü gizli hesabın geri bırakılması, her çeşit tahakküm iddiasının hâdise ve vakıalarla ispat edilmek suretile bir yana bırakılmış olduğunu görmek istiyor ve bunu bekliyoruz." Birleşmiş milletler : Sovyet Rusya anealt bazı şartların tahakkuku hâlinde siyasi komisyonun si lahianma hakkında kabın ettiği karat' sureti lehine reyini kullanacaktır. Safı günü ikmâl edilecek olan bu karar s,ı-rctinde Sovyet hsy'eti tali mahiyette bazı islâh tekliflerinde bulunmaya karar vermiştir. Sovyetlerin "bu hareketi b-j teklifler kabul edildiği takîirds katar sureti lehine rey kullanacaklar talanda tefsir edilmektedir. 2 Nisan 1953 Birleşmiş milletler : Dag Hammarskjoekİ'un Birleşmiş Mil Jetîer umumî hey'eti tarafından umumî kâtipliğe seçilmesi paskalya tatilinden hertıen sonra beklenilmektedir. Yeni umumî kâübin bu sıralarda birleşmiş milletlerde bulunarak umumi heyet tarafından secimesinden sonra teşekkür nutkunu söyemesi ve yeni vazifesine başarması icabetme':tedir. New . York (Birleşmiş. Milletler): Silahsızlanma hakkınudaki Batılı karar suretinde Sovyetlerin istedikleri ta dı!at Genel Kurulun 11 Ocak 1952 d» silahsızlanma hakkında Sovyet olsyta nisa karşı aldığı prensiplere müracaat eu ilmemesine dairdir. Sovyet tadilleri, bundan başka, silâhsızlanma komisyonunun 1952 deki çalınmalarının memnuniyet verici olduğu nu reddetmektedir. 11 Ocak 1952 karar suretine dayanan ve silâhsızlanma ko-rnsyonunun çalışmalarını memnuniyet verici olarak telâkki eden son batılı ka rar sureti lehine Sovyetler şunu ilen sürmektedirler : Genel Kurul, silâhsızlanma komisyonu mır raporunu kaydetmeli ve komisyondan, tanı ve koordone edümikş plânların birleşmiş milletlerce hazırlanması maksadiyie çalışmalarına devam etme sim istemektedir. 3 Nisan 1953 Faris : Birleşmiş Milletler genel sekreteri-niii adının telaffuzu o kadar 'güç ve yazılışı o kadar uzundur ki baîi basın tom s ilcileri, Hammarskjoerin son hecesinin kaldırılarak sadece Hamı sar denilmesini tavsiye etmişlerdir. Halbuki, İsveç başkentinde, Hamrnarsk jot-1 isminin ortasındaki dört sessiz har fin, iskandinav dillerini bilmeyenler dahi o derece güçlük arzeden bir atea-fı olmamak gerektiği belirtilmektedir. Stockholm'deki doplomatik çevrelerle c'ünya basınının özel muhabirleri b'j lûiguistik güçlüğünün gelişmesini merakla beklemektedirler. New . York (Birleşmiş Milletler) : Genel kurul başkanı Lester Fearson Kuzey Kore Dışişleri Vekili Kimir Senden bugün bir telgraf almıştır. Kinı-îr sen, bu telgrafında, Kore harp esirleri meselesinin hali için Cin Başvekili Çu En Lai'nin yaptığı tekliflere iştirak ettiğini bildirmekte ve bu tekliflerin Çin Halk Cumhuriyeti ile Kore Demokratik Cumhuriyeti tarafından müşterek anlaşma neticesinde hazırlan djğım ilâve etmektedir.Esasen, sıhhi davaları, medenî ve daha &/, ileri memleketler cephesinden mücerret olarak incelemek mümkün değil dir. Hastalık hüküm sürdüğü yer neresi olursa olsun, bütün beşeriyeti tehdit eder ve tesirleri ço kuzak memleketler ekonomisinde de hissedilir. Hiç kimsenin inkâr eüemiyeceğini bu hakikatlere dayanarak, şunu belirtmek icap eder ki, hastalık ile sefalet arasında ne kadar sıkı alaka varsa, srîıhat ile refah da ayra şekilde birbirlerini yakından takip ederler. îşte bu sıhhat ve refah, ancak milletlerara sı çalışmalarla elde olunabilir, zira birimizi telıdiî eden hastalıkla hepimizin mücadele etmesi lâzımdır ve böyıe bir mücadelede bitaraf kalınmanın mümkün olamiyaeağı muhakaktır. Başlıca amacı bütün beşeriyetin sıhhatini islâh etmek olan Dünya Sağlık Tes 'kilâtı, gayesi insanlığın temadihi ola:ı bu mücadelenin zaferle neticelenmesi ni arzulayan herkesi, yerinde cömertlikle aizettiği. kaynaklarından istifadeye davet etmektedir." 5 Nisaa 195S Stokholm : Birleşmiş milletler Genel Sekreterliğine tâyini mutasavver bulunan Mr. Hanımarskjoeld, bugün verdiği bir be yanatta salı günü İsveç Dışişleri Vekâ Jetinden resmen istifa edeceğini bildir mistir. Mr. Hammerskjoeld, Çarşamba günü Amerika'ya hareket edeceğini ümit etmektedir. Paris: 7 Nisan günü kutlanacak ve bir hafta devam edecek olan Dünya Sağlık Günü münasebetiyle, Dünya Sağlık Teşkilâtı Avrupa bürosu direktörü Dr. Begg, aşağıdaki beyanatı vermiştir; İkinci dünya habrini takip eden gün-Jtide, bütün Avrupa memleketleri ekonomileri az veya çok da olsa, bu har-b.f. yıkıcı tesirlerini hissetmişlerdi. Bu memleketlerden bazılarında sıhhî teşkilât tamamen felce uğramış bulunmakta idi. Geşeît milî gerekşse milletlerarası sahada sarfolunan altı yi."ık gayretler neticesinde, bir ekonomi .*ö-nesansma öoğrıı hayli yol alınmış, genel sağlığın ıslahı bakımından mühim ilerlemeler kay d olunmuştur. Avrupa, sıhhî serveslerini azami derecede geliştirip çoğaltmış olmakla bu sahada bütün dünyaya misal oiabilir. Bu hamle ilk bakışta çok ağır bir malî mesele olarak kabul edilebilirse de, bu yatımların ilerde sağîıyacakları sağlık ve refah hesaba katılınca, yapılan fedakârlığın pek büyük bir gey olmadığı kolayca anlaşılır. Bir hastalığı önlemek için. sarîolunan para ile tedavibahsinde - harcanacak olan meblâğ arasındaki farkı göz önün de tutarak, bu dâvanın tahakkşuku yo lunda elimizden gelen yardımı yapmağa çalışmaktayız. Ekonomik rönesansi m sağlamak yolunda işe girişmiş olan Avrupa memleketlerinden hiçbiri, öre İrilebilmesi katili olan hastalıklardan konmulmadıkça ve sıhhatli bir nüfusa malik olunmadıkça gayelerine lagam yacaklarını takdir etmeğe mecbur islahi igin mtispet tedbtrlftria aliiimasi ile btitiin .beseriyetin ortak menfaatierinin korunabilecegi, sosyal irpiah gabi daha birgok ictimal mues-sesfclerin mttmkun olabilecegl bir haJu katir. Bl,. miuiasebetle, Diinya Saghk Tegkilati kendi payma du§en vazifejd yerine getirmege amededir. Saglik meselesi, Avrupa memleketkriAoe herhangi ,başka bir yerinden 'la-ha fazla, titizlik gosterilmesi icabeden bir davadir ve bizim vazifemiz de ta-hakkuku miimkiin olan hergeyi agikga belirtmektir." Birleşmiş Milletler, New . York: Birleşmis Milletler genel kurulu bugun ogleden sonra toplanarak, Giel Sekteterlik mMedetinin dolmasi Oze-rire vazifesinden ayrilan Mr. Tryve Lie nin yerine Isvec Dişisleri Vekili yardim cisi Mr. Hammarskjpel'di tayin edecektir. Beg biiyukler tarafindan tasvip edilen, yen? sekreterin genel kurul tarafindan segiimesi bir lormaliteden ibaret ola-taktir. Bugun Disiglerindeki vazifesinden res msn isfiia edecek olan veni sekreterin per§embe giinii- New-York'a gelmesl bekl emnektedir. Birle§mi§ Milletler, New . York: Bu hafta, Sovyet ilusyanin yeni sulh siyasetinin samimiyeti denecektir. Bu arada Sail giinii toplanarak hususi bir komitede, Isveg Di§i§leri Vekili Hammarskioeld resniRn Birle.emi Mil letter Genel Sekreterligine tayin edile-cpktir. E6ri biiyiiklerin tasvibile secilerek, is mi genel kurula verildigl igin, Hamjoeld'in secilmesi bir formalUe ji ibaret kalmaktadir. Yeni Genel Sekreterin Pergembe veya cama biniii vazifesine baghyacagi tah-rain edilmektedir. O zamana kadar 5a, duiij'adaki siyasi vaziyetin daha vuxuh kesbedecegi anla§ilmaktadir. Sail sabalii, Birle§mi§ Milletler siyasi komitesinde, Kore'de Birleimi§ Millet term mikrap harbine giristi&ine 'lair komiinistler tarafindan yapilan iddia uzerine, bir hususi tahkiltat kurulnia si hakkindaki Amerikan teklifi miiza-kere edilecektir. hafta bu mesele ilk defa olarak ortava atildifti zaraan Sovyet Rusva evvelki aylardaki hareket tarzindan inhiiaf etmi^ti. Fakat, Moskovadan ye hi donen Mr. Visinsky'nin bu mesele haJtkinda baska gorusleri olabilir. Bll hassa isoyliyecegi sozler, ve bu sozleri soy3eyi§ §ekli iizerinde dikkatle durida-caktir. Moskovadan geleli, Mr. Vi§insky henuz genel kurulda tek bir defa dahi aoz airaami? bulunmaktadir. Sovyet Rusyanm yeni siyasetinin saml ir.iveti hakkmda ikinci denemevi, mnh teraelen salt giinii genel kurul toplan d:gi zaman siyasi Icomitenin silShsii-lanma hakkmda aldigi kararm Lneelen mesl te§kil edeeektir. Gegen hafta, bu karar hakkmda Sov yet Rusyahui ileri surdiigu tadil tekli fi, Sovyet Rusyamn" son 7 sene zarfin da Birlesmis. Milletleri bir gikmaza so Itan noktayi nazan iizerinde bazi taviz lercii* bulunmaga hazir olduguna dair fenitleri meydana cikarmis bulunraak-tadir. Birle§mi§ Milletlere mensup dip loraatlar ayni zamanda, Sovyetler Birli gi ite Israil arasinda miinasebetler uva rmde de duracaklardir. Rusyadaki yo-luidi doktorlann durumu bu bakimdan yani bir hava yaratmis. bulunmaktadir. tcinde bulundugumuz hafta sona ernie c(p,i evvel, muhtemel olarak siyasikc mite, si! âh sızlanma, Kore ve beş büyük ler arasında bir sulh anlaşmasını der î>ig eden Polonya tekliflerini de lncelâ yecfcktir. Bütün bu meselelerin incelenmesi sır anda komünistlerin takip edecekleri hareket tarzı, Sovyetlerin yeni sulh siyâsetlerinin samimiyeti hakkında deneme teşkil edecektir. 7 Nisan 1953 Birleşmiş .Millelter New-York: Dünya Eski Muharipler Federasyonu, 14 Nisan tarihinde tertip edeceği huau sî bir merasimde, Birleşmiş Milletler geeel sekreterliğinden ayrılmakta olayı Mr. Trygve Li-3'ye federasyonun 195i senesi Dünya Sulh Mükâfatını tevdi edecektir. Bu karar, dün gece Federasyon Başka ra Mr. A. F. Vanderbılt tarafından bildirilmiştir. Bu münasebetle yapılacak toplantıda, Trygve Lie muhtemelen veda konfe-r.ıiıEim verecektir. Genevre : Amerikanın Yale ünivertitesi umumi sağlık dersleri fahrî profösörü Dr. Wjnslow Dünya sağlık teşkilâtı tarafın-tîan yayınlanan, "Hastalık ve Sıhhatin Kıjmeti" isimli eserinde Dünya Sağ-ln; Günü hakkında aşağıdaki makale yi yazmıştır : "Dünyanın herhangi bir yerinde foir hastalığın tahribata bağlamış olduğu öğrenilince, hastalıkla mücadele edip onu ortadan kaldırmakla, bu bölgenin bir sihir kuvvetiyle az zamanda cennete döneceğini zannetmek tamamen yanlıştır. Yapılacak asıl iş. hastalığın tekerrürünü önlemek ve başkalarına sirayetine mâni olmaktır. Bu. tedbirler, artık zamanımızın günlük meşgaleleri arasına girmelidir. 1 - Annenin ve çocuğun sağlığı : Js-t&tıstik rakamlarının gösterdiği veçhile, müteaddit terakkiler kaydoiunmuş ise de, bu sahada daha yapılacak pek çok işler vardır. Filhakika, çocuk .-;ag îigı bir memleketin en esaslı zenginii-ğinî teşkil eder. Tjmumî mahiyette, alman tedbirler sayesinde, gocuk ölümü nisbeti şu memleketlerde hissedilir derecede azalmış bu t unuyor : Amerika'da 1915 de 1000 de iken 1948 de 1000 de 32, izlanda'da 100 sene evvel 1000 de 220 iken, bugün 1000 de 100, bununla beraber, bugün hâlâ birçok memleketlerde, çocuk ölümü nisİJfe ti 1000 de 200 dür.
2 Gıda Hıfsisıhhası :
tnsan vücudubir motöre benzetilebilir, faaliyete geçebilmesi için
yakacağa ihtiyacı vardır: Fakat, insanin vücud motorunu çâhg-ünnak için sadece onun ihtiyacı olaii kaloriyi temin etmek kâfi değildir. îs-tihiâk olunan gıdanın gerekli nisbetıs protein, tuz ve vitamin vesaireyi ihtiviı etmesi lâzımdır. Bataan (Filipinler) da beri-beri hastalığının önüne geçilmesi .pirincin'başka gıdalarla takviyesi sayesinde mümkün olmuş S.ur. Besleme ile istihsal arasındaki müna-sebtin başka mühim bir cephesi de şudur : Çocukluk çağında-ti besleme şekli, olgun yaşa eriştiği zaman elde olunacak sıhhat durumu ve hayat seviyesi standartı ile istihsal kabiliyeti üze rinde mühim neticeler husule getirir. 3 Aklî hıfzıssıhha: Aklî hızstsıhha,genel sağlık programlarında gittidaelıemmiyetli bir yer işgal etmektedir. Meselâ, sırf ziraat ile uğraşan bir topluluk kısmî sanayileşmeğe geçince, heyecan bakımından oldukça kuvvetli aksi amellere rastlamaktadır. Fabrikalarda, mütehassısların edindiği.tecrübelere göre, bu gibi hallerde, aklî bozukluklara nezle kadar sık rastlama mümkün olmaktadır. Tryg ve Lie hallettin! etrafındakilere tanıtırken kendisine "dünyanın en mühim vazifesini üzerinize alıyorsunuz demiştir. New York (Birleşmiş Milletler): Yeni genel sekreter Dag Hammerskjo-t'I« bu sabah ilk defa Birleşmiş Milletler binasına gelmiş ve Nev-york hava alanına inişinde verdiği beyanatı tekrarlamıştır. Hamnıarskjoeld yarın merasimde and içecek ve ondan sonra resmen genel sekreter olacaktır. New - York (Birleşmiş Milletler): Sovyet Rusya'nın Birleşmiş Milletler-dek: eski daimî âelegesi Valerian Zo-rin'in Cuma günü Moskova'ya, hareket etmek niyetinde olduğu Sovyet Çevrele rinde teyit edilmektedir. Bu çevrelerde Zorin'e verilecek yeni bir vazife hakkında malûmat yoktur: Bilindiği gibi Yalerian Zorhı'in yerine Vişinski getirilmiştir. 10 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler, New - York: Birleşmiş Milletlerde Arap-Asya grubu, tunus ve fas meselelerini güvenlik konseyine vermek kararını dün bildirmiştir. 11 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler : Birleşmiş Milleler Genel Kurulu Başkanı Mr. Lester Pearson, genel kurulun bu toplantısının gelecek hafta sonuna kadar biteceği kanaatini izhar etmiş-tf* Ayni zamanda kanada Dışişleri ve kili olan Mr. Pearson, Atlantik konseyi toplantısına katılmak üzere 18 Nisanda uçakla Paris'e gitmeyi tasarlamaktadır. 12 Nisan 1953 Genevre : Yarin 22 Memleket arasında başliya-cak doğu - batı ticaret görüşmelerine iştirak edecek Doğu Almanya bugün buraya gelmiştir. Birleşmiş milletler ekonomik konseyi tavafından tertiplenen bu görüşmeler tamı bir sır perdesi altında bir hafta veya on gün kadar devam edecektir. Bugün kadar ilk defa olmak üzere bir Doğu Almanya delagosyonu Avrupa ekonomik konseyinin faaliyetlerine iştirak etmektedir. Görüşmelerin ilk celsesinde uzmanlar, ticarete tabi tutmak istedikleri emtia nev'i ve miktarı üzerinde söz alacaklar d iv. Daha sonra, karşılıklı ihtiyaçları tes-b't için ikili veya üçlü görüşmelere baş 1 anacaktır. Konsey sekreterliği görüşmelere işti-r<)« edecek olan memleketlerin alakadar oldukları malların bir listesini hazırlamış bulunmaktadır. Görüşmelere, Avrupa ekonomik konse yi sekreteri İsveçli Cunnar Myrdal ri yaset edecektir. Birleşmiş Milletler (New-York) : Halefi Dag Hanımarskjoeld'in seçilme si ile vazifesi Cuma günü resmen son buian Birleşmiş Milletler eski Genpl Sekreteri Trygve Lie'ye salı günü eski muharipler dünya federasyonu tarafın dan "Sulh mükâfatı' varilecektir. Bu mükâfatı yeni ihdas etmiş olan bu teş kilât Birleşmiş Milletler nezdinde mukayyet olup Merkezi Paris'tedir. Bu münasebetle Lie şerefine verilecek olan akşam yemeğinde Yeni Genel Sek reter ve Birleşmiş Milletler nezdindeki birçok delege hazır bulunacaktır. Es-kj Genel sekreter devri teslim muame leşini tamamlamak üzere bir müddet cUlıa kalacak ve ayrılmadan evvel bir Lasın konferansı tertip edecektir. Hafta tatilini sayfiyede geçirmekte olan Hammarskjoeld Pazartesi sabahı yeni vazifesine başlayacak ve ilk olarak iktisadî ve sosyal konseyin toplantısında hazır bulunacaktır. 13 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler. New -York: Bu sabah siyasi komisyonda Polonya tekriri hakkında konuşan israil dele-geti bayan Golda Myerson Polonya takririnin istihdaf ettiği "Milletlerarası sulh ve dostluğun takviyesi gayesine ancak insan haklarına riayet etmek sjretiyle erişilebileceğini, yahudiler aleyhine açılan kampanyanın ve bu millete karşı fark gözetici muamele taibik etmenin bu idealle gayrikabili telif olduğunu' söylemiştir. israil hükümetin i n, yâhudi hekimlerin beraat ettirilmesi hakkında Moskova dr* alman kararı memnunlukla karşıladığını belirten delege, bu suretle İsrail yardım derneği "Joiııt'ın da suç-suz! uğunun sübut bulmuş olduğunu, ay nı zamanda Siyonist birliğinin ve İsrail hükümetinin durumlarının da aydınlanmış olduğunu söylemiştir. İsrail delegesi bundan sonra, Arap davalarında ve kremlin doktorlarının tev kü'eri sırasında "Dünya olcusunda fe satcı yahudi teşkilâtı" ndan. bahsedilmezinin, yahudilere karşı Hintler zama iıındaki gibi topyekûn bir mücadele açı lacağı intibaını uyandırmış olduğunu, fakat simdi Sovyet Rusya'nın ve Doğu Avrupa memleketlerinin bu siyasetten tamamen vazgeçerek, yahudileri toprakları üzerinde kendi âdet ve hayat tarzlarını tatbite veya İsrail'e hicrette serbest bırakacaklarını ümit ettiğini ilâve etmiş ti ı'. İsrail delegesinden sonra söz alan Çekoslovak murahhası Vaclav Davih Polonya takririni desteklemiş ve "Kore'de Kuzey Kore ve Komünist Çin hükümetlerinin insanî hareketleri sayesinde bir mütareke akdetiimesine mani olar. son sebebin de ortadan kalmış olduğunu" ileri sürmüştür. 14 Nisan 1953 Neıv-York {Birleşmiş. Milletler) : Siyasî komisyonda, barışı takviye ede tedbîrlere dair Polonya karar sureline mukabil bir tadarı sunmak üze re bu sabah müzakereler cereyan etmiş tir. Bu müzakereler Amerika, îngilte-te, Fransa, Kanada, Brezilya ve aynı zamanda Arap-Asya bloku arasında cereyan etmiştir. Siyasî komisyonda muhtelif hatipler söz almıştır. Yunanistan delegesi Aiesis Kyrou Po- loııya karar suretinin aleyhinde bulun niıig ve daha iyi bir istikbal sağlayacak herhangi bir müsbet teklifi destek 1 iveceğin i söylemiştir. Türk delegesi Selim Sarper, Atlantik Paktının münhasıran tedafüi mahiyetine iş.aret etmiştir. Thailand temsilcisi, genel kurulun Kore meselesini şimdilik Panmunjom mü zakereeilerine bırakması lâzımgeldiği ni belirtmiştir. Brezilya delegesi Henrique de Szuza ûe, Moskova'nın iki rejimin aynı zamanda yaşayabileceği hususundaki İsrarının, silâhlanma masraflarının sana yi bakımdan kâfi derecede gelişmemiş memleketlerin kalkınmasına hasredilmesini mümkün kılacak mahiyette müs bet tedbirlerin takibetmesi lâzımgeldi ğıni söylemiştir. Nihayet Beyaz Rusya delegesi Kusma Kisselev Kore 'de mütarekenin şimdi mümkün olduğunu kanaatini ihzar etmişti . Birleşmiş Milletler : Türkiye ve Mısır delegeleri, uyuşturucu madde kaçaklığına karşı hükümetlerinin girişmig olduğu mücadele hakkında Birleşmiş Milletlere malûmat vermişlerdir. Uyuşturucu maddeler !-omisyonunda söz alan Türk delegesi D/. Cemalettin Dr. hükümetinin uyuşturucu madde kaçakçılığını meneden kanunlara aykırı hareket etmek maksa diyle resmî vazifelerinden faydalanamak olan doktor ve hastabakıcı ve me murlara ağır cezalar verilmesini derpiş eden bir 'kanun tasarısını meclise sunduğunu -bildirmiştir. Mısır delegesi İbrahim Ezzat da, kaçakçılıkla mücadele için arap birliği tarafından kurulan hususî büro ile hü kornetinin yaptığı işbirliğini komisyo na izah etmiştir. Bu sayede 1952 yılında yakalanan uyuşturucu madde inik tannın arttığını bildiren Mjsır delegesi di: kaçakçılığı tamamiyle önlemenin im kansız göründüğünü sözlerine ilâve et n. iştir. Ezzat;ın kanaatince Mısır'da 150.000 u>uşturucu madde müptelâsı vardır. Brezilya takririnde Birleşmiş Milletler genel kurulun sulha ve anlaşmaya müsait şartları tahakkuk ettirmek hususundaki azim ve kararı belirtilerek, hasta ve yaralı esirlerin iadesi haklımda Birleşmiş Milletler Uzak Doğu Kumandanlığı tarafından yapılan teklıl» Komünist Çin Dışişleri Bakanı Su En Lal nin müsait cevabı da zikrolunmakdır. 16 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler (New-York) : "Milletler arasında sulhu ve dostluğu takviyeye matuf tedbirlere dair Polonya takririnin müzakeresi sırasında söz alan Lübnan delegesi Elvard Rizk ezcümle şöyle demiştir : '!Doğu Avrupa memleketlerinde bulanan yahudilerin îsraile hacret etmele rîne müsaade edilmesi iein teşebbüste bulunan İsrail sözcüleri, bu muhaeceret ten beklenen şeyin" İsrail'in askeri gü cünü arttırmak" olduğunu gizlememiş tir." Lübnan delegesi, Sovyet Rusyada ve diğeı Doğu Avrupa memleketlerinde yahudi dinden olanlara söede eza cefa edildiği" iddiası üzerinde durmuş ve "Irk ve flin farkı gözetici her türlü muameleyi dünya sulhunu takviyeye matuf bir cereyanla gayrı kabili telif bularak takbih ettikten sonra, ırk ve din farkı gözeten ağır muamelere daıc ileri sürülen mübalâğalı ithamların salh için -daha büyük değilse, ayni ehemmiyette bir tehlike teşkil ettiğini s öylem i S ti r. Lübnan delegesi, diğer taraftan, arap memleketlerinde de yahudi aleyhtarü ğı olduğuna dair ileri sürülen iddialî Ln iftira olduğunu ifade etmiş ve ken di memleketini misal olarak zikrederek, Lübnan'dan yalnız 80 Yahudînin <yani yahudi nüfusun ancak yüzde birinin) îsraile hicret ettiğini belirtmiş-tîı. Delege demiştir ki: Siyonistler, bir takım akla hayale gel-r.ıez sayılar yaymak suretiyle Doğu Avrupa haberlerini mübalâğlandırmış.-larâır. Lübnan murahhası daha sonra siyoniat .kampanyasını tahlil ederek bunun "Ta mamen insanî olmaktan ziyade siyasî olduğunu" ayni zamanda "iktisadî bir veçhesi de bulunduğunu" söylemiştir. Lübnan murahhasına göre siyonist kampanyasının maksadı "İsrail'in askeri gücünü" besleyecek yeni bir kaynak araştırmaktadır. Lübnan delegesinden sonra söz alan Suriye delegesi Terit Zeyneddın ise sî-yonizmin iki gayeden birini takip etmekte olduğunu söylemiştir : ya Sovyet Rusya ve halkçı demokrasilerle Ih tiiâfını hallederek onların müzaharetİ n; sağlamak ve Îsraile muhaeeratî geliştirmek, yahut da her türlü çareye bas vurarak bu memleketlere kargı yi kıçı bîr harp açılmasını teşvik ve tahrik etmrek. Zeyneddin, siyonizmi naziliğe benzet e rek ikisinin de siyasî olduğunu, İkisinin ırkçı ideolojiye dayandığını söyle ve eğer yahudi aleyhtarı bir kam paııya varsa bunun menşaini siyonizm de aramak lâzımgeldiğini, Almanyalı misâl gösterek ifade etmiştir. Suriye delegesine göre, siyonizm yalnız orta doğu sulhu için değil, bütün dünya sulhu için bir tehdit teşkil etmektedir. Birleşmiş Milletler (New-Yorkl : Siyasi komisyonda sulhu takviyeye yarayacak tedbîrlerin görüşüldüğü sırada ikinci defa söz alan Sovyet delegesi Vîşinski, büyük devletlerin silâhlı kuvvetleri için âzami hadler tayin eden baıılı silâhsızlanma teklifini reddetmiş tir. Bu teklife, bilindiği üzere, diğer devletlerin silâhlı kuvvetleri demografik bir Ölçü ile tesbit edilmektedir. Sovyet delegesi bu plânı reddederek. büyük devletlerin silahlı kuvvetlerini üçte bir nisbetinde azaltan Rus-Polon ya tekliflerini müdafa etmig ve silâhlı kuvvetler hakkında malûmat verilmesini ve bu malûmatın kontrol edilmesini derpiş eyleyen batılı tekliflerini memleketinin hiçbir zaman kabul etmemiş olduğunu ve bugün de kabul etmeyeceğini" söylemiştir. . Müsabıkların sayısının tahdidi ve bazı müsabakaların kaldırılması hususunda hiç bir karara varılmamıştır. Bununla beraber bilhassa ekip halinde girilen müsabakaların sayısını artırmak hususunda bir temayül belirtmiş tir. Komite daha şimdiden İtalya'da Cortisa D'ampezzo'da yapılacak oian V356 Olimpiyattan için yeni müsabakalar kaydetmeğe karar vermiştir. Bundan başka Komite her birinci için millî marşın çalışması teklifini reddetmiş ve bunun, yerine sadece, programı geciktirmemek maksadiyle idarecilerden marşların mümkün mertebe kısaltılmasını istemeğe karar vermiştir. 1956 Olimpiyatlarının Melburn şehrinde terübî meselesi, bugün görüsüleoî-ğından dünkü toplantıda müzakere edilmiştir. Bununla beraber bu meseleye iki defa temas edilmiştir. Delegelerden biri, Avustralyanın Olimpiyat oyunlarını tertiplemek işinden vazgeçmesi halinde bu isi üzerine almak arzusunda bululan şehirlerin adaylığından bahsetmiştir. Bununla beraber, Komite baş'-tanı Mr. Avary Brundage, diğer şehirlerin sağhyacağı faydaları münakaşa etmeden önce Melbur'un ar-zettiği meseleleri tetkik etmek gerektiğim bildirmiştir. Diğer taraftan söylendiğine göre, komite bundan sonra Olimpiyat oyunlarının tertibini üzerine almak İstiyecek şehirlere, seçildikleri taktirde uymayı taahhüt edecekleri bir nevi taahhüt listesi vermeyi kararlaştırmıştır. Bu arada Olimpiyat komitesi bazı mü-kiüatlar tevzi etmiş ve en mühimi olan Baron De Coubertin kupasını 1952 yılı oyunlarının tertibi münasebetiyle Heî-sinki şehrine vermiştir. Müzakerelere katılan Sovyet delegasyonu kararlan tasvip etmişse de münakaşalara katıî-nı diniştir. Dünkü çalışmalar sırasında İngilizce ve Fransızcadan başka ispanyolca da resmî lisan olarak kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler (New-York) : Genel Kurul Brezilya karar suretini ittifakla kabul etmiştir. Eu karar suretine Panmunjom müzakerelerinin bir mütareke akdine müncer olması ümidi izhar olunmakta vs mütarekenin akdini müteakip genel kurulun toplantıya daveti derpiş, edilmektedir. Birleşmiş Milletler (New-York) : ' Genel Kurul mikkrop harbi yapıldığına dair komünist iddialarım tahkike memur bir komisyon ihtası ile ilgili karar suretini ve Kore halikında Brezilya tarafından sunulup siyasi komisyon da ittifakla kabul edilmiş olan diğer bir karar surelini tastik etmek üzere bu sabah toplanmıştır. Birinci mestle hakkındaki karar suretinin oya konulması pratik sebeplerden ötürü başka bir celseye bırakıl m istir. Fakat Sovyet delegesi Vişinski, yine de, böyle bir komisyonun kurulmasının aleyhinde olduğunu belirtmekten hâli kalmamış, buna sebep olarak da, Kuzey Kore ve Komünist Çin'in müzakerelere davet edilmemig olmalarını göstermiştir. Genel Kurul, bundan sonra, siyasî Komisyonda kabul edilmiş olan Kore'ye irüleallik karar suretini tastik etmis-!ir. Bütün teşkilât üyeleri, Doğulular dahil olmak üzere, lehte oy vermişler <îir. Brezilya karar suretinin tastüsmi teshil etmek maksadiyle kendi teklifi ni geri almış olan Polonya delegesi tou-nü Kore'de bir mütareke sağlaması için yaptığını tekrarlamıştır. Amerikan murahhası Gross, bu hâdise nin taşkın sevincine değil mutedil ümit lere yol açması lâzım geldiğini belirtmiştir. 20 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler: Siyasi Komisyon bu sabah Birmanya'nın Milliyetçi Cin. aleyhinde, Birmanya toprağına karşı tecavüz" hakkındaki, şikâyetinin müzakeresine devam etmiştir. Sovyet delegesi Zarubin bu hususta demiştir: Kuomintang kuvvetleri ile Formozadakı makamlar arasında bir irtibat bu Umduğu şüphe götürmez bir şekilde ihüat edilmiştir.. Generel Li Mi tarafından Birmanya'da girişilen tedhişçilik hareketlerinden, Formoza makamları mes'uldür. Sovyet delegesine göre Milliyetçi Çin, Eirmanya ile Komünist Çin arasındaki münasebetlerin bozmak gayesini gütmektedir. Bunu müteakip Zamirin, Foımoza hükümetinin takbih edilmesi ni ve Birmanya Birliğine karşı girişmiş olduğu tecavüze nihayet vermek Üzere faydalı addedilecek bütün tedbirlerin alınmasını" konseyden isleyen Eirmanya karar suretini desteklemiştir. Tailand ve Yeni Zelanda delegeleri bu hususta resmen bir karar sureti arzet-nîeksjztn, duruma bir hal çaresi bulmak ve halen Birmanya'da bulunan Milliyetçi Çin kuvvetlerinin tahliyesini sağlamaya çalışmakla vazifelendiril olarak bîr tavassut komitesinin Genel Ku rtft tarafından kurulmasını teklif ermişlerdir. Endonezya delegesinin kanaatince For moza hükümeti Birmanya'daki kuvvet lerini geri almayı taahhüt edebilir. Bu arada Milliyetçi Çin delegesi Tsi-aro.g müdahale ederek, General Li Mi'-nın kuvvetleri ile Formoza hükümeti arasında bir irtibat bulunduğu yolundaki iddiaları çürütmeye çalışmıştır. Müzakere öğleden sonra devam edecek tir. Bu arada Birmanya karar suretine nazaran ekseriyetin tasvip etmesi daha kuvvetle bir uzlaşma teklifinin sunulmasına intizar edilmektedir. 21 Nisan 1953 Birleşmiş Milletler : Birlenmiş Milletler Sivasî komisvonun-da Eirmanya şikâyeti ile İlgili müzake-reie- esnasında, ingiliz De1 eğesi Sir Gladvyn Jeeb, "Çan Kay gek'in General Limi'ye ordularım Birmanyadan çekmesi için talimat vermesi icabetti-ğini beyan etmiş ve Formoza makamları Birmanyadaki Çin kuvvetlerini doğrudan doğruya kontrol etmiyorlarsa dahi General böyle bir tecavüz hareketinin Milliyetçi Çin hükümeti siyasetine aykırı olduğunu izah etmelidirler demiştir. lıieiliz delegesine göre, Rangun Taipeh anlaşmazlığı, araya bir mutavassıt konduğu takdirde kısa bir zamanda hallolunabilir. Diğer taraftan Birmanya takririnin ekseriyet tarafından kabul edilebilir liale konulması hususunda bazı madde lerinin değiştirtmesi veya bu meselenin hallinin bir mutavassıta tevdii huşu. sunda teşebbüse geçilmiştir. Birleşmiş Milletler: Biılesmiş Milletler siyasî Komisyonu bugün de, Birmanya'nın Milliyetçi Çin hakkındaki şikâyet takririni müzakere edecektir. Bu güne, kadar siyasi komisyona, Formoza hükûm&ti mütecaviz olarak itham eyleyen ve bu tecavüzün durdurulması için gerekli tedbirlerin alınmasını teklif eden sadece Birmanya de legesi tarafından verilen takrir sure-îi gelmiş bulunmaktadır. Bununla beraber Birmanya şikâyetinden Formoza'yı itham eden maddenin Çıkarılması ile şikâyet takririni tahfif edecek veya bir mutavassıt komisyon ve gayri resmî müzakereler yardımı ile Çin kuvvetlerini Birmanya'yı terke sevkeyleyecek çarelere ait tekliflerin bugün Koimisyona sunulacağı umulmaktadır. Birleşmiş Milletler : Ekonomik ve Sosyal Konsey dünyanın ekonomik durumu hakkındaki müzake relerine dün de devam etmiştir. Bu arada söz alan Rus delegesi, M. Amazas Arutunian kendi görüsüne göre, silâhlanma hızının azalması çoi mühim ve dünyayı refaha götürebilecek bir unsur olmakla beraber, kapitalist memleketlerde bundan korkulmakta olduğunu söylemiş, ve ekonomileri plânlara bağlamış memleketlerin, hususi teşebbüslere, kıymet veren memleketlere nazaran daha çabuk ilerlemekte olduklarını beyanla buna misal olarak 1951-1952 yıunda, sanayi mamulâti yüzde otuz fszlalaşan Halkçı Çin Cumhuriyetini göstermiştir. 3 Nisan 1953 tarihli Ulus'dan : Birleşmiş Milletlerin kuruluğundan beri genel sekreterlik vazifesini görmekte oîan Trygve Lie'jım vazifesinden çekilmesi üzerine acılan bu önemli makama Dag Hammerskjeld (Hammer-skeld gibi telâffuz edilir) adına bir İsveçlinin tâyinine Güvenlik Konseyi karar vermiştir. Bu kararla bir taraftan Rusya, öte taraftan da demokrat devletler arasında yıllardan beri devam eden anlaşmazlık nihayetlen:nis Birleşmiş Milletlerin en yüksek memuru olan ibir aday üzerinde anlaşmaya varılmış bulunuyor. Bu neticeyi Stalin'in ölümünden sonra Rusya'da yeni iktidar taralından takibedilen Batılılarla anlaşma politikasının bir belirtisi saymak yerinde olur. Birleşmiş Milletler teşkilâtında, "Ge-nal Sekreter Güvenlik Konseyi'nin tavsiyesi üzerine Genel Kurul tarafından tâyin edilir. "Hakikatte Genel Sekre-reteri tâyin eden Güvenlik Konseyi'dir. Veto hakkı icabı olarak büyük devletlerin ittifakı aranacağından, Güvenlik Konseyi için Genel Sekreter seçmek kolay değildir. Bu, teşkilât iğin Genel Sekretere verilmiş olan rolün ehemmiyetinden ileri gelmektedir. Teşkilâtın en yüksek memuru olan Genel Sekreter, Güvenlik Konseyinin Ekonomik ve Sosyal Konsey'in bütün ^op lantüanna katılır. Bu organlar tara-lıiidan kendine verilen vazifeleri görür. Teşkilâtın çalışmaları hakkında Genel Kurula yıllık rapor verir. Ge-rel Sekreterin en önemli bir vazifesi-de barış ve güvenliği tehlikeye düşürecek hususlara Güvenlik Konseyi'nin dikkatini çekmektir. Bu, herhangi bir sijasî meselenin Güvenlik Konseyi gündemine alınması demektir ki, böy- le bir yetkinin ehemmiyeti meydandadır. TAM TARAFSIZ : Genel Sekreter bu noktadaki hareketlerinde kendi takdiriyle yürür. Herhangi bir hükümetten veya teşkilat dışında herhangi bir makamdan ne direktif ister, ne de bunu kabul eder. Teşkilâtın bütün üyeleri vazifesinin ifasında Gene! Sekretere herhangi bir tesir yap-m ıhacaklarını taahhüt etmişlerdir. Bundan başka Genel Sekreter, tesbit ed?len kaidelere göre teşkilâtın memur larını tayin eder, Görülüyor ki, Genel Sekreterin yetkileri büyük, vazifeleri önemlidir. Fakat durumu da o nisbette nazik ve zordur. Hele Batı ile Doğu arasındaki mücadele başladıktan sonra Genel Sekreterin durumu daha da zorlaşmıştır. 1946 da Genel Sekreterliğe tayin edilen M. Lie'nin müddeti bittiği sırada Kore meselesi yüzünden Sovyetleri öfke] tndirmisti. Bu yüzden Moskova Vetosunu kullanmış ve Lie'nin tâyinine engel olmuştur. Fakat yerine başka birinin de tâyini de mümkün olmadığından, Asamble karariyle M. Lie'nin memuriyeti 1954 Şubatına kadar uzatılmıştı. Eöyle oiduğu halde, M. Lie istifa ct-mi§ ve aylardan beri Konsey, yerino yeni bir sekreter aramaktadır. Rusya Polonya Dış Balsam, Demokrat devletler de Kanada Dış Bakanı ve Filipinlerin Vaşington Elçisini ileri sürmüşler se de, iki tarafın bir aday üzerinde sn-laşması mümkün olmamıştır. Geçen hafta Hint Delegesi Bayan Pa.n-dit, Lübnan Delegesi Malik ve daha bir çoklarının adları ortaya atılmış ise de gene anlaşmak mümkün olmamıştır. Stalin'in Ölümü ile Sovyet Dış politikasında yeni bir safha açılmamış olsaydı, belki bir aday bulmak mümkün olmiyacaktı. Evvelki gün gelen habere göre Konsey, Dag Ham mars kj Öldü göstermeğe karar vermiştir. ADAY KİMDİR? Böyle önemli bir Milletlerarası makama bir kimsenin aday gösterilmesi iki şarta bağlıdır, önce o kimse hakikaten o makama lâyık Olmalıdır.. Sonra o kimsenin mensup olduğu devlet, ta-kibetüği politika ile Milletlerarası hayatta itimat telkin etmelidir.. Öyle gö-rüJüyor İsi Hammarskjöld bu iki şartı haiz bir adamdır. Tayini hakkında "bir gün sonra haber alsaydım, Nisan şakası sayacaktım." diyecek kadar tevazu gösteren Hammarskjöld. İsveç'in tanınmış bir ailesine mensup bir devlet adamıdır. Babası 1914-1917 yıllan arasında isveç'in balkanı îdi. 1905 te doğan Dag 29 yaşında doktorasını almış ve iktisat kürsüsüne doçent ve profesör olmuştur. 9 yıl Maliye Nazırının hususî kâ tipliğinde bulunmuş ve iktisadi işler de ihtisas yapmıştır. Hiçbir siyasî partiye mensup olmıyan Hammarsk 1951 yılında politika adamından ziyade ihtisas adamı olarak kabineye ahnmiştır. Dürüst bir adam olarak ta-nıiıan Hammarskjöld, her bakımdan Gene] Sekreterlik vazifesine lâyıktır. Fakat, Dago vazifeye ne kadar lâyık olursa oîsun, eğer isveç'in takibettiği politika her iki tarafta da itimat telkin etmemiş olsaydı, Hammarskjöld'ün Ge nd Sekreterliğe tayini mümkün olmazdı. Bu bakımdan İsveç devletine ve İsveç, milletine de bir şeref payı ayırmak yerindedir. Gerçekten İsveç Milletlerarası münase bellerde dürüst bir politika takip etmiş., Birleşmiş Milletlerdeki hareketi-de daima barışı kuvvetlendirmek noktasında toplanmıştır. İsveç'in de diğer devletler gibi Birleşmiş Milletlerde tek reyi vardır. Fakat bu her zaman mânevi ağırlığı büyük olan bir rey sayılmıştır, şimdi öz evlâtlarından birinin bu şerefli vazifeye tâyin ile bu dürüst politikasından dolayı mükâf ati andırılmaktadır. 6 Nisan 1953 Kahire: Arap Birliği Siyasî Komitesi dün Öğleden sonra yaptığı oturumda miliiyet eî dört Fas Partisi adına konuşan Muhammet Vazzani'li dinlemiştir. Gerek Vazzani gerekse kendisinden sonra ko-nıışan Tunus ve Cezayir delegeleri gizli oiarak yapılan oturumda tezlerini izah etmişlerdir. Vazzani bu konuşması sonunda basma verdiği beyanatta Arap Birliğinden şunları beyan ettiğini söylemiştir: Fas meselesini incelemek maksadiyle Birleşmiş Milletler Arap – Asya Grubunun toplanması, Fas'ın Arap Birliği dahilinde dörtmilliyetçi parti mümessilleri tarafından temsil edilmesi, 3 Fas'ın Birliği, hükümranlığını ve bağımsızlığını tanıyan Arap Birliğinin bir beyanname neşretmesi. Fas temsilcisinin konuşmasından son ra Salah Bin Yusul basına verdiği beyanatta komite başkanı Mahmut Fevzi iıin Arap memleketlerinin Birleşmiş Mılîetlerdeki delegasyonlarına talimat vererefe Güvenlik Konseyinde bu oturum devresi içinde Şimal Afrika meselesini ortaya atmalarım istedikleri hususunda teminat verdiğini söylemiştir. Salah Bin Yusuf kendisiyle, Senik kani nesi eski vekillerinden Badra'mn Birleşmiş Milletler Arap-Asya Grubunun Tunus'da durumu tetkik ederek icabe-dcn tedbirleri almak için toplanmasını istediklerini ilâve etmiştir. Nihayet Salah Bin Yusuf Tunus mültecilerinin durumunu ele alarak Arap memleketlerinden bunlara itimat göstermelerini talep etmiştir. Arap Birliği Siyasi Komitesi Fas ve 'Jünus temsilcilerinden sonra Cezayir delegesi Ulema Partisi Şefi Muhammet Ei Beşir İbrahim'i dinlemiştir. Konuşması sonunda Şeyh basına verdiği beyanatta Komiteden Birleşmiş Mill^tlor de Cezayir meselesini ele almasını iste d:Jini söylemidir. Delege aynı zaman-dr. Arap memleketlerinden Cezayir'i bir Arap devleti olarak tanımalarını ve kendi kendini idare etme hakkım tealim etmelerini taley> etmiştir. Cezayir delegesi bu mevzuda yaptığı konuş mada komiteye Arap Birliğinin şimdiye kadar Cezayir meselesini nazarı itibara almadığını ve bir çok vatandaşlarının bu alâkasızlığı Cezayirde Emperyalizmi tanımak yolunda tefsir ettiklerini bildirdiğini söylemiştir. Arap Birliği Siyasi KcmHesimn oturumundan sonra Birlik Umumî Kâtip Yar dımcısı Ahmet Şukeyrî. basma şu beyati vermiştir. Fas, Tunus ve Cezayir temsilcilerinin beyanatlarım dinledik. Bunlar memleketlerindeki durumu izah ettiler. Koni; te lıâîen kendisine sunulmuş olan bütün talepleri ve mütaleasi tetkik etmektedir. Komisyon, Arap Birliği Anayasası çevresinde Şimal Afrika meselesine bir hâl çaresi bulmak için bir karara varmaya çalışacaktır. 8 Nisan 1953 Kahire: Aıap Birliği siyasî Komitesinin dünkü toplantısı sonunda yayınladığı başlıca tavsiyeler şunlardır: 1 Arap Hükümeti Filistin Araplarının haklarını müdafaa ve Birleşmiş Milletlerden mülteciler hakkında alman kararların tatbikini sağlamak için hiç bir gayretten kaçınmamalıdırlar. Paris: Atlantik Paktı Teşkilâtı Genel Sekreter: Lord Israay, Chaillot Sarayında tertip ettiği bir basın konferasmda, 2?. Nisanda Pariste toplanacak olan Atlantik Konseyinde, Otan'ın 1053 yılı tahsislerinin inceleneceğini ve bu ko-miâa üye memleketlerin askerî ilıîi-yaclariyle iktisadî imkânlarının hema-heıık kılınmağa çalışılacağını söylemiş, ayni zamanda Sovyet Rusya'nın Atlantik Paktı üyesi devletlere karsı tovrında vukubulan taktik inkişafın da fikir teatisine mevzu teşkil edeceğini açıklamışır. Lord Ismay'a göre, Atlantik Konseyinin gelecek toplantısında üye memleketlerdeki istihsal dununu, kasların logistik takviyesi ve malzeme noksanı meseleleri de görüşülecektir- Paris: 18 Nisanda başlayan Nato askeri komite toplantısı dün nihayet bulmuştur. Nato kaynaklarından dün gece verilen bir habere göre Amerika ve Nato Devletleri, uzun vadeü müşterek bir savunma programı üzerinde anlaşmaya varmışlardır. Bu program gereğince İki senelik bir savunma süresi için. sarfedilecek para 700.000.000 dolardır. Amerika'nın yeni savunma bütçesindeki iştirak nisbeti açıklanmamıştır. Ge-e^n senelerde bu nisbet yüzde 45 idi. Eı; sene yüzde 40 olacağı tahmin edilmektedir. Yer,; programın mer'iyete girmesi icir, 23 Nisan Perşembe günü toplanacak olan Nato Vekiller Konseyinin tasvibinden geçmesi icab etmektedir. İnanılır kaynak!ann bildirdiklerine göre, Nato Erkânıharb Reisleri Sovyet suJh taarruzlarının ümid verici olmadığında ve Nato kuvvetlerinin nıüda arttırmak hususunda tam bir görüş birliğine varmışlardır. Paris: ADantik Paktı Askeri Komite Başkanı Danimarkalı Amiral E. C. Cvistgrad'ın bugün Reuter muhabirine bildirdiğine göre, Atlantik Paktına mensup devletlerin Erkânı Harbiye Reisleri batılı kuvvetlerin devamlı gelişmelerinden memnuniyet duymaktadırlar. Amiral Cgvisgard şunları ilâve etmiştir : Tabiatiyle askerler hiç bir zaman bütün istediklerini elde edemezler. Siya set adamlarının kâfi gördüklerini kabul etsek de etmesek de üzerimize tevdi edilen vazifeleri yerine getirmekle mükellefiz." Atlantik Konsyi Askerî Komitesi 13 Erkânı Harbiye Reisinden müteşekkildi»-. İzlanda'nın askeri kuvveti olmadığından bu devlet bu komitede temsil edilmemektedir. Komite birkaç günden beri toplantı hali r.de bulunup, önümüzdeki Atlantik Paktı Konseyi için gerekli raporu hasırlamaktadır. Komite başkanı sözlerine devamla demgür ki: "Gayet faydalı toplantılar yaptık. Askeri bakımdan elde edilen terakkiler hususundaki raporumuzu ve tekliflerimiz; hazırladık." Amiral, komitenin evvelki tavsiyelerinin yerine getirilmemiş olmasından huzursuzluk duyduğuna dair çıkan şayialar hakkında yorumlarda bulunmaktan imtina etmiştir. Paris: Kuzey Atlantik Paktına dahil 14 üye devlet, Önümüzdeki 3,5 sene içinde inşası mutasavver hava meydanları ve diğer tesisler için sarfedilecek 317 milyon Sterlinlik masrafın taksimi hakkında anlaşmaya varmışlardır. Yetkili bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Amerika bütün masrafların %42,S6 sini temin etmeyi kabul etmiştir. Mütebaki kısım su şekilde taksim e-dilmiştir: Fransa: %13.75, ingiltere: %11A5, Kanada: %7.13, îtalya: %6, Belçika: %5.09. Geri kalan kısım da Hollanda, İzlanda, Lüksemburg, Portekiz, Danimarka, Norveç, Türkiye ve Yunanistan arasında taksim edilecektir. Paris: Atlantik Konseyinin yarın Paris'te bağlıyacak olan 11 inci oturumunda askerî meseleler dışında, siyasi meseleler büyük bir ehemmiyet arzedecekür. Batılı konferansların hepsinin gün deminde Sovyet Eusya ile münasebetler meselesi ananevi olarak yer almaktadır. Fakat bu sefer bu mesele birinci önemdedir. Silâhlanmanın derecesi Moskova tara fından yapılan son barış hareketleri kargısında takınılacak müşterek duruma bağlı olacaktır. Şimdilik fi-Idrler muhteliftir. Anlaşma imkânlarından azamî derecede istifade edilmesine taraftar olanların başında Churchill gelmektedir. Türkiye Dışişleri Vekili Profesör Köprülü bugün, uyanık bulunmak lüzumuna işaret etmiş ve Sovyetlerin niyetlerinde derin bir değişiklik vuku bulduğuna inanmadığını söylemiştir. George Biadult yarın mühim bir nutuk söyliyerek Fransız görüsünü izah edecek ve belki de beklenmedik bir tavsiyede bulunacaktır. Bugün cereyan eden Fransız - Amerikan, İngiliz - Amerikan ve Fransız -ingiliz müzakerelerinde milletlerarası konjonktüre temas edilmemiş sadece doğrudan doğruya ilgili tarafları alâkadar eden meseleler görüşülmüştür. Umumi dünya durumu Cumartesi günü üçler arasında müzakere dilecektir. 23 Nisan 1953 Paris: Nato Genel Sekreteri Lord Ismay bugünkü basın toplantısında, Yunan ve ve Türk hükümetlerinin daveti üzerine yalçında bu memleketleri ziyaret edeceğini bildirmiştir. Paris: Başkan Eisenhower, Atlantik Konseyine gönderdiği bir mesajda söyle demektedir: "Beşler tarihinin bu devresinde medenî milletlerin enerji ve kaynaklarının bu kadar mühim bir Kısmını askerî savunmaya tahsis etmeleri esef edilecek bir şeydir. Fakat bizi tehdit eden tehlikeleri kü-çümsememek de elzemdir. Medeniyetimizin, yeni bir dünya harbinin dehşet ve fecaatine maruz kalmasını önlemek maksadiyle hür hükümetlerin iktisadî, tedafüi ve manevi kudretlerini arttırmak vazifeleridir. Bunu müteakip Başkan Eisenhower Nato'nun herhangi bir tecavüzî niyeti olmadığını belirterek şöyle demekte- dir:Arzularımızı hakikat zannetmekten kaçınarak kalbleiimîzde barış ümidini muhafaza ederken bu ümidi yaşayan bir hakikat haline getirmek için elimizde olan her şeye başvuracağız." Paris: Atlantik Konseyi Gmt. ayariyle saat 15.20 de tekrar toplanmıştır. Bu toplantıya daimî delegeler ve yalnız Dışişleri ve Maliye Vekilleriyle bir iki mütehassıs katılmaktadır. Konsey bu toplantısında Sovyet politikası ve bu politikada son zamanlarda kaydedilen gelişmeler meselesini tetkik e-decektir. Mr. Foster Dulles, hükümetinin bu mevzudaki görüşünü izah edecektir. Nato üyesi diğer 13 memleket temsilcilerinin de görüşlerini acı ki ara al arı beklenmektedir. Paris: İyi haber alan kaynakların bildirdiklerine göre, Kuzey Atlantik Faktı Vekiller Konseyi, batı hava savunmasını kuvvetlendirmek maksadiyle 500 milyon dolar masrafla tepkili uçak imalâtına İhız vermeğe karar vermiş bulunmaktadır. İlâve edildiğine göre, Avrupa ve İngiliz fabrikalarında imal edilecek olan uçakların masraflarının yarısı Amerika tarafından ödenecektir. 400 adet Hawker Hunter tipi tepkili avcı uçağını imal edecek olan İngiltere Amerikan yardımından 100 milyon dolardan fazla bir tahsisat alacaktır. Karşılıklı Güvenlik Bürosu ile batılı devletler arasında bu hususta mukaveleler Amerika Savunma Vekili Wil-son, İngiltere Savunma Vekili Lord Alexander, Fransız Savunma Vekili Rene Pleven ve Belçika ile Hollanda Savunma Vekilleri arasında imzalanmıştır. Mysîere tipi avcı uçağı imal edecek olan Fransa 80 milyon dolar elde edecektir. Mystere uçakları aynı zamanda Belçika ile Hollanda'da imal edilecektir. Paris: Kuzey Atlantik Paktına dahil mühim bir askerî şahsiyetin bugün açıkladığına göre, Nato Askerî Konseyi Orta Doğuda tesirli bir savunma teşkilâtının kurulmasını derpiş eden ingiliz Amerikan teklifini kabul etmiş ve bu bölgede kuvvetli bir üs teşkilinin lüzumunu belirtmiştir. Fakat hüküm süren kanaate göre bu hususta pratik bir çarenin bulunması uzun zamana mütevakkıftır. Gerek askerî ve gerekse siyasi liderler, bir Orta Doğu Savunma teşkilâtının kurulması için evvelemirde şu ' iki meselenin halledilmesi gerektiğine kaani bulunmaktadırlar. 1 Kanal bölgesindeki İngiliz kuvvetlerinin durumu hakkında ingiltere ile Mısır arasında bir anlaşma zemininin bulunması. Nato liderleri, 18 ay evvel kararlaştırılan Orta Doğu Savunma teşkilâtının bugünkü durumda kurulmasının imkânsız olduğuna kani bulunmaktadırlar. Kâğıt üzerinde, evvelce Amerika, ingiltere, Fransa ve Türkiye tarafından teklif edilen Orta Doğu Savunma projesi elan muteber addedilmektedir. Fakat bu plânın tesirli olabilmesi için Orta Doğu memleketlerinden başka hariçten bazı memleketlerin iştirak etmesi ve bu memleketlere İsrail'in de dahil olması lâzım gelmektedir. Nato teşkilâtı askerî liderleri, Orta Doğu Savunma Sisteminin batı kısmında bir gedik meydana gelmesinden korkmaktadırlar. Fakat aynı zamanda, Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında geçenlerde imzalanan anlaşmadan bir dereceye kadar teselli bulmaktadırlar. Nato liderleri bu suretle Orta Doğuda bir mihver vazifesi gören Türkiye'nin güvenliğinin sağlamlaştırılmış olduğuna kani bulu nmaktadırl ar. Paris: General Mathew Ridgway"jn Paris Karargâhının bugün yayınlanan/bir tebliğde, Birleşik Amerika'nın atom silâhlarının denemelerinde elde edilen neticeleri müttefik memleketlerin seçkin askerî liderlerine bildireceği açıklanmaktadır. Tebliğde ilâve edildiğine göre, bu gaye için kurslar açılacak ve sevkül-ceyşî vaziyetlerde atom silâhlarının kullanılış şekilleri seçkin subaylara öğretilecektir. Kurslar, atam enerji kanunu gereğince gizli tutulması gereken malûmatı ihtiva etmiyecektir. Almanya'nın Amerikan işgal bölgesinde ağılacak kurslarda. Amerikan subayları öğretmenlik vazifesini deruhte edeceklerdir. Atlantik Paktına dahil üye devletlerin ileri gelen komutanları dört günlük bir kursa tâbi tutulacaklardır. Kurmay subayları ise 10 günlük bir kurs göreceklerdir. Paris: Kato Vekiller Konseyini müteakip gazetecilere beyanatta bulunan Amerika Dışişleri Vekili John Foster Dul-les ezcümle şunları sylemiştir: "Nato Konseyine iştirak eden 14 üye devlet, Sovyet Rusya'nın yeni hareketlerini bir siyaset değişikliğinden ziyade bir taktik değişikliği olarak vasıflan dırm ışlard ir. Nato Teşkilâtı uzun vadeli bir programla çalışmalıdır. Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtının istikametini değiştirmesi hususunda hiçbir yenilik vuku bulmuş değildir. Kanaatımizca nazarlarımızı çevirmek iein komünistlerin ara sıra atacakları ekmek kırıntılarını toplamak lüzumunu hissetmeden, çizdiğimiz yola senelerce devam etmemiz gerekmektedir." Dulles, Nato toplantısında verdiği beyanatın hülâsasını yaparak şunları ilâve etmiştir: Avrupalı ortaklar sulih uğrunda çalışmalıdırlar. Amerika, tecavüzü önlemek iein gerekli çareleri ve malzemeyi bulmak vazifesine devam edecektir. Foster Dulles, Kongre tasvip ettiği takdirde 1954 te Amerika'nın Batı Avrupa'ya 3.610.000.000 dolarlık malzeme göndereceğini ve ayrıca 1,5 milyar dolarlık malzeme siparişi vereceğini açıklamıştır. Alman Birliklerinin savunma camiasına dahii olmadığı takdirde tesirli bir şekilde muhtemel bir istilânın durdurul abi eğine inanmadığını söylemiştir. Paris: Bugün burada toplanan Atlantik Paktı Vekiller Konseyi Moskova'nın son sulhperver jestlerine rağmen, Batının silâhlanma programına devam edilmesine karar vermiştir. Ayni zamanda, Kuzey Atlantik Paktına dahil 14 üye devletin Dışişleri ve Savunma Vekilleri Batının hava savunma kudretinin arttırılması için .mutasavver geniş, imalât programının birinci kısmını kabul ederek bu hususta muazzam bir tahsisat ayırmışlardır. Toplantı esnasında söz alan Fransa Dışişleri Vekili George Bidault, mesai arkadaşlarının fikirlerine tercüman olarak. Rusya'nın samimi olup olmadığının sözler ve jestlerle değil, yapacağı ciddi hareketlerden anlaşılacağını belirtmiştir. M. Bidault, Sovyet Rusya'nın bilhassa şu üç. mesele karşısında takınacağı tavrı hareketlerle, samimiyetini isbat edebileceğini söylemiştir. Silâhların milletlerarası bir kontrole tâbi tutulması, Hür seçimlerle kurulacak tek bir Alman Hükümeti, 3 Avusturya antlaşması imzalanması. Yetkili kaynakların bildirdiklerine göre, ıtoplantı esnasında bütün üyeler, Batı savunmasının uzun vadeli bir programla idare edilmesi hususunda Amerika Dışişleri Vekili Foster Dulles tarafından. ileri sürülen teklifi kabul etmişlerdir. 3 gün sürecek olan toplantılar gizli celseler halinde devam etmektedir. Paris: Atlantik Konseyinin I inci toplantı devresi çalışmaları Grinvîç ayariyle saat 12.45 de bitmiştir. Konsey müteakip toplantısını gelecek Ekim ayında yattıaya karar vermiştir. Diğer taraftan güvenilir bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Atlantik Konseyi Almanya'nın Avrupa Savunma Birliğine iştirak hissesini ayda 950 milyon Mark olarait tes-irit etmiştir. Bu hisseler gelecek Kasım ayından itibaren verilmeye başlanacaktır. Paris: Kuzey Atlantik Paktı Vekiller Konseyi toplantısının 3 üncü gününde, Kon-Styin Önümüzdeki sene zarfında asgarî 70.000.000.000 dolarlık bir askeri kalkınma programını kabul ettiği anlaşılmaktadır. Paris: Bugün burada yaptığı bir basın toplantısında, Portekiz Dışişleri Vekili Dr. Paulo Cünha, ispanya'nın Nato'ya dahil edilmemesinin saçma bir hareket olduğunu söylemiştir. Gazetecilerin suallerini cevaplandıran Dışişleri Vekili, Nato Konseyinde bu husus üzerinde ısrar etmediğini, çünkü karşılıklı anlaşmalar yolunda ispanya'nın Batı Savunma Sistemine dahil edilmesinin mümkün olacağını ilâve etmiştir. M. Cünha şunları ilâve etmiştir : "Almanya ve İspanya gibi iki kuvvetli memleketin, Nato dışında tutulmasına imkân yoktur. Portekiz, Avrupa Savunma Camiasının imzalanması melesinin, Almanya meseelsinin halline doğru bir adım teşkil ettiğine kanidir. 28 Nisam 1953 Washington: Bugün Paris'ten dönen Birleşik Ame- rika Dışişleri Vekili Foster Dulles, Kuzey Atlantik Konseyi toplantısında bazı müşküllerin muvaffakiyetle halledildiğini söylemiştir. Foster Dulles bu hususta verdiği beyanatta demiştir ki: "Zannettiğime göre, gayet başarılı bir toplantı yaptık. Elde edilen neticeler bir taraftan. Birleşik Amerika'nın menfaatlerini korumuş, diğer taraftan da hepimizin alâkalı bulunduğumuz Nato kuvvetini arttırmıştır. Dulles, Eisenhower'in son nutkuna karşı Sovyetler Birliğinin tepkisi hakkında tefsirde bulunmamıştır. Dışişleri Vekili bugün Cumhurbaşkaniyle görüşeceğini ve yarın da Ayan Meclisi Dışişleri Komisyonunda izahat vereceğini tahmin ettiğini söylemiş ve bundun sonra daha geniş izahat verebilirim, demiştir. 30 Nisan 1953 Washington Foster Dulles dün verdiği beyanatta Atlantik Kuvvetlerinin Batı Avrupa'da 50 tümeni olduğunu ve Türkiye İle Yunanistan'ın teşkil ettiği güney cenanda da mühim miktarda bir kuvvete sahip olduğunu söylemiştir. Amerika Dışişleri Vekiline göre, bu kuvvetler bir taarruza karşı koymak büyük bir kıymet teşkil et inektedir. Nato Konseyinin geçen halta yaptıği toplantıdan bahseden Foster Dulles, Kuzey Atlantik Birliğini kuvvetlendirmek için pratik yollar aradıklarını söylemiştir. Poster Dulles, bu beyanatında, barışa varmak için kuvvetimizi azaltarak bi? tehlikeye düşmektense, kuvvetimizi arttırmak yolunu seçmeliyiz, demiştir. Dulles, Nato Konseyinin bu toplantısında esasen bu gayeye erişmek için daha ucuza malolacak usuller aranıldı-Sim ilâve etmişti. 4 Nisan 1953 Ankara: Atlantik Antlaşmasının, dördüncü yıldönümü münasebetiyle Dışişleri Vekilimiz Prof. Fuad KÖprülü'nün bu akşam saat 21.15 te ki radyo konuşmasının metni aşağıdadır: "Muhterem vatandaşlarım, Geçen sene Şubat ayında memleketimizin de müsavi hak ve vecibelerle iltihak etmi solduğu Kuzey Atlantik anlaşması, dört yıl evvel bugün imzalanmıştı. Hür ve sulhperver milletlerin, İkinci Cihan Harbinden'sonra bazı hükümetlerin ihtiyar ettikleri hattı hareket muvacehesinde sulhun ancak kuvvetli bulunmakla korunabileceğine inanarak ve Birleşmiş Milletler Anayasasında tesbit edilen ideallere sadık kalarak imzaladıkları bu andlaşma, coğrafî vüs'ati, âkid devletler arasındaki ideal birliği, sulh zamanında vücuda getirilen teşkilât ve muhtelif memleketlerin silâhlı kuvvetlerinin tek bir komuta altında toplanması bakımlarından tarihin bugüne kadar kay-deylemiş olduğu en mühim ve şümullü ittifakı teşkil etmektedir. Sulh ve emniyet içinde hür müesseselerini geliştirmek, iktisadî, içtimaî ve kültürel sahalarda ilerlemek, hüsnü niyet sahibi bütün devletlerle iyi dostluk münasebetleri kurmak ve idame etmekten başka bir arzusu bulunımyan ve tek basma kaldığı zamanlarda da istiklâl ve toprak bütünlüğünü her tecavüze kargı korumaya ve hiçbir tehdit önünde boyun eğtnemeye azmetmiş olduğunu fiil ve hareketleriyle daima ispat etmiş bulunan mem-letimizin, aynı gayelere ulaşmayı samimiyetle arzu eden diğer milletler arasında yer alması tabidir. Bugünkü teknik terakkiler dünyanın her köşesini birbirine yaklaştırmıştır. Diğer, taraftan, hür dünyanın maruz bulunduğu tazyik ve tecavüz tehlikesi topyekûn bir mahiyet arzetmektedir, yani, her sahada tecelli ettikten başka, hiçbir hür memleketi istisna eylememektedir. Bu itibarla, müşterek emniyet sisteminin kurulması her zamandan daha kuvvetli bir zarurettir. Bu sebeple sulhun bölünmez olduğuna inanarak ve onu idame ettirmeği arzu eden memeleketlerin, bütün kaynak, kuvvet ve gayretlerini birleştirmeleri şart olmuştur. İşte, Kuzey Atlantik andlaşması bu İhtiy*-cin en tabii bir neticesidir. 1949 danberi Atlantik camiası, müdafaa ile ilgili bütün sahalarda ehemmi* yetü ilelerlemeler kaydetmiştir. Bununla beraber, önümüzde yapılacak çok şeyler vardır. Tecavüzü önlemek ve icabında def etmek için hazırladığımız kuvvetleri sayı ve keyfiyet bakımından ehemmiyetli surette ve kıâa zamanda arttırmak zorundayız. Bu yolda sarfedilen gayretlerin semereli olması, Atlantik devletleri arasındaki işbirliğinin siyasî, askerî ve iktisadî her sahada "Camia" ruhuna daha uygun bir şekil almasiyle mümkündür. Bunun gibi, tecavüze karşı savunma zincirinin, dünyanın her bölgesinde tamamlanması da büyük bir zarurettir. Her iki cihetten, Türkiye ileri görüşlerini azimle takip etmektedir. Aziz vatandaşlarım, Eminim ki, sulh yolunda en tesirli âmil olan Atlantik andlaşmasının gelecek yıl dönümleri bu bakımlardan her yıl artan bir mâna ve ehemmiyet kazanacaktır ve hür dünyanın selâmeti için bunun böyle olması lâzımdır." Atlantik Konseyinin nihai tebliğinin metni: Paris: Paris'te Lord Ismay'm başkanlığı altında ve Dışişleri, Savunma ve Maliye Vekillerinin iştirakiyle toplanan Atlantik Konseyi çalışmalarını bugün bitirmiştir. 1953 için katî, 1954 için de muvakkat bir program hazırlanmıştır. Yunanistan ve Türkiye'nin pakta iştiraklerinin sağladığı yardımdan ayrı olarak, Başkumandanlığa verilen kuvvetlerin miktarı hissedilir bir şekilde arttırılacak ve tesirliliği daha. fazlaştırıîacaktır. Her kademede eğitim daimî surette islâh edilmektedir. Bir yıldan beri yapılan geniş mikyastaki muhtelif manevralar sayesinde üye devletlerin işbirliği kabiliyeti oldukça arttırılmıştır. Birlikler daha iyi teçhiz edilmiş olup destek birliklerinin teşkilatlandırılması işi süratle inkişaf etmektedir. NATO Askerî Makamlarının kanaatince bu çeşitli âmillerin müşterek tesiri ve 1953 programlarının ikmali sayesinde 1953 yılında savunma kudreti esaslı bir şekilde artmış olacaktır. Bundan başka yalnız enfrastrüktür programının dördüncü kesiminin ikinci kısmının müştereken finanse edilmesi (Takriben 76 milyar frank) hususunda bir anlaşmaya varmakla kalınmamış, aynı zamanda 1954 yılında başhyacak olan üç yılhk bir devre içinde Başkumandanların arzedecekleri programlar için, parlâmentoların tasdiki şartiyle, sarfedilecek olan 250 milyar franklık meblağın taksimi hususunda bir formül üzerinde mutaba-. kata varılmıştır. Bu programlar şu çeşitli işleri ihtiva edecektir: Uçak meydanları, muhabere tesisleri, deniz üsleri ve liman tesisleri, petrol boruları, radar tesisleri. NATO Askerî Makamları şimdi, işlerini ifa için malî bir çerçeveye malik bulunmaktadırlar. Bundan başka müşterek enfrastrüktür tahsisatlarının sarfının müessir bir malî kontrola tabi tutulması için mütekâmil bir sistem ihdas edilmiştir. Konsey, Savunma Çalışmalarını tahdit eden çeşitli iktisadî ve malî âmillere en büyük dikkati atfetmiştir. Konsey, millî iktisadiyatın gelişmesiyle askerî kuvvetlerin artmasının müşterek yürütülmesi gerektiğini kabul etmiştir. Bazı sahalarda, uzun vadeli müşterek askerî istihsal programlarının tesisi en ucuz ve en müessir hâl çaresi olarak görülmüştür. Üye memleketlerin hükümetleri ve milletlerarası sekreterlik bu zihniyet dahilinde, müşterek istihsal programlarını hazırlamak üzere bir usul tesbit etmişlerdir. Bunun gayesi, bir taraftan Avrupa memleketlerinin savunma istihsaîâtmm millî bütçelerin çerçevesi dahilinde en iktisadî bir tarzda ifasını sağlamak, diğer taraftan da Avrupa savunma istihsalini daha müessir bir hale getirmektir. Birleşik Amerika'nın "Off-shore" siparişlerle buna iştiraki, Avrupa memleketlerinin iştirak hisselerine ilâve olunmakta ve bu gayelerin tahakkukunda gayet mühim bir rol oynamaktadır. Geçenlerde bildirilen munzam uçak imalât programı bunun ilk neticelerinden biridir. Bu program sayesinde beş Avrupa memleketinin havacıhk endüstrisinin gelişmesi kolaylaştırmakla beraber NATO'nun hava savunması da takviye edilmiş olacaktır. Daha başka programlar da derpiş edilmektedir. NATO, bu arada Amerikan ve Kanada malı malzemenin bakımını temin raaksadiyle Avrupa'da yedek parça imali çaresini de tetkik etmektedir. Genel Sekreter Konseye verdiği faaliyet raporunda NATO'nun sivil ve askerî teşekkülleri arasındaki sıkı işbirliğini de belirtmiş ve milletlerarası sekreterliğin çalışmaların arz etmiştir. Konsey bu rapor üzerindeki bir görüş teatisi sırasında NATO memleketlerinin iktisadî, sosyal ve kültürel sahalardaki işbirliğinin terakkisine atfetği alâkayı tekrar teyid etmiştir. Bundan önceki toplantılarında yaptığı gibi Konsey müşterek mahiyetteki siyasî meseleleri de tetkik etmiştir. Milletlerarası durumun tetkiki sonunda, bilhassa Sovyetlerin son teşebbüslerinin tahlili hususunda, Konsey üyelerinin mutabık oldukları anlaşılmıştır. Bu teşebbüsler, hâdiseler bunları milletlerarası gerginliği azaltmaya matuf hakikî gayretler olduğunu ispat ettiği Ölçüde, dünya barışını tesis için her türlü fırsattan, istifadeye çalışmış olan üye hükümetler tarafından, memnunlukla karşılanacaktır. Bununla bareber Konsey, hür milletlerin güvenliği üzerine çöken esas tehlikeyi hafifleten herhangi bir şeyin vukua gelmediğini müşahede etmiştir. Bu tehdidin daimlığinin en kuvvetli ifadesi takibettikleri politika bugünkü gerginliğe sebebiyet veren ve dünyanın birçok bölgelerinde tecavüz harplerini desteklemekten geri kalmayan memleketlerin, büyük ve daima takviye edilen askeri kuvvetlerinde bilinmektedir. En son misali muhasamatın Laos'a da yayılmış olmasıdır ki bu durum Fransa'nın istilâya karşı mücadelesinde yükünü ağırlaştırmiştır. Bu sebepten Konsey gayet hakh olduğu anlaşılan bir müşterek savunma politikası takibetmek kararım yeniden teyid etmiştir. Bu politika hür dünyanın istikbaline olan ve gittkçe büyüyen itimadın tesisinde de büyük bir hisseyi haizdir. Konseyin kanaatince üye hükümetlerin Atlantik Birliğinin gelişmesine yardım etmeleri elzemdir. Bu birlik, gittikçe daha sıkı bir şekilde birleşmiş bir Avrupa'da, bir Avrupa savunma topluluğu da bir an önce ihtiva etmelidir.. Konsey esas temennisini gene tekrarlamaktadır: Barışı inşa etmek Konsey, üye memleketlerin kaynaklarının daha büyük bir kısmım bir gün millî ve milletlerarası sahada iktisadî gelişmeye ve imara tahsis edebilecekleri ümidini izhar etmektedir. Birlik hükümetleri en büyük kuvvetermin ittifaklarında bulunduğuna kani oldukları içindir ki, askerî olduğu kadar siyasî, iktidasî ve sosyal bütün sahalarda işbirliklerini genişletmeye ve bu suretle Atlantik Camiasını devamlı bir hakikat haline. Getirmeğe azmetmişlerdir, Tebliğ ve cevap... 20 Nisan 1953 tarihli Dünya'dan : 25 Nisandan beri Pariste toplantılar yapmakta olan NATO Konseyi işini bitirdi ve tebliğ neşretti. Hemen aynı günde de Moskova'dan gelen haberler, Başkan Eisenhover tarafından 16 Nisanda yeni Rus ricalinin sulh teşebbüslerine cevap teşkil «der mahiyette söylenen nutuk a, Moskova hüküm etinin ilk resmî cevabını bildirdi. Konseyin bu defa da yeni kararlara vardığını biliyoruz. Bus teşebbüsleri 14 müttefik devletin savunma gayretlerini gevşetmemiş ve üyeler yalnız askeri sahada değii, ekonomik ve sosyal sahalarda cta "vahdetten kuvvet doğacağına kani olarak" devamlı iş birliğine karar vermişlerdir. Konsey her sulh gayret ve teşebbüsünü memnunlukla karşihyacağmi bildirmekte, fakat hâlen "sulh ve güvenlik prensiplerini koruyacak esaslı bir hâdisenin vukubulmaraiş olduğu" kanaatini izhar etmektedir. Pakta dahil devletler koliektif emniyet tedbirlerinin lüzumu sabit olduğunu ve bugün dünyada itimat hissi artıyorsa bunun ve sistemin tatbikinden doğduğunu da" müşahede etmektedirler. Gerek savunma işlerinde, ay ve beraber karar verilmesi, gerek Ankara paktının tasvibi ve Yugoslav kuvvetleriyle Kuaey îtalya'daki Carney kuvvetleri arasında irtibat kurulması kararı, gerek Avrupa ordusunun kurulmasının bir zaruret olduğu kanaatinin tekrar ve teyidi hür milletlerin tek fiili savunma birliği olan HATO'nun "sülhe hazır ve tecavüzü men'e azmetmiş" bir teşekkül olduğunu ciddî surette belirtmiştir M, bundan memnun olmak pek tabiidir. NATO Konseyinin tebliği üe aynı günde İntişar eden Pravdanm Başkan Eisenhover'in 16 Nisan nutkuna cevabı, kim nasıl telâkki ederse etsin, bizce de müsbet bîr mahiyet ar-zetmektedir. Cevapta göze çarpan, meselâ atom bombasına ait imalar, kuvvetle tahmin edilebilir ki, iç sebeplerden, Sovyetler halkı karşısında kudretli görünmek ihtiyaç ve zaruretinden doğmuş şeylerdir. Bu makaleyi neşreden gazete ile onu iktibas eden diğer gazetelerin bir iki saat içinâe tamamen satılmış olduğuna ve ertesi gün Rusyada çıkan bütün gazetelerin bu cevabı iktibas edeceklerine dair gelen haberlerle Sovyetler Birliğindeki radyoların bu makalenin mühim parçalarını birkaç defa tekrar etmeleri Kremlin idarecilerinin Sovyetler Birliği halkının, sulh. arzusunu tatmin ihtiyacı duyduklarını gösterir mahiyette hareketlerdir. Gerek Fravda'daki yazının tarzında, gerek radyoların lisanında evvelce görülmesine alışılmamış bir yumuşaklık müşahede edildiği batılı çevrelerce de kabul edilmektedir. Vaşington'da Pravda vasıtasiyle verilen Rus cevabı "kâfi" görülmemiş., müsbet bir adım olduğu kabul edilmekle beraber "Rusya daha kati bir şekilde cevap verdiği takdirde Mos-kovadaki Amerikan büyük elçisinin Sovyet n^ukabil tekliflerini Igabuîe ömade olacağı" beyan olunmuştur. Londra hükümetinin düşüncesi hakkında, şu satırlar yazıldığı, ana kadar, bir haber gelmiş değildir. Yalnız işçi kabinesinin son Dışişleri Bakanı Morrison'un radyoda yaptığı bîr konuşmada "Rus teklifini nihtiyatla k arş il anma sı gerektiğini" söylediği bildiriliyordu. Sovyet ricaliyi e temas bahsinde, NATO tebliği de, Pravda'nm makalesi de sakit bulunmaktadır. Fakat bizce bu, Sir ChurchiU'in Avam Kamarasındaki son beyanatında belli başlı devletler ricali arasında mülakatlarda vukuu ihtimaline dair yaptığı işa- retin kuvvetini azaltmaz. Zaten İngiliz Başkanı o beyanatında resmî bir üç büyükler veya dörtler buluşmasından değil, gayri resmî ve hususî mahiyette de olabilecek" temaslardan bahsediyordu. Hâdiselerin bu temasların vukuu istikametinde gelişmesini şimdilik mümkün telâkki etmekte hata yoktur. Esasen Sir ChurchlU'-in Moskovaya harekete hazırlandığı yolundaki son haberler bu düşünceyi teyit eder mahiyettedir. 1953 yaz aylarının beşeriyete biraz olsun huzur ve sükûn getireceğini ümit ederiz. Meraşal Montgomery'-nin umumî dünya sulhu için elli, hattâ yüz sene lâzım olduğu yolundaki tahmini belki de bir hakikattir. Fakat sekiz yıllık kâbusun az çok ortadan kalktığını görmek herhalde bir kazanç olacaktır. İçere heyetine ti il dirm işlerdir. Birleşmiş Milletler Müzakere heyeti reisi Amiral John Daniei bugün verdiği beyanatla şöyle demiştir: "Kızıllara doğrudan doğruya Pannıurı-jomdan olmak üzere Cenecvre anlaşmasının 109 ncu maddesinde tasrih edilen şekilde bütün hasta ve yaralı esirleri memleketlerine iadeye hazır olduğumuzu bildirdim. Biz 'bu esirleri sınıflara ayırmış değiliz- Mübadeleye hazır olduğumuz esirleri milliyetlerine göre tas-nii edilmiş olarak toplamış, bulunuyoruz. Birleşmiş Milletler müzakere heyeti bu günkü toplantıda Komünist müzakere heyetine 9 maddelik bir program sunmuşlardır. Bu programdaki maddeler şunlardır: Mübadele yeri Panmunj omdur. Mübadele anlaşma imzalandıktantan 7 gün sonra bağlıyacaktır. Birleşmiş Milletler günde 500 esir iade edeceklerdir. Komünistlerin iadeedecekleri miktarda açık bırakılmıştır. Her seferinde 25 esir mübadeleyerine getirilecek beraberlerinde isimrütbe ve milliyetlerini gösteren bir üste bulunacaktır . Taraflar Kaesong ve Munsona getirilecek olan erleri taşıyan ve hususîalâmetleri bulunan 10 arabalık kafiîeritı taarruzdan, masum 'kalmasını edeceklerdir. Kafilenin alâmeti hareket zamanı ve diğer teferruatı hareketten 24 saat evvel tarailar birbirlerine bildirecekleridir. Her heyete esirler dahil olmak veher seferinde 300 kişiden fazlasını aşmamak üzere tarafların müzakeresi altında, tarafsız bölgeye serbestçegirebilecektir. İrtibat subayları idarîteferruatı hazırlamak üzere toplanacaklardır. 9 Anlaşmanın bitiş tarihini tesbit eden hükümler tayini, Komünistler muhasamatın devamı esnasında bazı yaralı ve hasta esir sınıflar: tarafsız memleketlere göndermek ğonu ileri sürmüşlerdir. Kızılların bu ihümali olduğunu ileri sürmüşlerdir Kızılların bu hareketinden onların suretle ağır hasta ve yaralı esirlerin müdahalesi hükümlerini daha da genişleterek, hasta ve yaralı esirlerin tâbi olacakları sıkı şartlara uymuyacak halde bulunan binlerce esiri bu mübadele teklifinin içine almak istedikleri anlaşılmaktadır. Komünist müzakere heyeti reisi Le Sang Cho bugünkü toplantıda kızılların doğrudan doğruya iade edilmeleri veya tarafsız bir memlekete gönderilmeleri için listeleri hazırlamış o-lan bütün yaralı ve hasta harp esirlerin; memleketlerine iade etmeğe 'tit-zir bulunduklarını bildirmişîir. 7 .Nisan 1953 Panmunj om : Komünist ve müttefik temsilciler bugün burada yaralı ve hasta esirlerin mübadelesi hususunda görüşmelerine devam edeceklerdir. Komünist Çin Baş Delegesi ağır hasta ve yaralıların dışında hafif ve akıl iıas t alıklarına duçar olan esirlerin ete tarafsız memleketlere gönderilmesi hu sjsunda bir teklifte bulunmuştur. Birleşmiş Milletler Baş delegesi Amiral John Daniel, bugün gazetecilere verdiği beyanatta demiştir ki: Aksi sabit oluncaya kadar komütıisilerin ilk gününde Cok iyi neticeler el-d* edildiği gibi Komünist temsilciler objektif şekilde hareket etmişlerdir;"/1 Panmujıjom : Komünist İrtibat heyeti tarafından bu sabah kabul edilen "Bütün hasta ve ya rah harp esirleri" formülü, ağır hasta ve yaralı olan harp esirleriyle. Durumları o kadar ciddi olmayan ve Cenevre konvansiyonu gereğince tarafsız bir memlekete gönderilmeleri gereken harp esirlerine de şâmildir. Bununla beraber Kuzey Koreli Tümgeneral Let. Choo, Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin elinde bulunan ve doğrudan doğruya memleketlerine iade edilmeyecek olan harp esirlerinin de tarafsıp toir meiıı-lelîete yerleştirilmeleri hakkını mah îuz tutulduğunun açıkça anlatılmak istendiğini beyan etmiştir. Anlaşıldığı ııa göre Generalin beyanatı, bütün harp esirlerinin memleketlerine iadesi meselesini halletmek için Milliyetçi Çin Başvekili Çu. An Ley taralından ycpilan tekliile ilgilidir. Komünisf İrtibat Subayları mübadele edilecek harp esirlerinin numaraların havi listeleri vermemişler, fakat mübadele mekanizmasını müzakere etmeyi teklif etmişlerdir. Bunun üzerine müttefikler 13.30'a kadar toplantıya ara verilmesini teklif etmişlerdir. Panmunjom : Komünist irtibat subayları iade edecek leri harp esiri sayısını bir iki gün îçin de bildireceklerini beyan etmişlerdir. Komünistler bu beyanatı öğleden sonra 18 dakika devam, eden toplantıda yapmışlardır. İrtibat Gruplarının top lantisı cem'an 36 dakika sürmüştür. Toplantı sonunda müttefik Bas Irtabat Subayı Amiral Daniel "Komünistlerin tavrının bu sırada gayet müsait olduğunu" belirtmiştir. Amiral Komünistlerin harp esirlerini derhal müba deleye hazır olduklarını zannetemedi-ğmi söyliyerek şunlan ilâve etmiştir: "Komünist Çin personelinin bu muba-deieyi başarmak için hazırlıklı olduğunu zannetmiyorum." Amiral sözlerini bitirirken, dün müttefikler tarafından sunulan dokuz mad deli mübadele anlaşması tasarısının bazı pragraflarını Komünistlerin kabul ettiklerini, fakat diğer pragraflar hususunda tâdiller teklif edeceklerini söylemiştir. Seul: Güney ICore kit'aları Doğu cebesinde Kanca tepesinin Doğusunda bulunan bir mevkiye taarruz eden Komünist kuvvetlerini 2 saatlik çetin bir savaştan sonra püskürtmeye muvaffak olmuşlardır . Sekizinci Ordu sözcüsünün ilâve ettiğine göre, cephenin diğer kesimlerinde Komünistler faaliyetini artırmaya baş-îamışlarsa da henüz geniş bir taarruza geçmemişlerdir. Tokyo ; Birleşmiş Milletler Temsilcisi Heyeti bîigün yaralı ve hasta esirlerin daha şümullü bir şekilde mübadelesini derpij eden Komünist teklifini kabul etmiştir. Panmunjom'dan gelen haberlere göre Komünistler yeni tekliflerini Cenevre anlaşmasının 109 ve llffuncu maddels rlr.e göre yapmış bulunmaktadırlar. Bu maddeler ciddi surette hasi.a olanların doğrudan doğruya mübadelesini ve bunlardan bazılarının tarafsız bir memlekete sevk edilmelerin 1 derpiş .etmektedir. İk; günlük müzakerelerin neticesinde sözolan Birleşmiş, milletler Baş temsilcisi Amiral John Danîel şunlan söyle mistir. "Bugüne kadar Komünistlerin takip eımiş oldukları hattı hareket son derece memnuniyet verici olmuştur." "Ayrıca Komünist temsilciler, kendi zarureti hilâfına hasta ve yaralı esirlerin memleketlerine gönderilmeler ir. i kabul etmiş bulunmaktadır. Komünist temsilciler bir iki güne ka dar ellerinde bulunan bütün esirlerin listesini vereceklerini bildirmişlerdir. Birleşmiş Milletler temsilcilerinin mü fcadeleye derhal hazır olduklarını bildir melerine mukabil. Komünistler ancak bir haftaya kadar bunun mümkün olacağını ileri sürmüşlerdir. Fanmunjom Paumunjom tarafsız bölgesine nöbetçi müfrezesi gwtüren bir Amerikan aske-ıî polisi. Komünistlerin bu mıntıkaya fazla asker geçirmesini protesto 2tmiş" tir. Her iki taraf bu bölgeye yalnız 20 muhafız gönderilmesini kararlaştırmışlardı. Seul Amerika Deniz Piyadeleri, bugün Pan-munjom müzakere bölgesinden 1 kilometre mesafede bulunan yaralı bir Amerikan askerini kurtarmaları için Ko münistler tarafından yapılan teklifi kabul etmişlerdir. ÇinÜ ve Kiî-zey Koreli esirlerin tarafsız bir memlekete teslim edilmelerini talep etmekte dit. Bu gibi harp esirlerinin, endişeleri tarafımızdan verilecek izahatlara tedricen bertaraf edilir ve bu sayede mem lekete iade meselesi hususunda tam bir Jıal çaresine varılmış olur." Yukarıda arzedilen hususlar tarafınızdan yapılan yeni tekliflerin izahı mahiyetindedir: Bu tekliflerin tatbiki için alınması gerekecek müşahhas tedbirler ise ancak iki tarafın temsilcilerinin bir konferans masası etrafında, yapacakları toplantılarda görüşülüp İMrarlaştınlabilir. Her iki tarafın temsilcileri müsavi haklara sahip oia-rak müzakerede bulunabilmelidirler. General Nam îl'in imzasını taşıyan bu mektup General Mark Clarü'm 6 Nisan tarihli mektubuna bir cevap teşkil etmektedir. Munsan : Komünist ve müttefik is ti h kamçılardan müteşekkil karma bir grup yarın sabahın erken saatlerinden itibaren Panmunjom tarafsız bölgesine harp esirlerinin mübadele edileceği merkezlerin inşaasma bağlıyacaktır. Mübadele iş; sabahın dokuzundan akşamın altısına kadar devam edecektir. Diğer taraftan mütercimler harp esirleri hak kında İngilizce, Çince ve Kore lisaniy le kaleme alınmış olan nihaî anlaşma metninin son tashihlerini yapmaktadırlar. Bu arada yaralı esirleri nakletmek üzere Munsan'da 60 kadar Ame rilvaıı ve Güney Kore hasta nakliye ara bası toplanmıştır. Bu arabaların yekûnu 90 olacaktır. 11 Nisan 1953 Panmunjom : Komünist İrtibat Heyetinin Başkanı Kuzey Kore Generali Lee Sang Cho bu sabah hasta ve yaralı esirelrin müba-deles1 hakkında anlaşmayı imzaladıktan sonra mütareke görüşlerine bir an önce yeniden bağlanmanın gayet mühim olduğu söylenmiştir. Burada zannedildiğine göre hasta ve yaralıların mübadelesi tamamlanmadan dahi müzakerelere haşlanması mümkündür. Bugün burada verdiği bir beyanatta, Kore Sekizinci Ordusunun eski 'Komu tanı General Van Fieet, "ancak kafi ve ezici bir muzafferiyet, Korede daimi sulhu tesis edebilir" demiştir. General Van Feleet ezcümle şunları söylemiştir: Komünistlerin halen tatbik etmekte oldukları manevralar, Kore'de sulhu temin edemiyeceği gibi Korenin birleş, tirümesi keyfiyetini de sağlıyamaz. Yapmamız icabeden şey, Korede Komünist ordularım hezimete uğratmaktır. Komünistleri gerek Kore'de gerekse dünyanın herhangi bir yerinde üçüncü bir Dünya Harbine sebebiyet vermeden mağlûp edebiliriz. Daimî surette y |